Sağlıklı Şarkılar: Müzik Terapisinin İnanılmaz Gücü

Sarah Care Kadın Hastanesinde Yetişkin Günündeki Sağlık Hizmetleri. (David L Ryan / Getty Images’dan Boston Globe)

Çocukken çoğu Cuma günü babam, annem ve erkek kardeşimle birlikte, ninem ve dedemi ziyaret etmek için Cape Cod’a giderdik. Babam için bu yolculuk, uzun bir çalışma gününden sonra başlardı. Gün içinde evden şehrin bir saat dışına, bir muhasebeci olarak çalıştığı Boston’a gitmiş ve tekrar eve dönmüş olurdu. O yoğun bir adamdı ve Cape’e yaptığımız bu seyahatler sırasında  çoğu zaman onun somurtkan ve sıkıcı tavırlarını nasıl yorumlayacağımızdan emin olmadan, bir köşede sessizce otururduk.

Biz geldikten sonra büyükannem her seferinde küçük piyanosuyla klasik müzik, halk müziği ve pop şarkılarını çalmaya başlardı ve ben de babamın yüzündeki dönüşümünü izlerdim: Çenesi gevşerken, kaşları arasındaki çizgiler yumuşar, sürekli olarak taşıdığını zannettiğim yoğun düşünceleri kaybolurdu.

Bu benim müziğin gücünü ilk tecrübe edişimdi.

Yaklaşık yirmi yıl sonra, müzik terapisini bir meslek olarak seçtim.

Üniversitede yükselen bir gençtim ve tereddüt etmeden, müziğin yıllar önce gözlemlediğim bir gücünü, dönüştürme ve iyileştirme yeteneğini, klinik olarak nasıl kullanacağımı öğrenmek için uzmanlık alanımı değiştirdim.

Müzik terapisinin etkisi başlangıçta belirsiz kabul edilirken, bu alanda çalışanlar tarafından savunulması nedeniyle ve gelişmekte olan uzmanlığın medyada duyurulması sayesinde, oldukça yaygın bir uygulamaya dönüşmüştür. Jodi Picoult, “Sing You Home” adlı romanının – bir müzik terapisti olan- ana karakterini geliştirmek için, müzik terapisi eğitimi almak üzere Berklee Enstitüsüne geldi. Bu dönemde Gabby Giffords silahla yaralanmasının ardından, müzik tabanlı tedavileri içeren bir rehabilitasyon görüyordu. (Çevirmenin notu: Giffords geçtiğimiz dönem ABD Temsilciler Meclisi’nde Demokrat Parti Arizona milletvekili iken bir silahlı saldırıda başından vurulmuştu.) Başlangıçta konuşamamasına rağmen, konuşma yeteneğini geri kazandırmak için kullanılabilecek bir becerisi vardı: şarkı söyleyebiliyordu. Müziğin yaşam kalitesini artırma ve hastalıkları iyileştirme özelliği hakkındaki filmler arasında, son zamanlarda yayınlanan “Alive Inside”, “ Lady in Number 6”, “Landfill Harmonic” ve “The Music Never Stopped/Müzik Asla Durmaz” adlı filmler yer alıyor.

Doktor-yazar Oliver Sacks’ın “Musicophilia” gibi deneme kitapları, müziğin öğrenme becerilerini yükselttiğini, ağır sakatlık ve travma olaylarında iyileşmeyi desteklediğini, hikayelerle halka anlattı. Nöroloji araştırmaları, Sack’in gözlemlerinin birçoğunu desteklemektedir. Örneğin, felç geçirmiş veya Parkinson hastalığı teşhisi konmuş insanlar ritmik müzik dinlerken daha iyi yürüyebilmektedir. Felç durumunda insanlar konuşamazlar ama çoğunluğu şarkı söyleyebilir. Böyle durumlarda şarkı söylemek, konuşmanın düzelmesini kolaylaştırmak için kullanılır. Gabby Giffords’ın durumunda da böyle olmuştur.

