Eski AB Bakanı’ndan S-400 Yorumu

Eski Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, S-400 hakkında New Europe gazetesine makale hazırladı.

Bağış, süreci değerlendirirken “S-400 meselesi, ABD’nin önemli müttefiki Türkiye ile ilişkisinin kuyusunu kazan ilk olay değil. Temmuz 2016’da 250’den fazla masumun canına mal olan başarısız darbe girişiminin sorumlusu Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) liderlerinin ABD tarafından güvenliğinin sağlanması kabul edilmez” dedi. 

 “ABD Başkanı Donald Trump’ın Osaka’daki G20 Zirvesi’nde Türkiye’nin Rus S-400 hava savunma sistemi almasına ilişkin ABD’nin duyarlılığını kaldırdığının sinyalini verdi. Tecrübeli Senatör Lindsey Graham, yaptırımlardan kaçınmak için çözüm bulunması isteğini dile getirmişti. Daha önceden, Washington oy birliğiyle Türkiye’nin sadece F35 savaş uçağı programından uzaklaştırılması değil aynı zamanda S-400 sisteminin devreye girmesiyle yaptırım uygulanması konusunda mutabakata varmıştı. Son gelişmeler, ABD’nin bir bölümünün Türkiye’nin stratejik önemini ve NATO’daki oynadığı önemli rolü fark etmesini sağladı” ifadelerini kullandı.

“ABD’nin hüsranı olan, Türkiye’nin bilhassa Rusya silahı almasını anlamak zor değil, ABD Başkanı Osaka’da Türkiye’nin başka seçeneğinin kalmadığını açıklamıştı. “Son olarak ABD ve İran arasındaki gibi sınırının ötesinde yıllardır yükselen gerginliğin olduğu Türkiye için milli güvenliği için çok mühim. Türkiye’nin güneyden potansiyel düşmanları tarafından gelebilecek saldırıları durdurması için en iyi ihtimal. Marksist Kürtçü terör şebekesi PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG ve çatısı PKK, IŞİD, Suriye rejimi ve Türk gemilerini ve uçaklarını hedef almakla tehdit eden Libyalı militanlar gibi güvenliğimiz için benzer tehditler mevcut” şeklinde konuştu. 

“Trump’ın da dediği gibi, Türkiye bu kritik ihtiyacı karşılamak için ilk önce ABD’nin kapısını çaldı, ancak ne yazı ki Amerikan Patriot füzelerini satın alma talebi Obama yönetimince kötü muamele gördü. Türkiye’nin Amerikan teknolojisini milli güvenliğimiz için satın alması isteği reddedilmişti, Türkiye başka nereye gidebilirdi? Obama hükumeti, Türkiye’nin Patriot füzelerini satın alma isteğini reddedince, bizi bir muadile sahip olan Rusya ile yalnız bırakacağı gerçeğini göremeyecek kadar kördü. Bu yılın Ocak ayında Patriot füzelerinin Türkiye’ye satılmasını teklif eden Trump yönetimi, Obama yönetiminin yetersizliği nedeniyle bizim S-400’lere olan ilgimizi resmen doğrulayacak bir pozisyona getirdi. Ancak o zaman ABD’nin Patriot teklifine karşın Türkiye’nin Rusya’ya verdiği sözden geri dönmesi için çok geçti. ABD, gerçekten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın S-400’leri alma isteğinde ciddi olmadığını mı düşündü? Tüm kaygılar, Erdoğan’ın bu konuda blöf yapacak biri olmadığını teyit ediyor. Türkiye’yi gözlemleyen herhangi eğitimli biri, size Erdoğan’ın Türkiye’nin milli güvenliği için ne bir oyun ne de kumar oynayacağını söyler. Meselenin boyutunu NATO’nun güçlü bir Türk-Amerikan ittifakına bel bağladığını anlamalıyız. Türkiye ABD’den sonra NATO’daki en büyük orduya sahiptir. Türkiye aynı zamanda Orta Doğu ve Avrupa’ya sınırı olan stratejik olarak önemli bir konumda yer almaktadır. ABD ve NATO’nun diğer en büyük askeri gücü arasındaki tartışmalar, diğer NATO üyeleri ve aday ülkeler için kötü örnek teşkil etmektedir. Eğer anlaşmada imzası bulunan en büyük iki ülkenin, böyle bir münakaşaya girmesi Washington Anlaşması’nın ne değeri kalır?” 

