Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık için aldığı referandum kararından, Türkiye’nin güney sınırı Suriye’de, oluşturulmaya çalışılan terör kuşağına ve son dönemlerde Türkiye, İran yakınlaşmasına kadar bölgeyi yakından ilgilendiren birçok konuda değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. R. Kutay Karaca, “Afganistan, Suriye ve Irak bölgesinin tipik bir özelliği var. Bu bölgelere müdahale daha fazla demokrasi, insan hakları ve refah sağlamak amacıyla yapıldı. Fakat hiçbirisi işe yaramadı” dedi
“Hiçbir ilerleme olmadığı gibi milyonlarca insan öldü”
Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. R. Kutay Karaca, Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Açıklamalarına öncelikli olarak yıllardır Afganistan, Suriye ve Irak’ta süregelen müdahalelerden bahsederek başlayan Kutay Karaca, “ Afganistan’a yapılan müdahalenin üzerinden 16, Irak ‘a müdahale 1. Körfez Harekâtı diye düşünürsek 1990’dan bugüne 27 yıl, Suriye’de de müdahale 6 yıldır devam ediyor. Baktığımızda bu bölgelere ne demokrasisinde, ne insan haklarında, ne kadın haklarında, ne de refah seviyesinde bir değişiklik oldu. Ne oldu? Binlerce insan öldü üstüne üstlük temel noktaya baktığınız zaman bir şekilde bu ülkeler artık bir araya gelemeyecek duruma düştüler. Afganistan’da 16 yıldır ilerleme sağlandı mı diye bakılırsa; Taliban bundan 16 yıl önce bu ülkenin yüzde 70’ini yönetiyorken bugün yüzde 70’den fazlasını yönetiyor. Afganistan’daki terör eylemlerinin dağılımına baktığınız zaman ortalama aylık 10-12 eylem düşüyor. Bunların hepsi ölümle sonuçlanan eylemler. Tüm bunların yanında Afganistan yalnızca kendine istikrarsızlık sağlamıyor, bölgeye de istikrarsızlık getiriyor. Pakistan bu istikrarsızlıktan en çok zarar gören ülkelerin başında geliyor. Aynı olay Pakistan içerisinde gelecek adına problem yaratmaya başlıyor” dedi.
“Irak’a 27 senedir bir demokrasi getirme kavgası var”
“Amerika ‘Ben bu devleti tanıyorum’ derse çok şaşırmamak gerekir”
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül’de yapmayı planladığı bağımsızlık ile ilgili yapacak olduğu referandumu da değerlendiren Karaca , “Irak’ta Kürtler referanduma gidecekler, Barzani geri adım atmıyor. Amerika da açıklama yaptı, Türkiye de bunun kabul edilemez olduğunu söyledi. Barzani ‘Biz Türkiye’nin gündeminde en önemli mihenk taşıyız’ açıklaması yaptı. Bu biraz bana gözdağı tadında bir demeç gibi geldi. ‘Biz de PKK ile PYD ile bir olursak işiniz çok daha zor olur’ denilmek isteyerek bir tehditkar bir tutum mu takındı? Bunu incelemek gerekiyor. Türkiye’nin bu referandumu kabul etmesine imkan yok. Türkiye’nin tarihsel anlamda Irak’ın içerisinde kendi soydaşlarının Telafer, Kerkük gibi ana merkezlerin de bu referandum içerisinde yer aldığını görüyoruz. Zaten Türkiye’nin en büyük güvenlik riski kendi sınırlarında bir Kürt kuşağı oluşturması üzerinedir. Barzani’nin yapacağı referandumdan sonuç Barzani’nin istediği gibi çıkar. Mesela bu referandumun uluslararası kamuoyu tarafından nasıl kabul göreceğiyle de ilişkili. Bu bölünme Irak’ta ayrı bir iç savaş başlatacaksa o zaman bunun yarattığı istikrarsızlık Türkiye’de dahil olmak üzere bir çok bölge ülkesinde sıkıntılar doğurur. Amerika, Fransa, İngiltere ve Rusya bu referandumun çok kabul edilebilir olmadığını yönelik açıklamalar bulundular. Uluslararası kamuoyunda da bu referandumun yanlış olacağı yönünde bir uzlaşma var. Ama bu uzlaşma acaba işin makyaj tarafı mı? Yoksa gerçekten bir uzlaşma mı? Bunu da ancak referandumdan sonra görebiliriz. Referandumdan sonra Amerika ‘Ben bu devleti tanıyorum’ derse çok şaşırmamak gerekir. Bununda öncesinde bir strateji belirlemek gerekir. Oradaki referanduma engel olamayacaksanız o zaman referandum sonuçlarının kabul edilmemesi yönünde bir politika izlemeniz gerekir. Türkiye’nin güvenliği adına bu gereklidir. Çünkü bu devletin daha büyük topraklar isteyip istemeyeceğini de bilemezsiniz. Türkmen şehirleri olayı da işin cabası” ifadelerini kullandı.
