Başbakan Binali Yıldırım, 5G Mükemmeliyet Merkezinin üniversite, özel sektör ve kamu için laboratuvar görevi göreceğini belirterek, “Üretilen yerli yazılımlar, ağ altyapıları, diğer bütün teknolojilerin testleri burada yapılacak. Başarılı sonuçlar da uluslararası sektörde yerini almış olacak. Türkiye, 5G’de sadece uygulayıcı değil, aynı zamanda 5G teknolojisinin üreticisi olacak” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, ODTÜ Teknokent’te düzenlenen ‘5G Mükemmeliyet Merkezi’ açılış töreninde yaptığı konuşmada, 13 Şubat 2013 İstanbul’da Ulak Projesi’nin başlangıcının yapıldığını, şimdi onun devamı olan 5G Mükemmeliyet Merkezinin açılışının yapıldığını belirterek, 4 yılın ardından bu çalışmanın yeni bir aşamaya geldiğini ifade etti. Yeni aşamanın 5G teknolojisine yönelik bir ürün geliştirme olduğunu anlatan Yıldırım, “Bu, bir üretim değil. Bu bir ürün ve teknoloji geliştirme. Yani, kendi markanız olan, patentiniz olan aklıyla, fikriyle, fiziki yapısıyla size ait olan bir şey yapıyorsunuz. Bu, önemlidir. Ülkemizin bilgi, üretim teknolojisinde sadece kullanıcı olmasını bir adım öteye taşıyacak. Esasen, hükümetimizin bakanımız da ifade etti, son 15 yılda AK Parti hükümetlerinin yaptığı önemli işlerden birisi, araştırma geliştirme faaliyetlerine verdiği önemdir. 14 yıl içerisinde 3 kat artırmışız bütçelerini. Orada kamunun bir şekilde verimli verimsiz kullandığı bu Ar-Ge bütçelerinin yarı yarıya özel sektöre kaydırılmış olması da bu anlamda önemli bir değişimdir. Bu yetindiğimiz bir nokta değil. Ar-Ge bütçesini gelecek 10 yıl içerisinde milli gelirin yüzde 2,5’u seviyesine çıkarmaktır. Katma değeri yüksek, akıl değeri fazla olan ürünlere yüklenmemiz lazım. Artık tekstil işini herkes yapıyor, tarım, bunları herkes yapıyor” ifadelerini kullandı.
‘Bu bir ürün ve teknoloji geliştirme’
Türkiye’nin zenginleştiğini anlatan Yıldırım, “İşçilik maliyetleri artıyor. Daha düşük maliyetlerle Afrika’da, Uzak Doğu’daki bazı ülkeler burada avantaj sağlıyor. Türkiye’ye düşen teknolojisi yoğun, akıl teri fazla ürünlere yüklenmek. Bilişim sektöründe bir liralık bir yatırımla 25 liralık katma değer üretiyorsunuz. Bire 25. Bu yazılımı, donanımı koyduğumuz zaman çok büyük tabii güç elde etme imkanı var. Bugün ODTÜ Teknokent’te bu merkezi açıyoruz. Teknokentlerin de 15 yıl geriye gittiğimiz zaman faal olan teknokent sayısı 2 taneyi geçmiyor, şu anda 64 teknokente geçmişiz. Bu da bu alanda ne kadar müspet yönde gittiğimizi gösteren en önemli ölçüdür. Akla para verme alışkanlığı bizde yoktu eskiden. Akla para verilmez. Biz parayı neye veririz? Bir torba çimento aldık. O bizim için varlıktır. Biri fikir verdi, ben deli miyim, aptal mıyım, laflara para verir miyim? Halbuki o o kadar çok şey kattı ki” diye konuştu.
Bu sırada mühendisken yaşadığı bir anıyı anlatması salonda gülüşmelere neden olurken, Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ben mühendisken tersanede bizim kumcular vardı, Karadenizli. Balat’ta gemi yapıyorlar. Tahtaları atıyorlar, üzerine kurup gemiyi yapıyorlar. Birisinin aklına bir kum teknesi, 150 tonluk var, daha büyüğünü kurduracak, 250 tonluk bir şey. Proje lazım, ne projesi diyor. Yapın diyor. Patron projesiz iş olmaz. Neyse, buradan bizim tersanede ressam vardı, o bu işi çok iyi becerir, birkaç saatte size projeye verir. Klas kuruluşunda denetçi geliyor, gemiyi dolaşıyor bakıyor. Makina dairesi yok. Patrona diyor ki bir sorun var. Bu güzel olmuş da makine dairesi yok. Adam küplere biniyor. Bizim Nezihi’nin peşine düşüyor. Nezihi geliyor, ‘Ne oldu patron?’ diyor. Ne halt ettin diyor, patron? Nasıl proje yaptın, diyor. Bizim Nezihi pişkin tabii, ‘Düşünsene patron adam farketmeseydi daha çok yük taşıyacaktık.”
