David Matas Çin’deki Yasadışı Organ Ticaretini Anlatmak İçin İstanbul’daydı

Ünlü insan hakları avukatı ve Çin’de Organ Nakli İstismarını Sona Erdirmek için Uluslararası Koalisyon’un (ETAC) kurucularından David Matas, Çin’de gerçekleşmekte olan düşünce suçlularından zorla organ alımı konusunu dünya gündemine taşımaya devam etmek için İstanbul’da Dünya Organ Nakli Kongresi 2024’e katıldı.

Dünyaca ünlü İnsan Hakları Avukatı David Matas, Organ Nakli Kongresi 2024’e katılmak için İstanbul’a geldi. Organ Nakli Derneği (TTS) tarafından düzenlenen 30. Uluslararası Organ Nakli Kongresi (TTS 2024), 22-25 Eylül 2024 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Kongre’ye dünyanın dört bir yanından organ naklinin bilimsel, klinik, etik, sosyal ve ekonomik yönlerini çalışan ve araştıran klinisyenler, araştırmacılar, akademisyenler, hastalar, politika yapıcılarI, sektör profesyonelleri, medya ve savunuculuk grupları dahil olmak üzere çok sayıda kişi katıldı.

2006 yılında dünyanın Sujiatun Kampı ile duyduğu ve sonrasında yapılan pek çok araştırma ve ortaya çıkan delillerle kamuoyunda yer bulan Çin’deki zorla organ alımı TTS 2024’te de Matas’ın e-sunumu ile yer buldu.

Çin’deki organ hasatı nasıl duyuldu?

Her şey 2006 yılının Mart ayında Falun Gong Zulmünü Araştırma Koalisyonu’ndan Annie takma adlı bir kadının The Epoch Times Amerika gazetesine verdiği demeç ile başladı. Annie takma adlı kadın, aile üyelerinden birinin Çin’de 1999 yılında yasaklanan Falun Gong uygulamasının uygulayıcılarından yasa dışı olarak zorla organ almak için yapılan cerrahi müdahaleye dahil olduğunu söyledi. Daha sonra Falun Gong Zulmünü Araştırma Koalisyonu bu iddiayı araştırması için Kanada Asya-Pasifik Dış İşleri Bakanı David Kilgour ve tanınmış insan Hakları Avukatı David Matas’a ulaştı. Bu talep üzerine harekete geçen David Kilgour ve David Matas yaptıkları araştırma ve incelemeler sonucunda Haziran 2006 yılında “Kanlı Hasat” adlı ilk raporu yayınladılar. Bu raporda iki David, 1999 yılında Çin’de başlayan Falun Gong zulmünden itibaren uygulamanın bastırılması ve uygulayıcıların maruz kaldıkları insanlık dışı muameleleri araştırıyordu. Rapor, bu olaylara tanık olan ve maruz kalan kişilerin beyanlarına, organ nakli için Çin’e giden insanların çok çabuk bir şekilde nasıl organ nakli gerçekleştirdiklerine, her iki David’in organ nakli için Çin’deki hastaneler ile yaptıkları telefon kayıtlarına ve bu hastanelerin internet sitelerindeki beyanlarına ve daha pek çok nesnel olguya dayanıyordu. Bu rapor Kilgour ve Matas tarafından destekleyici bazı delillerle 2007 ve 2009 yılında güncellendi.

