Biden Yönetimi Çin’in Yüksek Teknoloji Hırslarını Öldürüyor
Çin lideri Xi Jinping’in uzun zamandır açıkça ortaya koyduğu vizyonu, yarı iletken teknolojisini kullanarak Çin rejiminin ABD’yi geride bırakması ve küresel bir teknolojik süper güç olması yönünde. Ancak Xi’nin 2025 yılına kadar mikroçiplerinin yüzde 70’ini kendi ülkesinde üretme hedefi artık uzak bir hayal.
Pekin’in hırslarının önünde duran ve ABD’de Ekim 2022’de yürürlüğe giren bir dizi kapsamlı ihracat kısıtlamaları, rejimin üst düzey çipler satın alma veya kendi çiplerini yapma gücünü kırmayı amaçlıyor.
Ocak ayında çıkan söylentilere göre, Çin’in en büyük hafıza çipi üreticisi ve aynı zamanda XMC firmasının ana şirketi olan Yangtze Memory Technologies (YMTC), tüm departmanlarındaki 6.000 kişilik iş gücünün yaklaşık yüzde 10’unu işten çıkardı.
Bir pazar araştırma firması olan Yole Group’un tahminlerine göre YMTC, 2027 yılına kadar küresel flash bellek çipi pazar payını ikiye katlayarak yüzde 10’a çıkarma yolunda ilerliyordu. Ancak ihracat kısıtlamalarının devreye girmesi bu olasılığı ortadan kaldırdı.
Aralık 2022’de kara listeye alınan yaklaşık iki düzine Çinli yapay zeka çipi üreticisinden biri olan YMTC, sarsılan tek Çinli teknoloji firması değil. Geçtiğimiz dört ay içinde, satışlarda dünyada dördüncü sırada yer alan Çinli telefon markası Oppo’nun da aralarında bulunduğu en az iki telefon çipi yapımı girişimi de etkilendi.
Bir zamanların yıldız olarak lanse edilen şirketleri, ayakta kalabilmek için küçülüyor ve çalışanların primlerini ödemiyor. Ülkenin çip ithalatı hacmi, yılın ilk yedi ayında yüzde 17 düştü. Ülke içindeki teknoloji mücadelelerinin de etkisi ile rejim, geçen yıl adı yolsuzlukla mücadele soruşturmasına karışan bir devlet fonunu yeniden devreye soktu ve Şubat ayı sonlarında YMTC’ye yaklaşık 1,9 milyar dolar pompaladı.
ABD-Çin geriliminin ayırt edici bir özelliği haline gelen teknolojik üstünlük yarışında ABD giderek daha fazla saldırgan hale geliyor. ABD önlemleri, uyguladığı yaptırımlar ve kısıtlamalarla Pekin’e birkaç yıl önce imkânsızmış gibi görünen zorluklar çıkarıyor.
Çin ekonomik analisti ve The Epoch Times yazarı Antonio Graceffo bir röportajda “ABD, Çin’i eziyor” dedi. “Bütün bunlar kesinlikle Çin ekonomisine zarar veriyor.”
Ekonomide Gerileme
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin, bu yıl pek de iyi bir durumda değildi. Onlarca yıldır Çin’deki büyümenin güçlü motoru olan emlak sektörü durma noktasına geldi. Temmuz ayında ihracatlar, salgının başladığı 2020’den bu yana en sert düşüşü kaydederken, ithalat da çift haneli rakamlara kadar geriledi. Bloomberg Economics’in öngörüsüne göre kötüleşen koşullar, Pekin’in ABD ekonomisini geçme şansını azaltabilir ve Çin’in 2028 gibi yakın bir tarihte öne geçeceği yönündeki araştırma tahminlerini tersine çevirebilir.
Her beş Çinli gençten biri işsiz kalırken, Başkan Xi Mayıs ayında genç Çinlilere “acıyı yok edin” ve “zorlukları kendi başınıza çözün” talimatı verdi.
Çin’in ABD büyükelçisi Xie Feng, Ağustos ayı sonlarında yaptığı açıklamada, ABD-Çin ticaretinin 2023’ün ilk yarısında yüzde 14,5 düştüğüne işaret ederek, bunun ABD tedbirlerinin ve ihracat kısıtlamalarının ‘doğrudan bir sonucu’ olduğunu söyledi. ABD’nin Çin’i ‘devre dışı bırakmaya’ çalıştığını iddia etti.
