Mersin Kadın Platformundan Hükümet Politikalarına Karşı Sert Duruş

Mersin Kadın Paltformu Mersin Özgür Çocuk Parkı’nda çocuk istismarına karşı basın açıklaması yaptı. (Fotoğraf: G. Hakan Koçman / Epoch Times)

Mersin’deki kadınların sesini yansıtmayı amaçlayan ve çeşitli kadın örgütlerinin ve karma örgütlerin kadın birimlerinden oluşan Mersin Kadın Platformu çocuk istismarına karşı yaptığı basın açıklamasında kadın ve çocuk politikalarında kazanımların kaybedildiğini belirtti.

Mersin Kadın Platformu çocuk istismarı ve hükümetin kadın politikalarına karşı Özgür Parkı’nda bir  basın açıklaması yaptı. Açıklamayı kamuoyuna Eğitim-Sen Kadın Sekreteri Elif Yaşar okudu.Yapılan açıklamada 8 Mart yaklaşırken kadınların sorunlarının artarak devam ettiği vurgulanarak  kızların çocuk yaşta evlendirilmelerine, kadınlara uygulanan şiddete ve çocukların maruz kaldıkları taciz ve tecavüzlere dikkat çekildi.

Açıklamada Yaşar, kadınlara sistematik olarak uygulanan politikalarla bugünlere gelindigini ifade ederek müftülüklere verilen nikah kıyma yetkisi sonrasında zorla evliliklerin artacağı korkusuyla  avukatlarla beraber bir çalışma yaptıklarını ve bugünkü durumun 15 senedir yapılan değişikliklerle bütünlendiğini gördüklerini söyledi. Yaşar bu süreç ile ilgili şu ifadeleri kullandı; “2004 yılında Diyanet işlerine bağlı aile irşat büroları kuruluyor. Kadınların mücadelesinin güçlenmesini ve haksızlıklara karşı çıkmasını  sağlamak yerine onları şükretmeye teşvik eden kadın vaizler 7/24 ev ziyaretleri yapıyorlar. 2011 yılına gelindiğinde ise kadının adı devlet bakanlığından çıkarılıyor. Kadın ve aileden sorumlu devlet bakanlığının ismi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştiriliyor. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü işlevsizleştiriliyor. Yine 2011 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında bir protokol imzalanıyor. Böylece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, sosyal politikaları kısmen Diyanet İşleri Başkanlığına devrediliyor. Bundan sonra kadınların ve çeşitli bileşenlerin halk kitlesinin karşı çıkışlarına rağmen 4+4 eğitim sistemine geçiş yapılıyor. 8 yıllık kesintisiz ve zorunlu eğitimin kaldırılması ile kız çocuklarının okula gitme oranı azalırken çocuk gelinlerinin sayısı artıyor. Daha sonra resmi nikah olmadan dini nikah kıyılması Anayasa Mahkemesi tarafından hak ihlali sayılırken, bu yasa değişikliği ile çocuk evliliklerinin çok yaygın olduğu Türkiye’de kadınları çoklu evlilikler ve hak ihlallerinden korumanın önü kesilmiş oluyor. 2017 yılında müftülüklere resmi nikah kıyma yetkisi veriliyor. Yasa küçük yaşta ve zorla evlilikleri teşvik ettiği için kadınlar tarafında protesto ediliyor.  Bu yasa kadınlara rağmen meclisten geçti. Şimdilerde boşanma davalarında uzlaşma ve ara buluculuk gündemde. Şiddete maruz kalan bir kadının şiddet uygulayan ile uzlaştırılması kabul edilemez. Şiddet bir kere olduysa yine olacak demektir. Kadınları aile içi şiddete mahkum eden bu düzenlemeye kadınlar esastan karşı çıkıyor.”

Kadın politikalarında gerilemeler yaşıyoruz

Bu tablonun çocuk gelinlerin ve zorla evliliklerin önünü açtığını ve boşanmanın zorlaştırıldığını gördüklerini ifade eden Yaşar, “Kadınların ikincilleştirilmesinde ve haklarını aramasının önündeki en büyük engel olan sözde yasaların değiştirilmesi yerine, bu yasaların pekiştirildiğini görüyoruz. Biz kadınlar bir kez daha diyoruz ki, çocuk evliliği, çocuk istismarıdır ve zorla evlendirme anayasal suçtur.” dedi.