“Afrin’e de çekinmeden operasyon yapılmalı”
Afrin’de oluşabilecek herhangi bir girişimde Fırat Kalkanı Operasyonu gibi hiçbir şeyden çekinmeden aynı harekat yapılması gerektiğini düşünen Karaca, “Cumhurbaşkanı ‘Biz buna müsaade edemeyiz Afrin’de oluşabilecek her türlü girişime misliyle sert tepki vereceğiz ve gerekirse bu bölgeye harekat yapacağız’ dedi. Türkiye belki de Suriye-Irak özelinde oluşturulacak haritayı değiştiren ülke olarak karşımıza çıkacak. Çünkü Fırat Kalkanı Operasyonu düşünülen haritanın mantığını bozdu. Şimdi Türkiye hiç kimseye sormadan kendi şahsi yararı adına kendisinin kazancı adına Fırat Kalkanı Operasyonu’nu yaptıysa bu saatten sonra da Afrin noktasında hiçbir şeyden çekinmeden aynı harekatı yapmayı düşünmelidir. Çünkü artık en büyük müttefikimiz olan Amerika’nın düşmanlarımıza silah vermesi ile alakalı sızlanma yapmamıza gerek yok. Amerika silah yardımı yapıyor. Bunu niye yapıyor diye sorgularız. Bu silahların bir şekilde Türkiye’ye yönelik terörist gruplarına eline geçeceği açık ve aşikar. O zaman biz kendi planımızı kendimiz yapmak zorundayız. Harekat yapılacaksa veya diplomatik girişimlerde bulunacaksak bunu yapmalıyız. Herkes şunu iyi bilmeli Türkiye bölgenin en güçlü ülkesidir, Nato’nun 4. büyük ordusuna sahiptir, kendi silahını kendi üretecek ekonomik yapısı vardır. Ama daha önemlisi bu konularda hükümete destek verebilecek bir halk kitlesine de sahiptir.” şeklinde konuştu.
“Bölgede İran Türkiye’siz, Türkiye de İran’sız olamayacak”
Son olarak da Türkiye ve İran arasında özellikle Katar konusunda başlanan işbirliği sonunda bölgede İran Türkiyesiz, Türkiye’nin de İransız olamayacağına dikkat çeken Doç. Dr. R. Kutay Karaca, “Barzani’nin istediği referandum İran’ı da doğrudan etkiliyor. Çünkü İran içerisinde etnik anlamda bir Kürt grup var. Dolayısıyla bunun İran’a yansımamasına imkan yok. Son zamanlarda Türkiye ve İran arasında özellikle Katar konusunda başlanan işbirliği gösterdi ki bölgede İran Türkiye’siz, Türkiye de İran’sız yapamaz. Türkiye ve İran arasındaki ilişkiler belki de bölgenin geleceğinde çok önemli etkiye sahip olacaktır. Türk dış politikasının bugünlerde İran üzerinde çok daha ince düşünmesinde yarar görüyorum. Ayrılıktan çok daha fazla işbirliği gerekiyor. İşbirliğimiz yalnızca Katar ile kalmamalı Irak ve Suriye için de İran’la işbirliği düşünülmelidir. En azından ortak bir noktada buluşulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Irak’ta oluşabilecek bir ayrı devlet sonunda İran topraklarına da sirayet edebilir” diyerek sözlerini tamamladı.
İHA
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.