Feng, ABD-Çin İş Forumu’nda Forbes ile yaptığı bir video röportajı sırasında, %19’luk ABD gümrük vergisine atıfta bulunarak şunları sordu: “Bu adil midir? Bu gerçekten de ABD’nin çıkarlarına hizmet ediyor mu?”
Çin’e yaptığı son ziyaret sırasında ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo, Çin’in ihracat kısıtlamalarını kaldırma yönündeki çağrısını reddetti. “Ulusal güvenlik konularını müzakere etmiyoruz” dedi.
Yakın zamanda NBC’ye yaptığı bir açıklamada, “Onların askeri gücünü zayıflatmaya çalışıyoruz. Yani eğer bunu hissedebiliyorlarsa, stratejimizin işe yaradığı anlamına gelir” dedi.
Bakan Raimondo Çin’deyken e-postalarının resmi kurumlar tarafından hacklenmesi konusunda Çinli yetkililerle yüzleştiğini ve bu durumun “güvenini zedelediğini” söyledi.
3 Eylül’de CNN’in “State of the Union” programında bu konudan bahsederek, “Lafımı hiç esirgemedim” dedi.
“Hepimiz Aynı Taraftayız”
Washington diplomatik bir yaklaşımla defalarca, Çin’den tamamen kopma niyetleri olduğunu reddetti. Kritik tedarikler için Çin’e olan bağımlılığı azaltmak üzere attığı adımları tanımlarken “riski azaltma” terimini kullandı.
Son birkaç ay içinde dört üst düzeyli ABD yetkilisi, ticaret ve savunma bağlarını güçlendirmek amacıyla Çin’e dikkat çeken geziler düzenledi. The Epoch Times yazarı Graceffo, “riski azaltma” teriminin kullanılmasında iki fayda görüyor: Çin ile açık çatışmalardan kaçınmak ve ABD’nin Avrupalı müttefiklerini yanında tutmak. “Sonuçta, Avrupalıların ayrışma yerine riskten arınma gibi bir tanımı kabul etmesi daha kolay” diyor.
Graceffo “İşte biz böyle yaptık” dedi. “Bu çok önemli. Bunlar en önemli yedi ülke ve hepimiz aynı taraftayız.”
Çin Komünist Partisi (ÇKP), ABD ile askeri iletişimini Ağustos 2022’de, dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan gezisi üzerine kesti. O zamandan sonra da doğrudan iletişim hattını yeniden kurmayı reddetti.
Çin Devlet Güvenlik Bakanlığı, bir sosyal medya gönderisinde ABD’yi “ikiyüzlü” bir strateji sürdürmekle suçladı ve bunun “başarısızlığa mahkûm” olduğunu söyledi.
Bakanlık sorunları sıralarken, ABD’nin Tayvan’a son zamanlarda yaptığı askeri satışları da gösterdi. Bunun bağımsız uluslara ayrılmış bir program kapsamında, demokrasiyle yönetilen adaya yapılan ilk askeri transfer olduğunu belirtti. Bakanlık ayrıca ABD’nin Tibet ve Güney Çin Denizi’nde “ortalığı karıştırdığını” ve Çin ekonomisi hakkında “kötü konuştuğunu” söyledi.
Çin Devlet Güvenlik Bakanlığı, Kasım ayında San Francisco’daki APEC zirvesi sırasında Çin Lideri Xi ile ABD Başkanı Joe Biden arasında yapılacak herhangi bir görüşmenin, ABD’nin “yeterli samimiyet göstermesine” bağlı olarak tarafları bir araya getirebileceğini ileri sürdü. Öte yandan ABD ile uyum sağlamanın rejim açısından “imkansız” olduğunu da belirtti.
Sorumluluğu başkasına atmak, rejimin taktik kitabındaki alışılmış bir yöntem. Buna rağmen tehditlerinin bu kez işe yarayıp yaramayacağı halen belli değil.
Biden yönetimi “yoğun rekabetin yanı sıra yoğun diplomasiye” de ihtiyaç olduğunu vurguluyor. ABD’li yetkililer Çin’le meşgulken Başkan Biden, kuantum işlemciler, mikroelektronik, gelişmiş yarı iletkenler ve yapay zeka gibi ileri teknolojilere yapılan yatırımlara yönelik kısıtlamalar getirdi ve bu konuyu “ulusal acil durum” ilan etti.
