‘Yavaş Hareket Eden Bir Soykırım’: İnsan Hakları Avukatı Çin’in Zorla Organ Toplamasına Dikkat Çekiyor

Falun Gong uygulayıcıları, 18 Temmuz 2021 tarihinde Çin’de, Brooklyn, NY’de Falun Gong’a yapılan zulmün 22. yılını kutlayan bir geçit törenine katıldılar. (Chung I Ho/The Epoch Times)

Amerika, ilk kez 15 yıl önce The Epoch Times tarafından bildirilen komünist Çin’in inanç mahkumlarından zorla organ toplama uygulaması konusunda harekete geçmek için uzun bir yol kat etti.

27 Mart’ta ABD Kongresi, Çin Komünist Partisi’ni, (ÇKP) inanç mahkumlarından zorla organ toplaması nedeniyle, cezalandırmak için bir yasa tasarısını kabul etti ve bu da ülkedeki vahşete karşı koymak için, ilk ‘sembolik olmayan’ yasama önlemi oldu.

‘2023 Zorla Organ Toplamayı Durdurma Yasası’ olarak adlandırılan yasa, zorla organ kaçakçılığına karışan herkese yaptırım uygulamayı amaçlıyor. Her yabancı ülkede bu tür faaliyetler, yıllık hükümet raporlaması gerektirir. Dahil olduğu tespit edilenler, 1 milyon dolara kadar ceza, 20 yıl hapis cezası veya 250.000 dolara kadar para cezası ile karşı karşıya kalacak. Tamamlayıcı versiyonu Senatoyu geçerse tasarı, ABD başkanının imzasına hazır olacak.

Ünlü uluslararası insan hakları avukatı David Matas ve insan hakları avukatı ve eski bir Kanada milletvekili olan merhum David Kilgour, konunun soruşturulmasında öncülerdir. Bulguları ilk olarak Temmuz 2006’da yayınlandı.

Epochtv’nin “Amerikan Düşünce Liderleri” programında yakın tarihli bir röportajda Matas, dünyanın organ talebi üzerine öldürmenin var olduğunu bilmediği veya buna inanmadığı zamanlarla ilgili araştırmasını paylaştı. O ve Kilgour, haberlerin patlak vermesinden aylar sonra çalışmalarına başladılar.

Mart 2006’da, Çinli bir doktorun eski karısı, Annie takma adıyla, Washington’da yaptığı bir basın açıklamasında; eski kocasının Çin’in kuzeydoğusundaki bir hastanede Falun Gong uygulayıcılarının kornealarını aldığını bildirdi. Falun Gong, Temmuz 1999’dan beri, doğruluk, merhamet ve hoşgörü ilkeleriyle, Çin’de acımasız zulme maruz kalan manevi bir uygulamadır.

Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan ‘Falun Gong Zulümünü Araştırma Koalisyonu’ bağımsız soruşturma arayışında, insanların kendisine farklı insan hakları ihlalleri hakkında gelmesine alışkın olan Matas’a başvurdu. Ancak, her istek üzerinde çalışamadığı için, başka bir çözüm belirleyerek yardımcı olmaya çalıştı.

Ancak bu sorunla başa çıkmanın kolay bir yolu veya bariz bir alternatifi olmadığını fark etti.

“Bana doğrudan söylenen şey, eğer bu olursa ceset kalmaz ve herkes yakılır. Otopsi yok, failler ve mağdurlar dışında tanık yok. Her şey kapalı bir ortamda gerçekleşir” dedi Matas. “Çin hastanesi ve hükümet hapishane kayıtları dışında erişilemeyen hiçbir belge yok. Suç mahalli yok. Ameliyathane hemen ardından temizlenir.”

Çok fazla iş olacağını bilse de davayı aldı. Annie’nin haklı olduğunu kanıtlamaya çalışmadığını söyledi. Bunun yerine, hikayenin tarafları olan Annie ve ÇKP’ye atıfta bulunarak, davayı “o dedi, bu dedi” düzeyinde bırakmak yerine, bir sonuca varabileceğini düşünerek açık fikirli davrandı.

(Soldan Sağa) David Kilgour, David Matas ve Ethan Gutmann, ‘Bloody Harvest/The Slaughter: An Update’ kitabının yazarları, Londra, İngiltere, 25 Kasım 2014. (Simon Gross/The Epoch Times)

‘Tüm Kanıtların Toplanması’

“Kilgour ve benim vardığımız sonuç, tek bir çarpıcı kanıtın sonucu değildi; bir araya getirilen tüm kanıtların birikimiydi” dedi Matas.

