BDP’li Yıldız: Cezaevlerinde Yaşananlar Dramın da Ötesinde
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanvekili , Türkiye’deki cezaevlerinin şartlarının insani olmadığını ileri sürdü. Yıldız, cezaevlerinde yaşananların dramın ötesinde adeta ölüm kuyularına dönüştüğünü iddia etti.
TBMM’de cezaevlerinin şartlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bengi Yıldız, cezaevlerinde yatan tutuklu ve hükümlülerin özellikle sağlık sorunlarına ilişkin yapılan başvuruların çokluğuna dikkat çekti.
Bu konunun ciddi bir şekilde ele alınmasının gerektiğini savunan Yıldız, “Tüm bu saydığımız olumsuz koşullara, bir de hükümlünün muayene ve tedavi hakkının ihlali eklendiğinde cezaevleri birer ölüm kuyusuna dönüşmektedir. Mahpusların pek çoğu sürekli tedavi gerektiren ve ölümcül sonuçlara yol açabilecek hastalıklara yakalanmış durumdadır.” dedi.
Cezaevinde kalan tutuklu ve hükümlülerin yaşamlarından devletin sorumlu olduğunu kaydeden Yıldız, “Devlet, alacağı tedbirler ile tutuklu ve hükümlülerin fiziksel ve ruhsal koşullarını en iyi şekilde sağlamakla yükümlü olması gerekirken, hâlihazırda ölümcül hastalıklara yakalanmış yüzlerce kişi cezaevlerinin olumsuz koşulları altında ölümü beklemektedirler. Bu kişilerin acilen tahliye edilerek tam teşekküllü hastanelerde tedavi altına alınması gerekmektedir. Fakat ne var ki, cezaevi doktorları dahi bu hastalarla ilgilenmemekte, önüne gelen vakaları psikolojik rahatsızlık kategorisine sokarak geçiştirmektedirler. Neticede her geçen gün bu hasta ve tutuklu ve hükümlüler ölüme biraz daha yaklaşmaktadır. Oysa devletin görevi öldürmek değil yaşatmaktır.” yorumunu yaptı.
Yıldız, TBMM’deki grup toplantısında Kürtçe konuştuğu için kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk’e ”Ceza verilmesine yer olmadığına” ilişkin Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi kararını ise şu ifadelerle değerlendirdi: ”Bizim Kürtçe konuşmamız veya konuşmamamız mahkeme kararlarıyla bağlantılı değil. Yani, ‘mahkeme bu kararı verdi, o zaman biz bunun dozunu yükseltelim’ gibi bir yaklaşımımız yok. Parlamentoda veya belirli yerlerde, Kürtçe üzerindeki baskıların kaldırılması bu yasağın antidemokratik olduğunu, Kürtçenin bu ülkenin yaşayan bir dili olduğunu ve anayasal teminata bağlanması gerektiğine dikkat çekmek için Kürtçe konuşuyoruz. Olumlu bir karardır. Aslında bize değil, ülkeyi yönetenlere bir mesajdır. ‘İnsanlar ana dilini konuşuyor diye bizim önümüze gelmesinler’ mesajı verilmiştir.”