UNESCO Tarafından Dünya Miras Listesine Alınan Safranbolu
Kent dokusunu olduğu gibi koruyabilmiş olması ile UNESCO’nun Dünya Miras Listesi başkenti olarak seçilen tarihi bir kasaba. Safranbolu…
Safranbolu, Karadeniz kıyılarını, Batı, Kuzey ve Orta Anadolu’ya bağlayan yol üzerinde yer alan tarihi bir ilçedir.
14. yüzyılın başlarından bu yana Türklerin hakimiyetinde olan Safranbolu, Türk kentsel tarihinin bozulmamış örneği olarak, geleneksel şehir dokusu, ahşap yığma evleri ve anıtsal yapılarıyla bütünü sit ilan edilmiş ender kentlerden biri olarak 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaya başlamıştır.
M.Ö. 3000 yılına kadar tarihlendirilen Anadolu’nun Karadeniz’in kıyısında Paflagonya olarak adlandırılan bu bölgede; Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, Çabanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği sürmüştür.
Türklerin kesin egemenliğine ise 1196 yılında Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan’ın oğlu Melik Muhiddin Mesut tarafından geçirilmiştir.
Tarihi Safranbolu Konakları
17. yüzyılın sonlarında yapılan Tarihi Safranbolu Konakları, sıcak sorunu çözmek için yüksek bölgede kurulmuştur. 2 veya 3 katlı olan konaklarda ilk katlarında ahırında bulunabileceği hayat altı (ayak altı) denen bölüm vardır. Kapılarda 2 tane tokmak bulunur. Tokmaklardan kalın ses çıkartanı erkekler tarafından, ince ses çıkartanı ise kadınlar tarafından kullanılır. Her evde 7-8 oda bulunur, her oda bir ailenin rahatça yaşam alanı olabileceği şekilde tasarlanır. En üst katta ise kayınvalideye ait olan misafirlerin ağırlandığı Baş oda bulunmaktadır.
Konaklarda sıkça geyik boynuzları görülür. Geyik boynuzunun uğur getirdiğine inanılır.
Konaklara çevreden besleme kızlar alınır. Evlenme yaşına geldiğinde evin kızı gibi evlendirilir ve konağa yeni bir kız alınır. Misafirlere servis yapan besleme kızları, misafirlikte yoğun olarak erkek bulunursa, misafir odasının duvarındaki döner dolaptan servis yaparlar.
Alt katlarda penceresi bulunmayan konakların üst katlarındaki pencerelerinde ahşap kafesler bulunur. Bu kafesler, evin kızlarının dışarıdan görülmeden pencere kenarlarına oturabilmeleri içindir.
Safranbolu, ismini eski dönemde bolca yetiştirilen safran adında bir çeşit küçük bahçe bitkisinden almaktadır. Safran, pembe, sarı veya beyaz renklerde baharın ilk sıralarında açar. Sarı tomurcukların öğütülmesi sonucu bir gramı ile 2 ton su, sarı renge boyanabilir. Öğütülen yoğun madde, ilaç sanayinde ve kimyasal renklendirmede kullanılır. 19. yüzyılda tonlarca safran İngiltere’ye ihraç edilmiştir. Günümüzde ise safranın yetiştirilme alanı oldukça daralmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması döneminde ilçe Zonguldak’a bağlanmış, ardından bir dönem Kastamonu’ya bağlanmıştır. 1996 yılında Karabük il olunca Safranbolu, Karabük’e ait bir ilçe olmuştur.
Kömüş Yutan Şelalesi
Safranbolu’nun yakınında bir cennet olarak nitelendirilen Bulak Kanyonu’nda Kömüş yutan şelalesi bulunmaktadır.İsminin Kömüş Yutan Şelalesi olmasının ise bir sebebi vardır;
Kömüş Yutan suyunun içinde kayalığın altına çeken bir girdap oluyormuş. Bu nedenle insanlar o kayalığa yaklaşmıyormuş. Eski zamanlarda bir gelin konvoyu köprüden geçerken asma köprü, asya mandası olarak ta bilinen kömüşlerin ağırlığına dayanamamış ve kopmuş. Gelin ve damat ile birlikte suya düşmüşler ve bulunamamışlar. Bu efsane üzerine şelalenin ismi Kömüş Yutan olarak anılmaya başlanmış.
Safranbolu Yemekleri
Safranbolu, sadece evleri ile değil yemekleriyle de damakta tat bırakan bir belde.
En meşhur yemeklerinden biri Peruhi. Peruhi, adeta et yemeyenler için yapılmış bir mantı. Mantının içine et yerine şırınga ile süzme yoğurt konup pişiriliyor.
Yemeklerden bir diğeri cevizli yayım ise tereyağının keşle kavrulması ve üzerine ceviz serpiştirilmesi ile yapılıyor.
Bükme pide, kuyu kebabı, güveçte yaprak sarması, susamsız yapılan Safranbolu simidi, ev baklavası gibi yiyecekler Safranbolu lezzetlerinin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.