Reenkarnasyon: dört Farklı Hikaye
Tarihten bu yana, nesilden nesile aktarılan ve çağdaş bilim için bir muamma oluşturan kayıt edilimiş birçok reeankarnasyon vakası mevcuttur.
Reeankarnasyon inancı, temel olarak sebep ve sonuç ilişkisine dayalıdır ve geleneksel Çin kültürüne derinden kök salmıştır. Küçük bir çocukken, sık sık insanların bunun hakkında konuştuğuna şahit olmuştum. Bir yerde bir felaket gerçekleştiğinde, eski insanlar, bunun önceki nesillerin kötü davranışlarından kaynaklandığını dile getirirlerdi. Öte yandan da, iyi bir şey olduğunda, ataların birikmiş erdemlerinden dolayı olduğu söylelerdi.
Reenkarnasyonun Çin edebiyatında, “Kırmızı Odanın Rüyası”ndan”, Üç Kelime ve İki Yumruk”a kadar yeri vardır ve birçok yerde tasvir edilmiştir. Ancak, yeni nesil ders kitaplarına nüfuz eden ateizm nedeni ile reenkarnasyon ve günahların geri ödenmesi prensibi çok fazla ciddiye alınmamaya başlandı.
Fakat artık bir yetişkin olarak, kendimi bu konulara daha çok açtım ve benim doğru olarak kabul ettiğim birçok konunun, yanlış olduğunu anladım. Bu sebeten dolayı, reenkarnasyon olgusunu yeniden ele almaya ve üzerinde düşünmeye başladım. İşte bazı örnekler:
1. Hainan Eyaletinden Oğlanın İki Hayatı
Oriental Women dergisinin, 2002 yılı 7. sayısındaki bir makalede, önceki hayatını hatırlayan bir çocuğun hikayesi anlatılır. Adı Tang Jiangshan’dı. Hainan Eyaleti, Dongfang Şehrinin Gancheng banliyösünde yaşıyordu. Anne babası ve köyündeki yaşlıların anlatımlarına göre, Tang Jiangshan üç yaşındayken (yani 1979’da) bir gün anne ve babasına, “Ben sizin çocuğunuz değilim. Önceki hayatımda benim adım Chen Mingdao’ydu ve babamın adı Sandie’ydi. Sahile yakın Danzhou’da yaşıyorduk” demiştir.
Bahsettiği yer, Dongfang Şehrinden 160 kilometreden daha uzaktaydı. Çocuk ayrıca Kültür Devrimi sırasında kılıç darbeleriyle ve kurşunlanarak öldürüldüğünü anlatmıştır. Kendisin midesinde önceki hayatından kalma kılıç izleri bile mevcuttu. Daha da garip olan bir durum, memleketinden çok farklı bir lehçe olan Danzhou lehçesini akıcı bir şekilde konuşuyor olmasıydı.
Altı yaşındayken Jiangshan, ebeveynlerini, onu önceki hayatında yaşadığı yere, Danzhou Şehrinin Xinying banliyösündeki Huangyu Köyüne götürdü. Oraya vardıklarında Tang Jiangshan, Chen Zangying adlı yaşlı bir adamın evine doğru yürüdü. Yaşlı adama Danzhou lehçesinde “Sandie” ismi ile hitap etti ve ona oğlu Chen Mingdao olduğunu söyledi. Ona, ölümünden sonra Dongfang Şehrindeki Gangcheng Köyünde yeniden doğdunu ve önceki hayatında sahip olduğu anne ve babasını görmeye geldiğini söyledi. Ayrıca iki büyük ve iki küçük kız kardeşini ve köydeki diğer tüm akrabalarını da tanıdı. Daha da ilginç olan şey, önceki hayatındaki kız arkadaşını bile tanımasıydı.
Tang Jiangshan sadece altı yaşında olmasına rağmen, önceki hayatı hakkında anlattığı ve paylaştığı şeyler Chen Mingdao’nun ailesini ve akrabalarını ikna etti. Chen Zanying çok duygulandı ve Tang Jiangshan ile birlikte sarılarak ağladılar. Chen Zanying, Tang Jiangshan’ı kendi oğlu Chen Mingdao’nun reenkarnasyonu olarak kabul etmişti.
O zamandan beri Tang Jiangshan’ın iki ailesi oldu. Her yıl Dongfang Şehri ve Danzhou arasında gidip geliyordu. Chen Zanying, akrabaları ve köylülerin hepsi, Tang Jiangshan’ı Chen Mingdao olarak benimsemişti. Chen Zanying’in oğlu olmadığı için, 1998’de vefat edene kadar Tang Jiangshan onun bakımını üstlendi.
Oriental Women dergisinin editörleri ilk başta Tang Jiangshan’ın bu hikayesine inanmadı. Ancak dikkatli bir araştırmadan sonra, Tang Jiangshan’ın deneyimlerinin güvenilirliğini doğruladılar.
