Atina Socrates’i Neden Ölüme Mahkum Etti ?
O zamanlar en büyük ceza baldıran zehiri içerek ölmekti. Meclis, Socratesi ölüme mahkum ettiğinde kendisinden başka herkes çok üzülmüştü . Zehri içmeden önceki son sözleri :
‘Artık ayrılma zamanı geldi , yolumuza gidelim . Ben ölmeye siz yaşama, hangisi daha iyi ? Bunu Tanrıdan başka kimse bilemez, Krito, Aeskulapius’a bir horoz borçluyuz; bu yüzden onu öde, sakın unutma.” oldu.
Bu gün Avrupa Birliği projelerine adı verilen Socrates neden öldürüldü?
Platon( Eflatun), Ksenefon, Perikles, Euripidies gibi ünlü felsefecilerin bile onun önünde eğildiğini, hiçbir varlığı olmadığını , yaz kış ayakları çıplak dolaştığını fakat hiç şikayet etmediğini kaç kişi biliyor ki…
Socrates iyilik olmayınca insanın bir ‘hiç’ olduğuna inanıyordu. Ona göre en büyük erdem iyiliğin ne olduğunu bilmek , kötülük ise iyiliği bilmemekti. Her sabah erkenden dışarı çıkar, herkesle konuşurdu. Basit cümlelerle insanlara sorular sorar ve onların iyilik hakkında düşünmesini sağlamaya çalışırdı.
Atina’da onu tanımayan yoktu. Çirkin, çökük burunlu, koca göbekli, patlak gözlü , kısa boylu bu adam çok konuşur , az çalışırdı. O zamanlar Atina’nın altın çağıydı. Babası heykeltraş ,annesi ebeydi. Ona göre annesi de sanatçıydı. Fikir doğurtuyordu. Ona fikir ebesi diyordu.
Politikayla ilgili işlerde çok az bulunmuştu. Bu süre içinde de son derece dürüst ve cesur davrandı. Atina imparatorluğunun sonlarına doğru Otuzlar Cuntası denilen grubun emri ile bazı hukuksuz işler yapmaya zorlandı. Kendi hayatına mal olacağını bile bile bu emri dinlemedi. Bu arada çıkan halk ayaklanması ile Otuzlar Cuntası yıkıldı ve Socrates kurtuldu.
Komedi yazarı Aristofan ünlü ‘Bulutlar ‘ adlı eserinde Socrates ‘le alay ediyordu. Gençleri etrafında toplayıp onlara kötü fikirler aşılayan, laf ebesi yarı deli birisi olarak gösteriyordu. Socratın sözleri açık ve toktu. Bu yüzden bir çok insanı incitiyordu. Socrates etrafındakilere sadece sorular sorar , düşündürür ve onların doğruyu bulması için yol gösterirdi.
İki kez evlenmiş 3 çocuğu olmuştu. İkinci eşinin çok geçimsiz olduğu söylenirdi. Onun gibi hiç çalışmayan , sadece konuşan birisiyle yaşamak da zor olsa gerek. Sokaklarda dolaşır, çarşıya, gimnasyuma uğrardı. Her gittiği yerde hemen işe koyulur yani konuşmaya başlardı. Sıradan halktan en büyük devlet adamlarına kadar herkesle konuşurdu. Tartışmalarda kendisinin en cahil tavrını takınır, basit sorularla insanları iyinin tarifine ulaştırmaya çalışırdı.
İki sebepten dolayı Socrates cezlandırılmıştı. Birisi devletin tanrılarına inanmamak, diğeri de gençliğe zararlı fikirler aşılamak.
Yetmiş yaşına geldiğinde düşmanları onu mahkemeye vermeyi başardılar. O zamanın en büyük hatiplerinden Lysias ona bir savunma hazırladı ancak Socrates bunu kullanmayı reddetti.
Mahkemede kendisinin sadece Atinalıları mutlu etmeye çalıştığını, bu görevi Tanrıların emriyle yaptığını söyledi. Kendisini savunmadı. Yargıçlara : ‘ Eğer bana seni serbest bırakacağız ancak filozofluktan vazgeçeceksin derseniz ölmeyi tercih ederim. Ben sadece tanrılara boyun eğerim. Bundan böyle karşıma çıkan Atinalılara diyeceğim ki ‘ sen ki dostum Atinalısın dünyanın en kudretli , en ünlü şehrinde yaşıyorsun. Paraya , üne bu kadar önem verdiğin halde hiç durmadan yükseltilmesi gereken akla ve ruha bu kadar az önem vermekten sıkılmaz mısın? diyeceğim. ‘
Mahkemedeki 500 kişilik jüri , kararını verdi . Socrates sonunda sadece 31 oy farkıyla ölüme mahkum edildi.
Aslında hükmedilen ceza yerine sürgün cezası gibi başka ceza verilebilirdi. Fakat Socrates hizmetlerine karşılık kendisine ve olimpiyat oyunlarında kazananlara devlet tarafından maaş bağlanmasını , devlete çok az 25 – 30 L gibi ceza ödeyebileceğini söyleyerek yargıçları kızdırdı. Mahkeme ile alay ediyordu.
Son gün öğrencileri, eşi çocukları onu zindandaki hücresinde görmeye geldiler. Zincirleri çözülmüştü. Onun dışında herkes ağlıyordu. Öğrencisi Kritona, eşini çocuklarını eve götürmelerini söyledi. Öğrencilerine yaptığı son konuşma ölüme ve ruhun ölümden sonra yaşadığına dairdi.
Bu sırada bir devlet memuru yapmaya zorlandığı görevden dolayı özür diledi. İdam saati geldiğinde cellatı yanına çağırdı. Yunanlıların adeti olduğu gibi zehrin bir kısmını yere döktü kalanını bir hamlede içti. Herkes ağlıyordu. Onlara ‘ne yapıyorsunuz metanetli olun’ dedi.
Socrates’in ölümünden sonra çok geçmemişti ki Atina yaptığına pişman oldu. Halk onu suçlayanları protesto etti. Üzüntüden kendisini asanlar oldu. Socrates’in bronzdan bir heykelini yaptılar.
Eski Roma filozofu ve devlet adamı Çiçeron onun hakkında şöyle demiştir: ‘O felsefeyi gökten yere indirdi . Kendisinden önceki filozoflar sadece tabiat felsefesi ile uğraşmışlardır fakat o insanı ve insanlığı konu almıştır. Ahlak felsefesinin kurucusu olmuştur .’
Atina 2012 yılında iade-i itibar anlamına gelen sembolik bir mahkemede halkın oylarıyla Socrates’i akladı.
Kaynak : Yabancı Meşhur Adamlar, İstanbul 1966