Bilim Adamları İnsan Hücrelerini Hiç Olmadığı Kadar Ayrıntılı Gösterdiler

İnsanın içindeki mikro kozmos, galaksimizdeki yıldızlardan daha fazla hücre içerir.
Fotoğraf: Gaël McGill, Digizyme™ izniyle

Mikro kozmosa dair içgörüler: Biyomedikal animatör Evan Ingersoll ve Harvard araştırmacısı Gael McGill, çoklu analiz yöntemlerinin benzersiz bir kombinasyonu aracılığıyla ökaryotik hücreleri hiç olmadığı kadar ayrıntılı olarak gösteriyor.

Ezelden beri Taoizm’de, insan vücudu “küçük bir kozmos” olarak görülür. Araştırmacılar şimdiye kadar insan hücrelerine ilişkin en ayrıntılı ve etkileyici mikrokozmosu görüntülemeyi başardı.

İki bilim adamı, Even Ingersoll ve Gael McGill, X-ışını analizi (XDR), nükleer manyetik rezonans spektroskopisi (NMR) ve kriyo-elektron mikroskopisi tekniklerinden istifade ederek bu hücrelerin iç işleyişine dair, görsel, üç boyutlu modeller oluşturdular. Bu Modern analitik yöntemler, atomik düzeydeki yapıyı ve kimyasal özellikleri incelemek için kullanılır.
Bilim adamlarının hedefleri, sadece insan hücrelerinin iç yaşamını göstermek değil, aynı zamanda şimdiye kadar araştırılan biyokimyasal metabolik süreçleri ve sinyal iletimlerini de göstermekti.

Bilim adamları, araştırmalar için interaktif platform Digizyme™ Hücre Sinyalleme Teknolojisini (CST) oluşturdular. Burada İnsanlar, sadece hücre yapılarının büyüleyici resimlerini görmekle kalmıyor, aynı zamanda proteinler ve reseptörler gibi bileşenleri tek tek tıklayabiliyor ve kimyasal özellikleri ve hücredeki işlevleri hakkında daha fazla bilgi edilebiliyor.

İlk Bakıştan Detaylı Çekimine Kadar

Bilimsel hücre biyolojisinin bilinen ilk kaydı, 1665 yılında Robert Hooke tarafından yapılmıştır. “Micrographia” adlı çalışmasında, basit iki mercekli bir mikroskopla gözlemlediği şişe mantarının hücresel yapısını ilk kez tanımlamıştır. Gözlenen yapıya Latince’de “küçük oda” veya “dolap” anlamına gelen “cellulae” adını vermiştir.

Wikimedia


O zamanlar, bu odaların ve hücrelerin son derece karmaşık iç işleyişini, sayısız işlevlerini ve bileşenlerini kimse tahmin edemezdi.

18. ve 19. yüzyıllarda, konu hakkında, giderek daha fazla bilgi edindikçe, mikroskoplar ve analiz yöntemleri yavaş yavaş gelişti. Digizyme™ Hücre Sinyalleşme Teknolojisi (CST) platformuna ilişkin bilgiler zamanımızın en ayrıntılı bilgileri de olsa, keşfedilecek daha çok şey var.

Platform başlangıçta tek tek hücrelere ve bunların metabolik ve sinyal yollarına odaklanacak olsa da, yetişkin insan vücudu yaklaşık 1014 hücreden oluşuyor. Başka bir deyişle, bunlar insan vücudunun mikrokozmosunu oluşturmak için birbirleriyle etkileşime giren 100 trilyon veya 100.000.000.000.000.000 bireysel hücredir.

Bir Düşünce Deneyi: Gerçekten Karşımızda “küçük” Bir Evren mi Var?

İnsan vücudundaki hücre sayısına bakarsanız ve 1014 hücre olduğunu varsayarsanız, ‘küçük’ bir evrenden söz edebilirsiniz. Karşılaştırma için, Samanyolu sistemimizde tahmini 100 milyar yıldız var – yani 1011 yıldız.
Ancak, sadece bir seviye aşağı inerseniz – yani atomların seviyesine – sayı gözle görülür şekilde artar. Şu anda insan vücudunun 7*1027 atomdan oluştuğu varsayılmaktadır.

Bu 7.000.000.000.000.000.000.000.000.000. sayısına tekabül eder.

Şimdiye kadar hücrelerimizin atom boyutundaki ayrıntılı resimleri yok, ancak bu hayal edilemez sayılar ışığında gerçekten ‘küçük’ bir kozmostan söz edilip edilemeyeceği sorgulanmaya devam ediyor.

Haber: Epoch Times

Çeviri: Evren Durmaz, Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.