Zorla Organ Toplamaya Karışan Çinli Doktorlar Eğitiliyor

Falun Gong uygulayıcıları 9 Eylül 2022’de Polonya’nın başkenti Varşova’nın merkezinde bir yürüyüş düzenlediler. Yürüyüşleri sırasında, Çin’deki organ toplama faaliyetlerine dikkat çekmek için pankartlar taşıdılar. (Fotoğraf: Mihut Savu – The Epoch Times)


Zorla organ toplamada yer almakla suçlanan Çinli doktorlar, Oxford tarafından tasarlanan eğitimlere katıldı. Eğitim programında yer alan Çin hastanelerinin en az yarısı devlet onaylı zorla organ toplama
faaliyetlerine karışmakla suçlanıyor.


Oxford Üniversitesi, zorla organ toplamada yer aldığı iddia edilen Çinli doktorlar için bir eğitim
yapıyor. Çin’de zorla organ toplama, devlet onayı ile gerçekleştiriliyor.


Yapılan eğitim hakkındaki web sitesine göre, Yeni Ufuk girişimine kayıtlı 114 Çinli doktor var. “Yeni
Ufuk”, Çin’le diğer ülkelerdeki nakil doktorları arasında bilgi alışverişini kolaylaştırmak için tasarlanan
bir girişimdir. Yeni Ufuk’a geçen yıl 62 hastane, iki araştırma merkezi ve bir organ dağıtım merkezi
katıldı.


Bu proje, başta Falun Gong uygulayıcıları olmak üzere inanç mahkûmlarını ve Uygur halkını kullanıyor.
Çin rejimi, kâr amacıyla zorla organlarını toplayarak devlet onaylı geniş çaplı öldürme suçlamalarıyla
karşı karşıya.


Eğitim programını onaylayan Avrupa Organ Nakli Derneği’ne (ESOT) göre, 2020-2022 müfredatında
35 uluslararası etkinlik düzenlendi. Oxford Üniversitesi de, bu etkinlikler kapsamında
Transplantasyonda Kanıt Merkezi (CET) oturumlarını planladı.


Oxford Üniversitesi, The Epoch Times’a CET’in on web semineri sağladığını bildirdi.


Programın üç “onur konuğundan” biri olan Profesör Zheng Shusen, Çin Mahkemesine sunulan kabul
mektubunda, “ciddi insan hakları ihlallerinde, doğrudan ve dolaylı olarak suç ortağı” olmakla suçlandı.
Sir Geoffrey Nice başkanlığındaki Londra merkezli halk mahkemesi, Çin rejiminin işkence ile insanlığa
karşı suç işlediğini tespit etti.

Nice, 2019 yılında eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milošević’in
yargılanmasına öncülük eden ünlü avukattır. Bu durum, inanç mahkûmlarından devlet onaylı zorla
organ toplanmasının açığa çıkmasında önemli bir gelişme oldu. İnanç mahkûmlarının büyük
çoğunluğunu Falun Gong uygulayıcıları oluşturuyor.


Ayrıca mahkeme üyeleri kararlarında, soykırım suçunu gösteren fiziksel eylemlerin gerçekleştirildiğine
dair “hiçbir şüpheleri” olmadığını belirttiler. Bu eylemler arasında Soykırım Sözleşmesi’nde listelenen
beş eylemden üçü mevcuttur. Ancak, Çin rejiminin net olarak bir soykırımın gerçekleştiğine karar
vermekten kaçındılar. Bunun nedeni, rejimin grubu yok etmeye yönelik niyeti ile organların satışından
büyük kârlar elde etmeye yönelik niyeti arasında ayrım yapamamaları.


Falun Gong, “Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü” ilkelerine sahip manevi bir disiplindir. 1999 yılında
zulmün hedefi haline gelmeden önce, 1992 yılında Çin’de oldukça popülerdi.


Uygulayıcılar gerekçe gösterilmeden hapis cezalarına, tacize, sosyal dışlanmaya, işkenceye ve
öldürülmeye maruz kalmışlardır.


Belirli doktorların zorla organ toplama olayına dâhil olduğunu doğrulamak son derece zor. Buna,
rejimin şeffaf olmayan yapısının neden olduğunu belirtmekte fayda var. Dünya Falun Gong Zulmünü
Araştırma Örgütü (WOIPFG), zorla organ toplamaya ilişkin bir araştırma raporu serisi yayınladı.
Yayınında, “bugün Çin’de mevcut tüm nakil tesislerinin canlı organ toplama işlemine katıldığını” iddia
etti.


2023’te düzenlenen “Yeni Ufuk” eğitim programına katılan Çin hastanelerinin neredeyse yarısı (29’u),
WOIPFG araştırmasının ana hedefleri arasında yer alır.

Belgelere göre, araştırmacılar bilgi toplayabilmek için, potansiyel organ alıcısı hasta kılığına girerek
kimliklerini gizlediler. Hastanelerin yaklaşık 10’unda, görevliler Falun Gong uygulayıcılarının
organlarını kullandıklarını itiraf ettiler ya da inkâr etmediler. Geri kalan hastanelerde ise nereden
geldiği açıklanamayacak kadar çok sayıda, nakil için hazır organ mevcuttu.


