Olimpiyatlara Spor Eczacısı Olarak Katılan İlk ve Tek Türk: Somer Helvacı

Eczacı Somer Helvacı; Türkiye’ye spor eczacılığı kavramını  getiren ve 2015 yılından beri bu alanda yaptığı çalışmalar ile  spor eczacılığının Türkiye’de gelişmesini ve Eczacılık mesleğinde yeni bir uzmanlık alanı haline gelebilmesi için akademik seviyede lisans ve yüksek lisans eğitim programlarını hazırlayan başarılı bir eczacı.

Wimbledon’da talihsiz bir sakatlık sebebiyle elenen kadın tenisçimiz İpek Öz’ün de spor eczacısı olan Helvacı ile bugüne kadar spor eczacılığı alanında yaptığı çalışmaları ve nasıl 2024 Paris Olimpiyatları’na Türkiye’den katılan ilk ve tek spor eczacısı olduğunu konuştuk.

Spor eczacılığı serüveniniz nasıl başladı?

2015 yılında eczacılık alanında yeni neler yapabiliriz diye düşünürken birkaç arkadaşım ile ARGEVİS BİLİŞİM adında bir şirket kurduk. ARGEVİS eczacılık bilişim üzerine çalışacak bir şirketti. Amacımız eczacılık sektörüne yönelik içerik ve materyal üretmekti. Türkiye’nin 81 iline eczacılık ile ilgili kitap satıyorduk ve bir E-ticaret modülümüz vardı. İlk sene bir Start-Up ödülü almamıza ve Samsung Türkiye ile görüşmemize rağmen Mersin’de olmak bizim için bir dezavantajdı; büyüyemiyorduk. Biz de eczacılık alanındaki yenilikleri incelerken spor eczacılığı diye bir uzmanlık alanı ile karşılaştık.

Spor eczacılığını 2009 yılında Japon Anti-Doping Ajansı (JADA) ve Japon Eczacılar Birliği bir araya gelerek tescil ettirmişler ve dünya literatürüne bu kavramı kazandırmışlardı .  2013 yılında da 2020 yılında yapılacak Tokyo Olimpiyatları için 10.000 tane eczacıyı spor eczacısı olarak yetiştirmek için bir eğitim programı hazırlamış ve uygulamaya koymuşlardı. Düşünceleri şuydu; 2013 yılında 10 yaşında olan bir sporcu 2020 yılında 17 yaşında olacak ve olimpiyatlara katılabilecek. Bu süre zarfından eczacıları eğiterek, sporculara spor-etiği, adil oyun, yasaklı ilaç kullanmama, doğru takviyeleri kullanma konusunda yardım edebilecek eczacılar yetiştirmek. Biz de 2015 senesinde bunu gördüğümüz zaman Türkiye’de spor eczacılığını başlatalım diye düşündük ve çalışmalarımıza başladık.

Spor eczacılığına ilk Mersin’de başlatmıştınız. Bu nasıl oldu?

İlk etkinliğimizi Mersin’de Navona Otel’de yaptık. Bu bir bilgilendirme etkinliğiydi. Katılım düşündüğümüzden çok fazla oldu. Etkinliğimize Mersin Eczacı Odası, İl Sağlık Müdürlüğü,   Gençlik ve Spor Müdürlüğü, Mersin Üniversitesi gibi kurumlardan temsilciler ve pek çok eczacı katıldı. Ondan sonra ilgi çığ gibi büyüdü. Türkiye’de spor eczacılığının da başlangıcı Mersin oldu.

Peki bu süreç nasıl gelişti ve bu aşamaya geldi?

Bu etkinlikten sonra Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ‘Sporda İlaç Kullanımı’ adı altında 6 aylık bir sertifika programı açtı. Bu programın eğitmenleri Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA) ve IOC’nin hocalarıydı.  Bu on-line bir eğitimdi ve Türkiye’den bu eğitim programına katılan ilk eczacı ben oldum. Bu eğitimin sertifikaları Lozan’da verildi. 

