Türkiye Barolar Birliği (TBB) “Büyük Savunma Mitingi”, 27 Nisan 2024 tarihinde, Ankara Anıtpark’ta “Avukat İçin de Adalet” isteyen binlerce meslektaşın katılımıyla yapıldı.
Türkiye Barolar Birliği’nin çağrısıyla, binlerce avukat ‘Büyük Savunma Mitingi’nde bir araya geldi.Yürüyüş kortejinin oluşturulmasının ardından binlerce avukat, “Savunma Susmadı Susmayacak”, “Çoklu Baroya Hayır”, “Avukata Dokunma”, “Avukat Yaşarsa Adalet Yaşar”, “Herkes İçin Adalet, Adalet İçin Avukat”, “Angaryaya Hayır”, “Emeğimizin Hakkını Savunuyoruz”, “Avukata Şiddete Hayır”, “Güçlü Baro Güçlü Avukat”, “Bağımsız Yargı” yazılı pankartlar ve sloganlar eşliğinde TBB önünden miting alanı olarak belirlenen Anıtpark’a yürüdü.
Genç Avukatlar Çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı. Açıklamada “Bizler, genç avukatlar olarak, mesleğimizde yaşadığımız ekonomik sorunların çözümü için öncelikle halkın refah seviyesinin artırılarak, genç meslektaşın kaygısını geçim kaygısından çıkarıp doğrudan müvekkilin hak arama özgürlüğüne odaklanmasına neden olacağının bilincindeyiz” denilen bildirgede, genç avukatların açlık sınırının dahi altında bir gelir seviyesinde hayatlarını idame ettirmeye çalıştıklarına vurgu yapıldı. Bildirgede talepler tek tek sıralanarak, “Genç avukatlar olarak mesleki sorunlarımızın çözümüne ulaşmak adına hiçbir zaman susmadık, susmayacağız” denildi.
Avukatların ve avukatlığın fiziksel, psikolojik ve ekonomik olarak ağır tehdit ve tehlike altında olduğuna dikkat çeken TBB Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, katledilen avukatlar için burada olduklarını ifade etti. Sağkan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz avukatız; adaletten başka kimsesi olmayan herkes için, istismara uğrayan çocuklar için, çocuk işçiler için, emeği sömürülen yurttaşlarımız için, kitlesel bir cinnet hâlinin hedefi olan kadınlar için, kurutulmuş göller ve kesilen zeytinlikler için, doğa için, hayvanlar için ve kısaca, hukukun tesisinden başka hiçbir ihtimali olmayan herkes için vekiliz ve ‘vekaleten’ buradayız.
Biz avukatız; bugüne kadar hep ‘Herkes için Adalet, Adalet için Avukat’ şiarıyla hareket ettik, bugün bu meydanı dolduran her bir meslektaşım bu şiarın vücut bulmuş halidir. Evet biz avukatız; duruşma salonlarında, emniyette veya savcılık sorgularında hep ‘vekaleten’ konuşmaya alışığız. Ama bugün ‘Savunma’ günü; bugün savunmanın, avukatın, ‘Avukat için de Adalet’ demenin, vekaleten değil asaleten konuşmanın günü! Bugün 190 bin avukatın konuşma günü!
Üzerimizde bizi birbirimize eşitleyen düğmesiz cübbelerimize iyi bakınız.
İşte bu cübbe; yağmurda, soğukta, direnişte ama en çok umutta vücut buldu. Bu cübbe, barolarımızın bölünmemesi, mesleğimizin itibarının korunması için omuz omuza direnirken, barınağımız ve çatımız oldu. Bu cübbe, bütün darbe dönemlerinde darbecilere karşı yurttaşlar için kalkan, ortadan kaldırılmaya çalışılan hak ve özgürlükler içinse son sığınak oldu. Bu cübbe sadece ülkemizde değil bugün İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama, soykırıma karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde yaptığımız başvuru ile Filistinli sivillerin, kadınların ve çocukların da kalkanı oldu.”
“Gittikçe yerleşen bir cinnet kültürünün ‘meşru sayılan’ hedeflerinden biri haline getirilen meslektaşlarımız, sadece mesleklerini yaptıkları için dosyanın taraflarıyla özdeşleştiriliyor, bıçaklanıyor, kurşunlanıyor ve öldürülüyor. Yıllarca emek verdikleri ofisleri ve hatta evlerinin önleri artık potansiyel bir cinayet mahalli haline gelmiştir. Biz bu şiddet sarmalına artık dur demek için, tek bir kayba daha tahammülümüz olmadığı için buradayız!” ifadelerini kullandı.
“Mesleğimiz ağır bir ekonomik tehdit altındadır! Bu tehdit, stajyer meslektaşımdan genç meslektaşlarıma, kamuda görev yapan meslektaşlarımdan bütünsel olarak tüm avukatlara sirayet etmiş ve mesleğimizin sürdürülebilirliğini tehlikeye sokmuştur” diyen Sağkan, “Bugün artık avukatın emeğini ve hakkını savunmak için buradayız” vurgusunda bulundu.
