Çin’in İnsan Hakları İhlaline Karşı Tepkiler
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne üye olmak isteyen Çin’e dünyanın dört bir yanından tepkiler yağıyor.
Ödül almış Kanadalı İnsan Hakları Avukatı ve Çin’de Falun Gong uygulayıcılarına uygulanan işkenceyi ve organ ticaretini anlatan “Bloody Harvest” (Kanlı Hasat) kitabının yazarı David Matas konu hakkında şunları söyledi:
“İnsan haklarını ciddi bir şekilde ihlal eden devletler kendileri için dokunulmazlık elde etmek için BM İnsan Hakları Konseyi’ne üye olmaya çalışırlar… Çin insan haklarını ihlal etmiş ülkelerden biridir. Çin’in insan haklarını global olarak teşvik etmeyle hiç alakası yoktur, bu çok açıktır. Çin’in üyelik arayışı Konseyin ne kadar işlevsiz ve kötü olduğunu gösterir.”
Free Tibet (Özgür Tibet) Direktörü Eleanor Byrne-Rosengren ise şunları söyledi:
“Çin’in Konseye üye kabul edilmesi, konseyin itibarına önemli bir darbe olacaktır. Çin, Tibet’te Birleşmiş Milletler’in insan hakları kurumlarını ve ilkelerini tanımıyor. Çin’in, uzun yıllar BM özel raportörlerini ve temsilcilerini objektif olarak insan hakları ihlallerini incelemek için Tibet’e girmesine izin vermemişken, Konseye girmeye çalışması alaycı bir eylemdir. İşkence, yargısız infaz, keyfi tutuklama, toplu cezalandırma, müdahaleci gözetim, protesto ve ifade özgürlüğünü şiddetle bastırma eylemleri Çin’in gizlemeye çalıştığı Tibet politikasıdır. Çin, din özgürlüğünü bastırarak, Tibet nüfusunu göçe zorlayarak, Çin halkını kitlesel olarak oraya göç ettirerek ve Çin dilini dayatarak, makro ölçekte Tibet’in kültür ve tarihi mirasını silmeye çalışıyor. Çin, seçimi kazanmak için siyasi ağırlığının olduğunu düşünebilir, ancak gerekli güven ve ahlaki değerlerden yoksun.”
Freedom House – Doğu Asya Uzmanı Sarah Cook ise tepkisini şu şekilde ifade etti:
“Siyasal haklar, sivil özgürlükler ve ifade özgürlüğü konusunda Freedom House’un yaptığı yıllık değerlendirmelerde Çin sürekli olarak dünyanın en “Özgür Değil” ülkelerinden biri seçiliyor. İktidardaki Çin Komünist Partisi (ÇKP) tekel olarak siyasi gücü zorla elinde tutuyor ve sofistike bir sansür mekanizması uyguluyor. Bunun yanında işkence ve polis vahşeti oldukça yaygın ve polis buna karşılık cezadan muaf. Siyasi muhalifler, sivil aktivistler, avukatlar, göçmen işçiler, protestocular, Uygur Türkleri, Tibetliler ve Falun Gong uygulayıcıları gibi azınlık üyelerinin de aralarında yer aldığı birçok Çin vatandaşı keyfi tutuklama, işkence ve yargısız infaz gibi insanlık dışı muamelelere konu oluyor. Konseyin kuruluş amacı bu tür insan hakları ihlallerini yok etmekti.”