Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıldönümü

Fotoğraf: 1. Dünya Savaşı Osmanlı Cephesi (Vikipedia)

Türk ve dünya tarihine damga vurmuş en önemli olaylar arasında yer alan 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin üzerinden 108 yıl geçti.

Birinci Dünya Savaşı’nda ittifak devletleri safında Almanya’nın yanında savaşa giren Osmanlı devleti, Çanakkale Cephesi’nde millet olarak varoluş mücadelesi verdi. 18 Mart 1915’te kazanılan deniz zaferi, Çanakkale’nin geçilemeyeceğini kanıtlayan dünya tarihine ismini yazdıran büyük bir zafer oldu.

Çanakkale Savaşı; dünyanın en büyük ordularının kara, hava, deniz ve denizaltı unsurlarıyla saldırıları karşısında; çok sıkıntılı bir dönem geçirmekte olan Osmanlı Devleti’nin gerçekleştirmiş olduğu büyük direnişi simgeler.

Çanakkale Savaşı sadece Türk tarihinin değil, dünya tarihinin de en önemli olaylarından biridir.

Çanakkale Zaferi Tarihçesi

Çanakkale Muharebeleri, 1. Dünya Savaşı sırasında 1915 ve 1916 yıllarında Osmanlı ve İtilaf Devletleri arasında Gelibolu’da yapılan deniz ve kara muharebeleridir. İtilaf Devletleri, ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u almayı planlıyorlardı. Böylelikle İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolü ele alınacak, bu sayede Rusya ile güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açacak, başkent İstanbul’u zapt etmek suretiyle Almanya’nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletleri’ni zayıflatacaktı. Esasen Birleşik Krallık’ın hesabı Rus petrol ve buğdayı idi. Karadeniz limanlarında toplam 350 bin ton taşıma kapasiteli ticaret gemileri hareketsiz kalmıştır. Boğazlar açıldığı takdirde bu gemiler Rus buğdayını ve petrolünü Avrupa’ya rahatlıkla taşıyacaktı. Bu nedenle ilk hedef Çanakkale Boğazı seçildi.

Osmanlı, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma Almanya’nın Rusya’ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914’ün hemen ertesi günü imzalanmıştır. Bunun anlamı, Osmanlı’nın kesin olarak Almanya’nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği oldu. Enver Paşa, seferberliğin ve Çanakkale Boğazı savunmasının henüz tamamlanmamış olduğunu savunarak fiilen savaşa girmeyi ertelemeye çalışmışsa da Almanya savaşa girmesi konusunda ciddi baskılar yapmıştır. Bu baskılar,  Akdeniz’de Britanya donanması önünden çekilen Almanya’ya ait Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul’a gelmesiyle bir oldubittiye getirilmişti.  Sonrasında Osmanlı Donanması’na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz’e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etmiştir.

Birleşik Krallık Savaş Konseyi, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı’nın donanmayla geçilerek İstanbul’un işgalini öngören bir plan yaptı ve planı çeşitli evrelerden geçirerek uygulamaya koydu. Böylelikle,  Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz’a geniş çaplı saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekâtından vazgeçmek zorunda kalındı.

 İtilaf Devletleri’nin deniz harekâtı, 19 Şubat 1915’te başladı. 13 Mart 1915’e kadar düşman gemileri tabyaları top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı. Boğazları zorlayarak geçebileceklerine inanan düşman kuvvetlerinin, kararlı ve dirençli bir karşılık almaları bu işin o kadar da kolay olmadığını gösteriyordu. Bir ay boyunca yapılan binlerce mermi atışının ardından çok da büyük bir gelişme elde edilememişti.

İtilaf devletleri, kısa bir aranın ardından bir sonraki saldırıyı 18 Mart’ta gerçekleştirmişlerdir. Hedef, Çanakkale Boğazı’nın sadece 1 mil genişliğindeki en dar noktasıdır. Amiral John de Robeck komutasındaki aşağı yukarı en az 16 savaş gemilik dev donanma Çanakkale’yi geçmeye kalkmıştır. Ancak her gemi Nusret Mayın Gemisi adlı Osmanlı mayın gemisinin boğazın Asya tarafına yerleştirdiği deniz mayınları tarafından hasar almıştır. Bazı balıkçılar, İngilizler tarafından mayın toplama işiyle görevlendirilmiştir; ama Osmanlı ordusunun açtığı top atışlarıyla korkarak kaçmışlar, mayınlara dokunulmamıştır. Yerinde kalmış bu mayınlar İngiliz HMS Ocean, HMS Irresistible ve Fransız Bouvet adlı üç zırhlıyı batırmıştır.

Nusret’in döktüğü mayınlar 18 Mart’ta onlarca gemiyi batırmıştır. Korkunç patlama seslerinden sonra saat 16:15’te tabyalarda uzaklaşmak isterken bir mayına çarptı. Saat 18:05’i gösterdiğinde Ocean gemisi de geri çekilirken mayına çarpmıştı.

18 Mart’ta yaşananlar şaşkınlık yarattı.

 Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Britanya ve Fransa donanmalarının geri püskürtüldüğü 18 Mart tarihi, “Çanakkale Şehitlerini Anma Günü” olarak ilan edilmiştir. Dünyada ise bu savaş, askeri beceriksizlik ve felaket sembolü olarak sayılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934 Anzak törenleri sebebiyle gönderdiği mesaj ülkeler arası dostluğu pekiştirmiştir:

“Bu Memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.