Profesör Zheng hakkında Çin Mahkemesine yapılan başvuruya göre, birçok cerrahr Çin rejiminin Falun
Gong’a karşı yürüttüğü zulüm ile doğrudan bağlantılıdır. Zheng 2007’den 2017’ye kadar, Çin Kült Karşıtı Derneği’nin Zhejiang şubesinin başkanı olarak görev yaptı. Dernek, Falun Gong’a karşı karalayıcı propaganda yaymak ve uygulayıcıları inançlarından vazgeçmeye zorlamak için yöntemler geliştirmek üzere kurulmuştur.


Hem WOIPFG hem de Çin’de Organ Nakli İstismarını Sonlandırma Uluslararası Koalisyonu (ETAC),
Zheng’in 2005 yılında yazdığı bir makaleye dikkat çekmiştir. Zheng makalesinde Çin’de gönüllü donör
sisteminin bulunmadığını yazdı. Ayrıca tüm idam mahkûmlarının yedi gün içinde infaz edildiği belirtti.
Söz konusu makale, Zheng’in 2000-2004 yılları arasında 46 acil karaciğer nakli ameliyatındaki
performansını belgelemektedir.

Zheng Shusen çalıştığı hastanenin önünde görülüyor. (Fotoğraf: The Epoch Times)


ETAC mektubunda, “idam mahkûmları dışındaki kişilerin de organları için infaz edildiği” öne sürüldü.
Açıklama olarak 46 mahkûmun infazının karaciğer nakline ihtiyaç duyan hastalarla aynı zamana denk
gelmesi gösterildi. İhtimal dahilinde olamayacak kadar mucizevi senaryoda, mahkumların tamamının
kan grupları hastalarla uyumluydu.


2017 yılında Liver International dergisi, Zheng tarafından kaleme alınan bir makaleyi geri çekti.
Gerekçe olarak, “yazarlar idam edilen mahkumların organlarını kullanmadıklarını kanıtlayamadılar”
denildi.


WOIPFG tarafından sağlanan belgelerde, 2023 programına katılan bir başka doktor He Xiaoshun’dan
da söz ediliyor. Bir araştırmacı Xiaoshun’a, 2018 yılında Falun Gong uygulayıcılarından alınan sağlıklı
organların kullanılıp kullanılmadığını sordu. Xiaoshun araştırmacının ısrarla sormasına rağmen, bu
organların kullanıldığı iddiasını reddetmedi.

Xiaoshun, Guangzhou’daki Sun Yat-sen Üniversitesi Hastanesinin müdür yardımcısı görevini halen
sürdürmektedir. Aynı hastanede çalışan bir başka doktor da, 2015 yılında Falun Gong uygulayıcılarının
organlarının alındığını doğruladı.


“Yeni Ufuk” programının proje direktörü Xue Wujun, Xi’an Jiaotong Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi yöneticisidir.

WOIPFG’nin bildirdiğine göre, bir doktor 2006 yılında Falun Gong uygulayıcılarının organlarını
kullandığını itiraf etti.


Oxford Üniversitesi’nden bir sözcü konu ile ilgili açıklamalarda bulundu. “Oxford, idam edilen
mahkûmların organlarının alınmasına yönelik insanlık dışı uygulamayı tümüyle kınamaktadır.
Üniversitemiz, Çin’in bu uygulamaya son vermesi için uluslararası kuruluşlara baskı yapılmasında, ön
saflarda yer almıştır. Artık Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Organ Nakli Derneği ve diğer uluslararası
kuruluşlar, Çin’de yasal organ nakli eğitimi ve araştırmalarının desteklenmesine izin vermektedir”
dedi.


“Transplantasyon Kanıt Merkezi (CET), akademik organ nakli araştırmalarında kaliteyi
desteklemektedir. Merkezden, Çin’deki akademik araştırma uygulamalarının standartlarını
yükseltmek amacıyla web seminerleri sağlaması istenmiştir. New Horizon programında veri analizi,
araştırma yayını ve araştırma etiği konularını içeren sanal sunumlar gerçekleştirilmiştir. Ancak CET,
nakil uygulaması veya ameliyatı konusunda herhangi bir eğitim vermemiştir.”


ESOT “organ bağışı ve nakli alanında en yüksek etik standartları korumaya, derinden bağlı olduğunu”
belirtti.

Açıklamada “ESOT, etik dışı organ alımını ve buna eşlik eden etik dışı yöntemleri kesin bir dille
kınadığını yinelemektedir” denildi. “Ortaklıklarımız ve işbirliklerimiz, akademik bilgi alışverişine ve etik
uygulamalara yönelik temel ilkelerimize sıkı sıkıya bağlıdır. Temel amaçlarımız organ nakli bilimini
ilerletmek, en iyi klinik bakımı sağlamak ve ameliyat sonuçlarını iyileştirmektir.”


Ayrıca “Organ kaçakçılığı, zorlama veya istismarla bağlantılı tüm faaliyetlere şiddetle karşı çıkıyoruz.
ESOT, uluslararası deklarasyonlar ve yönergelere uygun olarak, organ naklindeki etik dışı
uygulamalara karşı dayanışma içindedir” ifadelerine yer verildi.

Annie Wu bu habere katkıda bulunmuştur.


Yazan: Lily Zhou, The Epoch Times İngiltere
Çeviren: Şendağ Gökçe, The Epoch Times Türkiye

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.