Öğrenci Evleri İle İlgili Tartışma Devam Ediyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta öğrenci evleri ile ilgili yaptığı açıklamanın yankıları devam ediyor. Konu ile ilgili protestolar sürerken, yorum ve tartışmalar gündemden düşmüyor.
Başbakan Erdoğan geçen hafta AK Parti Grup toplantısında devlet yurtları ile ilgili şu açıklamada bulundu: “Biz muhafazakar demokrat bir kimliğe sahip olarak, bu ülkede herkesin çocukları bize emanettir. Biz, kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik, müsaade etmiyoruz. Yurtlarımızda kızlarımızın erkek öğrencilerle ayrıştırılması çalışmalarını hızla devam ediyoruz. Şu anda yüzde 75 oranında bunu gerçekleştirdik.”
Ancak yurtların ihtiyaca cevap veremediği yerlerde kız ve erkeklerin birlikte aynı evde kaldıklarını ve bundan rahatsızlık duyduklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, bu evlerin denetlenebileceğini belirtti. “Güvenlik güçlerimize, emniyetlerimize, valiliklerimize gelen istihbarat var. Buralarda nelerin olduğu karmakarışık her tür şey olabiliyor, ondan sonra anne babalar feryat ediyor. Devlet nerede diyor? Devletin burada olduğu anlatmak için bu adımlar atılacaktır. Bunlara da bir muhafazakar demokrat iktidar olarak bizler müdahil olmak durumundayız” dedi.
Yapılan yorumları eleştiren Erdoğan bunun yaşam tarzına müdahale olmadığını da ifade etti. Başbakan’ın sözlerine karşılık ilk eleştiriler hükümete yakınlığı ile tanınan Sabah gazetesi yazarlarından geldi. Nazlı Ilıcak CNN Türk programında AKP’nin Gezi olaylarından sonra imajının zedelendiğini hatırlatarak, Başbakan’ın yaptığı son yorumları eleştirdi. Ilıcak “Kişilerin kaldığı özel evlere ihbar üzerine müdahale, bu bir seçim yatırımı olsa bile hoş birşey değil. Yani bir yandan kendine demokrat diyeceksin, ondan sonra özel hayata müdahale edeceksin. İnsanları korkar hale getireceksin, kaygılarını arttıracaksın, kutuplaşmayı da tabi bu şekilde besliyorsun” dedi. Erdoğan’a oy verdiğini söyleyen Ilıcak, “Hakikaten ben şimdi utanıyorum. Bu tavır çok yanlış bir tavır, demokrat bir tavır değil, muhafazakar bir tavır değil’’ dedi.
Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas ise NTV’ye yaptığı açıklamada “Muhafazakarlık arkasına devlet gücünü alınca çok tehlikeli oluyor” yorumunda bulundu. Konuya ilişkin bir fıkra anlatan Barlas “Bu kadar zırvaya ben bile bahane bulamam” sözleri ile fıkrayı bitirmesi dikkatleri çekti.
Başbakan’ın yaptığı açıklamalar parti içerisinde de bir krize sebep oldu. Zaman gazetesinin haberine göre, konu ilk kez basına kapalı AK Parti’nin Kızılcahamam kampında gündeme gelmişti. Başbakan Erdoğan’ın kızlı-erkekli öğrenci evlerinin denetlenebileceğine ilişkin sözlerinin gazetelere sızması üzerine hükümet sözcüsü Bülent Arınç haberleri yalanladı ve devletin bu konuda yetkisi olmadığını ifade etti.
Ancak Başbakan sözlerinin arkasında durduğunu ifade ederek, Arınç’ın açıklamalarını yalanladı. Bunun üzerine Arınç medyaya bir açıklamada bulunarak, Başbakan’a sitem etti.
Başbakan, geçen hafta Finlandiya’ya hareketi öncesi Esenboğa Havalimanı’nda yaptığı basın toplantısında, bir gazetecinin sorusu üzerine şu yanıtı verdi: “Kişilerin özel müstakil evlerinde, bir farklı kız bir farklı erkek aynı evde kalması nasıl doğru olabilir? Siz kızınıza, oğlunuza böyle bir şeyi hoşgörüyle karşılayabilir misiniz?” Başbakan’ın bu sözleri tepkileri daha da artırdı. Türkiye’nin farklı illerinde bazı gruplar Başbakan’ın açıklamalarını gösteriler ile protesto etti. Sosyal medyada konu ile ilgili görüşler paylaşıldı. Otuza yakın kadın gazeteci, başbakanın sorduğu soruya karşılık “Tabii ki uygun” “Niye olmasın” gibi cevapların yer aldığı videoyu hazırlayıp, Youtube’da paylaştı.
Protestoların en ilginci ise üniversiteli bir çiftin kendilerini ihbar etmesi ile yaşandı. Üniversite öğrencileri Gamze Selçuk ve Ali Haydar Temel, aynı evi paylaştıklarını belirtip, İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçeyle başvurup işlem yapılmasını istedi. Tıp Fakültesi Uzmanlık öğrencisi olan Ali Haydar Temel, Doğan Haber ajansına açıklama yaptı. Açıklamada Temel “Biz bugüne kadar birlikte aynı evde kaldık. Bunun suç olduğunu hiç düşünmedik. Şimdi kendimizi suçlu olarak hissediyoruz. Şimdi ne olacak? Başbakan, yaptığı bu açıklamalar ile komik bir duruma düşmüştür. Kadınlar sürekli ikinci plana atılmakta. Önce alkol kısıtlaması, sonra sokakta nasıl davranacağımıza karışılmaya, şimdi de evimize kadar girdiler. Eğer birlikte yaşamak suç ise kendimizi ihbar ediyoruz” dedi.