Çevre Sorunu En Temel Sorunlarımızdan
İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel ile Çevre Komisyonu üyesi ve BDP Milletvekili Erol Dora, Aliağa’da yapılmak istenen termik santral ve Tuzla tersanelerindeki işçilerin durumu ile ilgili parlamentoda bir basın toplantısı düzenledi.
Levent Tüzel, basın toplantısının birinci bölümünde Aliağa’da termik santrale karşı 1 milyon imza hedefli çalışmayı yürüten bölge sakinleri ile birlikte çevre sorunlarından bahsetti. Tüzel şunları kaydetti:
“Çevre sorunu en temel sorunlarımızın başında geliyor. Ülkemizde çevrecinin daniskasıyım diyen bir Başbakan söz konusu. Ama bildiğiniz gibi kapitalizm çevre felaketleriyle adeta insansızlaştırma politikası yürütüyor.”
Türkiye’de doğal, tarihi ve kültürel varlıklara “son derece yoğun bir tahribat ve saldırı” olduğunu belirten Tüzel 2B orman arazileri ve afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi ile ilgili yasal düzenlemelerin “sit ve orman alanlarının talanına” yol açtığını ifade etti. Tarım alanlarının yok olmasının da söz konusu olduğunu söyleyen Tüzel, “zeytinliklerin maden ve yapılaşmaya açılmasına dair yönetmelik değişiklikleri oldu. Ama biliyoruz ki bu tarım alanlarına, kıyılara, deniz kenarlarına yapılmak istenen termik santraller özellikle ithal kömürle çalıştırılmak istenen termik santralin geriye bıraktığı kül gaz ve çevre kirliliğinden başka bir şey değil” şeklinde konuştu.
Bütün bunların “ülkemizde enerji açığını kapatmak üzere” yapıldığı söyleminin “doğru olmadığını” belirten Tüzel, “asıl enerji ihtiyacına Avrupa Birliği’nin güvenliği için gerek duyulduğunu biz biliyoruz” dedi.
Kazdağları’nda siyanürlü altın arama ve Şanlıurfa’da yapılmak istenen güneş panellerine de değinen Levent Tüzel, “Tabi çevre meselesi denince, doğanın, kültürel varlıkların tarihi dokunun, yaşam alanlarının yok olması denince doğrudan sağlığımızla ilgili meselelere gelince demokrasi ile ilişkisini, o yörede yaşayan halkın düşüncesinin sözünün iradesinin dikkate alınması son derece önemli. Ve burada genellikle orada yaşayan insanlara rağmen, sırf ticari kaygılarla, sırf rant ve yağma hesaplarıyla büyük sermaye gruplarının kar hırsıyla insan sağlığı ve yaşam alanları bu şekilde tehdit edilmekte” diye konuştu.
Daha sonra söz alan Erol Dorsa, “Çevre, içinde yaşadığımız doğa bize ait değildir. Biz bunu gelecek nesillere temiz bir şekilde miras olarak bırakmak durumundayız. Bu konuda hep birlikte gelecek nesillere temiz bir doğayı nasıl bırakacağımıza yönelik ciddi politikalar üretmeliyiz” dedi.
İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, parlamentoda düzenlediği basın toplantısının ikinci bölümünde Tuzla tersanelerinden gelen işçilerle birlikte oradaki işçilerin sorunlarına değindi. Levent Tüzel şunları kaydetti:
“Tuzla tersane havzasında 13 bin emekçi çalışıyor, bu taşeron ve yevmiyeci, örgütsüz, sendikasız bu 13 bin çalışanın ancak 2 bin civarında olanı sendikalı örgütlü. Şimdi arkadaşlarımız 1200 işçiden imza toplamışlar ve bugüne kadar. 2000 yılları başından bugüne kadar 151 işçi arkadaşımız buradaki iş kazalarında iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetti. Burası ağır ve tehlikeli iş kolu ve bu iş kolundan çıkartılması söz konusu.”
Levent Tüzel daha sonra, “Hatırlanacağı gibi AKP hükümeti ilk iktidar olduğunda o zamanın çalışma bakanı Faruk Çelik yine bu iş cinayetleri ayyuka vardığında, medyada her gün işçi ölümlerinin haberleri manşetten görüldüğünde buralara bir inceleme ziyareti yapmıştı, bir takım tedbirler almış olduklarını söylemişlerdi ama değişen bir şey olmadı” dedi.
İşçilerin sorunlarının sendikalı olmakla düzeleceğini iddia eden Tüzel, “Nasıl sigortalı çalışmak kanun gereğiyse sendikasız çalışmak da yasaklanmalı. Sadece yasaklanmalı değil aynı zamanda cezalandırılmalı. Böyle olduğu vakit işte sendikalaşmak isteyen işçiler çok kolaylıkla kapı dışarı edilmeyecektir, işsiz bırakılmayacaktır, işçiyi atmakla çıkar yol düşünen patron da bu konuda daha düşünceli daha sorumlu davranacaktır” şeklinde konuştu.
Tuzla’da tersane bölgesinin yakınında bulunan Pendik askeri tersane bölgesinde “hiç iş kazası olmadığını” hatırlatan Tüzel, “kurallı bir çalışmanın egemen olmasının” önemini vurguladı.
Levent Tüzel, “İşçilerin yeni bir anayasadan ne bekledikleri” sorusunu şöyle cevapladı: “İşçilerin sendikal örgütlenmesi ve siyasal örgütlenmesi açısından anayasada bu hükümlerin yer alması son derece önemli. Yani anayasada sendikalı olmak, yasalarda sendikaları özgürlük kapsamı içinde göstermek yetmiyor. Bizim üzerinde ısrarla durduğumuz, mutlaka ve mutlaka bütün iş kollarında, tek bir işçinin dahi çalıştığı yerde sendikalaşmak zorunlu hale getirilmeli ve işçi sağlığı ve güvenliği yasası bütün alanları kapsamalı, bütün çalışma alanlarında ve tek bir işçinin çalıştığı yerde dahi bu yasanın hükümleri gözetilmeli”