Komünist Parti Üzerine Dokuz Yorum – 1. Bölüm

Komünist Parti Üzerine Dokuz Yorum” ilk olarak 2004 yılının Kasım ayında yayınlandı ve ardından hızlı bir şekilde İngilizce çevirisi yapıldı. Yayınlanan yazı dizisi, 15 yıl içinde Çin’de dönüşüm ve değişim için görülmemiş bir barışçıl hareketi başlatarak 300 milyonun üzerinde insanın  Komünist Parti ve ona bağlı kuruluşlarını terk etmesini sağladı. İnsanlar her gün partiden vazgeçmeye devam ediyor. Burada Dokuz Yorum’un düzenlenmiş halini yeniden yayınlıyoruz.

Komünist Partinin Ne Olduğuna Dair

Önsöz

Çin halkı beş bin yıldan fazla bir süredir Sarı Nehir ve Yangtze Nehri ile beslenen topraklarda görkemli bir medeniyet yaratmıştır. Bu uzun zaman dönemi boyunca hanedanlıklar gelmiş geçmiş ve Çin kültürü zaman zaman güçlenmiş zaman zamansa zayıflamıştır. Çin’in tarihi sahnesinde görkemli ve dokunaklı hikayelersergilenmiştir.

1840 yılı tarihçiler tarafından genel olarak Çin’in çağdaş döneminin başlangıcı olarak kabul edilmiş ve  Çin’in geleneksellikten modernleşmeye doğru yolculuğuna damga vurmuştur.Çin medeniyeti, diğer ülkelere meydan okuma ve karşılık verme açısından dört önemli olay yaşamıştır. Bu olayların ilk üçü 1860’ların başlarında Pekin’in Birleşik İngiliz-Fransız güçlerince istilasını, 1894’de meydana gelen Çin-Japon Savaşını (“Jiawu Savaşı” da denir) ve 1906’da Çin’in kuzeydoğusunda geçen Rusya-Japon Savaşını içerir.

Bu üç meydan okuma olayına karşı, Çin birincisine Batılılaşma Hareketi ile cevap verir ki bu da modern eşyaların ve silahların ithalatı ile anılır.

Çin bir sonrakine ise 1898 yılında Yüz Gün Reformu[1] olarak bilinen kurumsal reformlar ve  Qing Hanedanlığı sonunda (1644-1911) anayasal bir düzen oluşturma girişimi ile cevap verir. Çin’in üçüncü cevabı ise 1911 Xinhai Devrimi (veya Hsinhai Devrimi) [2] olur.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Çin savaştan galip çıktığını düşünmesine rağmen, o zamanlar güçlü ülkeler listesine dahil edilmemiştir. Birçok Çinli, Çin tarihinde verilen ilk üç cevabın başarısız olduğuna inanmıştır.

1949 yılından beri ÇKP’nin şiddetinin sonucunda ölenlerin sayısı, 1921 ve 1949 yılları arasında yapılan savaşlarda ölenlerin sayısından fazladır.

1949’dan beri ÇKP şiddetinin neden olduğu ölümlerin sayısı, 1921 ile 1949 arasında olan savaşlardakini aşıyor.

Onlara göre Dört Mayıs Hareketi, [3] daha önceki meydan okumalara karşılık verme konusunda  dördüncü girişime yol açacak ve Çin kültürünün, komünist hareket ve onun aşırı devrimi yoluyla tamamen batılılaşmasıyla sonuçlanacaktır. 

Bu yazı, son olayın sonuçları ile ilgilenmektedir ve bu da komünist hareket ve Komünist Parti’dir. Bu yüzden Çin’in seçtiği şeyin sonuçları hakkında veya başka bir deyişle, 160 yıldan sonra, Çin’in üzerine ne empoze edilmeye çalışılmıştır; doğal olmayan nedenlerden dolayı neredeyse yüz milyon kişinin ölümü ve geleneksel Çin kültürünün ve uygarlığının neredeyse tamamının yok oluşu.

I. Gücü Kazanmak ve Muhafaza Etmek İçin Şiddet ve Teröre Bel Bağlamak

“Komünistler kendi görüş ve amaçlarını gizlemek için başkalarına tepeden bakıp hor görürler. Onlar açıkça, sadece tüm mevcut sosyal şartların zor kullanılarak yıkılması ile kendi amaçlarına ulaşabileceklerini beyan ederler. [4] Bu alıntı Komünist Parti’nin ana belgesi olan Komünist Manifestosu’nun bitiş paragrafından alınmıştır. Şiddet, Komünist Parti’nin gücü elde etmesindeki tek ve başlıca yöntemdir. Bu karakteristik özellik Parti’nin doğuşundan itibaren bütün sonradan ortaya çıkan biçimlerine aktarılmıştır.

