Bolivya-İran Savunma Anlaşması Sadece ‘Sınır Güvenliğinden’ İbaret Değil
Bolivya, 25 Temmuz’da İran’la bir güvenlik anlaşması imzaladığını duyurarak bölgede ani tepkilere ve endişelere yol açtı. Eski bir üst düzey Bolivya hükümeti üyesi, anlaşmanın ülke sınırları çevresinde “kaçakçılıkla mücadeleyi” kolaylaştıracağı iddia edilen resmi açıklamalardan çok daha fazlasının olduğunu söylüyor.
Bolivya heyeti İranlı yetkililerle görüştükten sonra, beş gün sessiz kaldı ve çeşitli spekülasyonlar ortaya atıldı. Ardından solcu Cumhurbaşkanı Luis Arce yönetimi tarafından, Savunma Bakanı Edmundo Novillo’nun ziyareti hakkında resmi bir açıklama yayınlandı.
20 Temmuz’da imzalandığı bildirilen savunma anlaşması, şu konularda Bolivya silahlı kuvvetlerini desteklemek üzerine yoğunlaşıyor: “yasa dışı faaliyetlerin girdiği sınır bölgelerinin kontrolü ve izlenmesi … özellikle doğu Bolivya’da, komşu ülke Brezilya ve güneydeki Paraguay ve Arjantin ile bağlantı hatları üzerinden uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele.”
Ana hatları verilen güvenlik işbirliği ve donanım satın alma alanları arasında, askeri İHA’lar (insansız hava araçları), gözetleme ekipmanı, botlar, nanoteknoloji ve siber güvenlik yer alıyor.
Arjantin dışişleri bakanı Santiago Cafiero, Buenos Aires kentindeki büyükelçilik aracılığı ile gecikmeden yanıt verdi ve Bolivya Dışişleri Bakanı Rogelio Mayta’dan anlaşmanın “kapsamı” hakkında bilgi istedi.
Savunma Bakanı Novillo bir basın toplantısında İHA’ların ve siber güvenliğin Bolivya silahlı kuvvetleri için önemini vurguladı.
“İran’la görüşmelerimizde bizim dağlık ve yüksek bir coğrafyamız olduğunu söyledik. Bunun üzerine bize İHA’lardaki gelişimleri gösterdiler. Bugünkü teknolojinin belirtilen ihtiyacı karşılayabileceği cevabını verdiler.”
Anlaşma makul gibi görünse de, resmi açıklamaya herkes inanmıyor. Bu endişenin çoğu, İran’ın geçmişte Batı’nın güvenlik çıkarlarına karşı çalışan Latin Amerika ülkeleriyle yaptığı işbirliklerinden kaynaklanıyor.
Eski Bolivyalı yetkili Carlos Sánchez Berzain, The Epoch Times’a verdiği demeçte “Anlaşmada geçen ifadeler yanıltıcı ve Bolivya’nın bu tür bir işbirliğine ihtiyacı yok” dedi.
Berzain, Interamerican Demokrasi Enstitüsü’nün direktörüdür ve Bolivya’da Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı Vekilliği de dâhil olmak üzere birçok hükümet görevinde bulunmuştur.
Bolivya ile İran arasındaki askeri işbirliğini derinleştirmenin bir perdeden başka bir şey olmadığına inandığını, bunun arkasında İran’ın, Bolivya’nın jeopolitik ve coğrafi konumundan faydalanması amacı olduğunu belirtti. Bunun da Bolivya’yı “İran’ın teokratik diktatörlüğünün bölgede uluslararası barışı ve güvenliği tehdit etmesi için bir üs” haline getireceğini söyledi.
Geçmişe Dönüş
Bolivya’nın geçmişte İran’la siyasi uyum sağlama girişimleri incelendiğinde, eleştirmenlerin anlaşmayla ilgili ifade ettikleri kaygının nedenleri daha net anlaşılıyor.
2008’de, dönemin yeni seçilen Cumhurbaşkanı Evo Morales, dönemin İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile birlikte televizyonda yayınlanan bir konferansta Bolivya’nın İran ile ilişkilerini genişleteceğini gururla duyurdu.
Morales, “Hiçbir ülke ve hiçbir güç bizim devrimci İran’la ilişkimizi etkileyemez” dedi ve ülkeler arasında bağların güçlendirilmesinin “emperyalizme” karşı mücadeleye yardımcı olacağına dikkat çekti.
Bununla, Morales’in başkanlığı boyunca “imparatorluk” olarak nitelendirdiği ABD’ye karşı savaşmayı kastediyordu.
O dönemde eski Bolivya cumhurbaşkanının beyanı, uluslararası toplumda şok dalgaları yarattı. Bunu, ilk olarak 2010’da ve ardından 2015’te tekrar ilan edilen, Andean şehri El Alto’da bir nükleer santral projesine yönelik ortak bir girişim izledi.
