ABD’li Üniversite Profesörü, Falun Gong Kurucusunun Makalesini Derslerine Dâhil Etmek İstiyor
Falun Gong’un kurucusu Li Hongzhi, Çin Yeni Yılı’ndan (Tavşan yılı) hemen önce bir makale yayınladı. Philadelphia’dan siyaset bilimci Yrd. Doç. Mark Thomas bunun çok doğru bir zamanlama olduğunu düşünüyor. Thomas, “Bu makale, tam zamanında yayınlandığını söyleyebilirim. Çünkü toplumumuzda pek çok kişi, artık gelecekleri hakkında endişeleniyor” dedi.
Philadelphia’daki La Salle Üniversitesi’nde siyaset bilimi alanında yardımcı doçent olarak görev yapan Mark Thomas, Falun Gong’un kurucusu Li Hongzhi’nin “İnsanoğlu Nasıl Var Oldu” başlıklı son makalesini birkaç kez okuduktan sonra, bunu kendi verdiği derslerine dâhil etmeyi düşündü. The Epoch Times ile yaptığı röportajda, “Falun Dafa’nın felsefesi toplum için gerçekten çok faydalı ve değerli” dedi. Ayrıca geçmişteki büyük filozofların öğretileri ile Falun Gong arasındaki benzerliğe dikkat çekti.
Falun Dafa olarak da bilinen Falun Gong, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerine dayanan geleneksel bir Çin meditasyon uygulaması. İlk olarak 1992 yılında Çin’de halka tanıtıldı ve şu anda dünya çapında yüzden fazla ülkede uygulanıyor. Çin’deki popülaritesi nedeniyle, Çin Komünist Partisi tarafından 1999 yılında yasaklandı. O zaman beri Falun Gong uygulayıcıları sistematik bir biçimde zulüm görüyor.
“Umut ve İyiye Yönelim Kaynağı”
Thomas, makalenin “insanları iyi bireyler olmaları yönünde teşvik edebileceğini” düşünüyor. “Bu meditasyon okulu bir umut ve iyiye yönelim kaynağıdır” diyen Thomas herhangi bir spor veya akademik çalışma gibi Falun Gong’un da disiplin gerektirdiğini söylüyor. “Bu okulda zihni, vücudu ve ruhu çelikleştirmelisin.” diyen Thomas’a göre disiplin; spor salonunda ağırlıklar kaldırmak veya derin felsefi ve dini düşüncelere girmeye istekli olmak anlamına geliyor. Bu görüşü de, “Başka bir deyişle disiplin, zayıf benliğin üstesinden gelinerek elde edilen bir şeydir.” sözleriyle ifade ediyor.
Siyaset bilimci insanın dünyevi acılarla yüzleştiğinizde, kendini çelikleştirdiğine inanıyor. “Olumlu ve pozitif bir tutuma sahipseniz ve kökleriniz sağlamsa, hayattaki olumsuzlukların ve kötü şeylerin daha kolay üstesinden gelebilirsiniz.” diyen Thomas, Bay Li’den öğrendiği en önemli şeyin ise, “kesinlikle hayattaki zorlukların değeri” olduğunu şöyle vurguluyor; “Sorunlar daha iyi bir insan olmamıza yardımcı oluyor. Hayatın amacı iyi olmak ve iyi kalabilmekte yatmaktadır. Ve iyi kalarak sadece kendimize değil, ailemize ve topluma da yardım etmiş oluyoruz.”
“Emek Etmeden Başarıya Ulaşılamaz”
Thomas, “Yeryüzünde özgür iradenin hâkim olduğuna, ilk günahtan kaynaklanan kadim ve doğal bir kötülüğün türediğine” dikkat çekiyor. Bu da, yaradılışın bu boyutunda ve seviyesinde acı yaratıyor. Thomas bu anlayışı ile ilgili olarak;“Yaratıcı’nın bizim acı çekmemizi istediği gibi bir durum söz konusu değil. Aksine acı buradaki, dünyadaki varoluşun doğal bir parçasıdır. Acı çekmekten kaçamayız. Çünkü insan kötüdür ve bundan dolayı dünya da kusurlu bir yerdir. Ama acıyı kendimizi geliştirmek için kullanabiliriz. Bu fiziksel egzersizlere benzer. Eski bir atasözü der ki: Zorluk ve acı yoksa kazanç da yoktur.” diyor.
