Ortaöğretimde Başörtüsü Serbest

Fotoğraf: İHA
Fotoğraf: İHA

Bülent Arınç: “Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullardaki öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelik gözden geçirilerek, ‘başı açık’ ibaresi yürürlükten kaldırıldı” dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, yönetmelikte yapılan değişiklikle ortaöğretimde başörtüsü yasağının kaldırıldığını bildirildi. Dün akşam, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından kameraların karşısına geçen Arınç, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullardaki öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmeliğin 4. maddesinin birinci fıkrasının e bendinde yer alan “başı açık” ibaresi ve aynı bendin son cümlesinin yürürlükten kaldırıldığını açıkladı. Arınç şöyle konuştu:

“Özellikle bazı kız öğrencilerimizin bunu hasretle beklediğini biliyorum. Son Bursa seyahatimde de okulların açılışlarında ve öğrencilerle bir araya geldiğimizde onlar heyecanlı bir şekilde bu müjdeyi bekliyorlardı… Herhalde yarın veya bir sonraki gün yayınlanabilecektir. 30 Eylül’den sonraki demokratikleşme paketimizdeki bazı hususlar yerine getirildiği için bugün böyle bir yönetmelik değişikliğinin yapılması zaruret görülmüştür.”

Arınç, Kurban Bayramı’yla ilgili olduğu için bazı diğer kararlar aldıklarını ancak bunu bir sonraki Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklayacağını bildirdi.

Bakanlar Kurulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Başbakanlık Yeni Bina’da toplandı. Toplantının ardından Arınç ele alınan diğer konulara ilişkin de bilgi verdi.

UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE ACİL EYLEM PLANI

Toplantıda “Uyuşturucuyla Mücadele Acil Eylem Planı” konusunda görüşmeler yapıldığını belirten Arınç, eylem planının onaylandığını ve plan üzerinde çalışmak üzere Uyuşturucuyla Mücadele Bakanlar Komitesi tertiplendiğini açıkladı.

Bakanlar Komitesi’nin Temmuz ayından bu yana çalışmalarını yaptığını ve planı net bir şekle getirdiğini hatırlatan Arınç, “Bugün de hem komisyon başkanımız Sayın Ünüvar hem ilgili bakanlarımızı kendilerine düşen görevleri özetleyek anlattılar. Şüphesiz uyuşturucu sadece Türkiye’nin değil dünyanın sorunudur. Hatta bize bakılırsa Batı dünyasının daha büyük sorunudur. Elimde bazı istatistikler var, Türkiye’nin durumu ‘Evet’ üzücü olmakla birlikte rakamsal veriler itibariyle diğerlerinden daha düşüktür. Ancak rakamsal verilere göre değil toplum içindeki etkisi ve algısı bakımından büyük bir problem yaşadığımızı biliyoruz. Uyuşturucu büyük bir illettir. Sayın Başbakanımızın tanımlamasıyla bugün sosyal bir terör olarak da görülebilir. Dolayısıyla uyuşturucuyla mücadeleyi kaynakları, kullanış biçimi ve insanlar üzerinde meydana getirdiği etkisi bakımından belki bir terörle mücadele olarak da nitelendirmek ve buna göre bazı çalışmalar yapmak doğru sayılabilir. Bu yüzden Sayın Bakanlarımızın komite olarak hazırladıkları ve ilgili bakanlıkların müsteşarlarının zaman zaman teknik çalışmalar yaptığı konu üzerinde bir eylem planını gerçekleştirmiş olduk. Bu eylem planını takvimledik. Yine 2014 yılı sonuna kadar çalışmalar yapılacaktır. Buna kısa vade diyoruz. Orta vade 2015-2018 arasındadır, diğeri de 2019-2023. Esasen bütün çalışmalarımızı bu tür aşamalar içerisinde takvimlendirmek durumundayız. Bu sonuna kadar benim başkanlığımda yapılacak çalışmalarla bütün sosyal tarafları bir araya getirebilecek, içinde belki psikologların, pedagogların, din adamlarının ama daha çok emniyetle ilgili olan yurtdışından terminal noktası olarak Türkiye üzerinden dışarıya pazarlanan, aynı zamanda doğal uyuşturucu dediğimiz bir takım morfin, eroin, kokain ve benzerleri gibi bir kısmını da sentetik olarak nitelendirebileceğimiz uyuşturucu çeşitlerinin dünyada nerelerden çıktıkları, ne yollarla Türkiye’ye geldikleri ve 15-24 yaşları üzerindeki çocuklara ne şekilde ulaştırıldıkları ve bunların sosyal etkileri şurada gerçekleştirilecek görüşmeler sonucunda netleştirilecektir” açıklamasında bulundu.