 “Ne yazık ki, yakın zamanda yaşanan S-400 meselesi, ABD’nin önemli müttefiki Türkiye ile ilişkisinin kuyusunu kazan ilk olay değil. Temmuz 2016’da 250’den fazla masumun canına mal olan başarısız darbe girişiminin sorumlusu FETÖ’nün liderlerinin ABD tarafından güvenliğinin sağlanması kabul edilmez. Sayısız iade talebine rağmen ABD, Türkiye’nin istekleri doğrultusunda bir harekette bulunmadı” vurgusu yaparak “NATO’nun esası olan 5’inci maddesi, saldırıya uğrayan müttefikler için misilleme yapılmasını taahhüt eder. ABD, Türkiye topraklarında 40 yıldır terör estiren PKK’nın Suriye’deki kolunu silahlandırdığı ve kategorize edildiği takdirde bu taahhüt, savaş zamanında ciddiye alınmaz. En önemlisi, insan hakları ve demokrasi merkezli meseleler nedeniyle ABD’nin Türkiye’yle devam etmesine verilen tepkilerin çoğu sadece siyasaldır” açıklamasında bulundu. 

“NATO’nun şemsiyesi altındaki Türkiye ve ABD arasındaki ittifak, ilk ve en önemli stratejik müşterek güvenlik ittifakıdır” değerlendirmesinde bulunarak;


“ABD’nin Türkiye’deki iç siyasi faktörleri merkeze alan itirazlarını anlamak güçtür. Elbette, demokrasi NATO’nun temel taşlarındandır, ancak 23 Haziran’daki İstanbul belediyesi seçimleri, ülkedeki demokrasinin varlığının bir nişanesi olduğuna dikkat çekerim. Eğer ABD, Türkiye ile stratejik ittifakını bozmak istiyorsa, siyasi faktörlerin aksine stratejik hususları ele alması gerekir. Bununla beraber, Başkan Trump ve Erdoğan, Osaka’da Türk ve Amerikan stratejik birlikteliğinin önemini tekrar teyit ettiler. Son yorumlar, Türkiye’nin milli güvenlik ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekeni yapacağı konusunda anlayış sağlanması Türkiye’ye yönelik düşüncelerdeki değişikliği gösterdi.” 

“ABD ile Türkiye arasındaki sürtüşmeyi derinleştirme olasılığı giderek daha gerçekçi hale geldiğinde, ABD’nin Türkiye’yi milli güvenlik çıkarları üzerinde yaptırım yapmayı seçmesi durumunda NATO’nun daha geniş etkilerini fark etmeye başladığını tahmin ediyorum. ABD’nin İran ile silahlı bir karışıklığa sokma ihtimali, ABD’ye güvenilir ve güçlü bir NATO ihtiyacına sebep olduğunu hatırlatıyor. Tarihi askerlerimizin birlikte olduğu ve hatta yan yana savaştığı Kore Savaşına kadar giden Uzun süredir ikili güvenlik ortağıyız. Amerikalı liderlerin hatalarını geçmişteki hataları fark etmesi ve güçlü bir Türk-Amerikan ittifakının olacağına dair iyimserim. Brüksel’deki arkadaşlarımız ve yeni seçilmiş Avrupa Birliği liderleri de oldukça stratejik ilişkiye bir başka örnek olarak Türkiye ile ortak noktalar bulmayı öncelik vermelidir. Batı’nın en doğusu ve Doğu’nun en batısı olan Türkiye’nin eşsiz yetenekleri hafife alınmamalıdır.”

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.