Sertifikayı, IOC Asbaşkanı ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Başkanı Prof.Dr.Uğur Erdener hocamızın elinden aldım. Bu sertifikayı aldıktan sonra biz dünya çapındaki arkadaşlarla Uluslararası Spor Eczacılığı Ağı’nı kurduk. Şu anda bu ağ dünyada bu konuda bir otorite haline gelmek üzere.

Ben bu eğitimden aldığım içeriği kafamda Türkiye’ye göre kurguladım ve ihtiyaca göre özel bir müfredat hazırladım. 2020 yılından Türkiye’de ilk eğitimi de Lokman Hekim Üniversitesi bünyesinde verdik. Bu eğitim kapsamında 30 eğitmenin katıldığı 60 saatlik bir eğitim verdik.  Bu eğitime Türkiye ve Kıbrıs’tan 50 eczacı katıldı. 2020 yılından 2023 yılında kadar dört eğitim programı gerçekleştirdik. Bu eğitimlere yaklaşık 200 eczacı katıldı ve bu eczacıların 12’si ile Konya’da yapılan 5.İslami Dayanışma Oyunları’nda benim genel koordinatörlüğümde bir eczane servisi açtık. Çalışmalarımız  da Türkiye’de ilk defa burada bir karşılık buldu.

Bu çalışmalarınızın ardından spor eczacılığını bir meslek haline getirmek için akademik çalışmalarınız da oldu sanırım.

Evet. Bu çalışmaların sonrasında spor eczacılığını Türkiye’de tanınan bir meslek haline getirmek için lisans ve yüksek lisans programlarının hazırlanmasına katkı verdim. Dünya’da ilk spor eczacılığı yüksek lisans programı Gazi Üniversitesi’nde açıldı. Hemen ardınan Lokman Hekim Üniversitesi’nde yüksek lisans programı başladı. Şu anda spor eczacılığı lisans programı kapsamında Türkiye’de 8 fakültede okutuluyor. Mersin Üniversitesi’nde de bu Eylül’de program açılacak.

Siz aynı zamanda olimpiyatlara spor eczacısı olarak katılacak ilk Türk spor eczacısısınız. Öyle değil mi?

Evet, öyleyim. Ben bu sertifikaları tamamlayıp bu çalışmaları yaptıktan sonra olimpiyat komitesi, Paris Olimpiyatları için gönüllü başvurusu açtı. Bu tür uluslararası etkinlikler gönüllülük esası üzerinden gider. Olimpiyatlar gibi büyük etkinliklerde bu tür hizmetler için gönüllü başvurusu açılır.  Ben de bu çağrıya bir başvuru yaptım. Bu başvuruya dünya çapından 1.000’e yakın eczacı başvurmuş. Yaklaşık 20-30 eczacı seçtiler ve bunlardan yaklaşık 10 tanesi Fransa dışından ve ben de bunlardan biriyim. Ben Paralimpik Oyunları’nda görev alacağım. Fransa’da Saint Dennis bölgesinde bir atlet köyü kuruluyor. Atlet köyü içerisinde bir poliklinik kuruluyor ve ben de orada eczane servisinde görev alacağım.

Türkiye’de kurumlar spor eczacılığının öneminin farkında mı sizce?

Spor eczacılığı ülkemizde yeni bir alan ama çok önemli. Her milli takımın kendi doktoru var ama bir spor eczacısı yok. Bizim hedeflerimizden biri de bunu başarmak çünkü yazılan bir grip ilacının içerisinde bile yasaklı bir madde olabiliyor ve bu o sporcunun kariyerine ciddi anlamda zarar verebiliyor. Önümüzde bu konu ile ilgili önemli bir örnek olan Rıza Kayaalp var. Rıza Kayaalp doping kullanmadığı halde, uzun süren şiddetli kulak çınlaması, baş dönmesi ve baş ağrısı şikayetleri üzerine kendisine spor hekimi tarafından acil müdahale kapsamnda verilen ilaç sebebiyle olimpiyatlardan men edildi. Bu ilaç aslında içerisinde Trimetazidine etkin maddesi olan ve sağlık ocağında bile yazdırabileceğiniz bir ilaç. fakat Trimetazidine doping olarak kabul ediliyor. Ülkemize altın madalya kazandırabilecek düzeyde bir sporcu olan Kayaalp, sırf bu yüzden Paris Olimpiyatları’na katılamayacak. Eğer, güreş takımında bir spor eczacısı olsaydı bu etken maddeli ilacın kullanılmaması gerektiğin bilecek ve bu durum söz konusu olmayacaktı.

