23 Nisan ve Ulusal Egemenlik
Ulusal egemenliğin var olduğu devletlerde, kurucu ve yönetici güç bazı kişilerde ya da belli gruplarda değil halktadır. Ulusal egemenliğin en önemli göstergelerinden biri meclis ve onu oluşturan demokratik seçimlerdir. Uluslar bu sayede kendi egemenliklerini oluşturabilirler.
Ulusal egemenlik kavramı, devlet ve egemenlik kavramları oluştuğundan beri pek çok siyaset bilimci ve filozof tarafından ele alınmıştır. Günümüz dünyasında pek çok devlet ulusal egemenlik ilkesine dayalı bir şekilde yönetilmektedir.
23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açıldı. Bu, temelleri Mustafa Kemal’in önderlik ettiği Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında atılan ve daha sonra Atatürk (Türklerin babası) adını alacak olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk adımıydı.
Türk ulusal kurtuluş mücadelesi 19 Mayıs 1919’da başladı ve Anadolu’nun yabancı işgalinden kurtarılması, Lozan Antlaşması ile modern Türkiye’nin sınırlarının uluslararası alanda tanınması ve 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sonuçlandı. TBMM 1920 yılında ilk toplantısını yaptığında, Osmanlı Devleti’nin neredeyse her köşesi İtilaf Devletleri’nin işgali altındaydı. Osmanlı hükümetinin işgale karşı mücadele etmemesinden dolayı yurtsever hareketler Anadolu’nun her yerinde ortaya çıkmaya başladı.
Meclisin açılışıyla birlikte Ankara, Türk milli mücadelesinin merkezi haline geldi ve 13 Ekim 1923’te yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti ilan edildi. Meclisin açılış gününde Mustafa Kemal, ilk Cumhurbaşkanı seçildi.
Atatürk, “Meclis üzerinde hiçbir kuvvetin olmayacağını” belirterek, Osmanlı monarşisinin yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağladı. Meclis, Türk milletinin temsil organı olarak milli bir ordu kurarak İtilaf Devletlerini mağlup etti. Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görüşlü liderliğinde laik, demokratik bir Cumhuriyet devleti kuruldu.
23 Nisan 1929’da Atatürk’ün teklifi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan’ı çocuklara ithaf edilen milli bayram olarak ilan etti. Bütün bu güzelliklerin yaşanmasını sağlayan Atatürk’ün çocuklara ve gençlere yönelik bakış açısını özetlemek için onun şu sözleri yeterli olacaktır: “Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir.”
Devletler siyasi ve ekonomik olarak, ayrıca silahlı güç kullanarak birbirlerinin iç işlerine karışmayı asla bırakmadıkları gibi, diğer yandan da huzursuz bir arada yaşamayı mümkün ve karlı kılmak için giderek daha karmaşık kurallar ve sistemler icat etmekten de asla vazgeçmediler..
Devletler egemenliklerine sınırlamalar getirmeyi ve karşılıklı kişisel çıkarlarına hizmet edecek şekilde tasarlanmış güç paylaşımını, egemenlik olarak gördükleri şeyin uygulanmasıyla kabul ederler. Uluslararası hukuk artık o kadar yoğun ve her şeyi kucaklıyor ki, genellikle ‘egemenlik’ kelimesinin kullanımıyla ima edilen ‘bağımsızlık’ fikri yok oluyor ve ulusal hükümet, ‘küreselleşen’ bir dünyada kalıntı haline geliyor. Tüm devletler hayatta kalmaları ve gelişmeleri için uluslararası karşılıklı bağımlılık oyununu iyi oynamaya tamamen bağımlı oluyor.
Bu şartlarda bugün kutladığımız, Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği dünyada başka bir örneği de olmayan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mızın değeri ve anlamı daha da büyüyor. Bugün, çocukların mutluluğunu ve özgürlüğünü kutladığımız özel bir gün. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun!
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.