İştahınız kilo verme yeteneğinizi engelliyor mu? Yapılan çalışmalar, sürekli yemek yeme isteğinin beyindeki tokluk merkezinin dengesizleşmesinden kaynaklanabileceğini ortaya koyuyor. Yiyecek alımı ne kadar yüksek kalorili ise, durum bir o kadar kötüleşir.
Bazı doktorlar iştahı ve açlık hissini yeniden dengelemek için, vücudun açlık sinyallerini sıfırlamak amacıyla haftada bir akşam yemeğini atlamayı tavsiye ediyor çünkü aralıklı olarak oruç tutmak vücutta sağlıklı değişiklikler meydana gelmesini sağlıyor.
Geleneksel Çin tıbbı uygulayıcısı Dr. Hu Naiwen, kişinin haftada bir öğünü atlayarak ayda en az yarım kilo verebileceği bir kilo verme yöntemini tanıttı.
Hu, her Perşembe akşamı akşam yemeğini atlamayı ve diğer zamanlarda düzenli olarak yemek yemeyi denedi. Haftada yalnızca bir öğünün azaltılmasıyla Hu, geçici açlığın üstesinden gelebildiğini fark etti. Bu minimal oruç, Wu’nun hipotalamus olarak adlandırılan, tokluk sinyallerinden ve yemek yemeyi bırakma yeteneğinden sorumlu olan ‘tokluk merkezinin’ hassasiyetini canlandırmasına yardımcı oldu.
Çin tıbbı uygulayıcısı, “Canınız istetediğiniz her şeyi her istediğinde yerseniz, tokluk merkezi boşta kalır ve artık sinyal vermez.” Hu, iştahı yüksek olan kişilerin tokluk merkezini sıfırlaması için ara sıra yemek yememesini öneriyor.
Oruç Hipotalamusu Onarır
Hipotalamustaki insan tokluk merkezinin işleyişi leptin adı verilen bir hormonla ilişkilidir.
Bir vücut açlık hissettiğinde, leptin seviyesi daha düşük olacak, yemekten sonra ise artacaktır. Hipotalamus leptin aldığında tokluk sinyali verir.
Ancak bu, ne kadar çok leptine sahip olursanız o kadar tok hissedeceğiniz anlamına gelmez. Vücuttaki yağ dokusu leptin üretebildiğinden, obezitesi olan kişiler daha fazla leptin salgılar – bu nedenle hipotalamus duyarsızlaşır ve tokluk sinyali vermede zorluk yaşar.
Son zamanlarda, birçok çalışma yemeyi kısıtlamasının tokluk hissi üzerindeki etkisine odaklanmıştır. Bazı araştırmalar, kalori alımını sınırlamanın vücuttaki leptin seviyelerini azaltabileceğini ve böylece hipotalamusun leptin almasındaki dengesizliği önleyebileceğini keşfetti.
Ancak yağ, karbonhidrat, fruktoz ve sükroz gibi kalorisi yüksek besinlerin daha fazla tüketilmesi, yemekten sonra hipotalamusun tokluk duyarlılığını azaltacaktır.
Başka bir çalışma, obez hastaların, iltihaplı hipotalamusları ve tıkalı nörosit yolları sebebiyle tokluk hissini oluşturamadığını ve bu yüzden tok hissetmelerinin zor olduğunu, ancak oruç tutmanın hipotalamus iltihabını iyileştirebileceğini ortaya koydu.
Orucun zamanlaması çok önemlidir. Bir klinik araştırma, öğünlerin süresini öğleden sonra 3 ile sınırlamanın ve günün geri kalanında oruç tutmanın vücudun insüline duyarlılığını artırabileceğini dolayısıyla geceleri iştahı azaltabileceğini buldu. Bu esnada insan vücudunun yağ yakma yeteneği de güçlenecektir.
Araştırmacılar akşam yemeğini atlamanın sağlıklı olduğuna inanıyor çünkü geceleri metabolizma yavaşlıyor. İnsan vücudunun metabolik hareketliliğinin en aktif olduğu zamanlar sabah saatleridir. Sabahları oruç tutar ve geceleri çok yerseniz, bu, metabolik dengesizlik olasılığını arttıracaktır.
Başarılı Oruç Uyku Kalitesini Artırır
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Yang’s Integrated Medical Center’ın direktörü Dr. Yang Jingduan, Çin tıbbı ve Batı tıbbı doktorudur. Dr. Yang, akşam saatlerinde oruç tutmasıyla üzerine yaşadığı kişisel vücut dönüşümü hakkındaki gözlemlerini paylaştı. Yang’ın sonuçları, bilimsel araştırma verilerini yansıtıyor.
