Ameliyat Masasında Ölen Kadın; Cenneti ve Geleceği Gördüğünü, Hayata Farklı Bir Kişi Olarak Döndüğünü Söylüyor

Tricia Barker (YouTube)

Tricia Barker depresyondaydı. 21 yaşındaydı, bir kolejde İngilizce eğitimi görüyordu ve nasıl bir kariyerde ilerleyeceğinden emin değildi. Genel olarak hayatın umutsuz ve acı verici olduğunu hissediyordu. Kendi hayatını alkolle yıkanmış bir avuç hapla sonlandırmaya çalıştı.

36 saat sonra uyandığında halen odasındaydı. İntihar girişiminde bulunduğunu kimseye söylemedi, ancak hayatını sürdürmeye karar verdi. Hayatını tekrar canlandırmanın bir simgesi olarak, 10 kilometrelik bir maratonda koşmak için çalışmaya başladı.

Bir intihar girişimi sonrasında Barker, derin depresyondan kurtulmanın yolu olarak, bir maraton koşusuna katılmaya karar verdi. Maratona giderken, korkunç bir trafik kazası geçirdi.

Kazadan sonra bir araba fotoğrafı (Steve PB)

Maraton için birkaç hafta eğitim aldıktan sonra, maraton koşusuna gidiş yolunda arabası bir başka araçla kafa kafaya çarpıştı. Sırtı birkaç yerden kırılmıştı, bacaklarını hissedemiyordu ve iç organlarında yaralanmalar vardı. Sağlık sigortası olmadığı için, onu ameliyat edecek bir cerrah bulmak yaklaşık 20 saat sürdü. O 20 saati, herhangi bir ağrı kesici ya da rahatlatıcı olmadan hastanede yatarak geçirdi.

Sonunda Barker, ameliyat masasında anestezi altına alındı.

Bir anda, ruhu bedenini terk etti.

“Anestezi uzmanı maskeyi yüzüme yerleştirdi ve sonra ben bedenimin dışındaydım” derken, olayın ne kadar hızlı olduğunu göstermek için parmaklarını şaklattı.

“O ana kadar ben bir bilinmezci (agnostik) idim ve ruhun varlığını sürdürdüğünü anlayınca şaşkına döndüm. Deneyimi hakkında hazırladığı bir videoda şöyle anlatıyordu: Vücuduma geri dönmek, uyanmak ve tüm arkadaşlarıma “Hey, hadi devam ediyoruz” demek istedim.

Masada kendi bedenini gördü, sırtı açıktı ve her yer kan olmuştu. İki melek ona doğru geldi ve onu sakinleştirdi. Onların cerrahlar aracılığıyla vücuduna ışık gönderdiğini gördü.

O anda cerrahların kaza artıklarını sırtından çıkarabileceklerini ve tekrar yürüyebileceğini biliyordu.

Ama aynı zamanda monitördeki düz çizgiyi gördü.

Vücudu orada ölü halde yatarken, sevdiklerini ziyaret etti ve ilerde gerçekten olduğu doğrulanacak olayları gördü.

Vücudunun orada öldüğünü görmekten acı duydu. Doktorların kendisini nasıl canlandırabileceğinden emin değildi. Bu sahneyi artık görmek istemedi. Bunu düşününce, anında kendisini bir koridorda buldu.

Burada, onun “ölüme yakın deneyim” (ÖYD, ingilizcesi:near-death experience NDE’dir) araştırmalarına büyük ilgi duymasına neden olan bir şey oldu. Hastalık hastası olan ve tatlılara asla dokunmayan üvey babasının, hastanenin koridorundaki bir otomatik makinadan bir şekerleme çubuğu alıp yediğini gördü. Daha sonra bu olayın gerçekte olduğu doğrulandı.

Böyle bir olaya “gerçekçi sezgi” denir. Gerçekçi sezgiler, bir kişinin vücudunun dışındayken algıladığı ve hatırladığı, bağımsız olarak da doğrulanabilen gözlemlerdir. Bunlar sıradan yollarla bilinmesi imkansız olan şeylerdir.