Aslında dünyadaki ilk Komünist Parti Karl Marx’ın ölümünden yıllar sonra kurulmuştur. 1917 yılında gerçekleşen Ekim Devrimi’nden bir yıl sonra “Rusya Komünist Partisi (Bolşevik)” (sonradan “Sovyetler Birliği Komünist Partisi” olarak anılacak) doğmuştur.

Bu parti “sınıf düşmanlarına” karşı şiddet kullanımı ile büyümüş ve parti üyeleri ile sıradan vatandaşlara karşı şiddet kullanarak kendisini muhafaza edebilmiştir. 1930’larda Stalin’in istenmeyen kişileri temizleme harekâtı esnasında Sovyetler Birliği Komünist Partisi, casus ve vatan haini olarak adlandırdıkları farklı düşüncelere sahip 20 milyondan fazla insanı katletmiştir.

Çin Komünist Partisi (ÇKP), ilk olarak Üçüncü Komünist Enternasyonal’de Sovyetler Birliği Komünist Partisinin bir şubesi olarak faaliyetine başlamıştır. Dolayısıyla bu kurum doğal olarak öldürme isteği duygusunu miras almıştır.

1927-1936 yılları arasındaki Çin’in ilk Komünist-Kuomintang iç savaşı esnasında Jiangxi eyaletinin nüfusu 20 milyondan fazla iken yaklaşık 10 milyona düşmüştür. ÇKP’nin şiddet kullanarak verdiği zarar sadece bu rakamlardan çıkartılabilir.

Siyasi güç kazanmaya çalışırken şiddet kullanmak belki kaçınılmaz olabilir ancak, özellikle bunun tam aksi sulh dönemlerinde bile ÇKP kadar öldürmeye hevesli bir rejim daha olmamıştır. ÇKP’nin zorbalığı nedeniyle 1949’dan beri vuku bulan ölü sayısı 1921 – 1949 arası meydana gelen savaşlardaki toplam ölü sayısını geçmiştir.

Komünist Parti, Darwin’in türler arası rekabetini, insan ilişkilerine ve insanlık tarihine uygulamıştır.

Komünist Partinin şiddet kullanması üzerine en yerinde örnek bu partinin Kamboçya Kızıl Kmerlerine (KhmerRouge) verdiği destektir. Kızıl Kmerler kullanılarak, Çinli göçmenlerin ve bu göçmenlerin bir sonraki neslinin büyük çoğunluğu dahil olmak üzere Kamboçya nüfusunun dörtte biri katledilmiştir. Çin ÇKP’nin bu soykırımdaki kötü şöhretini örtbas etmek için uluslararası toplumun Kızıl Kmerleri yargılamasını hala engellemektedir.

ÇKP’nin dünyadaki en acımasız ihtilalci silahlı güçler ve despot rejimler ile sıkı bağları vardır. Bunların arasında Kızıl Kmerlere ilaveten Endonezya, Filipinler, Malezya, Vietnam, Burma, Laos ve Nepal komünist partileri de bulunmakta olup bunların hepsi ÇKP’nin desteği ile kurulmuştur. Bu komünist partilerin bir çok lideri Çinlidir; bunların bazıları bugüne kadar Çin’de saklanmaktadır.

Diğer Mao’cu Komünist Partilere Güney Amerika’nın Parlayan Yolu ve Japon Kızıl Ordusu dahildir ve onların uyguladıkları vahşet tüm dünya toplumları tarafından kınanmaktadır.

Komünistlerin kullandığı teorilerden biri de sosyal Darwinizm’dir. Komünist Parti, Darwin’in türler arası rekabetini insani ilişkilere ve insanlık tarihine uygulamakta ve sınıflar arası mücadelenin toplumsal gelişimi sağlayan tek itici güç olduğunu savunmaktadır.

Dolayısıyla mücadele; siyasi kontrolü sağlamanın ve muhafaza etmenin bir aracı olarak Komünist Partinin birincil “inancıdır”. Mao’nun şu ünlü sözü güçlünün hayatta kalabileceği mantığını basitçe açığa vurur: “Mücadele etmeden 800 milyon insan ile nasıl başa çıkılır”.