2. İngiliz bir çocuk önceki hayatını hatırlıyor
Geleneksel Çin kültüründe briçok reenkarnasyon kayıtları vardır, fakat reenkarnasyon olgusu birçok Batılı bilim adamı tarafından da incelenmiştir. Örneğin, Ian Stevenson “Geçmiş Yaşamlarını Hatırlayan Çocuklar” ve Brian Weiss ” Birçok Yaşam, Birçok Usta” adlı kitapları yazmıştı. Bu kitaplar, geçmişini hatırlayan birçok insan vakasını kapsamaktadır.
İngiliz internet gazetesi “The Sun Online”, 8 Eylül 2006’da önceki hayatını hatırlayan bir çocuk hakkında haber yaptı. O zamanlar altı yaşındaki çocuğun adı Cameron Macaulay idi. İlk bakışta, onu yaşıtlarından ayıran hiçbir özelliği yoktu. Tek fark, onun sürekli önceki hayatında sahip olduğu “yaşlı annesi” hakkında konuşmasıydı; bir önceki ailesinin körfezde beyaz bir evde oturduğunu tekrarlayıp duruyordu. Fakat bunların hiçbirinin şu an yaşadığı hayatıyla ilgisi yoktu. Bahsettiği yeri daha önce hiç ziyaret etmemişti. Barra Adası, şu anki evinden 160 mil uzakta ve İskoç kıyısı açıklarında bulunuyordu.
Cameron’ın 42 yaşındaki annesi Norma, Cameron’ın tüm çocukluğu boyunca Barra ile ilgili hikayeler anlatmaktan ve bunu paylaşmaktan keyif aldığını söyledi. Cameron, eski ebeveynleri hakkında konuşyordu, babasının nasıl öldüğünü ve erkek ve kız kardeşleri olduğunu anlatıyordu.
Cameron, geçmişte yaşadığına inanıyordu ve bu yüzden geçmiş yaşamındaki ailesinin onu özleyeceğinden endişeliydi.
Cameron kreşde de Barra hakkında konuşuyordu ve bakıcılarına annesini, kardeşlerini özlediğini söylüyordu. Ayrıca Cameron, şu anki evinde sadece bir tuvalet olduğundan şikayet ederken, Barra’daki eski evinde üç tane tuvaletin bulunduğunu anlatıyordu. Cameron o dönemlerde, sık sık annesi için ağlıyordu. Annesinin onu özleyeceğini ve Barra’daki ailesine gidip iyi olduğunu bildirmek istediğini söylüyordu. Cameron çok üzgündü. Sürekli Barra’dan konuşyordu; nereye gittiklerinden, neler yaptıklarından, oradaki yatak odasının sahile baktığından ve inen uçakları nasıl izlediğinden bahsediyordu.
Cameron, Norma’ya onunla Barra’ya gitmesi için yalvarıp duruyordu. Sonunda Norma yolculuğa çıkmaya karar verdi. Refakatçi olarak, ABD Virginia Üniversitesi’nden, uzmanlık alanı ‘çocuklardaki reenkarnasyon’ olan, psikolog Dr. Jim Tucker eşlik edecekti. Cameron yaklaşan Barra gezisini öğrendiğinde sevinçten havalara uçtu.
Adaya vardıklarına ve uçak sahile indiğinde her şey Cameron’ın tarif ettiği gibiydi. Ancak kısa süre sonra, onlara adada Robertson ailesinin bulunmadığı söylendi, yani Cameron’ın ait olduğunu düşündüğü eski ailesi. Biraz araştımadan sonra, Robertson ailesinin körfezdeki eski evini nihayet buldular ve ertesi gün ziyaret etmeyi planladılar. Fakat Norma oğluna bundan bahsetmedi.
Oraya vardığında ne olacağını görmek istiyordu. Ancak Cameron, Beyaz evi hemen tanıdı ve son derece mutlu oldu.
Kapıya yaklaştıklarında Cameron hareketsiz kaldı. Norma, muhtemelen tıpkı onun hatırladığı gibi, “annesi”nin onu evde bekliyor olması gerektiğini düşünmüştü. Ancak evde kimsenin olmadığı ortaya çıktı. Bu onu çok üzdü. Eski ev sahipleri çoktan ölmüştü. Anahtarı saklayan kişi onları içeri aldı. Cameron eve aşinaydı ve her detayı biliyordu. Dediği gibi, evin üç banyosu vardı ve yatak odasının penceresinden deniz görülebiliyordu.
Aile Glasgow’a döndükten sonra Cameron çok daha sakinleşti. Norma, oğlunun Barra’ya gitmesinin ona çok iyi geldiğinden söz ediyordu. Bu yolculuktan beri Cameron daha mutlu bir çoçuktu ve artık Barra’dan söz etmiyordu. Cameron, artık annesinin ve erkek kardeşlerinin onun hikayeler uydurduğunu düşünmediğini biliyordu. Birçok sorunun cevabı alınmıştı. Bununla birlikte, artan yaşla birlikte, Cameron’nun önceki hayatına dair anıları yavaş yavaş azalmıştı.
