Türk Veteriner Hekimler Birliği, sahipsiz hayvanların ötanazi ile öldürülmesini içeren yasa taslağına tepki gösterdi.
Ankara’da geçen hafta TBMM’ye sunulan sahipsiz sokak hayvanlarıyla ilgili düzenlemeye karşı hayvanseverlerin tepkisi büyük oldu.
AKP iktidarı, yaklaşık iki aydır gündemde olan sokak hayvanlarının toplatılmasının ve ötenazi adı altında öldürülmesinin yolunu açan yasa teklifini TBMM Başkanlığına sundu. Önümüzdeki hafta görüşülmeye başlanacak olan 17 maddelik yasa tasarısının açıklanmasıyla birlikte birçok ilde basın açıklamaları düzenlendi.
Kamuoyuna yansıdığı günden bu yana tartışmalara yol açan teklif, hayvan hakları savunucularının da tepkisine neden oldu. İstanbul, Ankara ve Antalya’da günlerdir #sokaktayımyanındayım etiketiyle nöbet tutan Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi, eylemleri devam ediyor.
Ulus Meydanı’nda yaklaşık 500 kişi toplanarak, ellerinde “Katliama hayır” ve “Katliamdan yasa tasarısı olmaz” yazan dövizlerle protesto düzenledi.
Tepkilerini dile getiren grup, özellikle yerel yönetimlerin saldırgan, bulaşıcı hastalığı olan veya sahiplenilmesi yasaklanan hayvanlara ‘ötanazi’ uygulamasını öngören kanun teklifine karşı çıktı.
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu 2’nci Başkanı Haydar Özkan, yapılan açıklamada bu teklifin sorunu çözmeyeceğini ve Türk kültüründe öldürme veya ötenazinin yeri olmadığını vurguladı. Özkan, ötenazinin tarihsel kökenine değinerek Avrupa’da hayvanlar üzerinde başlayan uygulamaların bugün nereye varabileceği konusunda endişelerini dile getirdi.
Ayrıca, teklifin geri çekilmesi için gereken adımları atacaklarını ve “Yasayı Geri Çek” sloganıyla mücadeleye devam edeceklerini belirtti. Özkan, tasarının yasalaşması durumunda belediyelere köpekleri öldürme yetkisi vermenin vicdan ve insani değerlere aykırı olduğunu savundu.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB), sokak hayvanlarının enjeksiyonla öldürülmesini de içeren yasa teklifine karşı açıklama yaptı. Yasa tasarısının kendilerinin görüşü alınmadan hazırılandığının belirtildiği açıklamada, “sağlıklı hayvanların ötanazisi ve itlafı veteriner hekimler açısından da etik, insani ve vicdani değildir” denildi ve yasa çıksa bile bunun uygulanmayacağı belirtildi.
Sahipsiz hayvanların sayısının artmasında, yerel yönetimlerin gerekli adımları atmaması ve ve cezasızlık politikalarının etkili olduğunun vurgulandığı açıklamada şöyle denildi:
“Sahipsiz hayvan popülasyonunun artmasının en büyük nedenlerinden biri yerel yönetimlere Hayvanları Koruma Kanununun herhangi bir cezai yaptırım getirmemesi olmuştur. Kanunun 2021 yılındaki revizyonu da cezasızlığı devam ettirmiş, yerel yönetimlerce gereken adım atılmamıştır. Özet olarak; kanun çıkarılmış, sorumluluk verilmiş ama denetim yapılmamış, bütçe ayrılmamış, kanununun gereğini yapmayanlara yaptırım uygulanmamıştır.
Hipokrat’tan günümüze evrensel hekimliğin en önemli değerlerinden biri “önce zarar verme”, ilkesidir. “Yararlı olma” ilkesi ise hayvanların sağlık ve refahına verilecek zararın engellenmesi ve iyiliğin artırılması halidir. Ülkemiz veteriner hekimleri veteriner fakültelerinden insanlara, hayvanlara ve içinde yaşadığı doğaya duyarlı, toplumsal refah için çaba harcayan, meslek ahlakına sahip kişiler olarak yemin ederek mezun olurlar. Tasarıda olduğu söylenen ötanazi işlemi, hayvanların tıbbi yöntemler yoluyla, hızlı, ağrısız ve acısız bir şekilde yaşamının sonlandırılması anlamına gelmektedir. Ötanazi, ölümle karşı karşıya kalınması halinde, acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile uygulanan bir yöntemdir. Veteriner hekimler aldıkları eğitim ve ettikleri meslek yemini gereği tedavi ile ötanaziyi mümkün olduğu kadar geciktirmek, hayvan refahını sağlamak için çaba harcarlar.
Ötanazi sadece veteriner hekimler tarafından uygulanabilir ve sağlıklı bir hayvana uygulandığında katliamdan başka bir anlam taşımaz. Sağlıklı hayvanların ötanazisi ve itlafı veteriner hekimler açısından da etik, insani ve vicdani değildir, evrensel hekimlik değerleri ile de bağdaşmamaktadır. Veteriner hekimler olarak bizler bu yasa çıksa da ötanazi yapmayacağız. Önerilen bu yöntem sanıldığının aksine maliyet açısından da avantajlı değildir. Hayvana ötanazi yapılmadan önce uygulanacak prosedürler ile birlikte kısırlaştırmadan daha maliyetli ve zorludur, sahipsiz hayvan popülasyonun kontrolüne yönelik aktif bir yöntem olarak da değerlendirilemez. Ayrıca iletişim çağında Türkiye Yüzyılında ülkemizin uluslararası kamuoyunda algısını olumsuz olarak etkileyecektir.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.