Bunun kadar meşhur olan Mao’nun bir diğer iddiası ise Kültür Devriminin “her yedi veya sekiz yılda bir” yapılması gerekliliğidir. [5] ÇKP’nin Çin’deki hükümranlığını muhafaza edebilmesi için gücün tekrar tekrar kullanılması önemli bir unsurdur.

Güç kullanmanın amacı terör yaratmaktır. Her mücadele ve hareket bir terör uygulamasına hizmet etmekte ve bu şekilde Çin halkı kalplerinin derinliğinde titremekte ve teröre maruz kalarak zamanla ÇKP’nin kontrolüne esir olmaktadır.

Bugün, medeni ve özgür dünyanın baş düşmanı terörizm olmuştur. ÇKP’nin aşırı şiddet içeren terörizm uygulamaları, devletin aparatları sayesinde, daha büyük boyutlara ulaşmış, daha uzun süreli olmuş ve sonuçları da daha harap edici özellik taşımıştır. Bugün, 21. yüzyılda Komünist Partiye miras kalan bu özelliği unutmamalıyız, çünkü bu durum gelecekteki bir zaman içerisinde ÇKP’nin kaderinde kesinlikle kritik bir rol oynayacaktır.

II. Şiddeti Haklı Göstermek İçin Yalanları Kullanmak

Bir rejimdeki medeniyet seviyesi kullanılan şiddet seviyesi ile ölçülebilir. Şiddet kullanımına başvurmakla Komünist rejimler insan uygarlığında geriye doğru büyük adımı açıkça temsil ederler.  Maalesef Komünist Parti,şiddetin toplumsal gelişim için elzem ve kaçınılmaz bir yöntem olduğuna inananlar tarafından ilerici olarak görülmüştür.

Şiddetin bu şekilde kabul edilmesi, ÇKP’nin Komünist Parti’den miras olarak aldığı diğer bir özellik olan, rakipsiz ve becerili aldatma ve yalan uygulamaları olarak görülmelidir.

“Gençliğimizden beri ABD’yi sevilebilen bir ülke olarak düşündük. Biz bunun kısmen ABD’nin hiçbir zaman Çin’i işgal etmemiş olması ya da Çin’e hiçbir saldırı yapmamış olması gerçeğinden kaynaklandığına inanıyoruz. Daha temeline gidersek Çin halkı ABD halkının daha demokratik daha açık fikirli olmasından dolayı ABD hakkında müspet düşüncelere sahiptir.“

Bu alıntı, ÇKP’nin resmi yayın organı Xinhua Daily’nin 4 Temmuz 1946 tarihli başyazısından gelmektedir. Bundan sadece üç yıl sonra ÇKP Kuzey Kore’deki Amerikan askerlerine karşı savaşmak üzere asker göndermiş ve Amerikalıları dünyadaki en kötü emperyalistler olarak göstererek göz boyamıştır.

Anakara Çin toprağındaki her Çinli 50 yıldan fazla bir zaman önce yazılan bu başyazıyı okurken şaşkınlığa uğramaktadır. ÇKP daha önce yazılan benzeri yazıları yasaklamış ve yeni yazılan versiyonları yayınlamıştır.

ÇKP gücü eline geçirdikten sonra karşı devrimciler (1950-1953), kamu ve özel kuruluşların “ortaklığı” (1954-1957), sağ karşıtı hareketi (1957), Kültür Devrimi (1966-1976), Tiananmen Meydanı Katliamı(1989)ve en son olarak da Falun Gong’a yapılan zulüm de dahil olmak üzere her hareketi saf dışı hale getirmek için benzer hilelere başvurmuştur. En alçakça olanı da entelektüellere 1957’de yapılan zulümdür. ÇKP kendi fikirlerini sunmak için entelektüelleri çağırmış ve bunların konuşmalarını “suçlarının” kanıtı olarak göstererek bunlara “sağcı” diye zulmetmiştir. Bazıları zulmü tezgah veya “karanlık bir komplo” olarak eleştirdiğinde Mao “karanlıkta komplo yok ancak açıkta savaş hilesi var” diyerek halka ilanen bildirimde bulunmuştur.