Kentucky Üniversitesi’nden nörolog Kevin Nelson gibi bazı bilim adamları, ÖYD’leri beyinde gerçekleşen, bir kişinin rüya görürken ya da aniden oksijensiz kaldığında görebildiği olaylar olarak açıklamaya çalışıyor.

Bilim adamları ÖYD’leri beyindeki süreçler olarak açıklamaya çalıştı ancak Dr. Jan Holden, bu yorumlardan hiçbirinin olayı tam olarak açıklayamadığını söylüyor.

Jan Holden IANDS 2014 Konferansında konuşuyor 29 Ağustos 2014. (Tara MacIsaac/Epoch Times)

Bununla birlikte, Kuzey Teksas Üniversitesi’nde profesör ve uzun süredir bir ÖYD araştırmacısı olan  Dr. Jan Holden, yaklaşık 100 gerçekçi sezgi vakası tespit etti. Yüzlerce ÖYD vakasını inceleyerek, bu yaygın olayın Nelson tarafından önerilen olağan süreçlerle açıklanamayacağını belirledi.

Holden, ”Ölüme Yakın Deneyimler El Kitabı” isimli kitabının tanıtımı için verdiği bir konferansta, ”Herhangi bir maddesel açıklama, ÖYD’de yaşanan şeylerden bazılarını açıklayamıyor” dedi.

Holden, “Bu modellerden hiçbiri, Tricia’nın, ameliyathanede bilinçsiz halde yatarken, üvey babasının bir şekerleme makinasından bir şekerleme aldığını nasıl öğrendiğini açıklayamaz” dedi. Barker olayı, Holden’ın araştırdığı birçok ÖYD vakasından biridir.

Ölümle yakın teması olan her beş kişiden biri, beden dışı bir tecrübeye sahiptir.

Holden, ölümle teması olan her beş kişiden birinin, benzer şekilde beden dışı etkileyici bir deneyime sahip olduğunu keşfetti. Çoğu insan, alay edilirim korkusu ile olayları açıkça anlatmaz. Hatta ÖYD yaşamış insanlardan bazıları, deneyimlerinden bahsettikleri için psikiyatrik bakıma alınmıştır.

Ancak Holden ÖYD yaşayanların zihinsel sağlığının büyük ölçekte, genel nüfusun sağlığını yansıttığını tespit etmiştir. Bu insanlar da diğerleri kadar mantıklı ve aklı başındadır. Bu deneyimlerin etkileri çok olumludur. ÖYD yaşamış kişilerin yaklaşık yüzde 90’ı bunu hoş bir deneyim olarak görmüş ve birçoğu daha mutlu ve güçlü bir amaç duygusu ile hayata dönmüştür.

‘Böyle bir sevgi hiç hissetmemiştim – bir annenin sevgisi, romantik aşk, hiçbir şey bununla kıyaslanamazdı.’

Barker’ın deneyimi şekerleme çubuğuyla bitmedi. Annesinin, teyzesinin ve diğerlerinin sessiz dualarını duydu. Ailesinin dualarındaki hüznü duyduğunda hemen geri dönmek istedi. Ancak bir ışık onu çağırıyordu. “Işık o kadar inanılmazdı ki, böyle bir sevgi hiç hissetmemiştim – bir annenin sevgisi, romantik aşk, hiçbir şey bununla karşılaştırılamaz.”

Kendini Dünyadaki her şeyden daha gerçek ve güzel bir alanda buldu. Daha önce ölmüş olan dedesi de yanındaydı.

Sonra yüzlerce ışık gördü. Onların her birinin gelecekteki bir öğrencisini temsil ettiğini biliyordu. Bir öğretmen olması gerektiğini biliyordu, bu onun kariyer yoluydu. Sadece İngilizce öğretmekle kalmayıp, ölümünde yaşadıklarını da başkalarına öğretebilirdi.