“Bir yıl iyi bir süre, bir yıl sonra 14 Şubat’ta sorarım”
Büyük işlerin küçük adımlarla başladığına dikkati çeken Yıldırım, “Bizim mutlak üstünlüğümüz yok. Doğalgazımız yok, fosil yakıtlarımız yok. Bizim mukayeseli üstünlük sağlayacak işler yapmamız lazım. Coğrafyamız benzersiz. Bu bölgede bizim artı yetişmiş insan gücümüz var. Bu bizim en büyük kaynağımız, en büyük mukayeseli üstünlüğümüz. Bütün bunları değerlendirerek bu bilişim, teknoloji alanında çok ciddi fark oluşturabiliriz. Ulak projesi de 5G projesi de bu yönde atılmış, küçük ama anlamlı adımlardır. Zamanlaması da iyi. 5G teknolojisi dünyada henüz ticarileşmiş değil. Ne olursa olsun, ne kadar sürecek bu proje? Bir yıl iyi bir süre, iddialı bir süre. Bir yıl sonra 14 Şubat’ta sorarım. Ona göre. Ondan sonra eşek kaçtı, palanı düştü falan. Bugün itibarıyla 7 adet proje sergileniyor burada. Şu anda dahil ulusal ve uluslararası alanda birçok çalışmalar yürüten kurumlar, kuruluşlar var. Üniversite, özel sektör ve kamu için laboratuvar görevi görecek. Üretilen yerli yazılımlar, ağ altyapıları, diğer bütün teknolojilerin testleri burada yapılacak. Başarılı sonuçlar da uluslararası sektörde yerini almış olacak. Türkiye, 5G’de sadece uygulayıcı değil, aynı zamanda 5G teknolojisinin üreticisi olacak” şeklinde konuştu.
“Altyapı çok önemli”
“Trafikte hız felaket, bilişimde hız berekettir” diyen Yıldırım, “Buralarda kullanılacak, gidip gelecek bilgilerde de hayallerin ötesinde artmalar olacak. Şu anda altyapı neredeyse alarm vermeye başladı. O yüzden ne yapıp yapıp, havadan karadan nereden olursa olsun mutlaka bizim akıl yollarının miktarını, hacmini artırmamız lazım. Türkiye’nin birinci derecede ihtiyacı budur. Yoksa ürettiğiniz ürünler, ortaya koyduğunuz trafik eğer yol bulamazsa elinizde kalır, hiçbir işe yaramaz. Altyapı çok önemli. Bana verilen bilgiye göre burada bir noktaya gelindi. Altyapının gelişmesi, müşterek kullanılması konusunda geçmişte büyük kaynak israfları var. Artık rekabetin, güzelliğin ayrı ayrı altyapıyla masrafla yapmak yerine müşterek altyapıyla olması rekabetin, üretilen ürünlerin çeşitliliği, kalitesiyle ölçülmesi en doğru yoldur. Bu konuda eminim ki işletmeciler çok daha rasyonel kararları vakit kaybetmeden alacaklardır” ifadelerini kullandı.
Teknoparklarda 4 bin 500’e yakın firmanın 40 bine yakın nitelikli araştırmacı çalıştırdığını hatırlatan Yıldırım, yeni çıkan Ar-Ge reform paketinin hayata geçmesiyle bu rakamların artacağına işaret etti. Yıldırım, 2016 yılında yerli patent başvurularının yüzde 17 artığını anlatarak, bunun bir başarı olduğunu ama bunun yeterli olmadığını dile getirdi. Bu yılın hemen başında patent başvurularında çok daha büyük artışların görüleceğine işaret eden Yıldırım, bilişim altyapısının milli güvenlikle doğrudan ilintili bir konu haline geldiğini ifade etti. Başbakan Yıldırım, “15 Temmuz’da darbeciler kendi aralarında iletişim kurmak için en ileri teknolojiyi kullanırken televizyon ve iletişim ağlarına en önce saldırdılar. Maalesef bu saldırılarda Türksat’ta iki kahraman arkadaşımız şehit oldu. O karanlık gecede 248 yiğit vatan evladını şehit verdik. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyoruz” dedi.
Siber saldırılara karşı hazırlıklı olmanın yetmeyeceğini anlatan Yıldırım, siber caydırıcılığın da önemine işaret etti. Yıldırım, “2015 yılında 4G ile hiç zaman kaybetmeyelim’ dedik ve 4,5G ile ile başladık ve şuanda da 5G hazırlık çalışmalarını bu mükemmeliyet merkezinde başlatmış bulunuyoruz” diye konuştu.
Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, gelişmeye yönelik yatırımların önemine işaret ederek, bilişimle ilgili her türlü yatırımın stratejik yatırım olarak görüldüğünü ifade etti. 5G çalışmaları kapsamında açılan merkezin katkılarının olacağını belirten Arslan, “5G’nin en önemli beklentilerinden biri iletişim hızındaki artış olarak gözükmekte. Ağ ve ağ altyapılarının yazılımlarının geliştirilmesi olacak. Ülke olarak katkısını artırabileceğimiz özgün çalışmalar gerçekleştirebileceğimiz aşamaya ulaştık. Yazılım ağırlıklı bu süreçlerde ülke olarak uygun imkanlar yakalamamız da mümkün hale gelecek” dedi.
Toplantıya, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan da katıldı. Yıldırım, beraberindeki isimlerle merkezin resmi açılışını yaptı.