ÇKP’nin kontrolü kazanması ve muhafaza etmesinde aldatma ve yalanlar önemli rol oynamıştır. Çin dünyanın en uzun ve kapsamlı tarihine sahip olmaktan gurur duyar ve Çin’deki entelektüeller çok eski zamanlardan beri tarihe en büyük inançla bakmışlardır. Çin halkı, mevcut gerçekleri değerlendirmek ve hatta kişisel ruh gelişimi elde etmek için tarihi kullanmıştır. ÇKP, tarihin mevcut rejime hizmet etmesini sağlamak için tarihi gerçekleri değiştirmiş ve gizlemiştir. ÇKP propaganda ve yayınlarında Bahar ve Güz Dönemi (M.Ö.770-476) ve Savaşan Devletler (M.Ö.475-221) dönemlerine kadar inmiş ve o tarihlerden günümüz Kültür Devrimi’ne gelerek bu dönemlerin tarihini yeniden yazmıştır. Bu tarihi değiştirme işi 1949’dan itibaren 50 yıldan fazla devam etmiş ve tarihteki gerçeklere yeniden sahip olmak için gösterilen bütün çabalar ÇKP tarafından acımasızca önlenmiş ve saf dışı edilmiştir.

Kontrolü muhafaza etmek için şiddet kullanımı çok zayıf kaldığında ÇKP aldatma ve yalanlara başvurmuş, bunlar da şiddet ile yönetmeyi haklı çıkarmaya ve maskelemeye hizmet etmiştir.

Aldatma ve yalanların Komünist Parti tarafından icat edilmediği bilinmektedir fakat bu yöntemlerin Komünist Parti tarafından utanmadan bir yüzyıl boyunca kullanılan alçakça hareketler olduğunu da kabul etmeliyiz. ÇKP köylülere toprak, işçilere fabrika, entelektüellere hürriyet ve demokrasi ve herkese barış sözü vermiş ancak bunların hiç biri hayata geçmemiştir. Bir Çin nesli aldatılarak ölmüştür ve  diğer nesil de aldatılmaya devam edilmektedir. Bu Çin halkının en büyük üzüntüsü Çin ulusunun en bahtsız durumudur.

III. Değişen İlkeler

2004’de TV’deki ABD Başkanlık tartışmalarında bir başkan adayı kişi ihtiyaç duyduğunda taktiklerini değiştirebilir ancak hiç kimse “inançlarını” veya “ana değerlerini” yitirmemelidir, aksi takdirde “o güvenilmez biridir” demiştir. [6] Bu beyan gerçekten genel ilkeleri açıklığa kavuşturmaktadır.

Komünist Parti bunun tipik bir örneğidir. Örneğin 80 yıl önce kurulduğundan beri ÇKP 16 defa  ulusal temsilciler toplantısı yapmış ve parti tüzüğünü 16 kez değiştirmiştir. İktidara geldikten sonraki 50 yıldan fazla  bir zamanda Çin Anayasası’nda beş kez önemli değişiklikler yapmıştır.

Komünist Partinin ideali komünist topluma giden sosyal eşitliktir. Ancak bugün komünistlerin kontrolünde bulunan Çin dünyadaki en ciddi eşitsizliklerin bulunduğu bir ülke konumuna gelmiştir. Bir çok ÇKP üyesi inanılmaz zenginliğe haiz olurken ülkede 800 milyon insan yoksulluğa gömülmüştür.

ÇKP’nin rehber teorileri Marksizm-Leninizm ile başlamış, bunlara Maoizm eklenmiş, sonradan Deng’in düşünceleri ve şimdi de Jiang’ın “Üç Temsil”i ilave edilmiştir. Marksizm-Leninizm ve Maoizm, Deng’in düşünceleri ve Jiang’ın ideolojisine hiç uyum sağlamamaktadır ve gerçekte ise bunlara zıttır. ÇKP’nin uygulamaya soktuğu bu karman çorman komünist teoriler insanlık tarihinde gerçekten nadirdir.

Komünist Parti’nin evrim geçiren ilkeleri birbirine büyük oranda zıtlık göstermektedir. Ulus devleti aşıp küresel entegrasyondan bugünün aşırı nasyonalizm düşüncesine, tüm şahsi mülkiyeti ve tüm sömüren sınıfları ortadan kaldırdıktan sonra şimdi kapitalistleri partiye katılmaları için teşvik etme düşüncesine kadar dünün ilkeleri bugünün siyasetinde ters yüz edilmiştir ve gelecekte de bunların daha fazla değişmesi beklenmektedir. ÇKP ilkelerini hangi sıklıkta değiştirirse değiştirsin amaç açıktır: iktidarı ele geçirip muhafaza etmek ve toplum üzerinde mutlak kontrol kurmaktır.

ÇKP’nin tarihinde “yaşam ve ölüm” mücadelesi sayılan bir düzineden fazla hareket olmuştur. Aslında bu mücadelelerin tamamı Parti ilkelerindeki temel değişikliklerden sonra gelen gücün devredilmesine rastlamıştır.

