Eski Tıp Stajyeri, Çin Ordusu Tarafından Canlı Organ Toplandığına Tanık Oldu

Şu anda Toronto’da yaşayan George Zheng, 1990’larda Çin’in Shenyang Eyaletinde canlı organ toplamaya tanık olduğunu anlatıyor. (Yi Ling/The Epoch Times)

Editörün Notu: Aşağıda, Çinli eski bir tıp öğrencisi olan George Zheng’in ilk ağızdan açıklamaları yer almaktadır. Röportaj Toronto’da Epoch Times muhabiri Yi Ling tarafından yapıldı. Zheng’in güvenliği için bu makalede, belirli tarih ve saatlerle bazı tanımlayıcı ayrıntılar çıkarılmıştır. Bu ifadelerin Çince versiyonu ilk olarak 5 Mart 2015 tarihinde The Epoch Times’ın Çince baskısında yayınlandı.

Gizli Askeri Görev

Anlatacağım olaylar 1990’larda gerçekleşti. O zamanlar, Çin’de tanınmış bir askeri tıp okulundan mezun olmak üzereydim. Shenyang Ordu Genel Hastanesinin Üroloji Bölümünde stajyerdim. Bir gün hastaneye kuzey Çin’deki Shenyang Askeri Bölgesinden bir telefon geldi ve birkaç tıp personelinin hemen bir araca binmesi ve askeri bir görevi yerine getirmesi emredildi.

Seçilen altı kişilik grupta iki kadın hemşire, üç erkek askeri doktor ve bir stajyer olarak ben vardım. Bölüm başkanı o andan itibaren, akrabalar ve arkadaşlar da dahil olmak üzere dış dünya ile tüm temasları kesmemizi emretti.

Hızla, iç kısmı tamamen açık mavi kumaşla kaplı bir minibüse bindik. Hastane ayrıca bir askeri araç gönderdi. Aracın kapısı kapanmadan önce, içeride silahlı bir asker gördüm.

Askeri araç öncülük etti. Otoyola girdikten sonra, askeri araç sirenini açtı ve tüm arabalar bize yol verdi. Çok yüksek bir hızla ilerledik.

Sonunda hedefimize vardık ve minibüsten çıkınca kendimizi dağlarla çevrili bir ovada bulduk. Askerler bir binanın etrafında nöbet tutuyorlardı. Bizi almaya gelen bir subay, bu binanın kuzeydoğu Çin’deki Dalian Şehrine yakın bir askeri hapishane olduğunu söyledi.

Bir Kabus Başlıyor

O gece yerel askeri misafirhanede kaldık; askerler odamızın dışında nöbet tuttu. Sabah olunca bir hemşire ve iki asker, kan almak ve kan grubunu sınıflandırması için hapishaneye gitti. Kanları alıp döndükten sonra hepimiz minibüse bindik ve hızla uzaklaştık.

Durduktan sonra, kapıdaki bir aralıktan baktım ve minibüsün etrafındaki askerlerin hepsinde hafif makineli silahlar olduğunu gördüm. Hepsinin sırtları bize dönüktü.

Minibüste bekledik; hareket etmemize izin verilmedi. Aniden kapı vuruldu. Kapıyı açtım ve dört askerin, elleri arkadan, ayakları ve boynundan bağlanmış bir adamı tuttuklarını gördüm. Adam hareketsizdi.

Adamı minibüse çıkardılar ve daha önceden yere serilmiş siyah plastik bir torbanın üzerine yatırdılar. Torba zemini tamamen kaplıyordu ve bir bakışta özel olarak yapıldığını anladım.

Adamın bağlandığı halat çok inceydi – sıkıştırıldığında vücudu kesecek türden. Boynundan arkadaki bileklerine giden halata basıldığında, hareket edemeyecek veya mücadele edemeyecek bir şekilde bağlanmıştı. Kıpırdarsa, ip sıkılacak ve boğulacaktı.