Başka bir çalışmada, yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki prematüre bebeklerin, emzikleri tarafından tetiklenerek ninni söyleyen bir cihazın kullanılması halinde, YBÜ’den diğerlerinden 11 gün önce çıkabildikleri gözlenmiştir. Ayrıca ortopedik cerrahi geçiren çocuklar, doktorlar ameliyat sonrası müzik terapisi uyguladıklarında ağrı seviyelerinin daha düşük olduğunu bildirmişlerdir.

Bir konuşma – dil öğrenme uzmanı ve müzik terapisti olarak yaptığım uygulamada, çeşitli ihtiyaçları olan hastalara yardımcı olmak için müzik kullanıyorum. Otizmli çocuklar (özellikle çok küçük yaşlarda), müzikal seslere konuşma seslerinden daha fazla dikkat etme eğilimindedirler. Bu nedenle onların, dille ilgili ve bilişsel gelişimlerini desteklemek için müzik kullanıyorum. Düşkünler evindeki hastalarla yaptığım çalışmalarda, düzensiz nefes alışlarını (ki bazen bunu ailelerinin bile izlemesi çok zordur) düzene sokmak için, yatıştırıcı bir ritmi olan, sakin müziği kullanıyorum.

Kanser hastaları için, umut verici, iyileştirici şarkılar kullanıyorum. Ayrıca müziği doğadaki dinlendirici görüntülerle eşleştirerek, ameliyat için hazırlanan hastaların anestezi ve ağrı kesici ilaç ihtiyacını azaltabilen, bir huzur durumuna gelmelerine yardımcı oldum. Hizmet ettiğim darülaceze hastalarında da anksiyete ilaçlarının kullanımını azaltmak için aynı yöntemi kullandım. Sonuç olarak hastalara müzik terapisinde bir takım yöntemler öğreterek, günlük yaşamlarına dönmelerine yardımcı oluyorum.

Berklee Müzik Enstitüsünde bir müzik terapisi profesörü olarak, yeni nesil müzik terapistlerini çeşitli ortamlarda çalışmaya hazırlıyorum: erken müdahale programları, devlet okulları, darülaceze ve huzurevleri, kanser klinikleri, bakım evleri ve bireysel uygulamalar. Birçok öğrenci için, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek amacıyla kendi sanatlarını kullanma şansı, cazip bir fırsattır.

Her hafta, Berklee’deki öğrencilerimiz Uganda’da bir grup çocuk askerle Skype üzerinden görüşmektedir. Bu genç yetişkinler çok fazla acı çekti: Çocuk yaşta öldürmeye zorlandıklarında, genellikle kendi aile üyeleri ve komşularından başladılar. Travma geçirmiş ve amaçsız bir şekilde bataklıktan çıkarıldılar. Onlara zihinlerini sakinleştirmek ve hayatlarına anlam katmak için meditatif müzik uygulamalarını kullanmayı öğretiyoruz. Öğrencilerimiz tedavi edici uygulamaları çocuk askerlerle paylaştıkça, onlar karşılık olarak öğrencilerimize kendi müziklerini sergiliyor ve onlar için dans ediyorlar.

Bu olay birçok kişi için iki farklı, uyumsuz kavram gibi görünen sanat ve bilimin birbiriyle kaynaşması ve sonunda birlikte yükselerek, tek bir kavram olmaları ve ortak amaçlarını daha kolay bir şekilde gerçekleştirebilecek hale gelmeleridir: insanlığın iyileştirilmesi ve tedavi edilmesi.

Kathleen Howland, Boston’daki Berklee Müzik Enstitüsü’nde müzik terapisi profesörüdür. Bu makalenin orijinali The Conversation’da yayınlanmıştır.

 

Yazan: Kathleen Howland, Berklee Müzik Enstitüsü

Çeviren: Hatice Atmaca, Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.