İlkelerdeki her değişiklik, ÇKP’nin meşruluğunu tehdit eden ve onun için bir ölüm kalım meselesi haline gelen kaçınılmaz krizlerle karşı karşıya kalmasıyla meydana gelmiştir. Bu kararların her biri ister Kuomintang Partisi ile işbirliği yapmak, ister ABD dış politikası taraftarlığı, ister ekonomik reform isterse de  Pazar büyümesi olsun hepsi bir kriz esnasında alınmıştır ve hepsi de iktidarı ele geçirmek ve sağlamlaştırmakla ilişkilidir. Zulme maruz kalan her grup daha sonra bu zulmün tam tersine maruz kalmıştır ve bu durumlar ÇKP’nin temel ilkelerindeki değişiklikler ile ilişkili olmuştur.

Bir batı vecizesi şunu der “Gerçekler teyit edilebilir ve yalan susturulabilir”. Bu özdeyiş de akıl vardır.

IV. Parti İnsan Doğasını Nasıl Değiştirir ve Ortadan Kaldırır 

ÇKP Leninist otoriter bir rejimdir. ÇKP’nin başlangıcından beri üç temel hat oluşturulmuştur, örneğin entelektüel hat, siyasi hat ve organizasyon hattı. Entelektüel hat Komünist Parti’nin felsefi temeline işaret eder. Siyasi hat amaçları, hedefleri belirlemek içindir. Organizasyon hattı ise katı organizasyon formatında hedeflere nasıl ulaşıldığını işaret eder.

Bütün ÇKP üyeleri ve ÇKP tarafından idare edilenlerden istenen tek ve en önemli gereksinim emirlere koşulsuz itaat etmektir. Organizasyon hattının tamamı bundan ibarettir.

Çin’deki insanların çoğunluğu ÇKP üyelerinin çift kişilikleri hakkında bilgiye sahiptir. Özel hayatlarında ÇKP üyeleri mutluluk, üzüntü ve mesut olma hisleri olan normal insanlardır. Onlar normal insanların faziletlerini ve eksiklerini taşırlar. Onlar veli, koca, karı veya arkadaş olabilirler. Ancak insan doğasının ve hislerinin üzerinde Parti doğası vardır ki Komünist Parti’nin gereksinimlerine göre insanlığı aşar. Dolayısıyla insanlık nispi ve değişebilir, Parti ise mutlaktır ve herhangi bir şüphe veya meydan okumadan ötededir.

Kültür Devrimi esnasında babalar ve oğulların birbirlerine işkence etmeleri, karı kocanın birbiriyle mücadele etmesi, anne ve kızın birbirini ispiyonlaması veya öğrenci ile öğretmenlerin birbirlerine düşman olarak davranması çok olağan idi. Parti’nin doğası tüm bu durumlarda çatışmayı ve kini motive etmiştir. ÇKP iktidarının ilk yıllarında birçok üst düzey parti görevlisinin aile fertleri sınıf düşmanı ilan edildiğinde, bu Parti görevlilerinin ellerinden hiçbir şey gelmemiştir. Bu da elbette ki Parti’nin doğasının bir sonucudur.

Parti doğasının gücünün kişilerin üstünde olması ÇKP’nin parti siyasetini uzun süre zorla kabul ettirmesinin sonucudur. Bu eğitim okul öncesi yuvalarda başlar, bu dönemde sağduyuya veya çocuk doğasına aykırı olarak Parti’yi onaylayan yanıtlar ödüllendirilir. Öğrenciler yüksekokula kadar tüm ilkokul, ortaokul, lise öğrenimleri boyunca siyasi eğitim alırlar ve partiyi onaylayan standart yanıtları vermeyi öğrenirler aksi takdirde ise imtihanları verip mezun olmalarına izin verilmez.

Bir parti üyesinin şahsen ne hissederse hissetsin halka hitaben konuşurken Parti ile tutarlı olması şarttır. ÇKP’nin organizasyonel yapısı dev bir piramit olup en üstte tüm hiyerarşiyi kontrol eden merkezi yönetim bulunur. Bu kendine has yapı ÇKP rejiminin en önemli özelliklerinden biridir ki mutlak uyumu yaratmaya yarar.

V. Kötü Hayalet Doğaya ve İnsan Doğasına Karşı Gelir

Cennetin altında var olan her şey doğma, olgunlaşma, yaşlanma ve ölmeden ibaret olan bir hayat döngüsünü deneyimler.

