Beyaz Saray, Dolarsızlaşma Sürecine Giren Ülkelerin “Kendi Çıkarlarının Tersine Hareket Ettikleri” Uyarısında Bulundu
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby, 27 Nisan’da The Epoch Times ile yaptığı röportajda, dolarsızlaşma kampanyalarında Çin ve Rusya’yla birleşen ülkelerin kendi çıkarlarının ve ekonomik büyümelerinin aleyhine hareket ediyor olabileceğini söyledi.
Arjantin hükümeti bir televizyon yayınında yaptığı açıklamada, ülkenin azalan dolar rezervlerinin daha fazla düşmesini önlemek için Arjantin’in Çin’den yaptığı ithalatı ABD doları yerine Çin yuanı ile ödeyeceğini duyurdu. Böylece sayıları giderek artan, ticaret anlaşmalarında ABD dolarını terk etmeye çalışan ülkeler arasında yerini aldı.
Arjantin Ekonomi Bakanı Sergio Massa, Çin’in Arjantin Büyükelçisi Zou Xialoi ile 26 Nisan’da yaptığı görüşmede, Güney Amerika ülkesinin bu ay yaklaşık 1.04 milyar dolarlık Çin malı için yuan cinsinden ödeme yapacağını doğruladı. Buenos Aires daha sonra yuan cinsinden yaklaşık 800 milyon dolarlık ithalatı onayladı.
Bu olaydan kısa bir süre önce Brezilya da ABD dolarını terk edeceğini ve yılda tahmini 150 milyar dolar değerindeki ikili ticarette Çin yuanını kullanacağını açıklamıştı.
Bölgedeki son gelişmelerle birlikte Çin’in Latin Amerika’daki finansal ayak izini büyütmesinden endişe ediliyor.
Kirby “Bizim için önemli olan, Latin Amerika’daki tüm ortaklarımızla hem ekonomik konularda hem de güvenlik konularında anlamlı bir ilişki kurduğumuzdan emin olmaktır” dedi.
Kirby ABD’nin ülkelerden taraf seçmelerini istemediğine dikkat çekerek, hem Çinliler hem de Ruslar “Latin Amerika’da kapı kapı gezerek nüfuzlarını satmaya çalışıyorlar” yorumunda bulundu.
Sözlerine “Ancak umuyoruz ki Latin Amerika ülkeleri, Çin ve Rusya gibi ülkelerle ortaklık yapmanın, kendi çıkarlarına ve ekonomik refahlarına ters düşebileceğini anlarlar” diye devam etti.
Arjantin ekonomi bakanı Sergio Massa’ya göre, Çin’le yapacakları anlaşma “Arjantin’in net rezervlerinin perspektifini iyileştirecek” ve “ticari faaliyet düzeyini, ithalat hacmini, Arjantin ile Çin arasındaki ticaret hacmini ve Arjantin’in ihtiyaç duyduğu ekonomik işleyişi iyileştirmek” için hükümete “daha büyük bir özgürlük alanı” kazandıracak.
Çin’in Arjantin Büyükelçisi Zou Xialoi gazetecilere verdiği demeçte, bu düzenlemenin “ticarette yerel para birimlerini kullanabilmeleri için şirketleri destekleyerek küresel pazarları koruyup geliştireceğini” söyledi.
Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernández, muhalifleri tarafından pesonun dolar karşısında çöküşünü körüklemekle suçlanıyor. 2019’da seçilmesinin ardından, devlet tahvillerinde büyük bir satış olmuştu. Ancak daha sonra tahviller temerrüde düştü (Ç.N.: Temerrüt, borçlanmış olan bir kişinin borcunu hukuka aykırı olacak şekilde ödeyememesi durumudur). Bunun üzerine hükümetin kredi piyasalarına erişimi olmadığı için Fernández, mali teşvik ve yardım programlarını desteklemek için koronavirüs pandemisi boyunca para bastı.
28 Nisan itibarıyla resmi döviz kuru üzerinden 1 doların karşılığı 225 Arjantin pezosu oldu. Ülkede Mart ayında enflasyon yüzde 100’ü aştı.
Kasım 2022’den bu yana Çin ve Arjantin, milyarlarca dolarlık döviz takası anlaşmaları yapıyor. Arjantin merkez bankası bu anlaşmaların ülkenin döviz rezervlerini yeniden inşa etmesine, ticaret maliyetlerini ve gelecekteki borç geri ödemelerini karşılamasına olanak sağlayacağını kaydetti. Bu, Mart 2022’de Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yaptığı 44,5 milyar dolarlık borç erteleme anlaşmasının kritik bir hükmüydü.