Bu konuda diğer bir örnekte Rusya. Rusya, 2016 yılından beri olimpiyatlara bu mesele yüzünden katılamıyor. İşte bu konu bu kadar önemli. Aslında, doğru rekabet ve adil oyun kriterlerine göre her spor takımının bir spor eczacısı olmalı. Bizim hedefimiz de bu.

Dünya çapında başarı sahibi ve Wimbledon’a katılan kadın tenisçimiz İpek Öz’ün de spor eczacılığını yapıyorsunuz.  Bu konuda neler söylemek isterseniz?

İpek Öz’ün içerisinde bulunduğu bir start-up modeli olan Max Potential Pro  çok özel bir yapı. Türkiye’de şu anda ideal olması gereken bir yapı deneniyor. Bünyesinde yer alan performans beslenme uzmanı, klinik psikolog, zihin performans Koçu, spor eczacısı ve atletik performans koçundan oluşan profesyonel bir ekip İpek Öz’e çalışmalarında eşlik ediyor ve potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için çalışıyor.

Ben de bu ekibini içerisinde spor eczacısı olarak görev alıyorum ve İpek Öz’ün kullanabileceği ve kullanmaması gereken ilaçlar ve gıda takviyeleri konusunda ona danışmanlık veriyorum.  İpek Öz gerçekten çok başarılı bir sporcu ve böyle bir yapı ile daha da başarılı olacağına inanıyorum. Onunla çalışmak benim için büyük bir mutluluk ve spor eczacılığının da Türkiye’de nereye geldiğinin önemli bir göstergesi.

Siz olimpiyat oyunlarına katılacak ve bu konuda ciddi anlamda bir deneyim kazanacaksınız. Aynı zamanda bugüne kadar yaptığınız profesyonel ve akademik çalışmalar da var. Peki spor eczacılığının geleceği ile ilgili neler söylemek istersiniz?

 Bu sene benim için güzel bir gelişme olacak. Bizim hedefimiz spor eczacılığını sistemin değişmez bir parçası olması. Nasıl her takımın bir spor ekibi varsa bu ekibin içerisinde sağlık sistemine destek veren bir spor eczacısı olması gerekiyor. Bu yılın Ekim ayında Dubai’de Dünya Spor Hekimleri Kongresi’nin 38.si yapılacak.  Üç tane sağlık uzmanlık alanı sistem içerisine dahil edilecek. Bu alanlar spor diş hekimliği, spor oftalmologları ve spor eczacıları. Bunun altyapısını zaman içerisinde edindiğim bağlantılar ile hazırladım ve spor eczacılığı konusunda konuşmacı olarak davet edildim.  Bu etkinliğe katılmamı bana IOC’de eğitim veren, Türk dostu Yunan bir profesör sağladı. Kendisiyle Düsseldorf’ta bir  sağlık fuarında tekrar karşılaştık ve ben çalışmalarımı anlattığım zaman beni bu kongrenin başındaki kişi ile tanıştırdı ve bana bu kongreye konuşmacı olarak katılmam için çağrıda bulundular.  Bu kongrede spor eczacılığının neden bu sisteme dahil olması gerektiği hakkında önemli bir konuşma yapacağım. Bu konuşma spor eczacılığının dünyada kabulü için önemli bir konuşma olacak.

Artık dünyada bu konuda ciddi bir çalışma var ve spor eczacılığı bir sektör haline gelmek üzere. Bu anlamda biz de  Uluslararası Spor Eczacılar Ağı olarak ciddi bir çalışma başlatıyoruz ve bu konuda hizmet vermek isteyen eczacılara sertifika vereceğiz. Dünyada sporun daha adil ve doğru  rekabet koşullarında gerçekleşmesi için çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.