Komünist rejimden farklı olarak komünist olmayan toplumlar, katı totaliter iktidar ve diktatörlük idaresi altında olanlar bile, alt seviyede kendi kendini organize etme ve kendi kendini belirleyebilme haklarına sahiptirler. Eski Çin toplumu esasında ikili bir yapıya göre yönetilmiştir. Kır bölgelerinde klanlar bağımsız sosyal organizasyonun merkezinde olurlarken şehirler ise bir lonca etrafında organize olmuştur. Yukarıdan aşağıya doğru olan hükümet eyalet seviyesinden daha aşağı inmemiştir.

Komünist rejim dışında diktatörlük kapsamında belki de en acımasız rejim olan Nazi rejimi bile özel mülkiyete izin vermiştir. Komünist rejimler Partiden bağımsız her nevi sosyal kuruluşu veya birimi yok etmiş ve bunların yerine en yukarıdan aşağıya doğru yüksek oranda merkezileşmiş iktidar yapıları kurmuştur.

Eğer yukarıdan-aşağı doğru olan sosyal yapıların  bireylerin veya grupların kendi geleceklerini doğal olarak kendilerinin tayin etmesine izin verdiğini farz edersek komünist rejim özünde doğal değildir.

Komünist Parti insan doğası için tüm dünyada kabul gören standartları benimsemez. İyi ve kötü kavramları ile kanunlar ve kurallar keyfi olarak manipüle edilmiştir. Komünistler, Komünist Parti tarafından düşman kategorisine sokulanlar hariç insan öldürmeye izin vermezler. Sınıf düşmanı olarak görülen ebeveynler hariç ana babaya karşı sevgi ve saygı hoş karşılanır. Hayırseverlik, yardımseverlik, doğruluk, dürüstlük, akıl ve sadakatin hepsi iyidir, ancak Parti bu geleneksel değerleri istemiyor veya göz önünde bulundurmak istemiyorsa bunlar uygulanmaz. Komünist Parti insan doğasının evrensel standartlarını tamamen bir kenara atar ve kendini insan doğasına karşı gelen ilkeler üzerine kurar.

Komünist olmayan toplumlar genelde insanlığın iyi ve kötü olan çift doğasını göz önünde bulundururlar ve toplumda dengeyi muhafaza etmek için değişmez sosyal anlaşmalara dayanırlar. Komünist toplumlarda ise en tabii insan doğası kavramı inkar edilmiş ve ne iyi ne de kötü tanınmıştır. Marx’a göre iyi ve kötü kavramlarının elimine edilmesi eski toplumun üst yapısının tamamen bir kenara atılmasına hizmet eder.

Komünist Parti ne Tanrı’ya inanır ne de fiziki doğaya saygı gösterir. “Cennet ile savaş, dünya ile savaş, insanlarla mücadele et – işte bu sonsuz mutluluktur.” Kültür Devrimi esnasında bu ÇKP’nin düsturuydu. Çin halkı ve toprağına çok acı çektirilmişti.

Çinliler geleneksel olarak Cennet ve insanların birliğine ve bütünlüğüne inanır. Dao De Jing’de (Tao-Te Ching) Laozi şunu demiştir; “İnsan yeryüzünü takip eder, yeryüzü cenneti takip eder, Cennet Tao’yu takip eder ve Tao ise doğal olan her şeyi takip eder.” [7] Sürekli olan evrende insanlar ve doğa uyumlu bir ilişki içerisinde var olur.

Komünist parti bir çeşit varlıktır. Ancak O doğaya, cennete, yeryüzüne ve insanlığa karşıdır. Tüm evrene karşı olan kötü bir hayalettir.

VI. İnsanları Ele Geçirmenin Bazı Özellikleri

Komünist Parti organları hiçbir zaman üretken veya yaratıcı faaliyetlere katılmaz. Bir kez iktidarı ele geçirdiklerinde insanların bedenine yerleşirler ve onları kontrol edip yönlendirirler. Kontrolü kaybetmekten korktukları için güçlerini toplumun en temel birimlerine kadar yayarlar. Üretim kaynaklarını tekelleştirirler ve toplumun zenginliğini alırlar.