Çin, Brezilya’nın ardından Arjantin’in en büyük ikinci ticaret ortağı.
Brezilya devlet başkanı Luiz Inacio Lula da Silva geçtiğimiz günlerde uluslararası ticarette dolar hegemonyasına ateş püskürdü.
Lula, Mart ayında Şanghay’da düzenlenen bir törende “Neden her ülke ticaret için dolara bağlı olmak zorunda? … Doların [dünyanın] para birimi olacağına kim karar verdi?” dedi.
“Bugün ülkeler kendi para birimleriyle ihracat yapabilecekken, ihracat için doların peşinden koşmak zorunda.”
Ancak yuanı uluslararası para birimi haline getirmeye yönelik bu çabalar başarılı oluyor mu?
Çin Devlet Döviz İdaresi’nden (State Administration of Foreign Exchange-SAFE) alınan veriler, yuanın Mart ayında doları devirerek sınır ötesi ülkelerde en çok kullanılan para birimi olduğunu gösteriyor. Yuan, Şubat ayındaki 434,5 milyar dolardan sonra geçen ay 550 milyar dolarlık rekor bir kullanım değerine ulaştı.
Yine de, küresel bankacılık ödeme sistemi SWIFT’e göre yuan, yapılan tüm işlem hacimlerinin yüzde 4,5’ini ABD doları ise, yüzde 83’ünden fazlasını oluşturuyor.
ABD, Latin Amerika’daki Etkisini Kaybediyor mu?
ABD Dış İlişkiler Konseyi’nde (Council on Foreign Relations-CFR) görev yapan ve bölge hakkında yazılar yazan Diana Roy, Çin’in zor durumdaki birçok ülkeye “ekonomik fırsat” vaat ettiğini ve Latin Amerika üzerindeki etkisinin 2000 yılından bu yana büyüdüğünü söylüyor.
Pekin, kıtanın enerji kaynaklarına ve altyapısına yaptığı yoğun yatırımların yanı sıra, koronavirüs pandemisi sırasında bölgeye kredi, tıbbi ekipman ve aşı desteği sağladı. Son on yılda Çin, Latin Amerika’daki kültürel, diplomatik ve askeri ilişkilerini de güçlendirdi.
2021’de Çin’in bölgedeki ticaret hacmi toplam 450 milyar doları buldu ve uzmanlar bunun 2035’e kadar 700 milyar doları aşabileceğini söylüyor.
Ancak Roy, “borç tuzakları” ve “ekonomik bağımlılık” korkularının da son yıllarda arttığını söylüyor.
“Çin kredilerinin genellikle çok fazla koşulu olmasa da, bu kredilere bağımlı hale gelmek, Venezuela gibi ekonomik açıdan istikrarsız ülkeleri, eleştirmenlerin ‘borç tuzakları’ dediği ve temerrütle sonuçlanabilecek durumlara itebilir” diyor.
“Eleştirmenler ayrıca Çinli şirketlerin daha düşük çevre ve çalışma standartları getirdiğini söylüyor ve Çin’in enerji şebekeleri gibi kritik altyapılar üzerindeki artan kontrolünün, ulusal güvenlik riskleri oluşturduğu konusunda uyarıda bulunuyorlar. 2020’de toplam ihracatının yaklaşık yüzde 39’unu Çin’e yapan Şili gibi ülkelerde de ekonomik bağımlılık korkusu var.”
Bu, ABD’nin bölgedeki liderlerle çalışmasını engellemiyor.
Kirby, ABD’li yetkililerin aralarında Venezüella ve Küba’nın da bulunduğu birkaç Latin Amerikalı liderle demokratik kurumlar ve göçmenlik meseleleriyle ilgili görüşmelerde bulunduğunu kaydetti.
“Batı Yarımküre ve Latin Amerika’ya çok odaklandık. İlişkilerimizi desteklemek ve güçlendirmek istiyoruz” dedi.
Latin Amerika’daki Rus ve Çin etkisine rağmen ABD, “oldukça dürüst bir şekilde, ortak amaçlar ve bir dizi ortak hedefe doğru, kültür, tarih ve ilgi alanlarının ortak olduğu duygusu ile” batı yarım küredeki ülkelerle diyalog ve diplomasiyi sürdürecektir.
Yazanlar: Andrew Moran ve Emel Akan, The Epoch Times
Çeviren: Hatice Atmaca, The Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.