Son zamanlarda  çocuk tacizi ve çocuk istismarları olayların artmasıyla konunun tekrar gündeme geldiğini de ifade eden Yaşar mevcut zihniyetin bir yandan çocukların erken yaşta evlenmelerinin  önünü açmaya çalışırken, bir yandan da çocuk tacizlerine karşı  acil önlem alınması için taleplerinde idam cezasını gündeme getirdiğini ve konun yine çocukların tacize karşı korunmasından saptırıldığını ve kadınların mücadeleleri sonucu evlilik içine mahkum kalmamak için medeni kanunda yapılmasını sağladıkları değişikliğe getirildiğini belirtti.

Kastrasyon suçu sağlık sorununa çevirecek

Yaşar, son günlerde konuşulmaya başlayan zina kavramının tekrar gündeme getirilerek kadınların, evlilikleri bahanesiyle öldürüldükleri  ve her geçen gün şiddete tekrar tekrar maruz kaldıkları  bir durum ile karşı karşıya bırakıldığını ifade etti.  Kadınların itirazları sonucu suç olmaktan çıkarılan birlikteliklerin evlilik içi ve dışı olarak tanımlanması ve yeniden suç olarak sayılmasının gündeme getirilmesinin kadınların kazanımları açısından başka bir kayıp olacağını söyledi.  Bebekler ve çocuklara karşı taciz, tecavüz ve istismarın hat safhada olduğu şu dönemde kadınların acil önlem alınması taleplerine karşılık, kimyasal kastrasyonun tekrar gündeme getirilmesinin de cinsel suçların  tedavi edilecek tıbbi bir hastalık olarak ele alınmasına yol açacağını belirten Yaşar, bu durumda suçların aynı zamanda tıbbi tedaviyle sonuçlanmasına yol açacağını ifade etti.

2004 yılında Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklik ile cinsel suçlarda indirim uygulanmasına ve yasa koyucuların kadın ve çocuk düşmanı  yaklaşımları için destek mekanizmaları kurulmasına karşı olduklarını belirten Yaşar, Türkiye’nin kadın ve çocuklarla ilgili imzaladığı uluslararası sözleşmelere uymasını beklediklerini ekledi.

Kadınlar olarak 2018’den istediklerini  ise şöyle sıraladı;

  • Kadınlarla ilgili yasaların kadınların iradesi doğrultusunda çıkarılması
  • Kadınların kıyafetlerine ve cinselliğine karşı sözlü saldırıların son bulması
  • Kadınların durumlarını iyileştiren, kadını sadece aile içerisinde değerlendirmeyen bir kadın bakanlığının kurulmasını
  • Hükümetin şiddete karşı caydırıcı önlem alınması için 2017 yılında imzaladığı İstanbul sözleşmesine uymasını
  • Çocuk tacizlerine karşı zaten var olan yasaların iyi hal indirimi olmaksızın uygulamasını
  • Ayırt edilmeksizin 18 yaş altı herkesin çocuk sayılmasını
  • Başta müftülüklere evlendirme yetkisi veren, çocuk istismarını arttıracak tüm yasaların geri çekilmesini
  • 18 yaş altı tüm evliliklerin yasaklanmasını, gençlerin cinsel ve bedensel gelişimini tamamladıktan sonra kendi kararlarıyla evlenebilmeleri için yasal hizmet çalışmalarının yapılandırılmasını
  • Kadınların mülkiyet ve diğer medeni haklarını hiçbir şekilde güvence altına almayan, dini nikahın ancak ve ancak resmi nikah kıyıldıktan sonra yapılabilmesi koşulunu yeniden uygulanmaya konmasını
  • Diyanet İşleri Başkanlığının kadınlarla ilgili sosyal politikalar konusundan elini çekmesini, Kadınların küçük yaşta evlendirilmesini meşru gören görüşlerin değiştirilmesi
  • Çocuk yaşta evliliklerin sadece devlet müdürlükleri değil eğitim ve sağlık kurumlarınca da izlenerek hızlı bir şekilde caydırıcı önlemler alınması
  • Çocuk yaşta ve zorla evlilikler için caydırıcı cezaların yasalara eklenmesini ve istikrarlı bir şekilde uygulanmasını

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.