Komünizm, Kültür ve Ahlaka Saldırarak İnsanlığı Yok Etmeyi Amaçlıyor

Washington’da düzenlenen bir yürüyüş komünizmin kötülüğüne dikkat çekiyor.

Thomas Cole’ün Cource of Empires resimlerinden “Yıkım”, 1836. (Public Domain)

“Komünizmin nihai hedefi, insan ırkını yok etmektir ve komünizmin kötü hayaleti bugün dünyamızı yönetmektedir. İnsanlığın tek umudu, kendisini komünizmin zehirlerinden arındırmaktır. Bu felaketten kaçmak için, dünya halkının geleneklerine dönmesi ve ahlakı geliştirmesi gerekiyor.”

Bir komünist rejim tarafından, 19 yıl süren acımasız zulümle karşı karşıya kalarak öğrenilen derslerden damıtılan bu mesaj; 5000’den fazla Falun Dafa (Falun Gong olarak da bilinir) uygulayıcısı tarafından 20 Temmuzda Washington’da düzenlenen bir yürüyüşün mesajı.

Falun Dafa uygulayıcıları, geleneksel manevi uygulamaların ilkeleri olan doğruluk, merhamet ve hoşgörüye inandıkları ve komünist rejimin ateist prensiplerine karşı oldukları için;1999’da Çin Komünist Partisi (ÇKP) Falun Dafa’yı yok etmeye başladı. Falun Dafa uygulayıcıları, yasa dışı tutuklamalara, hapis, işkence, beyin yıkama ve zorla çalıştırılmaya maruz kaldılar. Ayrıca, zorla yasadışı organ nakli için kaynak olarak kullanıldılar.

Çin’deki tahmini 100 milyon Falun Gong uygulayıcısı, bu zulmün etkisi altında kaldı. Yurtdışındaki uygulayıcılar ÇKP’nin suçlarını açığa çıkarırken, rejimin; politika, iş dünyası, haber medyası ve özel çıkar gruplarındaki denizaşırı etkisinin baskısı altında kaldılar.

Falun Gong uygulayıcıları, onların kendilerine çektirdikleri zorlukların ve kazandıkları zaferlerin sayesinde, sadece ÇKP’nin değil; genel olarak komünizmin hedefleri hakkında çok şey öğrendiler. Sonra da bu hedefleri, geçit töreninde taşıdıkları pankartlarla ortaya koydular.

Komünizm, yaygın olarak inanıldığı gibi bir ütopya yaratmayı amaçlamaz. Asıl hedefleri, ahlak ve dinin tahrip edilmesi ve dünya halkları arasında savaşın ve nefretin kışkırtılmasıdır.

Bu hedefler, komünist sistemin gerçek kalbiyle bağlantılıdır.

Birçok insan, komünizmin son yüzyılda sebep olduğu tahmini 100 milyon ölümü göz ardı etmeye istekli olursa; eşitlik, paylaşım, “baskıya” karşı mücadele ve bu tür şeyleri düşünebilirler. Bunlar, komünizmin konuşma noktalarıdır – insanları; ahlakı, gelenekleri ve dini yok etme hedeflerine doğru ilerletmek istediğinde ortaya koyduğu yüzey fikirleridir.

Ahlak olmazsa insanlık, sosyal uyumu sağlamak için gerekli olan kısıtlamalardan arındırılır. Komünizm, hayatımızın en önemli köşelerine bile hakim olarak, ihlale girebilir ve sosyal kontrol sağlayabilir. İnsanlar gelenekleri olmadan, miraslarını, kültürlerini ve onları insan yapan hayat biçimlerini unuturlar. Ve din olmadan insanlar, içsel karakterlerini dengeleyecekleri ve kendilerini ruhsal yıkımdan kurtaracakları yolu kaybederler.

Komünizm asla bu hedefleri saklamaya çalışmadı. Bunu Karl Marx ve Friedrich Engels’in yazılarında görebiliriz. “Komünist Manifesto”da şöyle yazar:  “Komünizm, ebedi hakikatleri ortadan kaldırır, tüm dinleri ve tüm ahlakı ortadan kaldırır”. Komünizmin nüfuz ettiği her ülkede, bu yıkımı gerçekleştirecek toplumsal hareketleri başlattığını da görebiliriz.