Doktorlardan biri ipe basmamı ve hareket etmemesi için adamı tutmamı söyledi. Bacağını tuttuğumda vücudunun sıcak olduğunu hissettim. Ayrıca boğazının kanla dolu olduğunu gördüm. Neresinden yaralandığı belli değildi, ama kesinlikle bir yarası vardı.

Korku Başlıyor

O anda, tüm sağlık personeli hızlı bir şekilde ameliyat kıyafetlerini giydi. Başhemşire adamın giysilerini bir makasla kesip, ardından tüm karın bölgesini göğsüne kadar toplam üç kez dezenfektan ile temizledi.

Çinli doktorlar 16 Ağustos 2012 tarihinde Henan Eyaletindeki bir hastanede nakil için canlı organları taşıyor. (Ekran görüntüsü/Sohu.com)

Sonra doktorlardan biri neşter aldı ve göğüs kemiğinin altından göbek deliğine kadar uzun bir kesi yaptı. Adamın bacakları seğirmeye başladı. Sonra doktor tüm karın boşluğunu açtı. Kan ve bağırsaklar birden dışarı fırladı. Doktor bağırsaklarını bir kenara itti ve hemen bir böbreği çıkardı; karşısındaki doktor da diğer taraftaki böbreği çıkardı. Çok yetenekli ve hızlıydılar.

Doktor damarları ve arterleri kesmemi söyledi. Kestiğimde, kan anında fışkırdı. Ellerinin ve vücudunun her tarafından kan fışkırıyordu. Bu akan kan, bu adamın kesinlikle hayatta olduğunu gösteriyordu.

Bu arada, çıkarılmış olan her iki böbrek de hemşirenin tuttuğu bir organ nakil kabına konuldu.

Gözbebeklerinin Acımasızca Çıkarılması

Sonra, karşımdaki doktor benden adamın göz kürelerini çıkarmamı istedi. Oturdum ve ona doğru eğildim. O anda göz kapakları hareket etti ve bana baktı. Kısa bir süre göz göze geldik. Gözlerinde saf bir dehşet vardı – kelimelerle ifade edilemeyen bir tür dehşet.

Zihnim tamamen boşaldı ve tüm bedenim titremeye başladı. Dehşete düşmüştüm. Kıpırdayamadım.

Doktora bunu yapamayacağımı söyledim.

Birdenbire, doktor adamın başını sol eliyle kabaca tuttu ve göz kapaklarını açık tutmak için iki parmağını kullanırken, sağ elindeki hemostatik forsepsleri kullanarak göz kürelerini dışarı çıkardı. Bunları tek bir hareketle yapmıştı.

O noktada, titriyordum ve başımdan ayağıma kadar terliyordum. Yere yığılmak üzere olduğumu hissettim.

Bir gece önce konukevinde bir subayın yöneticimizle konuşmaya geldiğini hatırladım. Söylediklerinden aklımda kalan bir tek şey vardı: “18 yaşın altında ve vücudu çok sağlıklı.” Bu adamdan mı bahsediyordu?

Doktor yolcu koltuğundaki görevliye işimizin tamamlandığını söyledikten sonra, arka kapı açıldı ve dört asker minibüse bindi, adamı büyük bir plastik torbaya koydular ve yakında park etmiş bir askeri kamyona sürüklediler.

Minibüsümüz hemen yola çıktı ve önden giden askeri aracı takip ederek yine çok hızlı bir şekilde hastaneye geri döndük. Giydiğimiz tüm cerrahi önlükler, cerrahi başlıklar ve lastik eldivenler, yok edilmek üzere bir araya getirildi.

Varır varmaz, adamdan alınan organlar hızlıca ameliyathaneye gönderildi. Bir grup cerrah ameliyat masasında bekleyen bir hastaya organları nakletmeye hazırdı.

Bu süreçte artık hiçbir şey yapamıyordum; bütün vücudum tamamen güçsüzdü. Yönetici durumumu gördü ve yan tarafta dinlenmeme izin verdi. Uzandım, ama yattığım yerden ameliyatı görebiliyordum.

