Ayvalık Film Festivali’nden 2023 yılında çıkan Karganın Uykusu

Fotoğraf: sosyal medyadan alınmıştır

2023 yılında çıkan Karganın Uykusu, aynı yıl 30. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde Yılmaz Güney ödülü, en iyi erkek oyuncu, en iyi müzik, en iyi görüntü yönetmeni gibi çokça ödül toplamış.

Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nde Neandria, Büyük Kuşatma, Faruk, Karganın Uykusu, Eclipse, Touda’yı Herkes Seviyor, Bina, Traugott film ekipleri film sonrası söyleşilerde seyircilerle bir araya geldi. 2023 yılında çıkan Karganın Uykusu, aynı yıl 30. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde Yılmaz Güney ödülü, en iyi erkek oyuncu, en iyi müzik, en iyi görüntü yönetmeni gibi çokça ödül toplamış.

Karganın Uykusu’nun Vural Sinemasındaki gösteriminin ardından gerçekleşen söyleşiye yönetmen Tunahan Kurt, oyuncular Ahmet Ağgün ve Nesrin Yari ile görüntü yönetmeni Ziya Kasapoğlu katıldı. Tunahan Kurt filmin nasıl ortaya çıktığı sorusuna çocukluğundan bir anıyla cevap veriyor. Adana’da geçen çocukluklarında damda uyurken teyzesinin kuzeninin ayağını bağlamasını merak etmesiyle uyurgezerlik üzerine düşünüyor ve bu alanda çok da film yapılmamış olması sebebiyle bu konuyu işlemek istemiş.


Sinemaya başlamadan daha öncesinde on yıl kadar polis memurluğu yapmış Kurt. Polis memuruyken de kısa filmler üretiyormuş ve daha sonra ilk uzun metraj sinema filmini yapmış. Film tutunca da istifa etmiş.

İnsan ticareti, göçmenlik meselesini işlemeye nasıl karar verdiği sorusuna polisken sürekli karşılaştığı bir şey olmasının ötesinde dünyanın içinde bulunduğu bir mesele olduğunu söylüyor. Hikayenin bu konu üzerine kurmadığını, her an yaşayabileceğimiz ve görebileceğimiz şekliyle filmde yer almasını istediğinden bahsediyor. Filmin doğal akışı içerisinde bir karşılaşma olarak tarifliyor bunu.

Tunahan Kurt filmine dair, “Ben kısa filmlerin ardından bir uzun metraj yapmak istiyordum ve hikâye arıyordum. İlk başta bir müdürün hayat hikâyesi olarak başlamıştım, hikâyeye çalışırken küçüklüğümden bir an aklıma geldi. Adana’da kuzenimle damda yattığımız günlerde teyzem kuzenimin ayaklarını bağlıyordu. Teyzeme bunu neden yaptığını sorduğumda, abin uyurgezer damdan düşmesin diye, demişti. Bu anı bende dolanmaya başladı. Uyurgezerlik üzerine gitmeye başladım, çok da işlenmemiş bir konuydu. Elimden geldiğince zamansız ve mekânsız bir dünya kurmaya çalıştım. Net bir tarih içerisinde olmaktan çekindim, izleyiciyi 2013-2014 yıllarındaymışız gibi bir hissiyatın içerisine çekmeye çalıştım. Filmde geçen göçmenlik konusunda ise hikâyeyi bunun üstüne kurmadığımı söyleyebilirim. Ne kadar zamansız ve mekânsız bir film desek de, filmin geçtiği yerlerde tüm bu durumlar yaşanıyor, dünyanın sorunu aynı zamanda. Hikâyenin doğal akışı içerisine yerleştirmeye çalıştık mülteci konusunu” dedi.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.