Yang, kilo vermek için günde sekiz saatlik bir zaman dilimi içinde yemek yemek ve kalan 16 saat boyunca yalnızca su, sade kahve veya çay gibi sıfır kalorili içecekler içmek yi içeren ’16:8 oruç’ denilen yöntemi denedi.
Yang başlangıçta kahvaltı yapmamayı seçti. Bunun yerine sabahları yulaf sütlü bir fincan kahve içti.
Ancak yulaf sütünde 250 kalori bulunuyor. Yang ayrıca, özellikle meşgul olduğu ve öğle yemeğini zamanında yiyemediği zamanlarda, kahvaltıyı atlamanın iş performansını etkilediğini keşfetti. Yorgun ve sinirli hissediyor ve konsantre olmakta zorlanıyordu.
Yang, kahvaltıyı atlamanın ona gününü verimli bir şekilde geçirmesi için yeterli enerjiyi sağlamadığı farketti ve geceleri oruç tutmaya başladı.
Başlangıçta geceleri yemek yememenin zor olduğunu ifade etti. Yoğun bir günün ardından dinlenmek istiyordu. Mutfakta oturmaya, yemek yerken televizyon izlemeye alışmıştı ve o akşam yemeğini atlamanın hayatını sıkıcı hale getirdiğini düşünüyordu. Bazen tabii ki acıkıyor ve yatmadan önce yemek yemek istiyor. Oruç tutma rutinlerini bozduğu zamanlar oluyor, fakat her zaman yoluna geri dönüyor.
Yang, akşam yemeğini atladıktan sonra vücudunda bir dizi olumlu değişiklik meydana geldiğini keşfetti;
1. Ağırlığı 89 kilodan 81 kiloya düştü. Karnı da önemli ölçüde küçüldü ve beli 96 cmden 86cm’e ulaştı.
2. Yang, öğleden sonraları ve akşamları daha enerjik hissediyordu. Baş ağrıları gitmişti ve artık kendini yorgun ve bitkin hissetmiyordu. Yang, vücudunun enerji sağlamak için artık akşam yemeğine güvenmediğini söyledi. Vücudu ayrıca şeker ve yağ depolarını daha etkili bir şekilde yaktı.
3. Beklenmedik bir faydayı da yaşam tarzı konusunda gözlemledi – yemek hazırlamak, yemek yemek ve akşam yemeğinden sonra temizlik yapmak için zaman ayırmak zorunda kalmaması, geceleri egzersiz yapmak, okumak ve meditasyon yapmak için daha fazla boş zamanı olduğu anlamına geliyordu. Ayrıca bir ila iki saat daha erken uyuyabileceğini de keşfetti.
4. Dördüncü değişiklik, uyku kalitesinin artmasıydı. Yang, yedi saatlik uyku rutinlerini koruyabiliyor ve sabahları kolayca uyanabiliyor.
Oruç Kademeli Olmalıdır
Yang, “Aralıklı orucunuzun başarılı olmasını istiyorsanız kademeli olarak ilerlemelisiniz. Günde üç öğün artı ara öğün yemeye alışkınsanız, birdenbire 16 saat oruç tutmak zor olabilir.”dedi.
Hastaların 10 saatlik aralıklı oruç rutini ile başlayıp yavaş yavaş 12, 14 ve ardından 16 saate çıkabileceğini söyledi. Alternatif olarak Yang, orucu haftada bir günden iki, üç veya dört güne çıkarmayı da öneriyor. Kademeli olarak artan oruç süresi, bir başarı duygusu oluşturur ve vücuda uyum sağlaması için ihtiyaç duyduğu zamanı verir.
Yang, bazen oruç programlarını bozarsak kendimizi yenik düşmüş veya zayıf hissetmememizi hatırlatıyor. Aralıklı orucu uyguladığınız süre boyunca her zaman iniş çıkışlar olacağını dile getirdi. Rutine bağlı kalır ve bunu bir alışkanlık haline getirirsek olumlu sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Her ne kadar oruç, kalori yerine yemek yeme süresine odaklanıyor olsa da, Yang, 16 saat oruç tutarken yemek sırasında bir telafi hissinin oluşabileceği konusunda bizi uyarıyor. ”Vücut, kaybettiği öğünleri telafi etmek için ihtiyaç duyduğundan fazlasını yemek isteyebilir.”
Bununla birlikte, aşırı yemek, oruç döngüsünün etkinliğini bozabilir. Bununla beraber, günlük kalori alımı 1.200 kaloriden az olur ise, istenenin aksine metabolizma hızını büyük ölçüde düşürür ve kas kaybına neden olur.
Ayrıca oruç tutanlar, daha fazla şeker ve yağ tüketmekten kaçınmak için oruçları sırasında daha fazla bitki bazlı yiyecek ve organik içerikler yemelidir. Oruç sürecini uygun egzersizle desteklemek ve su tüketimini artırmak daha iyi sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.