Bilim İnsanları Bilinç Gücünü Araştırıyor
Bilim insanları ünlü kuantum deneyi üzerinden, yeni bir bakış açısıyla bilinç gücünü araştırıyor. Ya düşüncelerimiz veya gözlemlerimiz bir şeyin hareket etme şeklini değiştirebiliyorsa? Bilincinizin olayların sonucunu değiştirebileceğini şöyle bir hayal edin.
Kuantum fiziğinin ünlü çift yarık deneyi, uzun süredir tartışılan soruyu gündeme getirdi. Acaba zihin maddeyi etkileyebilir mi? Ya düşüncelerimiz veya gözlemlerimiz bir şeyin hareket etme şeklini değiştirebiliyorsa? Bilincinizin olayların sonucunu değiştirebileceğini şöyle bir hayal edin.
Noetik Bilimler Enstitüsü (IONS) yarım yüzyılı bu tür sorular üzerinde kafa yorarak geçirdi. Aslında IONS yakın zamanda 50. yılını kutladı. Kuruluşun baş bilim insanı Dean Radin, 24 Haziran’daki IONS konferansında bir konuşma yaptı. Radin, bilimin şu anda çift yarık deneyi ve bilinç konusunda nerede durduğuna dair bilinenleri güncelledi.
Eski bilgileri güncellerken, çift yarık deneyini yenileyen IONS çalışmalarını anlattı. Ayrıca enstitünün bu kez meditasyon yapanları da deneye dahil ettiğini açıkladı.
Çift Yarık Deneyi
Işığın iki yarıktan geçmesini gözlemleyen çift yarık deneyi ilk olarak 1801’de Thomas Young tarafından yapılmıştır.
Deneyde ışığın, belirli bir zamanda ölçülüp ölçülmediğine bağlı olarak farklı davrandığı görünür. Işık bazen parçacıklar veya dalgalar gibi davranır. Üstelik hangi biçimi alacağı, birinin deneyi gözlemesine bağlı olarak değişmektedir.
Bazı bilim insanları, bilinç gücünün dalganın çökerek parçacıklara bölünmesine neden olduğunu söylediler. Bu etki “dalga fonksiyonunun çöküşü” olarak bilinir. Bilinç gücünün bu olay üzerindeki rolü yıllardır tartışılıyor.
Radin, sinir bilimci ve filozof David Chalmers’ın 2020 tarihli bir makalesine atıfta bulundu. “Sonuçlar, dalgaların bilinç gücüyle çöktüğü yönündeki yorumların açıkça doğru olduğunu göstermiyor. Asıl sonuç, burada keşfedilmeye değer bir araştırma programının olduğudur.”
Gözlemci Etkisi Üzerine Tartışmalar
2016 yılında fizikçiler arasında “gözlemci” etkisini nasıl anladıkları hakkında bir anket yapıldı. Fizikçilerin neredeyse dörtte biri, gözlemcinin “fark edilir bir fiziksel rol oynadığını” bildirdi.
Radin onların görüşünün, “bilinçli gözlemin fiziksel dünyanın işleyiş şeklini değiştirdiği yönünde” olduğunu söyledi.
Bu anketi, Danimarka’daki Aarhus Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencisi olan Sujeevan Sivasundaram hazırladı. Tezinin bir parçası olarak bu anketi 1.200’den fazla fizikçiye gönderdi ve yaklaşık 150’si yanıt verdi.
Sivasundaram, fizikçilerin genel olarak “kuantum mekaniği ile ilgili temel konuların farkında olup olmadıklarını” sorguladı.
“Kuantum mekaniği neredeyse 100 yıldır var olmasına rağmen, teorinin temeli ve yorumlanması hakkındaki sorular hala varlığını sürdürüyor” dedi.
Geçen yıl Radin ve arkadaşları bilinç çalışmalarını gözden geçirerek bir makale yayınladılar. Bilinç gücünün fiziksel dünyayı etkilediği tespit edilirse, materyalizmin konuya dâhil edilmesi gerektiğini öne sürdüler.
Makalede şöyle belirtiliyor: “Bir dizi varsayımdan oluşan materyalizmin, fiziksel gerçekliğin doğasını açıklama konusunda olağanüstü derecede başarılı olduğu konusunda hiçbir şüphe yok. Hatta muhtemelen faydalı olmaya devam edecek. Ancak burada altını çizdiğimiz olgulara göre, fiziğe dayalı teorilerin her şeyi açıklama becerisi biraz şüpheli. Örneğin bilincin doğasını, kökenini ve bilinç kapasitelerini açıklamakta yetersiz kalıyor.”
