Aşıların İçindeki Başak Proteini Zehirli mi?

Kanada Guelph Üniversitesinde Viral İmmünoloji bölümünde Doçent olarak görev yapan Dr. Byram Bridle verdiği röportajda, Covid 19 aşısıyla ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu. Hiçbir şekilde aşı karşıtı olmadığını belirten Bridle, aşının kalpte oluşan iltihap konusunda şunları söyledi:

‘’Ben hiçbir zaman aşı karşıtı değilim ancak aşılar halka arz edilmeden önce oldukça irdelenmesi gerekir. Anlatacaklarımın korkutucu olduğu  konusunda sizi uyarmam lazım. Benimle birlikte uluslararası ortak çalışanlar var. Şu anda bu sorunların neden olduğunu artık anlıyoruz. Burada anlattığım her şey tamamen hakemli , bilimsel yayınlarla desteklenmektedir. Tanınmış ve saygın bilimsel dergilerde. Bütün bu bilgiler elimde. Bunları acilen herkese dağıtacağım. Bu nedenle bunları ilk duyan sizin dinleyicileriniz olacak.

Sars coronavirüs2, yüzeyinde bir başak protein bulundurur. Bu başak protein vücudumuzu enfekte etmesini sağlayan şeydir. Bu yüzden, aşılarda başak proteini kullanıyoruz. Kullandığımız aşılar vücudumuzdaki hücrelerin bu proteini üretmesini sağlıyor. Eğer o proteine karşı bir bağışıklık oluşturabilirsek teoride bu virüsün bulaşmasını önleyebiliriz. Aşıların ardındaki teori bu.

Bununla birlikte, hastalığı incelerken şiddetli covid 19 az önce tanımladığınız her şey, kalp sorunları, kardiyovasküler sistemle ilgili bir çok sorun, kanama ve pıhtılaşma covid 19 ile ilişkilidir. Ve bu araştırmayı yaparken bilim camiası tarafından keşfedilen şey, tek başına başak proteininin kardiyovasküler sistemdeki hasardan neredeyse tamamen sorumlu olduğudur. Eğer dolaşıma girerse, aslında araştırma hayvanlarının kanına saflaştırılmış başak proteini enjekte ederseniz, kardiyovasküler sistemlerine her türlü zararı verir. Kan ve beyin bariyerini geçer. Ve beyinde hasara neden olur. Yani, ilk bakışta bu çok endişe verici görünmüyor çünkü bu aşıları omuz kasına enjekte ediyoruz. Şimdiye kadarki varsayım, bu aşıların tüm geleneksel aşılar gibi davrandığı ve enjekte edildiği yerden başka bir yere gitmediği yönündeydi. Böylece omuzumuzda kalırlar proteinin bir kısmı bağışıklık sistemini harekete geçirmek için yerel boşaltma lenf düğümüne giderler. Ancak en ileri bilimin geldiği yer burası ve bu noktada korkutucu hale geliyor.

Japon düzenleme kurumundan gelen bir bilgi talebiyle, ben ve birkaç uluslararası ortak çalışanlar biyo dağılım çalışması denen şeye erişim sağlayabildik. Bilim adamları bu mRNA aşılarının aşılamadan sonra nereye gittiğini ilk defa görüyorlar. Başka bir deyişle, omuz kasında kalması güvenli bir varsayım mı? Kısaca cevap kesinlikle hayır. Bu çok endişe verici. Başak protein kana karışır. Aşılamadan sonra, birkaç gün içinde bireylerin kanında dolaşır, birikir. Dalak , kemik iliği, ciğer, böbrek üstü bezleri gibi …