Atlantik Konseyi JeoEkonomi Merkezi kıdemli üyesi Clete Willems, The Epoch Times’a verdiği demeçte, ABD’nin yapacakları içinde kısıtlamaların, “muhtemelen buzdağının sadece görünen kısmı” olduğunu söyledi. Trump döneminde Beyaz Saray’ın Çin’le ticaret baş arabulucusu olan Willems, Biden yönetiminin, bir yıl sonra kontrolleri gözden geçirerek genişleme olanaklarını değerlendireceğini sözlerine ekledi.
Ekim 2022’deki çip yasağı ve geçen Ağustos ayında yasalaşan 280 milyar dolarlık (beşte biri yarı iletkenlere gidiyor) CHIPS ve Bilim Yasası kapsamında, dünyanın en büyük çip üreticisi Taiwan Semiconductor Manufacturing Co., Arizona’daki yatırımını üç katına çıkararak toplam 40 milyar dolara ulaştırmayı ve ikinci bir fabrika açmayı taahhüt etti.
Geçtiğimiz Ağustos ayında Beyaz Saray, federal kurumlara, 2021 “Amerika’yı İnşa Et, Amerika’yı Satın Al” Yasası kapsamında hükümet tarafından finanse edilen altyapı projeleri için yalnızca yurt içinde üretilen malzemeleri kullanma talimatı verdi.
Çokuluslu şirketler bu mesajı dikkate alıyor.
Üretimin Ülke İçine Taşınması (Reshoring) Girişimi kulis grubunun tahminlerine göre, ABD şirketleri 2022’de bir önceki yıla göre yüzde 53 artışla 364.000’den fazla işe alım yaptı. İşlerin yarısından fazlasını, çip yapımı ve elektrikli araç akü sektörleri oluşturdu.
Çin Devlet Döviz İdaresi’nin Ağustos ayı verilerine göre, Çin’e doğrudan yabancı yatırımı Nisan-Haziran döneminde yüzde 87 düşüşle 4,9 milyar dolara geriledi. Bu, 1998’den bu yana en önemli yıllık düşüş oldu.
Willems, “ABD’nin tedbirleri insanların Çin’e yatırım yapma konusunda iki kez düşünmesine neden oluyor; ancak bu kısmen de Çin’in eseridir” dedi.
Rejimin bir avuç pozitif test nedeniyle mahalleleri kapatan sıfır-COVID politikası, Tayvan’a karşı sert müdahalesi, teknoloji sektörüne yönelik düzenleyici baskıları, Şangay’daki iki ABD şirketine yönelik saldırıları ile yakın zamanda genişletilen ve düzenli ticari faaliyetleri riske atabilecek casuslukla mücadele yasası, Bakan Raimondo’nun deyimiyle Çin’i “yatırım yapılamaz” hale getiren düşmanca bir ortamın oluşmasına neden oldu.
Çin, bu yıl tahminen 13.500 zengin Çinlinin göç etmek istemesiyle dünyanın en büyük milyoner göçüyle karşı karşıya. Bu durum yatırımcıların güvenini daha geniş ölçekte etkiliyor.
Bakan Raimondo’ya göre bütün bunlar olurken, Amerika Birleşik Devletleri de on yılın sonuna kadar “dünyanın en iyi, büyük ve derin yarı iletken ekosistemine sahip olma” yolunda ilerliyor.
Yakın zamanda medyada yer alan bir konuşmasında “Yarı iletken tasarımında zaten dünyaya öncülük ediyoruz. Bunu yapay zekâ çiplerinde görebilirsiniz. Yazılımda dünyaya öncülük ediyoruz” dedi.
Tayvan Ulusal Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü müdürü Su Tzu-yun’a göre şu an itibariyle ABD, çip teknolojisinde Çin’den en az bir nesil önde. The Epoch Times’a yaptığı açıklamada, yeni ABD kısıtlamalarıyla sanki “ABD ileri atılırken ÇKP olduğu yerde sayıyor” dedi.
Pekin’in Önündeki Engeller
Willems’in gözlemine göre Çin rejimi, ABD’nin dayattığı kontrollere karşı misilleme yaptı ancak bu misilleme “şu ana kadar, denklemi değiştirmede pek başarılı olamadı”.
Bir dizi uluslararası yarı iletken şirketinin belirttiğine göre, Çin’in elektronik parça ve çip üretiminde kilit rol oynayan galyum ve germanyuma yönelik yeni ihracat kısıtlaması, herhangi bir maddi etki yaratmayacak.
Çin liderliğindeki BRICS koalisyonunun uzun süre devam etmesi pek mümkün görünmüyor. Bunun nedeni, üye devletler arasında ABD dolarının dünya üzerindeki hakimiyetini ortadan kaldırma amacından başka ortak çıkarların bulunmaması.
