Türk Dünyasının Komünizm ile İmtihanı; 1. Bölüm: “Ahıska Türkleri”

Fot: Dünya Ahıska Türkler Birliği

Ahıska eskiden Osmanlı toprağı olan günümüz Gürcistan sınırları içerisindedir. Ahıska halkı, müslüman Türklerden oluşur ve kendilerini “Kafkas Türkleri” olarak da tanımlarlar. Bazı Rus kaynaklara göre, onlar Kıpçak ve Karapapaklar gibi Türki halklarının bir karışımıdır. Kimi Gürcü kaynaklara göre, onlar Osmanlı döneminde, İslam dinine geçerek Türkleşmiş Gürcülerdir ve bu nedenle, “Meshet Türkleri” olarak adlandırılmaktadırlar. Bazı Türk kaynaklarına göre ise, onlar Oğuz boyuna ait Türklerdir. Ahıska Türkleri, İslam dinin Hanefi koluna mensup Müslümanlardır ve kendilerini Türk olarak kabul etmektedirler.

Ahıskalıların eski yerleşim yerleri: Adıgön, Ahıska, Azgur, Abstuban ve Aspinza vs… gibi şehirlerden ve onlara bağlı 200 kasabadan oluşmaktaydı, Ahıska’lılar sürgünlerine kadar buralarda yaşamaktaydı.

Lale Mustafa Paşa ve ordusu, 3. Murat’ın emri ile 9. Ağustos 1578 yılında Ahıska’yı fethetti ve Ahıska’yı Osmanlı topraklarına kattılar. Ahıska, 251 yıl Osmanlı Devleti’nin bir parçası olarak kaldı. 251 yıl sonra, Rusların saldırısına maruz kalan Ahıska, 28 Ağustos 1828 yılında Rus hâkimiyetine girdi ve 1829 Edirne antlaşması ile Rus Hakimiyeti resmileşti.

Ahıska Türkleri ve Komünist Zulmü

Ahıska Türkleri, Çarlık Döneminde de birçok zorluk ile karşı kaşıya kalmış bir halktır, fakat asıl zulme Komünist Devriminden sonra maruz kalmışlardır.  Lenin’in, “Ekmek, barış özgürlük” sloganları ile liderlik ettiği Ekim Devrimi olarak da bilinen, 1917 Rus Devrimi sonucu SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliği) kurulmuştur. Lenin, Komünizmin temellerini atmıştır ve kısa sürede birçok insanlık suçu işlemiştir, fakat Ahıska Türklerinin asıl zulmü ondan sonra başlamıştır. Lenin’in Rusya’da Komünist bir Devlet kurmasının ardından sadece kısa bir süre sonra 21.01.1924 yılında ölmüştür.

Ahıska Türklerin asıl zulmü Stalin ile başlamıştır.

Asıl adı İoseb Vissarionovich Cugasvili olan Josef Stalin, 1922 yılında parti kongresinde genel sekreter olarak seçilmiştir ve 1927 yılında  iktidara gelerek SSCB lideri haline gelmiştir. Stalin onun lakabı olup “Çelik adam” anlamına gelmektedir ve onun yönetim anlayışını en iyi şekilde yansıtmaktadır.

Stalin bir ‘Diktatör’dü ve demir yumruk ile ülkesini yönetiyordu. Stalin’in acımasız politikaları nedeniyle milyonlarca insanın öldüğü bilinmektedir. Rakiplerinin yanı sıra, Kırım Tatarları ve Ahıska Türkleri gibi bir çok farklı etnik gruplara da zulüm politikası uygulamıştır. Kırım Tatarları ve Ahıska Türkleri; Karadeniz kıyılarında yaşayan halklardı ve bu kıyılar çok önemli jeostratejik öneme sahipti. Stalin, bu bölgeyi Türk ve Müslüman halklardan temizlemek istiyordu.

Fot: Dünya Ahıska Türkler Birliği

40.000 Ahıska Türkü 2’nci Dünya Savaşında Sovyetler Birliği ordusuna katılmış ve Almanlara karşı savaşmıştı. Geriye kalan yaşlılar ve kadınlar ise Ahıska-Borcum demiryolunu inşa ettiler; kendi inşa etikleri bu tren yolu ile sonradan sürgün edileceklerinden habersiz bir şekilde.

31 Temmuz 1944’de “Devlet Savunma Komitesinin” gizli Stalin imzalı kararıyla 14 Kasım 1944 yılında Ahıska Türkleri zorla vagonlara bindirilerek sürgüne gönderildi. Yaklaşık bir ay süren bu yolculuk sırasında vagonlardan aşağı inmek yasaklanmıştı.  Ayrıca kötü hava koşuları ve yetersiz beslenme de bu duruma eklenince, bu durum birçok Ahıska Türkü için felaket ile sonuçlanmıştır. Bu sürgün esnasında, 17 bin ila 20 bin Ahıska Türkü hayatını yitirmiştir.