“GÖREVLENDİRME KONULARI BELLİ OLDU”

Arınç, Bakanlar Komitesi’nin yapılacak şura çalışmalarını takiben bazı konular üzerinden görevlendirme yapacağını belirterek şunları kaydetti:

“Uyuşturucuyla sokak bazında mücadele, yani okullar ve çevreleri, kafeler ve çevreleri, diğerleri üzerinde, viran evlerde veya harap yerlerde uyuşturucuların daha çok kullanıldığı tespit edildiğine göre bunların bir takım kişiler tarafından ucuz yöntemlerle gençlik üzerinde tahribat içeren bir takım sonuçlar doğurduğunu nitekim sokak bazında mücadeleyi de emniyet işbirliği ve diğer bütün paydaşlara görevler yüklemek suretiyle bir denetim mekanizmasını getirmiş olacağız. Eğitim kurumlarına yönelik tedbirler alıyoruz. Hedef gruplara yönelik farkındalık eğitimleri yapacağız. Danışma birimleri kuracağız. Tedavi mekanizmalarının güçlendirilmesini göz önüne koyduk, tam 4 saat sürdü bu konu üzerindeki çalışmamız. Tedavi sonrası rehabilitasyon mekanizmasını düzenledik, bilimsel danışma kurulunu tespit ettik. Uyuşturucu karar destek sitemini kurduk. Mevzuat değişikliği önerileri var. Bunları Adalet Bakanlığımız ve ilgili bakanlıklar bir arada çalışacaklar. Çünkü sadece Adalet Bakanlığımızın mevzuat üzerinde değişiklik yapması yetmiyor bunun bağlantılarını da tespit etmek mecburiyetindeyiz, koordinasyon ve işbirliğine öne vereceğiz, medya, iletişim ve kamuoyunun bilgilendirilmesi, stratejik yol haritası, süreçle başlatılan ve tamamlanan çalışmalar bütün bunlar gündemimize geldi. Tabii uyuşturucuyla mücadele sanki bugün bununla başlamış diye düşünülmesin. Bu çok eskiden bu yana uyuşturucuyla mücadele kurulları, kurumları hatta illerdeki örgütlenmelerin de var olduğunu biliyoruz. Ancak yeni konsept içerisinde daha yeni tedbirler almamız, uygulamayı gözden geçirmemiz, faydalı bulduklarımızı gözden geçirmemiz, etkisiz olduklarını düşündüklerimizden de vazgeçmemiz gerekiyor. Yani bugünkü eylem planı geçmişten başlayan ve süregiden bir çalışmada önemli rolleri bulunan kurumların, bu rollerini ve görevlerini tekrar gözden geçirmelerine yol açabilecek bir eylem planı olarak önümüze geldi bunun üzerine karar kıldık. Şüphesiz şurada alacağımız kararlarla da eylem planı üzerinde belki bazı rötuşlara veya ilave yol açabilecektir. Bugün bu eylem planının onaylandığını ve üzerinde çalışmaların tarafımdan yapılacağının bilinmesini istiyorum.”

“ÇALIŞMA HAYATI EYLEM PLANI BAKANLAR KURULU’NA SUNULDU”

Haftadan haftaya somut neticeler alacak çalışmalar sürdürdüklerini belirten Arınç, çalışma hayatıyla ilgili düzenlemeler hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in elindeki eylem planını Bakanları Kurulu’na sunduğunu açıkladı. Arınç, konuyla ilgili görüşmelerin tamamlanarak, yürürlüğe konacağını kaydetti. Arınç, şöyle devam etti:

