“Herkes dünyayı içinde yaşadığı koşullarla değerlendirir”
Aman Allah’ım ne dedikodular ne komplo teorileri.. Ya işin şurasında sadece bir ziyaret, üstelik ilk de değil. Cumhuriyet tarihi boyunca Papalığın beşinci Türkiye ziyareti gerçekleşti. Ayrıca Papa sadece bir ruhani lider değil, Vatikan ülkesinin devlet başkanı. Bence bu ziyaretten doğal ne olabilir?
Doğrudur, Anadolu Hristiyanlık için çok önemli kadim topraklardır. Birçok azizlerinin ve kutsal mekanlarının vatanıdır. Bu demek değildir ki hemen Anadolu’yu elimizden alacaklar. Ha fırsat bulsalar almak isterler mi? Elbette. Ama imkânları yok ellerinde.
Tarihte iki yüz yıl içerisinde 13 haçlı seferi düzenlenmiş buralara. Fakat hiçbirinde muvaffak olamamışlar. Hristiyanlığın günümüze göre daha güçlü olduğu dönemlerde başarıya ulaşamayanlar, günümüzde nasıl başarılı olacaklar? Hangi askerle, hangi motivasyonla? Batı’da savaşacak asker yok. Hristiyan değerleri için harekete geçecek kitleler yok!
Çünkü küreselciler Batı’nın içini boşalttı. Onları dini, manevî değerlerden uzaklaştırdı. Göçmen akınlarıyla Batı’nın sosyolojisi değişti. Doğurganlık büyük oranda düştü. 20. yüzyılda Batılı sömürgeciler, sömürge ülkelerinden topladıkları askerlerle savaştılar 1. – 2. dünya savaşlarında. Günümüzde sömürgelerden asker toplama imkanları da kalmadı.
Ancak uzun erimde tehlike elbette var. Gelin şimdi biraz o senaryo üzerinde konuşalım.
Trump ve ekibi, MAGA’cılar da buna dahildir, yeniden Hristiyanlık değerlerine sarılıyorlar. Ailenin önemine, dinin kutsiyetine atıfta bulunuyorlar. Tüm dünyadaki Hristiyanların hamiliğine soyunmak istiyorlar. Avrupa Birliği’nde de paralel biçimde muhafazakarlık, göçmen karşıtlığı ve hatta Yahudi karşıtlığı artıyor. Hristiyanlık değerleri tekrar yükselişe geçiyor.
Öyle ki tüm dünyadan Yahudiler, kendilerini güvende hissetmediklerinden, İsrail’e taşınmayı düşünüyorlar. İsrail hükümeti ilk etapta 45 bin Yahudi’nin İsrail’e geleceğini hesap ediyor.
Avrupa Birliği’nin iki büyük ülkesi Almanya ve Fransa’da beş yıl içinde sağ milliyetçi hükümetlerin işbaşına gelmesi yüksek ihtimaldir ki buna siz İngiltere’yi de ekleyin. Zira orada da yüksek ihtimalle aynı zihniyette bir parti iktidar olacaktır. Böyle bir siyasi oluşum orta vadede AB’nin sonu anlamına gelir.
ABD, Almanya, Fransa benzer siyasi görüşteki hükümetler ile yönetildiğinde ve AB’nin dağıldığı bir ortamda, bu ülkeler yeni bir haçlı zihniyetiyle tekrar doğuya yönelebilirler. Böyle bir ihtimal gözlerden ırak tutulamaz ama mevcut haliyle bugünkü durumda askeri güç kullanacak bir haçlı yönelimi imkansız gibidir.
Orta ve uzun vadede yukarıda belirttiğim (AB’nin dağıldığı ve yerine milliyetçi hükümetlerin geldiği ve ABD ile ittifak halinde olduğu) şartlar gerçekleşti diyelim. Bizim bu taraflar da öylece kalacak değil elbette. Türkiye’nin merkezde olduğu, Balkanlar’dan, Türkistan’a, oradan Hicaz’a ve Afrika’ya uzanan yeni bir güç birliği ortaya çıkacaktır ve böyle bir güce yönelmeye kimse kolay kolay cesaret edemez.
Papa’nın Türkiye ziyaretini şu aşamada normal uluslararası ilişkiler çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor. Korkuya kapılmak yerine sağlıklı, soğukkanlı tahliller yapmak daha doğrudur. Ziyarete kültürel ve dinî gereklilikler açısından bakmakta yarar var. Ayrıca Papa’nın gelişi, Türkiye’nin tanıtımına ve turizm faaliyetlerine katkısı bakımından yaralıdır da.