Benim için özel bir endişe kaynağı olan şu: yumurtalıklarda oldukça yüksek yoğunlukta birikiyor ve ayrıca daha yeni kabul edilen bir yayın için yeni kabul edilen bilimsel bir makale bunu destekliyor. 13 genç sağlık çalışanına baktılar. Yani Kanada’da diğer bir mRNA aşısı olan moderna aşısını yaptırmış olanlara ve bunu doğruladılar. Başak proteini dolaşımda buldular. Yani, aşı 13 sağlık çalışanının 11’inin kanında bulundu. Bunun anlamı, yani uzun zamandır biliyoruz. Başak protein hastalığa neden olan bir proteindir. Bu bir ZEHİRDİR. Dolaşıma girerse vücudumuzda hasara neden olabilir. Şu an kesinlikle kanıtlarımız var. Aşılar vücudumuzun , kasların delta kaslarındaki hücrelerin bu proteini üretmesini sağlıyor. Sadece aşının kendisi değil, ek olarak protein de dolaşıma giriyor. Başak protein dolaşımdayken trombositlerimizdeki reseptörlere ve kan damarlarımızı oluşturan hücrelere bağlanabilir. Bu olduğunda iki şeyden birini yapabilir. Trombositlerin kümelenmesine neden olabilir ve bu da pıhtılaşmaya yol açabilir. Tam da bu nedenle bu aşılarla ilgili pıhtılaşma bozuklukları görüyoruz. Ayrıca kanamaya da yol açabilir. Ve elbette kalp işin içindedir. Aslında kardiyovasküler sistemin bir parçasıdır. Bu yüzden kalp problemleri görüyoruz. Protein ayrıca kan-beyin bariyerini geçebilir. Ve nörolojik hasara neden olabilir. Bu nedenle ölümcül kan pıhtıları beyinde bir çok kez görülür. Ve ayrıca endişe verici bir çalışmanın kanıtı var. Bu henüz yayına kabul edilmedi. Aşıdan gelen antikorların anne sütüne geçtiğini göstermeye çalışıyorlardı. Ve bunun neden iyi bir şey olduğunu göstermeye çalışıyorlardı. Çünkü bebeklere bir miktar pasif koruma sağlıyordu. Ancak, yanlışlıkla buldukları şey mRNA aşılarının aslında anne sütü yoluyla aşı vektörünün kendisini emziren bebeklere aktardığıydı. Ayrıca artık başak proteinin dolaşıma girdiğini bildiğimize göre kanda dolaşan her protein anne sütünde yoğun olur.

ABD’de Olumsuz Vakalar Veri Tabanına (FAERS) baktığımızda meme emen bebeklerin mide bağırsak ve sisteminde kanama bozuklukları yaşadığına dair kanıtlar bulduk. Bu yüzden sonuç olarak bu bir çok insanı korkutacak. Yani bunun kan bağışı üzerinde etkileri var. Şu anda Kanada Kan Hizmetleri diyor ki: ‘’Aşılanmış insanlar kan bağışında bulunabilir.’’

Bu hastalık yapıcı başak proteinlerin o kanla transfüze edilen hastalara taşınmasını istemiyoruz. Bunun meme emen bebekler için etkileri var. Ve bunun SARS coronavirüs2 nin yüksek riskli bir patojen olmadığı insanlar için ciddi sonuçları var. Buna tüm çocuklarda . Kısacası sonuç şu: BÜYÜK BİR HATA YAPTIK.ŞİMDİYE KADAR FARK ETMEDİK. Başak proteinin harika bir antikor ürettiren madde olduğunu düşündük. Başak proteinin kendisinin bir zehir olduğunu ve hastalık yapıcı bir protein olduğunu asla bilmiyorduk. BU YÜZDEN İNSANLARI AŞILAYARAK İSTEMEDEN ONLARI  ZEHİRLE AŞILAMIŞ OLUYORUZ. Bazı insanlarda bu dolaşıma giriyor. Ve bu olduğunda bazı insanlarda özellikle kardiyovasküler sistemde hasara neden olabiliyor. Ve başka bir çok sorum… Zamanım yok ancak bu aşının uzun vadeli güvenliği hakkında bir çok meşru sorum var. Örneğin; yumurtalıklarda birikmesi sorularımdan birisi: Gençleri kısırlaştıracak mıyız? Bazıları kısırlaşacak. Yani orda duracağım.ağır olduğunu biliyorum. Ama mesajımı iletmekte istiyorum.’’

Röportajın ardından Dr. Byram Bridle’a karşı çıkan bazı bilim insanları, bazı basın kuruluşlarına açıklamalarda bulundu. Kendisine bu konularda sorulanlara yanıt olarak ise, yorumlarıyla ilgili daha kapsamlı bir raporun yakında yayınlanacağını belirterek, söylediklerinin birçok bilimsel kaynağa dayandığını da sözlerine ekledi.

Haberi derleyen: S.Şener

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.