Yazarlar bu durumu klasik fizik ile kuantum fiziği arasındaki ilişkiye benzetiyorlar.
Bu iki bilim dalı, görünüşte çelişkilidir. Ancak genel olarak makro ölçekte klasik fizik geçerliyken, mikro ölçekte kuantum fiziği geçerlidir.
Radin, bilincin dalga çöküşünden sorumlu olduğu teorisini doğrulamak için beş laboratuvarda 30 deney yapıldığını anlattı. Ancak bu deneylerden 14’ü istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar üretti.
“Bütün bunlar konusunda çok dikkatli olmamız gerekiyor çünkü bu deneyler nispeten yeni” dedi. “Fakat şu ana kadar, en azından yüksek düzeyde, gerçekten ilginç bir şeyler oluyor gibi görünüyor.”
Meditasyon Yapanlarla Çift Yarık Deneyi
Radin ve ekibi, IONS’ta yaptıkları testlerin bir kısmında çift yarık deneyini, meditasyon yapan kişilerle denediler. Amaçları farkı yaratanın bilinç gücü olup olmadığını görmekti.
Yarıklardan geçen ışık üzerinde zihinlerini yoğunlaştıran, meditasyon yapanları gözlemlediler. Işık ve yarıklar bir kutunun içinde saklandığından onları fiziksel olarak gözlemleyemiyorlardı.
Ayrıca genellikle konsantre olmakta zorluk çeken, meditasyon yapmayanlardan oluşan bir kontrol grubu da vardı.
Radin, pilot çalışmaların genel sonucunu açıkladı. “Meditasyon yapanlar oldukça iyi iş çıkardı, meditasyon yapmayanlar ise genel olarak yaklaştılar” dedi.
Meditasyon yapanlarla “beş sigma” sonucu elde ettiklerini söyledi. Bunun anlamı, sonucun neredeyse kesin olarak istatistiksel bir dalgalanmadan değil, yeni bir olgudan kaynaklandığı.
Aynı deneyi tekrarladılar ve beş sigma sonucu da tekrar etti.
Mesafenin Deneye Etkisi
Radin, diğer etkenleri ortadan kaldırmaya çalıştıklarını söyledi.
“Belki de bu durum çift yarık deney sistemine, insan vücudunun yakınlığından kaynaklanmıştır. Aslında aradaki mesafe iki metreydi. Yine de, birinden konsantre olması istendiğinde hafifçe öne doğru eğilebileceğini düşündük” dedi.
Girişim araçlarının “her şeye son derece duyarlı” olduğunu sözlerine ekledi. “Bu yüzden belki de bir inç yakındaki veya bir inç uzaktaki bir cismin sıcaklık değişiminin, bu sonucu elde etmek için yeterli olabileceğini düşündük. Biz de her şeyi internete koymaya karar verdik.”
Deneyin uzak mesafedeki insanlara açılmasının bu endişeyi ortadan kaldıracağını söyledi. Deneyleri bu şekilde üç yıl boyunca yürüttüler. Ayrıca deneylere yaklaşık olarak 5.000 insan gözlemci ve 7.000 bilgisayar katıldı.
İnsan gözlemciler meditasyon yapıyordu ve bir sesli uyarı ya rahatlamalarını ya da konsantre olmalarını söylüyordu. Ayrıca onlardan ekrandaki bir çizginin hareketini kontrol etmek için bilinçlerini kullanmalarını istiyordu.
Radin, “Güzel olan şuydu: çift yarık sistemi için bütün sonuçlar tamamen aynıydı. Çünkü sistem bilmiyordu. Biz ona bir insanın mı yoksa bir Linux sisteminin mi baktığını bilmediğini düşünüyoruz. Çünkü ikisi de internet üzerinden aynı şekilde gelir” dedi.
Bu üç yılda elde edilen sonuçlar, bir kez daha anlamlıydı. Gözlemciler Kaliforniya’da ya da Güney Afrika’da olsalar da, sonuçlar mesafeye göre farklılık göstermedi.
.
Yazanlar: Maria Han ve Tara MacIsaac, The Epoch Times
Çeviren: Hatice Atmaca, The Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.