Çin’in ilk kurbanlar Uygur Türkleri

Bu raporun yarattığı etki sonucu Araştırmacı – Yazar Ethan Gutmann “Kanlı Hasat” raporunun gerçeğe mi yoksa asılsız iddialara mı dayandığını ispatlamak için bir araştırma yapmaya karar verdi. Gutmann ile çalışan araştırmacılar Leeshai Lemish ve Jaya Gibson, altı yıllık bir süre boyunca yüzden fazla kişiyle röportaj yaparak dört kıtayı dolaştı. Falun Gong uygulayıcıları ile yapılan ilk on röportajdan sonra Gutmann bu iddiaların doğru olduğunu düşünmeye başladı fakat sadece bu iddiaların doğrulanmasının eleştirel okuyucular tarafından yeterli görülmeyeceğini ve ÇKP’nin bir grubu bastırmaya çalışmasının nasıl bir toplu katliama dönüşebildiği düşüncesinin de açıklanması gerektiğini ve bu işin nasıl başladığının ortaya konulması gerektiğini düşündü. Araştırmalarını derinleştiren Gutmann ve ekibi 2014 yılında Promoteheus Books yayınevinden çıkarttıkları Kıyım: Toplu Cinayetler, Organ Toplama ve Çin’in Muhalif Sorununa Gizli Çözümü adlı kitabın ilk bölümünde bilinen ilk canlı organ alımı vakasını ortaya koyuyordu. Bu olay özünde, bir cerrahın canlı bir insanın organlarını zorla almasını ve böylece cerrahın bir cellat haline gelmesiydi ve bu olay 1995 yılında Kuzeybatı Çin’deki Sincan Özerk Bölgesi’ndeki infaz alanlarında gerçekleştirilmişti. Örneğin, Uygur Cerrah Enver Tohti, bir mahkumun öldürmek için değil fakat vücudunu şoka sokmak amacıyla göğsünden vurulduğunu ve bu mahkumun böbreklerinin ve karaciğerinin vücudundan çıkarıldığını anlatmıştı. Bu güncelleme aslında zorla organ alımının birkaç yıl sonra rutin bir prosedür haline geldiğini da gösteriyordu. Kitapta ayrıca, düşünce mahkumlarından (bu vakada Uygur Müslüman aktivistlerden) ilk zorla organ toplama işleminin 1997 yılında Sincan Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’de gerçekleştirildiğini ortaya koydu. Başka bir tıbbi tanık, doku uyumlu organlara ihtiyaç duyan bir avuç yaşlı, üst düzey Çin Komünist Partisi yetkilisi için Uygur düşünce mahkumlarının kan testleri yaptırmaya zorlandığını anlattı. Yetkililer özellikle operasyonlar için Urumçi’ye seyahat etmiş olduğundan, bu, Çin sınırları içinde de olsa ilk “organ turizmi” vakalarından biri olarak görülebilir; aynı zamanda Parti’nin açıkça siyasi ve resmi amaçlarla zorla organ toplanmasına karıştığının da kanıtı olarak görülebilir.

2016 yılında bir araya gelen Kilgour, Matas ve Gutmman , 2017 yılında Çin’de Organ Nakli İstismarını Sona Erdirmek için Uluslararası Koalisyonu (ETAC)Avustralya’da bağımsız, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olarak tescil ettirdi. Çin’de Organ Nakli İstismarını Sonlandırmak İçin Uluslararası Koalisyon, Çin’deki organ nakli ihlalleri hakkında daha fazla inceleme ve farkındalık yaratan dünya çapında çeşitli girişimler için bir temel sağlayarak bu konuda lider bir kuruluş haline geldi.

Matas: “Mevcut kanıtlar hala mahkumlardan endüstriyel düzeyde organ toplandığını gösteriyor.”

“Kanlı Hasat” raporuna ve ETAC’ın kurulmasına öncülük yapan David Matas, Organ Nakli Kongresi 2024’e katılmak ve Çin’de organ nakli konusunda gerçekleştirilen korkunç hak ihlalleri ile ilgili yeni gelişmeleri ve kanıtları Organ Nakli Derneği üyelerine ve kongre katılımcılarına sunmak için İstanbul’a geldi. Bir e-sunum ile kongreye katılan Matas, sunumunda Çin hükumetinin 2006 yılında ölüme mahkum edilen ve sonra ölüm mahkumiyetleri infaz edilen mahkumlardan organlarının alındığını kabul ettiğini hatırlattı. Daha sonra 2014 yılında Çin hükumetinin 2015 yılından itibaren bu uygulamayı durduracağını duyurduğunu ama mevcut kanıtların hala mahkumlardan endüstriyel düzeyde organ toplandığını gösterdiğini aktardı.

Matas konuyla ilgili kanıtları ortaya koyduğu sunumunda, “Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki(ÇHC) hastanelerin talep üzerine organlarını alabildiği ve erişebildiği bir bağışçı popülasyonu var ve bu durum ÇHC tarafından birçok Falun Gong uygulayıcısının ve Uygur’un organları için tıbbi testlere zorlandığı uzun süredir uygulanan zorla organ toplama [ölüm cezası yoluyla] uygulamasıyla aynı zamana denk gelmektedir; ÇHC, Falun Gong uygulayıcılarını istediği kadere mahkum etmek konusunda hiçbir zorluk yaşamayacaktır ve ÇHC’deki hastanelerin erişilebilir bağışçı popülasyonu olarak gördüğü uygulayıcıların organları talep üzerine zorla organ toplama yoluyla kolaylıkla halihazırda alınabilir.” sözlerine yer verdi.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.