“Bazı konular üzerinde bazı bakanların müşterek tekrar çalışmayı gözden geçirmesine karar verildi. Bunun için Sayın Başbakanımızın kendisinin bir sunum yapacağını ve kabul edilen eylem planını bütün paydaşların da bulunduğu bir toplantıda açıklayacağını ifade etmiştim. Bunun için 10 Ekim tarihinden itibaren muhtemelen İstanbul’da işverenleri, işçi kesimini ve bu konunun paydaşlarını bir araya getirecek. Çalışma hayatıyla ilgili düzenlemeleri içeren eylem planının detayları konusunda bizzat kendisi açıklamalar yapacaktır. Bununla ilgili size sadece başlıkları sunmuş olayım. Daha önce de konuşulmuştu, mesleki yeterlilik belgesinin çalışanlara kazandırılması konusunda önemli bir adım atıyoruz. Bunun kanunu çıkmıştı ancak geçiş süresi daha önceki yıllara ait olarak kabul edilmişti. Yaşadığımız son olaylar sebebiyle bunu öncelikli olarak uygulamak prensibini edindik. Önümüzdeki en kısa süreç içerisinde mesleki yeterlilik belgesinin çok tehlikeli işlerden başlanarak, bakanlıkça belirlenecek sürenin sonunda bu zorunluluğun kabul edilmesinin ve mesleki yeterlilik kurumuna göre edinilecek mesleki yeterlilik belgesi, belge ve masrafı ile sınav ücretinin büyük bir kısmının da Bakanlık tarafından karşılanması kararlaştırılmış oldu. Bununla ilgili mevzuat uyarlaması bugünlerde yapılmış olacaktır. İş yerlerinin tehlike sınıfı ve çalışan sayısına göre idari para cezaları tekrar gözden geçirilmiş ve idari para cezaları arttırılmıştır. Çalışan işçi sayısına göre, 10’dan az çalışanlarda 10 ile 49 arasında 50 ile 249 arasında ve 250’nin üstünde işçi çalıştıranlarda az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıflar için bazılarında yüzde 100, bazılarında yüzde 300 artırılabilecek noktada idari para cezaları getirilmektedir. Madenlerin denetiminin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’yla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında yapılacak son görüşmeleri takiben bu bakanlıklarımızdan birine devredilmesi söz konusu olabilecektir. İnşaatlardaki denetim düşünülmüştür, teşvik uygulaması getirilmektedir. 1 yıl içerisinde ölümlü iş kazası olmayan tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerlerinde işsizlik sigortası priminin alınmaması, daha sonraki yıllarda kaza olursa tekrar geriye dönüş biçiminde düzenlemeler vardır. İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda değişiklik yapılacaktır. Teşvik projelerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin tekrar gözden geçirilmesi kararlaştırılmıştır. Üretim zorlamasının engellemesi konusu ayrı bir başlık altında kabul edilmiştir. Ölümlü iş kazaları yükseköğretim kurumlarında yapılacak müfredat değişikliği, ortaöğretim kurumları, çalışanların iş haddinin haklı feshi gibi kanunda olan ama bugüne kadar uygulanmamış bir husus özellikle yerine getirmek istiyoruz. Yani çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda belirtilen hükümlülüklerden herhangi birini yazılı olarak hatırlatıldığı halde yerine getirmemesi İş Kanunu’nun 25. Maddesi’nde düzenlenen haklı fesih sebeplerinden birisi sayılması konusunda bir düzenleme yapılacaktır. Buna bağlı olarak alt işveren, taşeron işçilerin sorunu da genel olarak görüşülmüştür. Bu konuda belki çok kısa bir süre içerisinde yeniden bir çalışma yapılması zarureti düşünülmüş ve kabul edilmiştir. Disiplin affı ve cezalarının etkinleştirilmesi ve diğer konular. Ancak iş güvenliği ve sağlığı konusunda önce Soma’da meydana gelen olay daha sonra bir iş yerinde asansörün yere çakılması sonucu hayatını kaybeden yurttaşlarımızın durumu ve maalesef birer ikişer bazı işyerlerinde yine iş güvenliğine bağlı olarak iş kazaları sebebiyle hayatlarını kaybeden insanlarımızın durumu öncelikle iş güvenliğine yönelik tedbirlerin alınması konusunda bir eylem planı hazırlanması ve uygulanması zaruretini getirmiştir.”

Arınç, son dönemde Suriye’den Türkiye’ye gelen mültecilerin durumu hakkında Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın ayrı ayrı bilgilendirme yaptıklarını açıkladı.

“46 YURTTAŞIMIZIN MUSUL’DAN TÜRKİYEYE GETİRİLMESİ OLAYI AYRICA DEĞERLENDİRİLDİ”

Ayrıca iç ve dış güvenlik konularının ele alındığını belirten Arınç, “Şüphesiz geçtiğimiz günlerde büyük bir başarıyla sonuçlanan 46 yurttaşımızın Musul’dan Türkiye’ye getirilmesi olayı ayrıca değerlendirilmiştir. Esasen bu başarı üzerinde düşüncelerimizi daha önce ifade etmiştik, sağ salim memleketlerine kavuşmuşlardır. Anneleriyle babalarıyla eşleriyle yüzünü göremedikleri çocuklarıyla kucaklaşmışlardır. Milletimiz bundan çok büyük bir memnuniyet ve iftihar duymuştur. Biz tekrar bu olay üzerinde gelişmeleri Sayın Başbakanımızın öncülüğünde görüşmüş be tekrar bu olayda dahli olan yani kurtarma operasyonunda ve Türkiye’ye getirilmeleri konusunda bütün görevlilerimize teşekkür ettik. Şüphesiz hükümetimiz bu başarının sahibi olduğu gibi Başbakanlığa bağlı olarak çalışan bütün birimlerimizin de yerelde kendilerinden istifade ettiğimiz pek çok insana da teşekkür borcumuzun olduğunu ifade etmek istiyorum” diyerek açıklamalarını tamamladı.

Kaynak: İHA

Yanıt Ver

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.