Thomas zorlukların üstesinden gelmenin ve acı çekmenin, insanların kendilerini geliştirmesini sağladığına da inanıyor. Aynı zamanda bu şekilde başkalarına karşı daha fazla şefkat göstermeye olanak sağladığını ve böylece daha insanca ilerlemenin mümkün olduğunu düşünüyor. Dini bir bakış açısına veya Bay Li’nin bakış açısına göre ıstırap her şekilde arındırıcıdır diyen Thoma; “Yaşam yolumuzu kişisel gelişime yönlendirdiğimizde, kulağa çelişkili gelse de, acı çekmekten zevk bile alabiliriz. Çünkü bu şekilde kusurlarımızdan kurtulabiliriz.” diyor
“Kendi iyiliğimiz için gözü kapalı bir biçimde şan, şeref ve para peşinde olmamalıyız. Bunlar niyetimiz temiz olduğunda, kendiliğinden bize gelen ödüllerdir.” diyen Thomas, Bay Li’nin zenginlerin kumar, keyfi evlilik dışı ilişkiler veya bunun gibi günahkâr eylemlere bulaştıklarında, servetlerini kaybedecekleri tezini destekliyor.
“Saf düşüncelere sahip olmalıyız ve başkalarına iyilik yapmaya odaklanmalıyız. Böylece zenginlik ve itibar artıran şeyler doğal olarak karşımıza çıkar. Bunu sadece iyi bir insan olmak için yapmalıyız. Kötü bir niyet olmadan yani öncelikle zengin olmak veya itibar kazanmak için değil” diye devam eden Thomas, “Muhtemelen en büyük mutluluk iyi bir aile ortamına sahip olmak, iyi dostlarla vakit geçirmek ve iyi bir toplumun parçası olmaktan gelir. Bunlar hepimiz için büyük nimetlerdir.” diyerek doğallığa vurgu yapıyor.
Ahlaki Temel
Thomas, son yüzyıllarda insanların temel doğalarından giderek daha fazla uzaklaştığını da düşünüyor. Bunu şu sözlerle ifade ediyor; “Son birkaç yüzyılda toplum bir yerlere sürükleniyor. Bizim için odaklanmak, gün geçtikçe sorun haline geldi ve ahlaki açıdan daha az istikrarlı hale geldik.” Antik Yunan filozofu Platon’un sözde özgürlükler ile ilgili endişe duyduğu bilinir. Ancak artık insanlar özgürlüğü ahlaksızlıkla karıştırıyor.”
Thomas’a göre özgürlük, bir ahlaki felsefe veya ahlaki bir pusula çerçevesinde yaşandığında harika bir hale geliyor. Thomas bu konuda Bay Li’nin sözlerine şu sözlerle atıfta bulunuyor; “Bu ahlaki pusula yoksa gerçeği görmek için, tüm toplumlar arasında gerçekten tutarlı olanın gerçek vizyonuna ihtiyacımız var. Sanırım Bay Li’nin de söylemek istediği bu. Hangi kültür ve ırka mensup olduğumuza bakılmaksızın, bazı ortak değerlerimiz var ve Bay Li bunu bize tekrar hatırlatıyor.”
Thomas bu konuda da Bay Li’nin makalede söylediklerine dikkat çekerek “Bay Li’ye göre bu, bizim doğamızın bir parçası” diyor ve ekliyor, ““Daha iyi bir yaşam sürmek, daha iyi bir toplum inşa etmek için; ilk ve kadim günahın üstesinden gelmek için yalnızca özgür iradeye ihtiyacımız var. Ancak bu, ahlak olmadan işe yaramaz. Bu noktada Bay Li’nin ve diğer filozofların felsefeleri birçok ortak yöne sahiptir.
Batı toplumunda, hatta belki Doğu toplumunun Marksizm ve Komünizm gibi Batılı fikirleri ithal eden kesimlerinde, çeşitli biçimlerde yozlaşma ve bozulma görülüyor. Yaratanın var olmadığına inanırsanız ve ateizme yönelirseniz, ahlaki pusulanızı kaybedersiniz. Dolayısıyla insanlar kendi amaçlarına ulaşmak için kötülüğe sürüklenir ve sonra da kafaları karışır.”
Thomas ayrıca Bay Li’nin ahlaki pusulası olmayan bir kişinin kaybolduğu fikrine katılıyor. Böyle birisinin herhangi bir büyük zorlukla karşılaşırsa, dünyanın onun için ümitsiz bir yer haline geleceğini ifade eden Thomas dünyadaki iyi insanların bile acı çekmek zorunda olduğu fikrine katılıyor.
Platon’un Mağara Alegorisi
Thomas insanları başka fikirlere açık olmaya ve hangisinin doğru yol olduğunu bulmaya teşvik ediyor. Örnek olarak da, Platon’un mağara alegorisinden alıntı yapıyor. Mağarada yaşayan bazı insanlar dış dünyayı hiç görmemiştir. Burada insanlar, kuklacıların, yani kuklalardan duvara yansıyan gölgelerin gerçek olduğuna inanılmaktadır. Fakat sonunda içlerinden biri mağaradan dışarıya çıkmaya cesaret eder ve gerçeği tüm çıplaklığı ile görür. İnsanlara gerçekleri anlatmak için mağaraya geri döndüğünde, ona kimse inanmaz ve gölgeleri, görüntüleri ve yanılsamaları takip eden insanlar tarafından ona zulüm ve eziyet edilir.