Çin’de ÇKP her yere yayılmış ve her şeyi kontrol etmektedir, ancak hiç kimse ÇKP’nin muhasebe kayıtlarını görmemiştir, sadece devlet, mahalli yönetimler ve kuruluşların muhasebe kayıtları vardır. Merkezi hükümetten kırsal alandaki köy komitelerine kadar belediye kadrosu her zaman komünist kadrodan düşük sayılmıştır, dolayısıyla mahalli idareler aynı seviyedeki komünist parti kadrolarının talimatlarına uymak zorundadırlar. Parti harcamaları belediye birimleri tarafından karşılanır ve belediye sisteminin hesaplarına geçer.

ÇKP’nin kurumsal yapısı tıpkı bir gölgenin sahibini takip ettiği kadar sıkı bir şekilde Çin toplumunun her birimine ve hücresine devasa bir kötü ruh gibi yapışır. En iyi kan-emici araçları ile toplumun her kılcal damarına her hücresine derinden nüfuz eder ve bu şekilde toplumu kontrol eder ve yönlendirir.

Bu kendine has insanları ele geçirme yapısı geçmişte kısmen ya da geçici olarak insanlık tarihinde de var olmuştur. Ancak hiçbir zaman Komünist Parti iktidarında olduğu kadar bir toplumu tamamen kontrol etmemiş ve bu kadar uzun süre işlev göstermemiştir.

Bu nedenle Çin köylüleri böyle fakirlik ve ağır iş altında yaşamaktadırlar. Onlar sadece geleneksel belediye görevlilerini değil bir o kadar, hatta daha fazla komünist kadroyu beslemek zorundadırlar.

Bu nedenle çok büyük sayıdaki Çinli işçiler işlerini kaybettiler. Her şeyi ele geçiren ÇKP’nin her yerde hazır bulunan kan emici araçları bir çok yıldan beri fabrikaların fonlarını çekmektedir.

Bu nedenle Çinli entelektüeller, düşünsel özgürlüğün kazanılmasını zor görüyorlar. İdarecilerine ilaveten her yerde dolanan ÇKP gölgeleri var, hiçbir şey yapmayıp sadece insanları izliyorlar.

İnsanları ele geçiren kötü bir ruh, hayatta kalabilmesi için gerekli enerjiyi çekip almak için ele geçirdiği insanların zihinlerini mutlak surette kontrol etmelidir.

Modern siyasi bilimlere göre iktidar üç ana kaynaktan gelir: güç, zenginlik ve bilgi. Komünist Parti hiçbir zaman tekelleşmiş kontrolü kullanmaktan çekinmemiş ve insanların mal ve mülklerini çalmak için güç kullanmıştır. Bundan daha da önemlisi insanları ifade ve basın özgürlüğünden mahrum bırakmıştır. Gücü mutlak şekilde kontrol etmek için insanların ruhunun ve iradelerinin ırzına geçmiştir. Bu açıdan ÇKP’nin şeytani egemenliği toplumu öyle sıkı kontrol eder ki, bu dünyadaki başka hiçbir rejimle kıyaslanamaz.

VII. Kendini İncelemek ve ÇKP’nin Egemenliğinden Kurtulmak

Komünist partinin ilk programlayıcı belgesi olan Komünist Manifesto’sunda, Marx şunu iddia etmiştir “1848’de bir hayalet Avrupa’ya musallat olmuştur – Komünizmin hayaleti.” [8] Yüzyıldan fazla bir süre sonra komünizm musallat olan bir hayaletten daha da fazlasıdır. Somut, fiziksel bir vücut kazanmıştır. Bulaşıcı hastalık gibi tüm dünyaya yayılmış, on milyonlarca insanı öldürmüş ve yüzlerce milyon kişiden de mallarını, hür beyinlerini ve ruhlarını almıştır.

Komünist Partinin temel felsefesi bütün özel mülkiyeti kaldırmak ve “sömüren sınıfı” elimine etmektir. Özel mülkiyet bütün sosyal hakların temelidir ve sıklıkla ulusal kültürü üzerinde taşır. Özel mülkleri zorla alınan insanlar hür zihinlerini ve ruhlarını da kaybeder. Sonrasında da sosyal ve siyasi hak elde etme özgürlüklerini de kaybedebilirler.

Hayatta kalabilme krizi ile yüz yüze olan ÇKP 1980’lerde Çin ekonomisinde reformlar yapmak zorunda kalmıştır. İnsanlara bazı özel mülkiyet hakları geri verilmiştir. Bu, ÇKP’nin muazzam büyük kati kontrol makinesinde bir delik açmıştır. ÇKP üyeleri kendilerinin özel zenginliklerini büyütmek için çaba gösterdiklerinde bu delik daha da büyümüştür.