Birçok kişi bu hareketlerin içine bilinçsizce sürüklendi ve çoğu zaman haklı olarak savaştıklarına inanmaya başladılar. Komünizm, anlatılarını yanlış çerçeveler, yarı gerçekler ve manipüle edilmiş verilerle şekillendirir. Sadık takipçilerinin çoğu zaman saldırgan yapıdaki cehaleti, bu sahte hikayeleri yaymak için verimli bir zemin sağlar.

Bu toplumsal hareketlerin desteklediği sorunların, hiçbir zaman komünizmin hedefi olmadığını, birçok insan asla fark etmez. Burada da yine amaç, ahlaki, geleneksel ve dini değerlerin ortadan kaldırılarak insanlığın yok edilmesidir.  Komünist hareketlerin ilerlettiği konular, bu yıkımı gerçekleştirmek için sadece bir adımdır. Sosyalist ve komünist hareketler, toplumun değerlerine aykırı bir gündemi ilerletmeyi başardıktan sonra hızla, toplumsal normlarda daha da ileri giden bir başka gündeme geçer.

Komünist hareketler, konularını üretmek için diyalektik materyalizm komünist teorisi zeminine dayanan basit bir formül kullanırlar: İlk olarak, yerleşik bir ahlaki veya kültürel değer saptarlar. Daha sonra bu değeri tersine çevirerek, saptanan değere saldırmak ve onu yıpratmak için sosyal bir sorun oluştururlar.

Ahlak ve geleneklerin yıkımı için, Marx’ın imparatorlukların gidişatı kavramına uygun şekilde, dünyayı ahlaki, kültürel ve toplumsal yıkıma doğru götürmek hakkındaki “ilerleme” teorisini kullanırlar.

Marx, toplum gelişiminin kendi komünizm teorilerine doğru ilerlediğini iddia etmek için uygarlığın beş evresi teorisini destekledi. Ona göre ilk aşama ilkel komünizm, daha sonra tarım toplumu, ardından kapitalizm, sonra sosyalizm, sonra komünizmdi.

Şüphesiz ki, Marx sadece medeniyetin aşamaları hakkındaki mevcut fikirleri yeniden isimlendiriyordu. Bunu imparatorlukların evreleri veya Thomas Cole’ün Marx’ın teorileriyle aynı dönemde oluşturduğu “İmparatorlukların Gidişatı” tasviri bakış açısından anlayabilseydik, ilkel komünizm hiçbir şeyin henüz yapılmamış olduğu ilkel toplum ve tarım toplumu da çiftçilik ve basit yaşam olacaktı. Hepsi yıkılmış olan toplumlardan kapitalizm “tüketim imparatorluğu”, sosyalizm “yıkım” aşaması ve komünizm de “kasvet” aşaması olacaktı.

Buradan, bir imparatorluğun zirvesinin Marx’ın “kapitalizm” olarak adlandırdığı bir tüketim imparatorluğu olduğunu anlayabiliriz. Yıkım hali, Marx’ın “sosyalizm” dediği ve Lenin’in “devlet kapitalizmi” dediği şeydi. Sosyalizm, her şeyin yıkıldığı “kasvet” devleti olan komünizmin nihai amacını ileriye götürmek için kullanılabilecek diktatörlüğe ulaşıldığı ve devletin her türlü üretimin kontrolünü ele geçirdiği bir evredir.

Komünizmin nihai hedefi, tüm ahlak ve değerlerin, tüm kültürlerin, kendi kontrolü dışındaki tüm hiyerarşinin ve bir kişinin ruhsal veya ahlaki sınırları üzerinde güce sahip olabilecek her türlü sistemin ortadan kaldırılmasıdır.

Evrenin yaratılış ve yıkım ilkelerine göre, dört mevsimde ve insan imparatorluklarında komünizm, insanlığın yıkımına doğru “ilerlemeyi” hızlandırmaya çalışıyor. Ahlaki çöküş sürecini hızlandırarak insanları bu yıkıma daha hızlı götürmek istiyor. Komünist hareketlerin teşvik ettiği konularda, dünyanın her yerinde aktif olarak bunu yaptıklarını görüyoruz.

Komünizmin yarattığı bu yıkım yolundan kaçmak için, insanlar komünizmin yıkmaya çalıştığı şeyleri geri getirmeye ihtiyaç duyuyorlar – geleneğe ve ahlaka dönüyorlar.

 

Bu yazıda ifade edilen görüşler yazarın görüşleridir ve The Epoch Times’ın görüşlerini yansıtmaz.

 

Yazan: Joshua Philipp, Epoch Times

Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.