Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu (IMF)’ye borcunun uzun yıllar aradan sonra ilk kez 1 milyar’ın altına düştüğünü belirterek, “Şu anda 900 milyon dolar borcumuz kaldı. 2013 yılının ilk aylarında yani Şubat ve Mayıs’ta yapacağımız ödemelerle, Türkiye’nin IMF’ye borcunu artık tamamen sıfırlıyoruz” dedi.
Başbakan Erdoğan, dün itibariyle yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasında, bütçe, Filistin ve hizmetler konularına değindi. Bütçe ile ilgili olarak 2013 bütçesi üzerinde yoğun mesai sarf eden Plan ve Bütçe Komisyonuna teşekkürlerini ileten Erdoğan, 2013 bütçesinin de hazırladıkları diğer bütçeler gibi Türkiye’nin gerçekleriyle örtüşen, büyük ama ulaşılması mümkün hedefleri gözeten, özellikle de sosyal harcamaları yine güçlü şekilde destekleyen bir bütçe olarak tasarladıklarını dile getirdi. Yapılan bütçelerin 2008 yılının sonunda başlayan ekonomik krizin etkilerini asgariye indirdiğini vurgulayan Erdoğan, geçmişteki krizlerde, krizin faturasının dar gelirli vatandaşların sırtına yüklendiğini, fakat geçmişteki 10 yıl boyunca ekonomide alınan çok güçlü tedbirler ile bu yükü vatandaşların sırtından aldıklarını ifade etti.
İktidara geldikleri 2002 yılının sonunda, Merkez Bankasının kasasında sadece 27,5 milyar dolar bulunduğunu, mevcut durumda ise Merkez Bankasının kasasında, tüm zamanların rekor seviyesi olan, tam 117 milyar 165 milyon doların bulunduğunu söyleyen Erdoğan, bu güçlü rezervin, ekonomik krizlere ülkeyi korunaklı hale getirdiğini belirtti. 2002 yıl sonunda, Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu’na borcu 23,5 milyar dolar iken bu yılın Ağustos ayında Uluslararası Para Fonu’na olan borcu da 1,3 milyar dolara kadar indirdiklerini ve 2013 yılının yapılacak ödemelerle, Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu IMF’ye borcunu artık tamamen sıfırlanacağını söyledi. Mevcut durumda artık IMF’ye borç verme seviyesine gelindiğini bildirerek, 2013 yılında da, hedefleri kararlı bir şekilde takip ederek, disiplinden taviz vermeden, güven ve istikrarın bozulmasına müsamaha göstermeden 2023 hedefine doğru büyümeyi sürdüreceklerini belirtti.
Filistin ve Suriye
Suriye ve Gazze konularında hükümete yöneltilen eleştirilere de cevap veren Erdoğan, Türkiye’nin neden Gazze ve Suriye ile ilgilendiği sorularına, Türkiye’nin hem Suriye hem de Gazze ile ilgilenmesinin hem tarihi hem iktisadi sebepleri olduğu cevabını verdi. Bu iki ülkeyle ortak tarihlerin bulunduğunu ve bunu görmek için Çanakkale şehitliklerine bakılabileceğini söyleyerek “ Suriye’nin her köşesinde şehitlerimizin kanı varsa, şehitliklerimiz varsa, orada hatıralarımız varsa; burada, Türkiye’de, Edirne’den Kars’a kadar birçok şehitliğimizde, Suriyeli ve Filistinli kardeşlerimizin kabirleri var. Kudüslüler, Gazzeliler, Şamlılar, Halepliler, Çanakkale için, Erzurum için, Kars için, Edirne için nasıl koşup geldiler ve bu topraklarda Türkiyeli kardeşleriyle birlikte kahramanca şehit oldularsa, bugün de bizim, zor zamanlarında onların yanlarında olmamız, insani bir gerekliliktir, insani bir zorunluluktur” dedi.
“İnsani gerekçelere ek olarak biz, bu bölgeyle siyasi ve iktisadi gerekçelerle de çok yakından ilgilenmek durumundayız.” diyen Erdoğan Türkiye’nin iktisadi istikrarının bölge istikrarına baplı olduğunu söyleyerek bölgede güvenliği sağlamanın, gerek bölgenin, gerek Türkiye’nin istikrarı, huzurunu ve refahını sağlamak için gerekli olduğunu ve bu konuda samimi mücadele verdiklerini söyledi.
Hizmetler
Hükümetin yaptıkları hizmetler konusuna da değinen Erdoğan, hizmetler gerçekleştirilirken hiçbir ayrımcılık yapılmadığını ve her bölgeye her vatandaşa eşit mesafede durulduğunu ve 41 ilde açtıkları 53 yurdun bunu göstergesi olduğunu ifade etti. Ayrıca ALTAY tankının ilk örneğini tasarlayan ve imal eden şirketlere, mühendislere, teknisyenlere gönülden teşekkür ederek, “İnşallah, zorlu testlerin ardından ALTAY tankımızın seri üretimine geçecek, dünyanın en modern tankını Türk Silahlı Kuvvetlerimize kazandırırken, bunu ihraç edebilen bir ülke konumuna da ulaşmış olacağız.” dedi.