Barın halkı; Çinin bölge halkını bekasını yönelik büyük tehdit oluşturan aile planlaması adı altında başlatılan doğum yasağı siyasetinin kaldırması ve Çin devletinin Doğu Türkistan’a gayri meşru göçü ve yerleşiminin durdurulması gibi bir takım haklı taleplerini dile getirmişti.
Bu talepler Çin yönetimi tarafından ret edilmesi üzerine halk buna tepki göstererek sokaklara dökülmüş ve hükümet konağına doğru yürüyüş yapmıştır.
Kalabalığın artmasından korku ve telaşa kapılan Çin işgal yönetimi jandarma ve askerleri birliklerini toplayıp masum insanlara karşı ateş açarak karşılık verince Barın halkı da binlerce ağır silahlı işgal ordusuna karşı direnişe geçmiştir.
Çin yönetimi başlattığı tek taraflı ve orantısız bu savaşla binlerce insanı katletmiştir.İyi Parti 5 Nisan’da ”BarınKatliamı’nda Çin tarafından şehit edilen soydaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Bugün hâlâ insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kalan Uygur Türk’ü kardeşlerimizin,Haklı mücadelelerinde yanlarında olmaya devam edeceğiz.”açıklamasında bulunmuştu.
Çin’de Sincan Özerk Bölgesi’nde Müslüman Uygur Türklerinin, Falun Dafa uygulayıcılarının ve diğer etnik azınlıkların tutulduğu, Çinli yetkililerin “yeniden eğitim” adı verdiği gözaltı kamplarında tutulduğunu işkenceye maruz kaldığını gösteriyor.
Gözaltı kamplarında yaşamış kişilerden doğrudan bilgi alınması oldukça zor. Ancak daha önce BBC’ye konuşan bazı eski tutuklular ve bekçiler, kamplarda organize bir şekilde yürütülen kitlesel tecavüz, cinsel taciz ve işkence olduğunu, bunu kendilerinin yaşadığını veya gördüğünü söylüyor. Çin yönetimi ise iddiaları reddediyor.
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.