Korkunç Bir Yük

Kısa süre sonra hastanedeki işimi bıraktım ve eve döndüm. Hala aşırı derecede halsizdim ve ayrıca yüksek ateşim vardı. Annem neler olup bittiğini sordu, ama konuyu kimseye anlatmaya cesaret edemediğim için belirsiz şeyler söyledim.

Ama acı bitmek bilmiyordu. Bir yandan yaşadığım şeyleri sadece anlatmak değil, düşünmek bile çok korkunçtu. Bir insanın acımasızca öldürüldüğünü kendi gözlerimle görmüştüm ve kalbim son derece huzursuzdu. Ayrıca yetkililer tarafından takip edilip öldürüleceğimden de endişeliydim. Tüm bunların yükü beni perişan etti.

Uzun bir süre o gün minibüste yaşananlar, tıpkı bizim gibi yaşayan bir canlının, hala hayatta iken organlarının nasıl çıkarıldığı ve bana baktığında gözlerindeki korkunç acı ve korku, aklımda tekrarladı durdu. Kalbim buna dayanamıyordu. Delirmiş gibiydim ve kendimi sürekli olarak çökmenin eşiğinde hissediyordum.

Olayın üzerinden yıllar geçti, ama bu korkunç anı aklımdan hala silinemiyor. Tüm bu yıllar boyunca bu anıyı açmak istemedim ve kasten ona dokunmaktan kaçındım. Çünkü ne zaman ondan bahsetsem kendi bütünlüğümü kaybediyordum.

Medyada Çin’de Falun Dafa inanç mahkumlarından zorla organ toplandığı açıklanmaya başladığında, her şeyi anladım: Bütün bunlar doğrudur. Zorla organ toplama Çin Komünist Partisinin askeri sisteminde uzun zamandır vardı. Sadece Falun Dafa’ya karşı yürütülen zulüm kampanyası, çok daha büyük bir organ kaynağı sağladı.

***
Son Söz: Çin, İnsanları Organları İçin Öldürüyor

Bağımsız bir Kanadalı araştırmacı ve eski kabine bakanı David Kilgour ve Kanadalı bir insan hakları avukatı olan David Matas, 2006 yılında yayınlanan bir raporla Çin’deki zorla organ toplama suçu hakkında dünyayı alarma geçirdi.

2016’da Amerikalı araştırmacı gazeteci ve yazar Ethan Gutmann ile birlikte, başta inançları nedeniyle gözaltına alınan Falun Dafa uygulayıcıları olmak üzere, çok sayıda dini ve siyasi mahkumun rızaları dışında, hayatta iken zorla organlarının alındığını, başka bir deyişle organları için öldürüldüğünü gösteren güncellenmiş bir rapor yayınladılar.

Araştırmacı gazeteci ve yazar Ethan Gutmann ve Çin’de organ toplandığı hakkında kritik kanıtlar sunan kitabı “The Slaughter” (Katliam)

Araştırmacılar, Çin’in organ nakli endüstrisinin, Çin Komünist Partisi’nin, Falun Gong olarak da bilinen ve geleneksel bir manevi uygulama olan Falun Dafa uygulayıcılarına karşı zulüm kampanyasına başladığı 1999’dan sonra katlanarak büyüdüğünü söylüyor.

Araştırmacıların bildirdiklerine göre, birçok ülkede organ naklinde kötüye kullanım olsa da, Çin’deki fark, devlet tarafından onaylanmış olması ve devletin bundan kar etmesidir.

The Globe and Mail ile yaptığı röportajda Matas, “Çin, organ naklinde suiistimal olan tek ülke değil,” dedi. “Çin ile ilgili farklı olan şey, kurumsallaşmış, devlet tarafından işletilen, parti tarafından yönetilen bir suç olmasıdır. Bu suç arka sokaklardaki birkaç suçlunun kısa yoldan para kazanmaya çalışması suçu gibi bir şey değildir.”

Yazan: Yi Ling, Epoch Times
Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.