Çocuğuma Nasıl Davranmalıyım?
Hiç ayaklarınızı yerden kesecek, sizi bulutların üstünde dolaştıracak kadar mutlu olduğunuz bir anınız oldu mu? Ben şanslıyım,bunu yaşadım. Bu benim kızımı ilk kucağıma aldığım andı. O ne muhteşem bir duyguydu öyle. Aylardır nasıl bir şeye benzediğini hayal ettiğim kızım karşımdaydı. Mutluluk oydu işte. Sevgi oydu. Bu anne baba olan her insanın hissedebileceği bir duygu.
Böylesine büyük bir sevgi ve mutlulukla karşılanır her çocuğun doğumu. Ancak zaman ilerleyip de çocuk büyümeye başladı mı sorunlar başlar. Anne babalar o canlarından çok sevdikleri çocuklarına nasıl davranacaklarını bilemezler.
Şüphesiz çocuğun ilk sosyal çevresi ailesidir. Genlerle getirdiği özelliklerin yanısıra, anne babasının tutumu onun kişiliğinin gelişmesinde çok etkili olmaktadır. Doğumla birlikte çocuk, hızlı bir gelişim sürecine girer. Bu sürecin iyi işlemesi büyük ölçüde anne baba tutumlarına bağlıdır.
Bu konuda yapılan araştırmalar sonucunda anne baba tutumları konusunda birtakım ortak noktalar saptanmış, anne baba tutumlarının bazı özellikler gösterdiği görülmüştür. Bazı ailelerin “demokratik bir tutum“ sergilerken, bazılarının “otoriter “ bazılarının “aşırı hoşgörülü”, bazılarının da “karışık ve tutarsız” bir tutum sergiledikleri belirlenmiştir.
Demokratik tutuma sahip ailelerde çocuk bir birey olarak görülür. Anne baba onun görüşlerine değer verir. Ona söz hakkı tanır. Çocuk aile bireylerinden sevgi ve saygı görür. Çocuk bağımsız olmakla birlikte denetimsiz değildir. Bu tip ailelerde yetişen çocuklar kendine güvenli, yardımsever, arkadaş canlısı ve diğer insanların ihtiyaçlarına duyarlı kimseler olurlar.
Otoriter tutuma sahip ailelerde çocuk sürekli bir denetim altındadır. Ceza ön planda olup, suçla orantısızdır. Çocuk asla anne babaya karşı gelemez. Çocuk tartışmamalı, anne babanın sözünden hiç çıkmamalıdır. Çocuklarla hiç tartışılmaz. Onların istekleri asla yerine getirilmez. Kuralları anne babalar koyar. Böyle anne babalar sert, soğuk ve bazen de keskin tavırlarıyla çocuklarını pek çok kurala uymaya zorlarlar. Kararları değişmezdir. Esnek olamazlar. Çocuklarını dinlemezler. Böyle ailelerde yetişen çocuklar zihinsel ve sosyal açıdan yetersiz kalırlar. Küskün, isyankar, saldırgan, korku dolu, bağımlı, olumsuz kişilik sergileyen insanlar olurlar.
Aşırı hoşgörülü ailelerde disiplin yok denecek kadar azdır. “Çocuktur yapar” denilerek en olumsuz davranışlar bile hoş görülür. Evde çocuğun merkezde olduğu bir atmosfer vardır. Bu tip çocuklar şımarık ve bencil olurlar. Alfred Adler şımartılmış çocuk kavramı üzerinde durmuş, bu tür çocukların yaşamlarının ilk günlerinden itibaren her türlü ihtiyaçlarının karşılanacağı beklentisi içinde olduklarını ve isteklerinin buyruk olacağı inancını taşıdıklarını belirtmiştir. Ayrıca Adler suç işleyen çocukların çoğunun çocukluklarında şımartılmış kişiler olduklarını belirtmiştir. Anne babalarından gördükleri aşırı hayranlık sonucunda çocuklar toplumun kendilerine her şeyi, hatta toplumun vermediklerini bile almaya hak görmektedirler.
Karışık ve tutarsız tutuma sahip ailelerde ise adı üstünde tavırlarda tutarsızlık vardır. Anne babanın farklı tavırları çocukları çelişkiye düşürür. Anne baba her durumda farklı bir tavır sergiler. Ödül vermeleri gereken yerde ceza verebilirler. Anne babanın bu kararsız tutumları çocukta dengesizliğe yol açar. Çocuk hangi durumda nasıl davranacağını bilemez.
Bizler bu gün anne babalarımızın yerini aldık. Gelecekte çocuklarımız da bizim yerimizi alacaklar. Unutmayalım çocuk çoğunlukla aileyi yansıtır. Tutumlarımız da davranışlarımızı. Hangi tutuma sahip olduğunuzu farketmek çocuklarımızın, dolayısıyla toplumumuzun geleceğini etkileyecektir.
Semra Şener
Yoruma kapalı.