Soruşturma sırasında göze çarpan bazı şeyler vardı.

İlk olarak, büyük bir Falun Gong uygulayıcısı grubu, ailelerini ve işyerlerini töhmet altında bırakmamak için kimliklerini açıklamadı. Matas’a göre, “Bu son derece savunmasız bir nüfustu.”

Çin Komünist Partisi, uygulamanın 1992’de halka tanıtılmasından sonra, Falun Gong‘a sağlık yararları için övgüde bulunmuştu. Bununla birlikte, 1999 yılında, Falun Gong, ÇKP’den 10 ila 40 milyon uygulayıcı ile sayıca daha fazlaydı. “Parti, o zamanlar anti-komünist değil, komünist olmayan Falun Gong’un popülaritesi karşısında kendi popülaritesi konusunda endişelenmeye başladı” diye ekledi. ÇKP’nin güvensizliği, Temmuz 1999’da ülke çapında başlatılan bir zulme yol açtı.

Matas’ın görüşüne göre, Falun Gong‘un barışçıl direnişi, bir şekilde bir hata olduğu inancıyla başladı. “Çoğu insan Komünist Partinin iç dinamiklerine aşina olmadığı için bir yanlış anlaşılma olmuştu. Falun Gong‘un iyi olduğunu söyleyen bu protestoları, sanki Parti bir hata yapmış ve onun kötü olduğunu düşünmüş gibi ele aldınız. “Oysa aslında, Parti’nin Falun Gong ile olan sorunu, onun ‘iyi’ olmasıydı.”

Başlangıçta, sayıları ÇKP’nin gözaltı tesislerini aştığı için birçok Falun Gong protestocusu tutuklandıktan sonra serbest bırakıldı. Ancak bu taraftarlar daha sonra protestoları nedeniyle ev ortamlarının mağdur edildiğini fark ettiler. Aileleri ve işyerleri tacize uğradı ve hatta maddi cezalara maruz kaldı. Bu nedenle tekrar protesto ettiklerinde kimliklerini gizli tuttular. Sonuç olarak, ailelerinin nerede oldukları hakkında hiçbir fikirleri yoktu.

İkinci olarak, Matas ve Kilgour, neredeyse sadece Falun Gong uygulayıcıları üzerinde bir dizi kan testi ve organ muayenesi yapıldığını fark ettiler. Matas, soruşturmaya başladığında, Falun Gong uygulayıcılarının çoğunun, zorla organ toplama hakkında bilgi sahibi olmadığını, bunun yerine Çin’in çalışma kamplarında ve hapishanelerinde işkence ve taciz hakkında konuşmak istediklerini söyledi. Taraftarlar kan testi bilgilerini gönüllü olarak vermemiş olsalar da, Matas bunu itiraf ettirebilir ve bir örnek bulabilir.

Üçüncüsü, müfettişler, organ nakline ihtiyaç duyan hastaların akrabaları gibi davranarak Çin hastanelerini arayabilirler. Meditasyon yapan uygulayıcılar genellikle diğer organ kaynaklarından, örneğin idam mahkûmlarından daha sağlıklı olduklarından, özellikle ‘Falun Gong organları’ isteyeceklerdi. Ve doktorlardan gelen cevaplar da doğrulayıcıydı. Matas, “Belki [doktorlar] sadece satış yapmaya çalışıyordur” demeye hazır olduğunu söyledi. “Kim bilir?” Belki de bu doktorların 2006 kayıtlarındaki cevaplarının olası bir açıklaması buydu.

Ancak çok geçmeden, çoğunluğu ÇKP’ye ait olan bir TV kanalının hazırladığı 2008 tarihli bir belgesel, Matas için bu olasılığı dışladı.

Phoenix TV programında, bir kaydın transkripti (pdf), Falun Gong ile ilgili şeyler hariç, çağrıyı ve transkriptteki tüm içeriği kabul ettiğini kabul eden Çinli bir doktora sunuldu.

