Demokrasi nedir, İnsan Hakları nedir !

CHP milletvekili Veli Ağbaba Meclis’te İnsan Hakları ve Demokrasi haftası nedeniyle baasın toplantısı düzenledi.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “İnsan Hakları ve Demokrasi haftasının içinde bulunuyoruz. AKP, demokrasiyi ve insan haklarını dilinden düşürmüyor. Gerçekler ise, AKP’nin ikiyüzlülüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor. AKP’nin 2011 yılındaki demokrasi ve insan hakları karnesi çok zayıf” dedi.

Demokrasi nedir,İnsan Hakları nedir !

Dünyada terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklu bulunan kişilerin yarıya yakınının Türkiye Cezaevlerinde yattığını söyleyen Ağbaba, ” 500’e yakın öğrenci şu anda cezaevlerinde bulunuyor. Sadece toplantı ve gösteri yürüyüşüne katıldığı için 2 bin 604 kişi gözaltına alındı. İşte AKP’nin ileri demokrasi anlayışı… Dünya’da en çok eleştirdiğimiz konuların başında insan hakları ihlalleri geliyor” diye konuştu.

2011 yılına ait rakamların mevcut tehlikeyi gösterdiğini söyleyen Ağbaba, basın toplantısında kendisine eşlik eden konuklarını tanıttı ve yakınları hakkında bilgi verdi.

Ağbaba sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suzan Hanım, tutuklu gazeteci, Bilim ve Gelecek Dergisi editörü Baha Okar’ın eşi. Baha Okar Devrimci Karargâh Davasının bir kurbanı. Somut hiçbir delil olmamasına rağmen parlak bir gazetecinin aylarca hapishanede tutulması kabul edilebilir bir şey değildir. Hayatı boyunca Ankara’nın doğusuna geçmeyen Baha Okar Kuzey Irak’ta eğitim almakla suçlanıyor ve Kuzey Irak’ta olduğu iddia edilen tarihte Baha Okar’ın pek çok resmi belgede imzası mahkemeye sunuldu.

İrfan Bilgin, gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi. Kenan Bilgin’in gözaltında kaybedildiği bizzat savcı tarafından da kabul edilmiştir.

Zekiye Vardar, kanser hastası, ölümün kıyısına gelmiş Basri Vardar’ın eşi. Basri Vardar, kaçak elektrik kullandığı için hapse atılmış bir insan ve hastalığı oldukça ilerlemiş durumda. Artık hayatımızın bir parçası olan elektrik enerjisini kaçak kullanmanın bedeli bir hayat olamaz. Basri Vardar’ın dışarıda tedavi edilmesi gerektiğine dair doktor raporları mevcut olduğu halde, buna izin verilmemektedir. Bu hukuksuzluktur, suçtur.

Meral Hanım, Veysel Güney’in ablası. Hemşerim Veysel Güney, 1981 yılında cuntacılar tarafından idam edildi. İdamından hemen önce ailesine yazdığı mektupta ‘mezarımı yol kenarına kazın’ diye vasiyet etti. Ne var ki cuntacılar ona dağ başında bir mezarı bile çok gördü.”

Gaziantep’te yaralı olarak gözaltına alınan Güney’in günlerce işkence gördüğünü söyleyen Ağbaba, 12 Eylül hukuku bile uygulanmayan Veysel Güney’in yargılanmasının tam bir tiyatro olduğunu belirtti.

Veysel Güney’in mektubu;

Veysel Güney’in kendi el yazısıyla ailesine bıraktığı mektubu da okuyan Ağbaba, Güney’in avukatları ile görüşmesine ve hakim karşısında kendisini savunmasına dahi izin verilmediğini ifade etti.

Ağbaba “12 Eylül ile hesaplaşacağını söyleyen, idam edilen gençler için gözyaşı döken Başbakan, referandumdan sonra bu defteri kapattı. Ama biz kapatmayacağız. Veysel Güney’in katledilmesi ve mezarının kaybedilmesinden sorumlu olanların yargı karşısına çıkması için elimizden geleni yapacağız” diyerek demokrasi insan hakları konusundaki hassasiyetlerini vurguladı.  .

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.