Yaşamın Sihirli Büyücüleri Olan Bitkilerin İlginç Özellikleri
Dünyada yaşam, bitkilerin güneş ışığındaki enerjiyi kullanarak kendi besinini üretmesi üzerine kurulmuştur.
İnsanoğlunun tükettiği besinin temelini fotosentez sırasında açığa çıkan aminoasitler oluşturur. Tüketilen hayvansal gıdalar da zaten hayvanların bitkilerle beslenmelerinin bir sonucudur. Yine bitki besinin hammaddesi olan topraktaki humus denilen organik madde de toprağa giren bitki ve hayvan atıklarının ayrışmasıyla oluşur. Gezegenimizdeki canlılığın temelini oluşturan gelişmiş canlılardan oluşan toprak üstü yaşam kadar, genellikle basit yapıdaki canlılardan oluşan toprakaltı yaşam için de bitkiler önemlidir.
Dünya üzerinde 350.000 yakın türe ait 287.655 alt türü bulunan bitkiler dünyasını öğrenmek, yaşamın bilinmeyen bir çok sırlarını da keşfetmemizi sağlar.
Örneğin günde elli milyon kilometrekarelik yaprak yüzeyi altında bulunan gözeneklerden bitkiler karbondioksit emip, fotosentez sonucu insanlar ve hayvanlar için gerekli oksijeni havaya, besin maddesini de kendisine depolamaktadır.
Yaşamın sihirli büyücüleri olan bitkilerin ilginç özelliklerini birlikte tanıyalım.
Çağdaş botaniğin temellerini atan on sekizinci yüzyıl botanikçileri bitkilerin insan ve hayvanlardan ayrılan en önemli özelliklerinin devinimsizlik olduğunu öne sürerken yirminci yüzyılın başlarında ise bitkilerin en becerikli insan ve hayvanı aratmayacak özgürlük ve zariflikle gövde bölümlerini hareket ettirebildikleri ancak bu gerçeğin farkında olmayışımızın tek nedeninin ise bitkilerin bizlere oranla çok yavaş hareket etmeleri olduğunu savundular.
Günümüzde gelişmiş fotoğraf ve kamera sistemleriyle artık tomurcukların ve sürgünlerin uzamasını, yaprak ve çiçeklerin değişimlerle bükülüp, titreşmelerini, filizlerin ve sülük gövdelerin kıvrılarak uzamalarını ve ihtiyacı olan desteğe tutunmaları izlenebilmektedir.
Doğanın En İyi Tırmanıcıları
Bitkilerin büyüme süreci aslında bir takım hareketler dizisinden ibarettir. Asma gibi tırmanıcı bitkilerde olan sülük gövde dediğimiz sürgünü altmış yedi dakikada 360 dereceyi tarayarak tutunacak bir nesne bulunca 20 saniye içerisinde tüneğe sarınmaya başlar. Bir saatte öyle sıkı dolanır ki tutunduğu yerden sökmek imkansız olur. Daha sonra mantar açacağı gibi bükülen sülük, asma dalını kendine doğru çekerek yükseltir. Kendini taşıyamayan tırmanıcı bitkiler, kendilerine en yakın dikilmiş bir sırığa doğru sürüklenirler. Eğer desteğin yeri değiştirilirse sarmaşık birkaç saatte yönünü yeni doğrultuya çevirir. Peki önüne engeller konan ve yaralanabileceği desteği görmesine olanak bulunmayan bir bitki nasıl olup da hiç şaşmadan, ihtiyacı olan desteğe doğru büyüyebilmektedir?
Günümüz botanikçileri bu soruların cevabını bilimsel olarak yaşaması için ihtiyacı olan güneş ışığına yönelme ve yapraklarının ve gövdesinin daha çok ışıktan yararlanması ve fotosentez yapmasını sağlamak şeklinde açıklarlar. Bunu bitkilerin bir tür niyetlenme gücüne sahip oldukları şeklinde de söyleyebiliriz. Bu niyet yaşamını sürdürme ve genetik özelliklerini gelecek nesillere aktarma. Bitkiler, en temel yaşamsal varoluşları olan bu özellikleriyle evrenin temel karakteristiği olan doğruluk, merhamet ve hoşgörüye adapte olmuşlardır. Bitkinin yaşamda var oluş gerçeği besin olmak merhamettir aslında. Kendi var oluş amacına ulaşmak için ihtiyacı olan suya, besine, ışığa ulaşabilmek sabırla ve şaşmaz bir doğrulukla mümkün olabilir. Bitkilere biraz daha yakından baktığımızda yaşam serüvenlerinde gelişmiş algılarını ve zekalarını hayran kalmamak mümkün değil. (Sürecek…)