Soykırımdan Bugüne Romanların Acıları Dinmek Bilmiyor  

Auschwitz’teki Roman Kampındaki Roman mahkumlar /(Fotoğraf: USHMM)

Tüm dünyada 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kamplarında katledilen Romanları anmak için gerçekleştirilen 2 Ağustos Roman Soykırımını Anma Günü  Mersin’de Akdeniz Roman Dernekleri Federasyonu (AKROFMED) tarafından gerçekleştirildi. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Sivil Toplum ile İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen “Roman Kültürünü Tanıtma” projesi kapsamında gerçekleştirilen etkinliğe kamu ve yerel yönetimlerin temsilcilerinin yanı sıra sivil toplum ve iş dünyasından da önemli kişiler katıldı.

Mersin’de ilk defa gerçekleştirilen etkinlikte yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Özgürlüğü Yok Edilen Romanlar belgeseli izlendi. Belgeselden sonra Roman orkestrası eşliğinde solist Dilek Polat Roman halkının marşı olarak kabul edilen Gelem Gelem ve Ederlezzi şarkılarını okudu.

Etkinlikte açılış konuşmasını yapan AKROMFED Başkanı Ali Daylam, Romanların ikinci dünya savaşında Nazi kamplarında yaşadıkları katliama Romanes dilinde “Samudaripen” dendiğini ve bu kelimenin anlamının “Bütün yeryüzünde ölüm” anlamına geldiğini söyledi. Bu katliamların Almanya dışında Polonya, Slovenya, Slovakya, Çekya’da ve Hırvatistan’da  yaşandığını söyleyen Daylam, o dönemde Romanların mermi pahalı olduğu için palalar ile öldürüldüğünü ve nehirlerin günler boyunca kan aktığını belirtti.  Bunun yanında pek çok Romanın da üzerinde deneyler yapıldığını ve gaz odalarında yok edildiklerini ifade etti.

O dönemde de bugün olduğu gibi Romanların hep şehirlerin çeperlerinde tutulduklarını ve şu andaki politikaların da o zamanki politikalardan farklı olmadığını söyleyen Daylam, yöneticilerin böyle acıları yaşamış ve sürekli dışlanma ve ötekileştirme ile karşılaşmış bir halkı anlayamadıklarını söyledi. Romanlar hakkında konuştukları yöneticilerin, “Neden Romanlar da okumuyorlar ki,   onlar da bizim gibi okusunlar, doktor, avukat ve mühendis olsunlar” gibi sözler söylemelerinin Romanları hiç anlayamadıkları anlamına geldiğini söyleyen Daylam; “Bunu Mersin’de neredeyse bütün yöneticiler söylüyorlar ama Romanlar için şartların eşit olmadığını anlamıyorlar. Yaşam standartları, yaşadıkları evler, hayata bakış açıları, ebeveynlerinin eğitim durumu; biz Romanlar hayata zaten 5-0 geriden başlıyoruz. O zaman şartları eşitlemek lazım. En büyük sorun burada. Yöneticilerin bu derin yoksulluğu görmemeleri ve  yukarıdan bir bakış açışı ile konuyu değerlendirmeleri maalesef bu durumu daha çözümsüz hale getiriyor.” dedi.

Çakır; ” Romanlar için elimizden geleni yapacağız.”

Daylam’ın konuşmasının ardından konuşan Akdeniz Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Sıraç Çarık Romanların yüzyıllardır çok ciddi baskı altında yaşadıklarını ve zulümlere uğradıklarını ve Romanları ciddi şekilde ötekileştirilmiş ve kimsesizleştirilmiş bir halk olarak gördüklerini ifade etti. Akdeniz Belediyesi olarak eş başkanların da soruna ilgileriyle Romanlar için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını vurguladı.

Gündeş; ” Romanlar 100 yılın üzerinde bir süredir Mersin’de bulunmalarına rağmen yeni yeni görünür olmaya başladılar. “

Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Bedrettin Gündeş de Romanların 1.000 yıl önce Hindistan’dan çıkarak dünyaya yayıldığını fakat gittikleri her yerde sahiplenilmesi gereken Romanların ötekileştirildiğini, örselendiğini ve yok edilmeye çalışıldığını söyledi. Avrupa’da da ırkçı bir zihniyetle gelen Hitler’in Romanların Avrupa halkları arasında olmasını bir tehlike olarak gördüğünü ve bu yüzden Romanlara bir soykırım uygulandığını belirten Gündeş; “Bu soykırımı geçtiğimiz yıl Ali Başkanımız ile birlikte Hırvatistan’ın Zagreb şehrinde düzenlenen anma etkinliğinde yerinde yaşadık. Oradaki anıta çiçek bıraktık.  Avrupa’da uygulanan politikalar sebebiyle Romanları orada belirli bir noktaya gelebilmişler.  Mersin’de Romanların 100 yılın üzerinde bir süredir bulunmalarına rağmen yeni yeni görünür olmaya başladılar. Bunu da toplumun çok duyarlı bir kesimi yapıyor.  Romanların hayattan bekledikleri çok fazla bir şey yok. Onların istedikleri en doğal hakları olan barınma, eğitim ve istihdam haklarının verilmesi. Bunun ötesinde istedikleri bir şey yok.” dedi.

Konuşmaların ardından davetliler soykırımı anma sergisini gezdi. Sergiyi gezen iş insanları da etkinlikle ilgili düşüncelerini şu şekilde ifade etti.

 İş İnsanı Mustafa Güler; “ Burada paylaşılanlar ırkçılığın sınırlarının nereye varabileceğini gösteriyor.”

MESİAD Başkanlar Kurulu Başkanı ve Güler Grup YK Başkanı Mustafa Güler etkinlikle ilgili düşüncelerini şöyle ifade etti; “Her şeyden önce böyle bir anma etkinliği ile Romanların yaşadıkları acılara ortak olmak ve onların acılarını paylaşmak çok önemli ve değerliydi. Umuyorum bu tür etkinlikler ile Romanların yaşadıkları acıları bir nebze de olsa  dindirebilir ve bu tür olayların tekrar yaşanmaması için destek olabiliriz.

Burada paylaşılanlar ırkçılığın sınırlarının nereye varabileceğini gösteriyor ve insanlığı nasıl bir acıya boğabileceğini bize net bir şekilde gösteriyor. Dünyanın farklı yerlerinde yaşanan bu olayların önüne geçebilmek için demokrasi, insan hakları ve hukukun insan yaşamı için vaz geçilmez olduğunu da bize anlatıyor. Bu etkinlik özellikle bu tür insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı ortak irade koymak, barbarlığı vurgulamak ve bu konudaki itirazlarımızı bildirmek açısından çok önemliydi. Etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”

İş İnsanı Hüseyin Kış; “ Her zaman önce insan mottosu ile yola çıkmalıyız.”

Etkinliğe katılan TÜRKONFED YK Üyesi ve Derya Grup YK Başkanı Hüseyin Kış da etkinlikle ilgili düşüncelerini şu sözlerle dile getirdi; “Biz iş insanları olarak sırf kimliğinden dolayı kimsenin ayrıştırılmasından ve ötekileştirilmesinden yana değiliz. Her zaman önce insan mottosu ile yola çıkmalıyız. Romanlar da hepimizin sahip olduğu haklara sahiplerdir. Romanların yaşamış olduğu bu korkunç katliamı kınıyor ve her zaman Romanların yanında olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Romanların çok zor şartlar altında yaşadıklarını görüyoruz;  eğitim ve yaşam koşulları çok kötü durumda. Hükümet ve yerel yönetimler Romanların sorunlarının çözümünde daha etkin bir rol almalıdır ve bizler de STKlar ve iş insanları olarak bu çalışmalarda onlara destek olmalıyız. Hep beraber, el birliğiyle Romanların sorunlarının çözümü için birlikte çalışmalıyız.”

Avukat Bilgin Yeşilboğaz, “İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstlüğü ilkelerinin her birimizin yaşamı için ne kadar değerli ve önemli olduğunun farkına varmalıyız.”

Mersin’de hak savunucusu kimliğiyle tanınan Mersin Baro Başkanlığı görevini yürütmüş ve Uluslararası Gazeteciler YK Üyesi Bilgin Yeşilboğaz da Romanların yaşadıkları ile ilgili olarak şunları söyledi; “Hepimiz Romanların yaşadıkları bu korkunç soykırımdan ders çıkarmalıyız. İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstlüğü ilkelerinin her birimizin yaşamı için ne kadar değerli ve önemli olduğunun farkına varmalıyız. Eşit yurttaşlık bilinci ile hareket etmeli ve Romanlar gibi farklı kültüre sahip grupların yaşaması ve yaşatılmasına özen göstermeliyiz. Sahip olduğumuz bu çok renkliliğin aslında bizim zenginliğimiz olduğuna yürekten inanıyorum. Romanların sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda desteklenmesi ve kültürlerinin yaşatılması konusunda somut adımlar ivedi şekilde atılmalıdır.”  

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.