
Çukurova Uluslararası Havaalanı’ndan hareketle, İstanbul aktarmalı, projesinde İnşaat mühendisi kızımın da yer aldığı, Katar Doha Havaalanı’na vardık. Havaalanında kızım karşımdaydı. Hemen, Doha Katar’da 18 Aralık Ulusal Kurtuluş Günü kutlamaları dolayısıyla birçok etkinliğin orta yerinde bulduk kendimizi… Arap kılıç dansı, askeri gösteri, bando takımı, yerel kıyafetli, bordo beyaz bayraklarını simgeleyen kıyafetli insanlar ile birlikte beraber yolculuk yaptığımız, o güne özel dünyanın her köşesinden gelen güzel insanlar her yerdeydi.
Çok karışık bir popülasyona sahip, geleneksel yönleri olduğu kadar modern yönlerinin de çok olduğu, gezmesi kolay bir şehir Doha. Açlık aklımıza geldiğinde, Ermeni ve Lübnan restoranı Mamik’de aldık soluğu; Nezih, güler yüzlü güzel insanlar ve fişneli kebap…
Katar, Basra Körfezi’nin batı kıyısında yer alan bir Arap ülkesidir. İdaresi monarşi olup, şeriat mahkemeleri kaldırılmıştır. Turistlere bir kısıtlama yok, lakin adaba uygunluk çerçevesinde, lüks otellerde eğlence, alkol serbest. Ana dil Arapça. İngilizce ikinci milli dil olmuş neredeyse. Katariler için her şey devletten. 1971 de bağımsızlığına kavuşan ülke, zengin yeraltı kaynaklarından dolayı dünyanın en zengin ülkeleri arasında yerini alır. Doha, eskiden mütevazi bir balıkçı kasabasıyken, 2022 Fifa Dünya Kupası’na ev sahipliği öncesi baştan yaratılmış; çölün orta yerinde bir cennete çevrilmiş… Doha sokakları palmiyelerle süslenmiş. Upuzun gökdelenlere ve modern devasa yapılarına bakılınca bu zenginliği anlayabilmek mümkün.
Herkesin aracı var neredeyse. Metro ve uberle de ulaşım kolay. Gösterişli lüks yaşam, çöl safarileri ve zengin Arap mutfağı… Diğer taraftan da dünya mutfaklarından hemen hemen hepsi mevcut, birbirinden enfes tatlar…İklimden dolayı genelde kış aylarında gitmeyi seçiyor insanlar.

Kızımın çalıştığı ilk projesi olan, İslami Sanatlar Müzesi ile başladık gezimize. Dünya çapında en iyi korunmuş en değerli İslam sanatı koleksiyonlarını burada bulabilirsiniz. Orta Asya, İspanya, İran, Irak, Endülüs, Mısır, Hindistan ve en çok ta Türkiye’den gelen yapıtlara ev sahipliği yapıyor. Fatih Sultan Mehmet portresi, tarihi İznik çinileri, Osmanlı fermanları, el yazması Kur’an. Müze etrafındaki MIA park görülmeye değer. Katar Ulusal Müzesi tasarımı, Çöl Gülü Taşı inanılmaz. Burada, Katar ve Arap yarımadasındaki geçmiş medeniyetlerin gölgesi altında soluksuz bir serüvene çıktık. Katar hakkında çok fazla bilgi edindik. Sanki bizim geçmişteki yayla göçümüz, kıl çadırlar ve devamı modern hayat…

Katar Ulusal Kütüphanesi, şehrin en ilgimi çeken yeriydi. 45.000 metrelik yapı, dünyaca ünlü mimar Rem Koolhaas’ın eseri. İklime göre dizayn edilmiş; belli miktarda gün ışığı alacak şekilde ve dış dünya ile bağlantıyı sürdürecek şekilde. Arada hiç duvar yok; paralel raflar ve dünyanın her yerinden kitaplar var. Okuma salonunda, iş görüşmesi yapan, araştırma yapan, sınava hazırlanan, okuyan pek çok insan. Sessiz, nezih bir yer, hiç çıkmak istemedim. Ve okuma oranının çok yüksek olmasına, verimli kullanılmasına çok şaşırdım, sevindim. Girerken bu kadar büyük olmasına ne gerek var dedim, kızım gülümsedi.