Cameron’ın hikayesi, bir İngiliz televizyon ağı tarafından belgesel filme dönüştürülmüştü ve “Önceden Yaşayan Çocuk” olarak yayınlanmıştı.
3. Başkan Lincoln’ün Reenkarnasyonu
Başka bir reeankarnasyon vakası, Amerika Birleşik Devletleri tarihinin en ünlü başkanlarından biri olan Abraham Lincoln ile ilgilidir. PRWeb’in 1 Şubat 2006 tarihli bir raporunda, Yogi Paramhansa Yogananda, Başkan Lincoln’ün (1809-1865) ünlü Amerikalı pilot ve yazar Charles Lindbergh (1902-1974) olarak reenkarne olduğunu yazıyordu. Aynı zamanda, bir rahibe ve yazar Richard Salva ile birlikte, Başkan Lincoln’ün reenkarnasyonunu belgeleyen ( „Soul Journey from Lincoln to Lindbergh“) kitabını yayınlamıştı.
Yazar kitabında Lincoln ve Lindbergh karakterlerinin benzerliklerini, kişiliklerini ve yaşadıkları çevrenin yüzlerce detayını anlatıyor. Onları fiziksel ve ruhsal olarak da karşılaştırıyor ve Lincoln’ün yaşamı ve alışkanlıklarının yardımıyla Lindbergh’in geçmiş yaşamından ne gibi sonuçlar doğduğunu söylüyor. Bütün bunlar, tarihçilere yardımcı oluyor, örneğin bir pilot olarak Lindbergh’in ABD’nin 2. Dünya savaşına dahil olmasına neden bu kadar karşı olduğu konusu ile ilgili meseleyi de açıklıyor.
Bu rapor ayrıca, Amerikan halkının beşte birinin reenkarnasyona inandığını, ancak çok azının geçmiş yaşamların şimdiki yaşamın üzerindeki somut etkisinin farkında olduğunu belirtiyor. Ayrıca kitap, sadece Lincoln ve Lindbergh’i karşılaştırmıyor, aynı zamanda birikmiş ve geçmiş yaşamdan gelen karma borcunun sonraki yaşamı nasıl etkilediğini ayrıntılı olarak açıklıyor. Örneğin, hem Paramhansa Yogananda hem de Richard Salva, Lincoln’ün önceki hayatında bir yogi olduğunu düşünüyor. Salva, bir yogi olarak deneyimlerinin Lincoln’ü nasıl etkilediğini ve Lincoln’ün deneyimlerinin Lindbergh’i nasıl şekillendirdiğini analiz ediyor.
4. Sonsöz
Görünüşe göre, reenkarnasyon olgusu eski zamanlardan beri, hem Doğu hem de Batı kültürlerinde var olmuştur. Çin’in antik dönemiden bir örnek, Nanbeichao döneminde Xiao Yan olarak bilinen İmparator Wu ile ilgili. Xiao Yan 48 yıl hüküm sürmüş ve 86 yaşında ölmüştü. Kendisi ilk imparator Qin Shihuang’dan beri Çin’in en uzun yaşayan imparatoruydu. Sadece Qing Hanedanlığında hüküm sürmüş olan Qianlong daha uzun yaşadı. Tarihsel kayıtlara göre, İmparator Wu önceki yaşamında bir keşişti.
Doğudaki dini anlayışa göre: İyi işler yapan iyi kalpli bir insan, mutlaka iyi şeylerle mükafatlandırılır. Ayrıca reenkarnasyonun göksel ilkelerin adaletini temsil ettiği söylenir. Buna göre iyilikler nimetlerle mükafatlandırılmalı; kötülük işleyenler daha sonra bunun cezasını çekeceklerdir.
Bir keşiş, uygulama sürecinde sürekli olarak kötü düşünceleri ortadan kaldırır ve tüm kalbiyle iyiye döner. Bu nedenle, bir keşiş olarak önceki hayatında, İmparator Wu’nun, Tamamlanmaya ulaşamayı başaramamış olsa da, bir sonraki hayatında çok mutlu bir hayat sürmesi anlaşılabilir.
Belki de düşüncelerimizin ve tüm eylemlerimizin sorumluluğunu üstlenmemiz için bu tür olgular meydan geliyor. Doğudaki dinlerin de öğrettiği gibi, hepimiz sürekli reenkarnasyon döngüsü içindeysek, bugünkü varoluşumuzun iyi ve kötü deneyimlerinin çoğu aslında geçmiş yaşamlardan gelen eylemlere dayalı olabilir. Bu nedenle düşüncelerimiz, sözlerimiz ve eylemlerimiz konusunda çok bilinçli olmalıyız.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.