Sağkan, açılan hukuk fakültelerinin sayısının ve artırılan kontenjanlarının takip bile edilemez hale geldiğine dikkat çektiği konuşmasında, “Her yıl mesleğe katılan 20 bin avukatla bu sistemin sürdürülebilmesinin mümkün olmadığını daha güçlü dile getirmek için buradayız” dedi.
İç Anadolu Bölgesi baroları adına konuşan Ankara Barosu Başkanı Av. Mustafa Köroğlu, “Bizi itibarsızlaştırmak için, etkisizleştirmek için yapmadıkları kalmadı” vurgusunda bulunduğu konuşmasında, “Baro bütün fikirlerin bütün hareketlerin sığınacağı bir sığınaktır. Bunu ne yapsalar değiştiremeyecekler. Çünkü hukuk devletini varlık nedeni olarak gören bir mesleğin örgütlü gücüdür avukatlar. Bizi farklı ve özel kılan tek bir kavram var. Hukukun üstünlüğüne sadakatimiz” dedi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi baroları adına konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren, katledilen baro başkanları Av. Tahir Elçi, Av. Ali Günday ve diğer meslektaşları anarak başladığı konuşmasında, “Katledilerek, saldırılarak, şiddet uygulayarak, baskıyla ve ekonomik olarak sindirmeye çalıştığınızı zannettiğiniz avukatlar hiçbir baskıya boyun eğmeyecek. Avukatların yurttaşların sesi olduğunu hatırlatıyor ve bu sesi susturmaya çalışanlara taviz vermeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz” dedi.
Karadeniz Bölgesi baroları adına konuşan Giresun Barosu Başkanı Av. Soner Karademir, anayasal düzenin tartışılır hale getirildiği ülkemizde avukatlık yapmanın zorluğuna dikkat çekerek, “Bizim mücadelemiz, bir yandan asli görevimiz olan demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, hukukun egemen kılınması mücadelesi iken diğer yandan da en çok genç meslektaşlarımızın hissettiği ekonomik sorunlarımız başta olmak üzere bir ömür boyu onurla taşıdığımız, vatandaşlarımıza sığınak olan cübbelerimizin hak ettiği itibarı sağlayabilmek mücadelesidir” dedi.
Marmara Bölgesi baroları adına konuşan İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz Saraç, avukatlık mesleğinin güçlendirilmesinin aynı zamanda hak arama özgürlüğünün ve yurttaşın savunma hakkının güçlendirilmesi olduğuna dikkat çekerek, “Mesleğimizi yapabilmek için büyük bedeller ödüyoruz. Canımızdan oluyoruz. Ama şiddete karşı avukatı koruyan tedbirler alınmıyor. Ülkemiz hukuk devletinden hızla uzaklaşıyor AYM kararlarına uyulmuyor, İstanbul Barosu Avukatı Can Atalay hala cezaevinde tutuluyor” şeklinde konuştu.
Ege Bölgesi Baroları adına konuşan Av. Sefa Yılmaz, Anayasa’yı, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını ortadan kaldırmak için bu değerlerin en önemli savunucusu avukatları ve baroları bölmek, güçsüzleştirmek, itibarsızlaştırmak, yoksullaştırmak için her yolun denendiğini kaydederek, “Ama unutmasınlar. Bu ülkenin yurtsever avukatları var. Bu ülkenin gerçekten hukukun üstünlüğüne inanmış, insan haklarını, demokrasiyi, hak ve özgürlükleri savunan asla yılmayacak, boyun eğmeyecek hukukçuları var” dedi.
Akdeniz Bölgesi ve deprem bölgesi baroları adına konuşan Kahramanmaraş Barosu Başkanı Av. M. Burak Gül, 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden meslektaşları ve vatandaşları andığı konuşmasında, “Yaşama hakkı en temel haktır. Deprem felaketi bir kez daha yaşama hakkının ne kadar önemli olduğunu maalesef çok acı bir tecrübeyle bizlere göstermiştir. Deprem felaketlerinde yıkılan ve can kayıplarının yaşandığı binalarla ilgili soruşturmalar felaketin hemen sonrasında başlatılmış ise de bu noktada kamu görevlileri dahil tüm sorumluların eksiksiz olarak tespitiyle yargı önünde hesap vermelerinin sağlanması elzemdir. Hukuki sürecin takipçisiyiz” şeklinde konuştu.
Doğu Anadolu Bölgesi baroları adına konuşan Malatya Barosu Başkanı Av. Onur Demez, 6 Şubat depremlerinde 11 ilimizde yaşanan deprem felaketinin ağırlığına dikkat çekerek, hayatını kaybeden meslektaşları ve yurttaşları andı. Demez, “Depremde meslektaşlarımız en zorlu şartlarda dahi birlik ve beraberlik içinde olmanın en büyük örneğini bize gösteren, dayanışma içinde olan, çağrımıza kulak veren Birliğimize, baro başkanlarımıza, meslektaşlarımıza teşekkürü borç bilirim” dedi.
https://x.com/barolar/status/1784269802057420801
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.