“Kendi sesiyle, söylediğini inkar ettiği şeylerle, söylediğini kabul ettiği şeyler arasında kusursuz bir şekilde iç içe geçen bir kaydımız var. Bunun teknolojik olarak mümkün olup olmayacağını bile bilmiyorum ama bunu yapmadığımızı çok iyi biliyorum” diyen Matas, ÇKP’nin tüm telefon görüşmelerini reddedebileceğini ve doktorun iş kazanmak için herşeyi yapabileceğini belirttiğini de sözlerine ekledi.

Yine de Matas’a göre ÇKP, birbiriyle çelişen iki hedefle ilgili ikili sorunu nedeniyle bunu yapmadı: organ nakli işini teşvik etmek ve zorla organ toplamayı reddetmek.

“Her ikisini de aynı anda yapmak çok zor; Halka açık olarak ne yaptıkları hakkında konuşun, halka açık bir şekilde tanıtın, halka açık bir şekilde reklam yapın ve sonra da bunun olmadığını söyleyin “diye ekledi. “Bu kanıtlayıcı izleri her yerde bırakıyorlar. Sadece buna nasıl baktığımızı ve ne yaptıklarını nasıl gösterdiğini gördüklerinde, o zaman ortadan kayboluyor. “

Falun Gong uygulayıcıları, 13 Mayıs 2022’de New York’ta Çin rejiminin zorla organ toplama da dahil olmak üzere manevi uygulamaya yönelik acımasız zulmü hakkında farkındalık yaratmak için bir geçit törenine katıldılar. (Larry Dye/The Epoch Times)

‘Yavaş Hareket Eden Soykırım’

Matas, Falun Gong uygulayıcılarından zorla organ toplamayı “yavaş hareket eden bir soykırım” olarak nitelendirdi. “Herkesin bir anda veya kısa bir süre içinde öldürülmesi değil. On yıllardır devam ediyor. 2001’de başladı ve şimdi 2023 yani 22 yıldır devam ediyor.” Uygurların son yıllarda artan bir organ kaynağı haline geldiğini de sözlerine ekledi. Ona göre, Falun Gong uygulayıcılarının, Falun Gong kimliklerinden vazgeçmeleri ve öldürülmekten kurtulmak için, uygulamalarından vazgeçebilmeleri, cinayetin soykırım doğasını değiştirmez. Bunun, suçlunun grup tanımını veya soykırımın hedeflerini kontrol etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Ayrıca, kâr elde etmenin kısmi bir motivasyon olduğunu, ancak birincil itici güç olmadığını söyledi.
“Bunu [Falun Gong taraftarlarından zorla organ toplaması] yönlendiren şey para değildir. Komünist Parti, Falun Gong‘u para için bastırmadı. Falun Gong‘u bastırdılar çünkü çok popülerdi. Onların görüşüne göre, Çin Komünist Partisi’nin hegemonyasını tehdit ediyordu.” dedi.

‘Hala gidecek Çok Yol Var’

Matas, Kilgour ve Falun Gong uygulayıcılarının yorulmak bilmeyen çabalarıyla, birçok ülke ve politikacı konu hakkında bilgi sahibi oldu.

Matas ve Kilgour çalışmalarına ilk başladıklarında organ nakli istismarıyla mücadele etmek için bölge dışı bir mevzuat mevcut değildi.

Matas’a göre, şimdi, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada da dahil olmak üzere 19 ülke, yurtdışında organlar için cinayet işleyen kişilerin yurtiçinde yargılanabilecekleri bölge dışı yasaları kabul etti. “Ama bu sadece 19 ülke. 194 ülke var ve daha gidecek çok yol var” dedi.

Ayrıca, Avrupa Konseyi’nin insan Organlarının Kaçakçılığına Karşı bir Sözleşmesi vardır ve hükümetleri insan organlarının yasadışı olarak çıkarılmasını cezai bir suç olarak belirlemeye çağırır.

Anlaşma, Arnavutluk, Belçika, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Letonya, Malta, Moldova, Karadağ, Norveç, Portekiz, Slovenya, İspanya ve İsviçre dahil olmak üzere Avrupa Konseyi’nin 13 üye ülkesi tarafından imzalandı ve onaylandı. Bir gözlemci devlet olan Kosta Rika da sözleşmeyi onaylamıştır. Ek olarak, ne üye ne de gözlemci olan bir devlet olan Şili de bunu yapmaya davet edildi.

Haber : Terri Wu ve Jan Jekielek, The Epoch Times


Çeviri : Tijen A.Ç. The Epoch Times, Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.