Eylemlerinden etkilenen tarafta olmanın nasıl bir şey olduğunu hissetti, başkalarının üzerindeki etkisini anladı. 

Geleceğin yanı sıra geçmişi de önünde ışıldadı. Gördükleri hayatındaki önemli olaylar ya da ilişkiler değil, onun yerine hayatında küçük roller almış kişilerle olan etkileşimleriydi. Kendisinden farklı olduklarını düşündüğü için iletişime geçmediği insanları gördü. Ama onların, kendisi dibe vurduğunda onun için endişe ettiklerini ve dua ettiklerini gördü.

Geçmişte yaptıklarının başkalarını nasıl etkilediğini hissedebiliyor ve görebiliyordu. Holden bunun ÖYD’lerde yaygın bir deneyim olduğunu söyledi. ÖYD yaşayanlar genellikle yaptıklarından başkalarının nasıl etkilendiğini düşünmek konusunda hassaslaşırlar. Çünkü hayatlarının sonunda, diğerlerine hissettirdiklerini tekrar yaşamak zorunda kalacaklarını bilirler.

Meleklerin ve Tanrı’nın, yaptığı şeyleri olumsuz olarak değerlendirmediğini hissetti.

Her ne kadar Barker bazı eylemleri için pişmanlık duysa da, meleklerin ve Tanrı’nın yaptığı şeyleri olumsuz olarak değerlendirmediğini hissetti. Yaptığı bazı seçimler için üzülüyorlardı, ama onu kötü bir şekilde yargılamadılar. Sadece onun için en iyi olanı istediler.

İntihar girişiminde bulunduğunda, aslında seçebileceği birden fazla yol olduğunu gördü. Etrafındaki insanlarla iletişim kurabilirdi.

Yapması gereken ana tercihin, kendini sevmek, kendine değer vermek ve kendisine merhamet ile yaklaşmak olduğunu gördü. “Kendinizi kendi sevginize layık bulursanız, etrafınızda çok daha iyi bir hayat yaratmaya başlıyorsunuz.” dedi.

Hayatındaki hatalarını görmek zoruna gitse de, genel deneyimi muazzam derecede keyif vericiydi. Vücuduna geri dönmek istemedi, ancak Tanrı tarafından geri gelmek zorunda olduğu söylenmişti. Başkalarının bir öte-hayat olduğunu anlamalarına ve korkularını bırakmalarına yardımcı olabilirdi.

Vücudunu, dünyada geçen kısa süre boyunca ebedi ruhunun giyeceği bir giysi gibi hissetti.

Tricia Barker (Ekran görüntüsü/YouTube)

Vücuduna geri döndüğünde, yaşadığı olağanüstü tecrübeden sonra kendisini çok sınırlı hissetti. Vücudunu bir “kostüm” gibi hissetti ve ilk başta kendisiyle üçüncü bir kişi gibi konuştu. Sanki “Tricia Barker”, sonsuz varlığının sınırlı bir enkarnasyonu gibiydi.

Barker’ın vücut dışındaki deneyimi sırasında gördüğü gibi, sırtındaki yaralanmaları iyileşti. Sadece bir yıl sonra, 10 kilometrelik maraton koştu. Bu koşu sadece intihar girişimi sonrasında iyileşmesini değil, aynı zamanda kendisini derinden değiştiren ölümüne yakın deneyimden sonra kazandığı canlılığı da simgeliyordu.

Yeni bilim sınırlarını keşfetmeye devam etmek için websitemizi ve Facebook’daki Epoch Times Türkiye sayfasını ziyaret edin!

Epoch Times, mevcut bilgilerimize meydan okuyan olaylar ve teoriler ile ilgili araştırmaları ve söylentileri araştırıyor. Biz, hayal gücümüzü canlandıracak ve yeni olanaklar yaratacak fikirleri araştırıyoruz. Facebook sayfamızdan, bazen tartışmalı da olabilen konular hakkında düşüncelerinizi bizimle paylaşın.

Tara MacIsaac, Epoch Times

Çeviri: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye

 

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.