Fez Medinasından Aklımda Kalanlar
Fas görmek istediğim ülkelerden biriydi. Birkaç defa yeltenmiş fakat vazgeçmiştim. Sonra, bunaldığım bir dönemde, gidip görmek istedim. 1 ay öncesinden biletimi alıp küçük bir bütçe ayırarak 9 günlük bir program yaptım.
Kazablanka’ya indiğimde sabah 5:00 gibiydi. Havaalanındaki kapalı bölüme girdiğimde ilk deneyimlediğim şey hafif bir baharat kokusu oldu. Hindistan kadar keskin olmasa da, ilk aldığım koku, ilk yaşadığım deneyim bu oldu. Kokuyu aldığım o an, yabancı topraklarda olduğumu bir an için daha iyi idrak ettim.
Kazablanka’da kalmayacağım için, sabah trenini beklemeye başladım. Havaalanı içerisinde alt katta tren garı var. 6 gibi trene binerek Fez’e doğru yol almaya başladım.
Çok yorgun olduğum için trende uyuyakalmışım. Uyandığımda Fez’e çok yaklaşmıştık. 4 saat sürüyor Kasablanka- Fez yolu. Tren ise bu yolu almanın en konforlu ve ucuz yolu.
Fas’lılar bana hiç de yabancı gelmedi. Tavır ve hareketleri bize çok benziyor. Sizi rahatsız edecek bir bakış yok üzerinizde. Türk olduğunuzu duyduklarında genelde daha sıcak davranıyorlar fakat suratsız olanları da var elbette, her yerde olduğu gibi.
Fez, Marakesh ve diğer bazı şehirlerde olduğu gibi 2 ana kısımdan oluşuyor. Eski şehir ve yeni şehir. Fas’ı, kültürünü ve tarihini anlayabilmek için Medina denen bu eski şehir kısımlarında dolaşmanız, mimarisini görmeniz, sokaklarında kaybolmanız gerek. Fez Medinası ise devasa büyüklükte. 9700 ara sokaktan oluşuyor ve bu sokaklara araba girmesi yasak. Yük taşıması katırlarla yapılıyor. Fez Medinası dünyanın en büyük labirenti ve dünyanın en büyük araçsız şehri olarak kabul ediliyor. Bu muazzam medina, aynı zamanda Unesco’nun dünya kültür mirası listesinde yer alıyor.
Eski şehre girdikten sonra kalacağım pansiyonu kendi başıma bulamayacağımı anladım ve birilerine sormam gerekiyordu. Yanımda bir anda beliren bir genç yardım etmek istedi ama biraz fazla heyecanlı. Hırsıza benziyordu tavırları ve gelirken hırsıza karşı dikkatli olmam konusunda yazılar okumuştum. Elimden kolumdan tutup çekiştiriyor. Yaşlı bir adamı göstererek onun aradığım pansiyonda çalıştığını söyledi.
Birlikte yürümeye başladık. Yaşlı olan adam bana başka bir otel tavsiye etti. Önce, klasik komisyoncu olduğunu düşündüğüm için yok dedim ama sonra baktım ki çok da kötü niyetli görünmüyor hadi göster bakalım dedim. Gösterdiği otel gerçekten kolay bir yerdeydi ve çok temizdi. Ok deyip kalmaya karar verdim. Sonra beni biraz dolaştırdı güya rehberlik ediyormuş gibi. Kendisine ufak bir bahşiş verip yolladım fakat o genç olan da para istiyor. Ona vermedim, ısrar etti hatta kolumdan falan tutunca ufak bir itiş kakış olacaktı neredeyse.
Fez, bence, görülmesi gereken bir yer. Hala turistik değil ya da turistini kaybetmiş çünkü daha sonraları Fez şehrinin turizm konusunda yanlış bir yol izlediğini duydum Marrakesh’teki bazı esnaflardan.
Fez Medinasında tam 13.000 dükkan var. Çok güzel el sanatları var. Dericiler, metal işçiliği, dokumacılık, ahşap oymacılığı vs. Sokaklarında kayboldum ama hakikaten kayboldum. Yardım almadan dışarı çıkamadım. Rehber olarak da küçük çocukları kullandım.
Fas yemekleri çok lezzetli ve her şey çok taze. Çok şaşırdım, sokaklarda satılan her şeyin bu kadar taze olacağını beklemiyordum. Sebze meyve çok bol. Fiyatlar ne çok ucuz ne de pahalı. Muzun kilosu 2 lira örneğin.
Şimdilik güvenlik sıkıntısı yaşamadım ama yine de bir bayanın tek başına gitmesini çok tavsiye etmem. Bir ara sokaklarda dolanırken kalabalık bir Türk bir grup gördüm, ellerinde harita yönlerini bulmaya çalışıyorlardı.
Bu arada Fez Medinası tamamen surlara çevrilmiş geniş bir bölge. Surlar, duvarlar, evler her şey sarı taştan yapılmış. Şehrin sapsarı bir dokusu var. Eski şehre girdiğiniz kısımda büyük bir meydan var. Burada sokak performansları, satıcılar ve kalabalıklarla karşılaşıyorsunuz.
Sokak yemeklerini özellikle de tatlıları denemeye başladım ve hepsi çok lezzetli. Acıbademden tutun gözlemeye kadar her şey var sokaklarda.
Ertesi gün benden para isteyen o çocuğa yine rastladım. Hala gelip para istiyor. Bari 1 dolar ver karıma hiçbir şey götüremedim diyor ama yalan söylediği her halinden, tavırlarından belli. Vermedim, gidip yaşlı arkadaşından almasını söyledim.
Buraya gelme amaçlarımdan birisi de fotoğraf çekmekti fakat Faslılar genel olarak fotoğraflarının çekilmesinden hoşlanmıyorlar, o yüzden müthiş yüzler görmeme rağmen maalesef çoğunu alamadım. Elimden geldiğince yakalamaya çalıştım.
2 gün kaldıktan sonra Chefchaouen’e gitmek üzere CTM otobüs terminaline gittim. Zaten başka şansınız yok çünkü yerel otobüsler çok kötü. CTM terminalindeki suratsız adam bilet olmadığını söyledi, 2 gün yer yokmuş üstelik. Başka alternatif var mı diyorum, oralı bile olmuyor. Strese girdim. Taksiye atladığım gibi diğer terminale gittim. Orada CTM in başka bir bürosu daha varmış ve günlük 10 bilet kontenjanları varmış. Sadece 2 bilet kalmış, hemen aldım tabi yoksa muhtemelen mavi şehri göremeyecektim. Fez Medinasını sevdim, buraya 2 gün ayırırsanız tatmin olarak ayrılabilirsiniz.