“Öğrencilerime sık sık, bizim dünyamızda kuklacıların kimler olduğunu sorarım. Onlara söylediğim şey; medyanın, politikacıların ve öğretmenlerin dünyayı yanlış resmedebileceğidir” diyerek Thomas günümüzün kuklacılarını işaret ediyor ve “Başkaları bizi manipüle edebilir, doğruların öyle ya da böyle olduğunu söyleyebilir. Bu yüzden birçoğumuz gerçeğin ne olduğu konusunda bilinçsiziz. Tabii ki, gölgeler gerçek değildir. Bizim gerçekte karşı karşıya olduğumuz durum, doğruların çarpıtılmasıdır.” diyor.
Thomas Bay Li’nin gerçekliğin özünü vurgulamakta iyi bir iş çıkardığını düşünüyor ve bu gerçeği ifade ederken, “Gerçek, bizi burada geçici bir dünyada tutan şey değildir. Gerçek, doğruyu bulmak için çabaladığımız şeydir. Gözümüzü boyayan bu sahte şeyler, gerçek değildir. Gerçek, bu dünyevi dünyanın yaratılmasından önce var olandır. Bunun ne olduğunu ve Yaradan’ın arzusunun ne olduğunu bulmalıyız. Bay Li’nin Yaradan ve onun isteği hakkında konuştuğunu biliyoruz.” sözlerini kullanıyor.
Bu bağlamda, Bay Li’nin son makalesini okumanızı tavsiye ediyorum: “Okuyun, düşünün, içinize bakın, kendinize bakın, kendi hayatınıza bakın, içinde bulunduğunuz durumu düşünün ve bunu hayatınıza rehber olarak kullanın. Belki de, bu şekilde değiştirilmesi gereken bir şey bulabilirsiniz.”
Doğru Zamanlama
Bay Li’nin makalesi Tavşan Yılı, yani Çin Yeni Yılı’ndan (22 Ocak) hemen önce yayınladı. Thomas bunun iyi bir zamanlama olduğunu düşünüyor ve “Tam zamanında geldiğini söyleyebilirim. Toplumumuzda birçok insan gelecek için endişeleniyor. Eminim tüm dindar insanlar dünyanın sonu, iklim değişikliği ve olası savaşlar hakkında endişeler taşıyor” yorumunda bulunuyor.
Fakat bu makaleyi okuduktan sonra Thomas, iyi insanların iyi bir geleceği olacağını umuyor. “Bu dünyada iyi bir geleceğe sahip olmasan bile; daha iyi biri olmak için çabalarsan, sonradan iyi bir geleceğin olur” diyenThomas Bay Li’nin makalesini İnsanlık için barışı teşvik etmek ve barışı bulmak için bir şans olarak görüyor.
Müfredatını Genişletmeyi Planlıyor
Mark Thomas öğrencilerinin ona neden batılı düşünürler hakkında bu kadar çok şey öğrettiğini sorduğunu ve bu nedenle Bay Li’nin makalesini gelecek dönem veya yılda akademik ders planına eklemeyi düşündüğünü söyledi. “Bu muhtemelen Çin Komünist Partisi (ÇKP) için bir kâbus olur” diye de ekledi. Komünist rejimin ne kadar kötü olduğunu, öğrencileri çok iyi biliyor.
Thomas ÇKP’nin kötü doğasını ise “Uygur Türklerine ne yaptıklarını, Falun Gong’a, direnen herkese karşı nasıl zulüm uyguladıklarını ve Hong Kong ya da Tayvan’da neler olduğunu biliyoruz. Hem Falun Gong, hem de Uygur Türkleri büyük hedeflerdir. Komünist Parti bu insanlardan nefret ediyor.” sözleriyle ifşa ediyor.
Thomas dindar bir aileden geliyor. Başlangıçta din adamı olmak istemesinin nedenlerinden birisi de bu. Ancak, çeşitli kiliseler içindeki siyaset ve güç mücadeleleri gördüğü için, bundan vazgeçip bilim adamı olmaya karar veriyor. Neden bilimi adamı olmayı seçtiğini ise,“Eğer siyaset okuyacaksam, o zaman dini karıştırmadan, siyasi bir alanda okumalıyım diye düşündüm. İnancımı kaybetmek istemiyorum. Uzun zaman önce bana din adamı olmadığım için pişman olacağım söylendi. Ama aynı zamanda bir eğitimcinin mesleğinin, bir din adamınınkine benzer olduğunu düşünüyorum” sözleriyle aktarıyor. Thomas, “Bir öğretmen olarak bir grup çocuğa bakarsınız ve her konuda büyümelerini teşvik edersiniz” diyor.
Bu makale ilk olarak theepochtimes.com’da şu başlık altında yayınlandı: University Professor Plans to Add Mr. Li’s Article to His Teaching
Yazanlar: Lily Sun ve Susan Berg, The Epoch Times Almanya
Çeviren: Evren Durmaz, The Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.