Güç, aldatma, kendi görüntü ve imajlarının sık sık değiştirilmesi ile desteklenen ve insanları ele geçiren kötü bir ruh olan ÇKP şimdi bozulma ve çürüme emareleri göstermekte ve en ufak karışıklıkta bile sinirlenmektedir. Daha fazla zengin olup daha sıkı kontrol sağlayarak hayatta kalmaya çabalamaktadır, ancak tüm bu hareketler krizin daha da büyümesine yol açmaktadır.

Bugün Çin daha refah görünmektedir ancak sosyal çatışmalar daha önce hiç görülmeyen bir seviyeye ulaşmıştır. Geçmişteki siyasi entrikaları kullanan ÇKP, Tiananmen Meydanı Katliamını veya Falun Gong’u yeniden süsleyip püsleyerek veya başka bir grubu düşmanı ilan ederek bazı geri çekilmeleri deneyebilir ve bu şekilde terör gücünü uygulamaya devam edebilir.

Geçtiğimiz yüzyıl boyunca meydan okumalarla yüz yüze kalan Çin ulusu, silah ithal ederek, sistemlerinde reforma giderek ve şiddet içeren aşırı devrimlere yasa çıkararak karşılık vermiştir. Sayısız canlar kaybedilmiş ve geleneksel Çin kültürünün çoğunluğu terk edilmiştir. Bu karşılık vermelerin başarısız olduğu gözükmektedir. Çinlilerin zihnini acı, üzüntü, korku ve endişe kapladığında ÇKP sahneye girme fırsatını kullanmış ve dünyada üzerinde hayatta kalan en eski medeniyeti kontrol altına almıştır.

Gelecekteki meydan okumalarda Çin halkı kaçınılmaz olarak tekrar seçme zorunluluğu altında kalacaktır. Seçim ne şekilde yapılırsa yapılsın her Çinli şunu idrak etmelidir ki, ÇKP üzerinde kurulan ümitler sadece Çin ulusuna verilen hasarı arttıracak ve bu, içinde kötülük olan ÇKP’ye yeni enerji verecektir.

Tüm hayallerden arınmamız, kin, açgözlülük ve aşırı isteklerden etkilenmeden kendimizi tamamıyla incelememiz şarttır. Sadece bu şekilde son 50 yılda bu ÇKP’nin egemen ruhunun oluşturduğu kabus gibi kontrolden kendimizi kurtarabiliriz. Bir hür ulus adına, insan doğasına saygı ve herkes için merhamet ve hoşgörüye dayalı Çin medeniyetini yeniden kurabiliriz.

Notlar:

[1] Yüz Gün Reformu 11 Haziran’dan 21 Eylül 1898’e kadar süren 103-günlük reformdu. Qing Hanedanlığı (1875-1908) İmparatoru Guangxu, büyük sosyal ve kurumsal değişiklik amaçlayan bir dizi reform yaptırmıştı. Reforma karşı gelenler, muhafazakar elit yönetim arasında yoğunlaşmıştı. Aşırı muhafazakarlar tarafından desteklenen ve siyasi fırsatçı Yuan Shikai’nin kayıtsız şartsız desteğini alan imparatoriçe Dowager Cixi 21 Eylül 1898’de darbe yaptı ve reformist Guangxu’yu inzivaya çekilmeye zorladı. Cixi, kral naibi olarak yönetimi ele aldı. Yüz Gün Reformu yeni fermanların yürürlükten kaldırılması ve reformun altı yandaşının idam edilmesi ile sona erdi.

[2] Çin Yılı Xinhai’nin (1911) ismi konulan Xinhai Devrimi (veya Hsinhai Devrimi), Çin’in hüküm süren Qing Hanedanlığının devrilmesi (10 Ekim 1911-12 şubat 1912) ve Çin Cumhuriyeti’nin kurulması ile sonuçlandı.

[3] 4 Mayıs 1919’da başlayan Dört Mayıs Hareketi modern Çin tarihinin ilk kitlesel hareketi olmuştur.

[4] http://eserver.org/marx/1848-communist.manifesto/cm4.txt.’den

[5] Mao Zedong’un karısı Jiang Qing’e mektubu (1966).

[6] http://www.debates.org/pages/trans2004a.html ’den alınan bilgi

[7] Dao De Jing, Bölüm 25.

[8] http://eserver.org/marx/1848-communist.manifesto/cm1.txt ’den

Epoch Times Yayın Kurulu

(Devam edecek…)

Yayınlanmış Diğer bölümler:

Komünist Parti Üzerine 9 Yorum – Giriş

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.