Bu yolculuk sırasında hayata tutunmayı başaranlar ise, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a yerleştirilmiştir. Özbekistan’da 1989 Feragana olaylarının patlak vermesi ile Ahıska Türkleri tekrardan oradan sürgün edilmiş ve Ukrayna, Azerbaycan ve Rusya’ya yerleştirilmişlerdir. Rusya’ya yerleşen Ahıska Türklerinden yaklaşık 15.000 kadar bir nüfus ABD’ye göç etmiştir.

Burada belirtmek gerekir ki, Ahıska Türkleri Sovyetler Birliği için çalışmış, savaşmış ve fedakarlıkta bulunmuş bir halktı. Buna rağmen sürgün edilmişlerdir ve sürgün esnasında ve sürgün sonrasında yaşadıkları ülkelerde birçok acı ve çile çekmişlerdir. Şu anda, dünyanın dört bir tarafında yaklaşık 600.000 civarı Ahıska Türkü yaşamaktadır. Gürcistan, hala ülkelerine geri dönmek isteyen Ahıska Türklerine birçok sorun çıkarıp engel koymakta ve ayrıca Ahiska Türklerinin yerine yerleştiren Ermeniler de buna karşı çıkmaktadır. Ahıska Türklerinin zulmünü anlatın birçok şiiri vardır, bunlardan biri şöyledir:

GURBET

Dedim gönül sana gitme,

Çetin olur yolun gurbet.

Hısım akraba bulunmaz,

Düzde kalır ölün gurbet.

Ataşa yandırma özün,

Ah çeker, kan ağlar gözün,

Garip yerde geçmez sözün,

Kısa eyler dilin gurbet.

Sefili oda yandırır,

Kim su serper, kim söndürür…

Bin günün bire indirir,

Ahir büker belin gurbet.

Ahıskalı Aşık Sefili

Fot: Dünya Ahıska Türkler Birliği

Komünizmi anlamak

Komünizmin Kara Kitabı’na göre, 20. yüzyılın komünizm devrimleri esnasında yaklaşık 100 milyon kişi ölmüştür. Bunlardan 20 milyonu Sovyetler Birliği, 65 milyonu Çin, 1 milyonu Vietnam, 2 milyonu Kuzey Kore, 2 milyonu Kamboçya, 1 milyonu Doğu Avrupa, 1,7 milyonu Afrika ve 1,5 milyonu Afganistan vatandaşıydı.

Komünizmin ortaya çıkmasının en büyük nedenlerden biri ise, 1859 yılında yayınlanan “Türlerin Kökeni” kitabıdır. Evrim teorisinin tezleri, insanları ilahi kudret ve inançlarından kopartıyordu. Komünist Parti, Darwin teorisinin hayatta kalma mücadelesinden etkilenerek, kendilerince bunun bir sınıf mücadelesi gerektirdiğini savundu ve “mücadele” kavramını benimseyerek ilerleyen dönemde Komünist Parti’yi yaymak ve gücünü sağlamlaştırmak için daima savaştan yana oldular. Ekonomik olarak herkesin eşit olması gerektiğini savundukları için hızlı bir şekilde birçok takipçileri oldu.

Komünist hareketin kendisi aslında, 19. yüzyılın Avrupa işçi hareketinden gelmekteydi. Teorik altyapısı ise Karl Marx’ın : “Das Kapital” ve “Komünist Manifestosu” eserleriydi. 1917 yılında, Rus Komünist Partisi’nin kurulmasından sonra, sırayla birçok ülkede komünist devletler kuruldu. Onlar kanlı devrimler ve şiddetli iç çatışmalar sayesinde dünyamızda kendilerine yer edindiler.

Güzel olanı hedeflemek ve orta yolu bulmak insan doğasında vardır, fakat komünizm; sınıflar çatışmasını, ateizmi, nefret ve kini dayatmaktadır. Bu ideoloji inancı, binlerce senelik kültürü ve gelenekleri yok etmiş ve bu da insanlığı bir felakete doğru itmiştir.

Marx’ın, “Din halkın afyonudur” sözü çok meşhurdur ve bir çok Komünist tarafından benimsemiştir. Komünizm dine, geleneklere ve ahlaki kuralara karşıdır, onlara göre insan gelişmiş bir hayvandan başka bir şey değildir, bu yüzden onlara karşı olanlarla hiç acımadan mücadele eder.

Ahiska Türkleri ise temelde dinlerine, örf ve adetlerine bağlı oldukları için Komünist zulmün kurbanı olmuşlardır.

Evren Durmaz, Epoch Times TR

Bu makalede ifade edilen görüşler yazarın görüşleri olup Epoch Times’ın görüşlerini yansıtmamaktadır.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.