Üç yıl önce başlayan ve aralıklı olarak devam eden şiddetli sınır çatışmalarından dolayı Çin ile aynı fikirde olmayan Hindistan, şu anda ekonomik krizde olan Rusya ve Çin ile birlikte BRICS bloğunun önemli ekonomilerinden biri.
Yeni Delhi’deki G20 zirvesi’nin hemen öncesinde Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Haziran ayında ABD’ye ilk eyalet ziyareti sırasında, kırmızı halıda karşılandı. Modi, devasa altyapı finansman programı Kuşak ve Yol Girişimi ile fakir ülkeleri borç batağına sürüklediği için Çin’i eleştirdi.
Büyüyen Bir Koalisyon
Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Michael McCaul (Texas milletvekili), 6 Eylül’de Lahey’deki ABD Büyükelçiliği’nde verdiği brifingde konuya değindi. Çin’in en büyük çip üreticisi Semiconductor Manufacturing International Corp’un (SMIC), Batı uzak durduğu için zora düşen Çinli telekomünikasyon devi Huawei’ye parça tedarik ederek ABD yaptırımlarını ihlal ettiğinden şüphelendiğini söyledi.
SMIC tarafından üretilen ve Huawei Mate 60 Pro akıllı telefonunu çalıştıran çip, Çin’de bir buluş olarak görülüyordu. Ancak McCaul ve diğer ABD’li milletvekillerinin eleştirilerinin ardından 7 Eylül’de SMIC hisselerinde düşüş yaşandı.
Çin Meclisi Komitesi’ne başkanlık eden Mike Gallagher (Wisconsin milletvekili), “Bu çip muhtemelen ABD teknolojisi olmadan üretilemezdi” dedi.
“ABD yasalarını hiçe sayan ve ulusal güvenliğimizi baltalayan bir firmanın ABD teknolojisiyle bağlantısının kesileceğini açıkça belirtmek için ABD’nin hem Huawei’ye hem de SMIC’e tüm teknoloji ihracatını sona erdirmenin zamanı geldi.”
Çin’in çip üretimini teşvik etmek için 40 milyar dolar daha ayırmayı planladığı bildiriliyor. Ancak Güney Carolina Üniversitesi-Aiken’de işletme profesörü Frank Tian Xie bu çabaları, ABD teknoloji kuşatmasının Çin’in canını sıktığının bir işareti olarak görüyor.
The Epoch Times’ın kardeş yayın kuruluşu NTD’ye yaptığı açıklamada “ABD yaptırımları gerçek bir etki yaratıyor. ÇKP’nin şu anda bu kadar çaresiz olmasının nedeni budur” dedi.
Amerika Birleşik Devletleri bir destek koalisyonu kurduğu için, ÇKP’nin yaptırımları alt etme imkanları daralıyor.
Maryland, Camp David’de yakın zamanda yapılan üçlü zirve, ABD, Japonya ve Güney Kore’nin Çin saldırganlığını kınamasıyla sonuçlandı. Bu ülkeler kritik teknolojilere ilişkin tedarik zincirlerini güvence altına almaya yönelik ortak politikalar geliştirmeye kararlı.
Ortak açıklamada üç ülke, “geliştirdikleri son teknolojilerin yasa dışı olarak ihraç edilmesini veya yurtdışına kaçırılmasını önlemek için, teknoloji koruma önlemleri konusunda işbirliğini artıracaklarını” söyledi. Willem açıklamayı “ABD için büyük bir başarı” olarak nitelendirdi.
Graceffo ve diğer Çin uzmanları, ABD’nin Çin’e karşı Trump yönetimiyle başlayan ve Biden döneminde genişleyen katı tutumunda, geri adım atılmayacağını söylüyorlar.
Beş yıl önce “sadece tartışma konusu” olan riskten arındırma kavramı, artık bir gerçek gibi görünüyor.
Kaliforniya-San Diego Üniversitesi’nde küresel tedarik zincirinde otuz yıllık deneyime sahip işletme profesörü Christopher Gopal, The Epoch Times’a verdiği demeçte, ABD politikalarının yıllardır “Çin’i dünyanın üretim merkezi haline getirdiğini” söyledi.
Şimdi ise durumun tam tersine döndüğünü ve Çin’in “bununla yaşamak zorunda kalacağını” söyledi.
Yazan: Eva Fu, The Epoch Times
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.