Çin’de İnsan Hakları Diye Birşey Yok
NTD-News 17 Temmuz 2021
13 Temmuz’da Washington D.C.’deki Uluslararası Din Özgürlüğü Zirvesi sırasında Weiyu Wang, Çin’deki Falun Dafa olarak da bilinen Falun Gong uygulamasıyla ilgili deneyimlerini paylaştı.
Falun Gong, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerine dayanan manevi bir meditasyon uygulamasıdır. Uygulama ilk kez 1992 yılında kamuoyuna sunuldu. 1999 yılına gelindiğinde, Çin’de tahminen 70 ila 100 milyon uygulayıcı vardı.
Uygulayıcıların popülaritesi ve artan sayısı nedeniyle, o zamanın parti lideri Jiang Zemin, 20 Temmuz 1999’da Falun Gong uygulayıcılarına karşı acımasız zulmü başlattı. Jiang’ın ülkedeki Falun Gong uygulayıcılarının sayısı sürekli arttığı ve yakında Çin Komünist Partisi üyeliğini aşacağını düşüğündü için, Çin halkı üzerindeki etkisini kaybetmekten korktuğuna inanılıyor.
Weiyu Wang 1973’te Çin’in Shandong Eyaletinde doğdu. 1996 yılında Pekin’deki Tsinghua Üniversitesi’nden lisans derecesini aldı. Ondan sonra doktorasına orada devam etmesi önerildi. Bir yıl sonra Falun Gong’u uygulamaya başladı. Wang şu anda Michigan’da, ABD’de yazılım mühendisi olarak çalışıyor. Kendisi inancından dolayı sekiz yıldan fazla bir süre Çin’de gözaltına alındı ve işkence gördü.
Zulüm başladıktan sonra, Wang, Partinin Tsinghua Üniversitesi’ndeki sekreter yardımcısının talimatıyla sınıf arkadaşları tarafından alenen baskılara maruz kaldı.
Wang:”Hala unutamadım bir durum ise, en iyi arkadaşlarımın birisinin ayağa kalkıp beni tehdit ederek, ‘Eğer, Falun Gong’a olan inancından vazgeçmezsen, seni bıçaklarım’, demesiydi. O anda şok geçirmiştim. Propagandanın bir insanı bu şekilde değiştirebileceğini bilmiyordum.” yorumunda bulundu.
Wang, Falun Gong’a olan inancından vazgeçmeyi reddettiği için, doktorasından iki kez zorla uzaklaştırıldı ve sonunda doktorasından vazgeçti.
Ağustos 2002’de Çin’de sokakta yürürken, güvenlik görevlileri tarafından kaçırıldı. Wang bu olayla ilgili olarak, “Gözlüklerimi vurarak yüzümde parçaladılar ve kafamı tekmelediler. Bu şiddet yoldan geçenlerin dikkatini çekti ve bazıları durup izledi. Görevliler yoldan geçenlere hırsız olduğumu söyledi. Ben ise, “Falun Gong uygulayıcısıyım, hırsız değilim, diyerek haykırdım. “Sözlerim yetkilileri korkuttu. Çabucak ağzımı kapatıp beni bir arabaya koydular”, yorumunda bulundu.
Wang, bir Partinin “eğitim merkezi” olarak adlandırılan, sadece Falun Gong uygulayıcılarının tutulduğu gizli bir yere götürüldü. Orada dövüldü ve ertesi gün 18:00 ile 05:00 saatleri arasında işkence gördü. Wang: “Parmak uçlarım da dahil olmak üzere vücudumun her yerine elektrik şokuna maruz kaldım. Hatta iki elektrotla sırtımı deldiler ve Memurlar ayağa kalkıp dirsekleriyle kafama vurdular. Bana ‘karşı-devrimci’ dediler ve ‘Cildinin her santimini yakın!’ diyerek bağırdılar.” dedi.
Wang, altı ay boyunca gözaltında tutuldu ve Pekin’deki bir gözaltı merkezine transfer edilene kadar işkence gördü. 2004 yılında sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı ve Tianjin’deki Qianjin Hapishanesine yollandı. Orada, katiller ve uyuşturucu kaçakçıları gibi mahkûmlar, günün 24 saati Falun Gong uygulayıcılarını gözetliyordu.
“Biz dışarıda çalışmaya, turp ekmeye, yabani ot toplamaya, kazmaya veya fabrikada çalışmaya zorlandık. Orada tatlılar paketledik, muffin kutuları için kağıt bardaklar veya voleybol gibi spor topları yapardık. Bu topları elle dikerken, bir uygulayıcı, koruyucu ekipmanımız olmadığı için yanlışlıkla gözüne bir iğne (…) sapladı”, diye ekledi Wang.
14 yıl zulümden sonra Wang, Çin’den Amerika Birleşik Devletleri’ne kaçmayı başardı. Ancak, Tsinghua Üniversitesi’ndeki meslektaşlarının çoğu hala inançları nedeniyle Çin de zulüm görüyor.
Wang’a göre, Çin Komünist Partisi’nin en çok korktuğu bir şey var: adaletin sesleri. Bunun nedeni ise, “karanlığın her daim ışıktan korkmasıdır.”
Çeviri: Evren Durmaz, Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.