Geleneği Sanata Dönüştüren İki Sanatçıdan İki Farklı Sergi

Geleneksel Türk dokuma ve örgülerini sanat eserlerine dönüştüren tekstil Sanatçıları Doç. Dr. Fatma Yelda Gezicioğlu ve Dr. Mine Beşen Yalçın (Fotoğraf: G. Hakan Koçman / The Epoch Times TR)

Tekstil Sanatçıları Doç. Dr. Fatma Yelda Gezicioğlu ve Dr. Mine Beşen Yalçın İki Farklı Gelenek ve İki Farklı Kişisel Sergilerle Sanatseverin Karşısında

Tekstil tasarımı ve sanatı alanında pek çok çalışmaları bulunan ve katıldıkları karma ve açtıkları kişisel sergilerde özellikle dokuma tekniklerini sanatsal bir ifade biçimi olarak yansıtan Doç. Dr. Fatma Yelda Gezicioğlu ve Dr. Mine Beşen Yalçın, Akdeniz Sanat Galerisi’nde eş zamanlı olarak kişisel sergilerini açtı.

Gezicioğlu tarafından Salon 2’de açılan Sürdürülebilir Sanat “İzler” ve Beşen Yalçın tarafından Salon 1’de açılan Tiftiğin Öyküsü II “Fay Kırıkları” adlı sergiler bir yandan geleneksel dokuma sanatlarını sürdürülebilir şekilde yaşatmayı amaçlarken diğer yandan da geleneksel dokuma tekniklerini sanatsal bir ifade biçimine dönüştürmeyi amaçlıyor.

Dokuma ve Baskı Tekniklerinin Birleşimi İle Sürdürülebilir Sanat “İzler” Sergisi

Tarsus Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatma Yelda Gezicioğlu’nun Sürdürülebilir Sanat “İzler” adını verdiği sergisi yaşam ve sanatın sürdürebilirliği üzerine odaklanıyor.  Gezicioğlu’nun üçüncü kişisel sergisi olan “İzler” hem hayatın sürdürülebilirliği hem de kaybolmaya yüz tutmuş Türkiye’nin çeşitli yerlerinde farklı adlarla adlandırılan “çaput” tekniğini de gündeme taşıyor. Aynı zamanda sektörde, tekstil alanındaki geri dönüştürülmüş iplikler ile üretilen dokumaları sanatsal bir ifade biçimi ile buluşturuyor.  

Doç. Dr. Fatma Yelda Gezicioğlu (Fotoğraf: G. Hakan Koçman / The Epoch Times TR)

Sergi ile ilgili görüşlerini aldığımız Gezicioğlu, bu sergi fikrinin son yıllarda insanların doğayı hızla kirletmesi ve kullan at bilincinin bilinçsizce artmasından dolayı ortaya çıktığını ifade etti. Bu konu ile ilgili aynı zamanda makaleleri olan Gezicioğlu, “İzler” sergisi ile de hem konuyu desteklemek hem de topluma farkındalık yaratmak istediğini aktardı. Sergide, Anadolu’da farklı isimleri olan bir dokuma tekniğinden yararlandığını ve bu tekniğe Mersin’de `çaput` ya da `çıpıt` başka yerlerde `pala` ya da `cacala` ya da farklı isimler verildiğini söyledi. Bu teknikte kullanıldığı gibi kendisinin de artan ya da artık durumda olan ve kullanılmayan iplik ve kumaşları bir lif haline getirip atkı ipliği olarak kullandığını ifade etti.  İplik ve kumaş desteğinin büyük bir kısmını BOSSA Ticaret ve Sanayi İşletmeleri T.A.Ş’den aldığını belirten Gezicioğlu, aynı zamanda geri dönüştürülmüş iplikler ile dokunan kumaşları da kullanarak bu dokuma teknikleri üzerine çeşitli baskı teknikleri uygulayarak, tekstili sanat ile birleştirdiğini ifade etti. Kendi çektiği fotoğraflar ya da yaptığı çizimlerden esinlenerek ve temelinde sürdürülebilirliği vurgulayarak, Sürdürülebilir Sanat “İzler” sergisinin ortaya çıktığını belirtti.  

Sürdürülebilirliğin, geleneğin, sanatın, sektörün harmanlanmasıyla tekstil sanatında son derece farklı etki yaratan serginin, sanatseverler için de farklı bir deneyim yarattı.

Tiftik Ve Siirt Battaniyesi Dokuma Tekniğinden Ortaya Çıkan Tiftiğin Öyküsü II “Fay Kırıkları”

Dr. Mine Beşen Yalçın’ın da üçüncü kişisel sergisi olan “Fay Kırıkları”, depremin başlangıcından bugüne kadar yaşanılan duygusal etkilerin Tiftik ve Anadolu dokumacılığının özgün bir örneği ile hammaddesi Tiftik olan Siirtbattaniyesi dokuma tekniğini, sanatsal bir biçime kavuşturmayı amaçlıyor. Tiftik, yün ve pamuğun kullanıldığı ve daha sonra da dokumanın taranarak farklı etkilere ulaşıldığı bu teknikle, Beşen Yalçın, depremde yaşananların hikayesini kronolojik bir tarzda anlatıyor. Önce depremin ilk etkilerini anlatan siyah renklerle başlayan eserler daha sonra kahverengi ve diğer renk ve tonların kullanılmasıyla birlikte depremin ardından yaşananları betimliyor. En son olarak da güneşin tekrar doğuşunu simgeleyen sarı ve gündoğumu renkleriyle sergi sona eriyor.

Dr. Mine Beşen Yalçın (Fotoğraf: G. Hakan Koçman / The Epoch Times TR)

Beşen Yalçın da Gezicioğlu gibi unutulmaya yüz tutmuş bir dokuma örneğini yorumlayarak tekstil sanatına farklı bir yorum getiriyor. Tiftik ve hammaddesi tiftik olan, Siirt battaniyesine özgü temel özelliklerin tarama ve tüylendirme olduğunu anlatan Beşen Yalçın, kendisinin farklı örgü ve formlar ile yeni uygulamalar yaptığını ve çalışmalarında yaşadığımız depremlerin etkilerini yansıtmaya çalıştığını belirtiyor. Serginin amacı kendini sanatsal olarak ifade ederken bir yandan da kaybolmaya yüz tutmuş Tiftik ve Siirt battaniyesi dokuma tekniğine dikkat çekmek olduğunu aktarmıştır.

Beşen Yalçın`ın eserleri de sanatsal anlamda sanatseverlere farklı deneyimler sunuyor. Bununla birlikte Beşen Yalçın tekstilin sanatsal bir ifade tarzı olarak gelişmesi için üretime devam edeceklerini de sözlerine ekliyor. 

 

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.