ABD Dışişleri Bakanlığı, İnsan Hakları Raporunda Falun Gong’a Yapılan Zulümden Bahsetti

Dışişleri Bakanı Michael Pompeo, 11 Mart 2020 tarihinde düzenlediği basın toplantısında 2019 İnsan Hakları Uygulamaları Ülke Raporları hakkında konuştu.

11 Mart 2020’de ABD Dışişleri Bakanlığı, Çin’de Falun Gong’a ve insan hakları avukatlarına yapılan zulümden birçok kez bahseden 2019 İnsan Hakları Uygulamaları Ülke Raporlarını yayınladı.

Dışişleri Bakanı Michael Pompeo, 11 Mart’taki basın toplantısında “Bizler bu vazgeçilmez hakların burada, güvende olduğu için şanslıyız. Ancak hepimiz biliyoruz ki, yaşam ve özgürlük hakları ve mutluluk arayışı sadece Amerikalılara ait değil, her yerdeki herkese aittir” dedi. Daha sonra Çin, İran, Venezuela ve Küba’daki insan hakları ihlallerine dikkat çekti.

Falun Dafa olarak da bilinen Falun Gong, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerine dayalı bir meditasyon sistemidir. Çin Komünist Partisi (ÇKP) 1999 yılı Temmuz ayından bu yana gruba zulmediyor ve bu da çok sayıda uygulayıcının inançlarından dolayı gözaltına alınması, hapsedilmesi ve işkence görmesiyle sonuçlandı.

Zorla Organ Toplama

Çin ile ilgili bölümde yer alan haberde “Bazı aktivistler ve örgütler hükümeti başta Falun Gong üyeleri olmak üzere, vicdan mahkumlarının organlarını rızaları dışında toplamakla suçlamaya devam ettiler” ifadesi yer aldı.

Avustralya Ulusal Üniversitesi tarafından organ bağışlarının resmi istatistikleri üzerine yapılan bir çalışmadan yola çıkan raporda, verilerin “tahrif edildiğine” ilişkin istatistiksel adli tıpa dayanan “son derece ikna edici kanıtlar” bulunduğu belirtildi. Dahası, araştırma makalesi hükümetin organ nakli programının “gönüllü olmayan bağışçılardan gelen” fakat “vatandaş bağışçıları” olarak işaretlenmiş bağışlar içerdiğini de ileri sürdü.

“Haziran ayında, Çin’deki Vicdan Mahkumlarının Zorla Organlarının Toplanmasına ilişkin sivil toplum Halk Mahkemesi, Çin’deki ‘olağanüstü kısa bekleme süreleri’ ve ‘organ nakli operasyonları için tesislerin ve tıbbi personelin devasa altyapı gelişimine’ atıfta bulunarak ‘zorla organ toplamaya dair doğrudan ve dolaylı kanıt’ içeren bir rapor yayınladı” diyerek raporda belirtildi.

Uygulayıcıların ve İnsan Hakları Avukatlarının Gözaltına Alınması

İdari gözaltı, Çinli yetkililer tarafından siyasi ve dini savunucuları korkutmak ve halka açık gösterileri önlemek için sıklıkla kullanılmıştır. Raporda şu şekilde yazıldı: “İdari gözaltı biçimlerine… başta Falun Gong uygulayıcıları olmak üzere siyasi aktivistler ve dini taraftarlar için “yasal eğitim” merkezleri dahil edildi.”

Falun Gong uygulayıcıları Bian Lichao ve Ma Zhenyu hala gözaltında tutulmaktadır. Benzer şekilde, insan hakları avukatları Wang Quanzhang, Gao Zhisheng, Yu Wensheng ve Jiang Tianyong da gözaltında tutulmaktadır.

İnsan Hakları Avukatlarının Bastırılması

İnsan hakları avukatlarının bastırıldığı çok sayıda dava meydana geldi.

“Ekim ayında Guangxi gizli polisi, Qin Yongpei’yi ‘devlet gücünü çökertmeye teşvik etmek’ suçlamasıyla gözaltına aldı, ardından Aralık ayında onu resmen tutukladı. Yıl sonunda raporda avukatlarına ulaşamadan Nanning 1 Nolu Gözaltı Merkezinde tutuldu” dendi ve Qin’in Falun Gong uygulayıcıları ve “709 olayı” (yaklaşık 100 insan hakları avukatı ve savunucuları 9 Temmuz 2015 tarihinde Çin’de tutuklandı) da dahil olmak üzere birçok insan hakları davası üzerinde çalıştığı belirtildi. Qin, yaklaşık 20 yıl boyunca avukatlık yaptıktan sonra Mayıs 2018’de barodan atıldı.

Raporda, Çin hükümetinin demokrasi yanlısı muhalifler, ev kilisesi aktivistleri veya Falun Gong uygulayıcıları gibi hassas davaları üstlenen bazı avukatların ticari lisanslarını veya hukuk lisanslarını askıya aldığı veya iptal ettiği belirtildi. “Yetkililer, Çin Avukatlar Birliği tarafından yönetilen yıllık lisans inceleme sürecini, profesyonel avukatlık lisanslarının yenilenmesini engellemek veya geciktirmek için kullandılar” dedi.

Buna bir örnek, Guangdong Eyaletindeki aktivistleri ve Falun Gong uygulayıcılarını savunan bir avukat olan Liu Zhengqing. Ocak 2019’da, Guangdong Adalet Bakanlığı, Liu’nun lisansını iptal etti ve onu müvekkillerini mahkemede savunurken “ulusal güvenliği tehlikeye atmakla” suçladı.

“İnsan hakları avukatlarını sindirmeye veya başka bir şekilde baskı altına almaya yönelik diğer hükümet taktikleri arasında yasadışı gözaltılar, hukuk ofislerinin belirsiz ‘soruşturulmaları’, baroda çıkarma, taciz ve fiziksel sindirme ve kanıtlara ve müvekkillere erişimin engellenmesi yer alıyor,”diye raporda belirtildi ve şöyle devam edildi, “Şubat ayında çok sayıda avukat, hükümetin insan hakları davalarını üstlenen avukatlara yönelik tacizini protesto eden açık bir mektup yazdı.”

Gözetim ve Taciz

Gözaltının yanı sıra raporda, “yetkililer eski siyasi mahkumları ve ailelerini sık sık gözetim, telefon dinleme, arama ve diğer taciz veya tehditlere maruz bıraktı” diye belirtildi.

Çin hükümeti Falun Gong uygulayıcılarının veya siyasi muhaliflerinin Çin’e dönmesine izin vermiyor. Benzer şekilde, “709 olayının avukatlarının aileleri de pasaport başvurusunda zorluklarla karşılaşmış veya ülkeyi terk etmeleri yasaklanmıştır.”

Raporda diğer birçok kötü muamele türü de listelendi. Örneğin, “hükümet tarafından keyfi veya yasadışı cinayetler; hükümet tarafından zorla ortadan kaybetmeler; hükümet tarafından uygulanan işkence; hükümet tarafından keyfi gözaltı;ağır ve hayatı tehdit eden hapis ve gözaltı koşulları; siyasi mahkumlar; gizliliğe keyfi müdahale; yargı bağımsızlığı ile ilgili önemli sorunlar; gazetecilerin, avukatların, yazarların, blog yazarlarının, muhaliflerin, dilekçe verenlerin ve diğerlerinin yanı sıra aile üyelerine yönelik fiziksel saldırılar ve cezai takibat… ”

Kaynak: minghui

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.