Katara Kültür Köyünü her yıl binlerce turist ziyaret ediyor. Açık ve kapalı alanda opera binası, el sanatları salonu ve sinema var. Katara Kültür Köyü’nde, hem yerel hem uluslararası sanatçıların kültürel ve sanatsal faaliyetlerine denk gelebilirsiniz. Katara Camisi ve altın çinilerle kaplı Altın Mescit göz kamaştıran eserler arasında. Güvercin kuleleri yapılmış güvercinlerin tünemesi için; çok ilginç, görülmeye değer. Deniz ile köy arasındaki amfi tiyatro 5000 kişi kapasitesi ile birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor; muazzam…

Pearl Katar, yüksek standartlara sahip, inci takılara benzeyecek şekilde tasarlanmış , zira petrol bulunmadan önce Katar’da ticarete konu olan en önemli doğal ürün inciymiş. İnsan yapımı suni bir ada olan Pearl Katar, petrolden gelen zenginliğin ve gücün adeta bir göstergesi. Rezidanslar, gökdelenler, büyük villalar, yatlar ve birbirinden lüks markalara ait mağazalar, popüler yeme içme mekanları bulacaksınız. Yasmin Palace, tam bir Osmanlı mimarisi ve geleneksel bir dokuda; yemek ve canlı müzik enfes. Türk olduğumuzu söyledim. Osmanlı kaftanı ve fes giyimli Suriyeli müzisyen, İbrahim Tatlıses’ten, “Aramam sormam bir daha”yı söylerken gözlerimiz doluverdi ve bakışıp kaldık.

Doha’dan bu yapay adaya ulaşmak için birçok köprü inşa edilmiş. Pearl Marina’yı da bünyesinde barındıran Pearl Katar’ın oluşturulmasındaki temel hedef, Doha’ya varlıklı yabancı yatırımcıları çekmek. Doha’nın simgesi haline gelmesi için de bu yapay adaya inci, yani Pearl Katar ismi konmuş… Pearl Qanat Quartier, Venedik konsepti ile yapılmış, kenarları alışveriş yerleri ile çevrili. Burada büyüleyici bir tekne turu yaptık. Yunanlı dostlarla Mykonos Restaurant’ta yeni yıla girmek, sirtaki yapıp, tabak kırmak, bir hayli ayrıcalıklı ve keyifliydi doğrusu…

West Bay, Basra Körfezi kıyısında, popüler mağazalarıyla, City Center Mall Doha ve uluslararası ticaret fuarlarıyla Doha Fuar ve Kongre Merkezi’nin bulunduğu yer. Bir ucunda West Bay diğer ucunda İslami Eserler Müzesi olan 7 km uzunluğundaki Coniche Doha’nın en güzel manzaralarının olduğu, ışıklandırma ve palmiye ağaçları ile bezenmiş gezmeye doyamayacağınız bir kordon. Corniche’de yürümek ve West Bay’ı geleneksel tekne turu ile seyretmek muhteşemdi.

Souk Wakif Çaşısı, bizim Kapalı Çarşı gibi. Doha’nın otantik yerlerini yansıtıyor. Çarşının koridorlu yapısının içine girince, dünyanın her köşesinden turistlerin yoğun ilgisi, baharat, kahve kokusu ve bir de kumaş kokusu… Gerçek Katar burası aslında. Bedevi kıyafetleri, otantik desenli halılar, kilimler, nargile malzemeleri, çeşit çeşit tütsüler, el işlemesi kumaşlar, kaşmir şallar ve el yapımı takılar, nefis hurmalar ve hediyelik eşyalar albeni diyorlar. Yiyecek stantları üzeri kapalı ve çok temiz. Samimi kadim Orta Doğu esnafının gözlerinin içi gülüyor ve insan ayrılmak istemiyor. Dış kısımda restoran ve kafeler bulunmakta. Esnaf lokantaları ve Orta Doğu’nun enfes tatları, buram buram kokular…
Gezimizin sonu ve en anlamlısı Sea Line Beach, çöl safarisi olsa gerek. Camel ve falcon, deve ve şahin ziyaretimiz. Şahin onlar için kutsal bir hayvan ve hemen hemen her evde bulunurmuş; hatta evlenecek çiftler şahin alırlarmış. Kızım, “Zengin bir Katarlı uçak kiralayıp her bir koltuğa şahinlerini oturtup yolculuk yapmış.” dedi. Pakistan, Katar doğumlu Abdullah, nazik, güzel insan, evimizden alıp bizi o güzelim, develer ve şahinler diyarına, çölün ortasına koyuverdi. Önce deve ile tanıştık. Çocukluğumdaki hayalim orada gerçek oldu; deveye bindim. Ardından şahinle tanıştık, bakıştık, göz göze geldik. İnanılmaz, davranışı bilinçli, çok şaşırtıcı, ayrılmak istemedik. Arap çadırında, Arap kahvesi aroması ve mis gibi kokusuyla bizi dinlendirdi. Çölde safarinin vakti gelmişti. Güneşin batışını yakalamak için tekrar yola koyulduk. Muhtelif yerlerde mola vererek, işte günbatımı! Muhteşemdi… Altın gibi kum ve batan güneşle birlikte, rüya gibi bir gezinin sonuna, o kadim insanlara, coğrafyaya, Doha’ya, Katar’a veda vakti gelmişti bile!