Ancak, 2019’a kadar görevde kalmasına rağmen, Morales’in bu tarz söylemlerinden ve alenen İran’ı kucaklamasından hiçbir şey çıkmadı. Yine de İran savaş gemilerinin bu yıl aniden solcu Başkan Luiz Inácio Lula da Silva yönetimindeki Brezilya kıyılarında görülmesi üzerine, Bolivya-İran ilişkilerinin yeniden başlamasının, önemli bölgesel değişikliklerin habercisi olduğu söylenmeye başladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 27 Temmuz’da yaptığı açıklamada, Bolivya ile yaklaşık yıllık 1 milyar dolarlık ikili ticaretleri olduğu, “karşılıklı saygılı” bir ilişki sürdürüldüğü, ancak bakanlığın “anti-demokratik eylemler ve hukuk sisteminin siyasallaşması” konusunda endişeleri olduğu kaydedildi.
Berzain, Arce yönetimindeki Bolivya’yı 21. yüzyılda “sosyalizmin uydu diktatörlüklerinden” biri olarak tanımlayarak, “Tepkiler ve endişeler boşa değildir. Bunların oluştuğu şartları unutmamalıyız” dedi.
Berzain’in bakış açısına göre Bolivya’nın İran’la resmi bir güvenlik anlaşması imzalaması, Bolivya için iyiye işaret değil.
“Çok kısa bir zaman aralığıyla Bolivya’nın egemenliğini, uluslararası barış ve güvenliği ilgilendiren çok ciddi iki olay yaşandı… Bolivya’nın lityum kaynaklarının Rusya ve Çin’e teslim edilmesi ve [eski Başkan] Evo Morales ve Luis Arce’nin Küba ziyaretinin ardından Bolivya’nın İran ile askeri anlaşma imzalaması” dedi.
Temmuz ayının ilk haftasında, Arce ve Morales’in, Küba komünist rejiminin emriyle Havana’ya gittiğine dair haberler çıktı. Küba Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel’in Bolivya’nın mevcut ve eski devlet başkanı arasında devam eden sert siyasi anlaşmazlığı 2025 başkanlık seçimlerinden önce çözmeyi umduğu bildirildi.
Yaklaşık iki yıldır politikacılar yönetimle ilgili meselelerde birbirlerine ters düşerek, Bolivya’nın şu anki iktidar partisi olan Sosyalist Hareketi Partisi saflarında bölünme ve huzursuzluk yaratıyorlar.
Kapıdan Adım Atmak
Bolivya’nın büyük ölçüde kontrolsüz olan sınırları boyunca süregelen kaçakçılığı azaltmak için ülkenin, alabileceği her türlü yardıma ihtiyacı var.
Dört tarafı karayla çevrili bu Güney Amerika ülkesinin bazı sınırları, çok uzak ve zorlu arazi koşullarına sahiptir. Bu sınırlar uyuşturucu, silah ve yasa dışı araç kaçakçılığı için zengin fırsatlar sunar. Bu koşullar da İran için altın değerindedir.
Latin Amerika bölgesi analisti ve araştırma profesörü Evan Ellis, The Epoch Times’a verdiği demeçte “İran’ın, insansız hava araçlarını bölgede pazarlamak için fırsat kolluyor olması şaşırtıcı değil” dedi.
Ellis, İran’ın teknoloji ve tıp sektörlerindeki ilerlemeleri sayesinde, Novillo’nun tarif ettiği türden ekipman ve eğitim sağlamak için ideal bir aday haline geldiğini kaydetti. İran’ın Rus savunma teknolojisine aşina olduğunu ve bu durumun, mevcut güvenlik ekipmanlarının bir kısmı Moskova’dan gelen Bolivya rejimi için ek bir avantaj olduğunu belirtti.
Ellis, “Bütün bunlar genel olarak mantıklı. Hatta İran ve Bolivya için bir dizi farklı işbirliği fırsatı yarattığı kesin” dedi.
Bolivya’nın İran’dan satın aldığı askeri İHA’lar gibi teknolojilerin muhtemelen sınır güvenliği ve kaçakçılıkla mücadele operasyonlarıyla sınırlı kalmayacağını söyledi. İran için bu, kapıdan içeriye adım atmak gibi ve anlaşma “diğer kollarda da işbirliği ihtimalini güçlendiriyor” dedi.
Terör Tehdidi
Bolivya’nın İran’la güçlenen ilişkisinin potansiyel sonuçlarından biri de, devlet destekli terör örgütü Hizbullah’a daha geniş bir erişim alanı sağlamasıdır. Terörist grup onlarca yıldır Latin Amerika’da, dışarıya karşı yalıtılmış bölgelerde faaliyet gösteriyor; özellikle Brezilya, Arjantin ve Paraguay’ın üçlü sınırına yakın yerlerde.
Hizbullah, 1990’larda Arjantin’de İsrail Büyükelçiliği ve bir Yahudi toplum merkezinin bombalanmasıyla bağlantılıydı.
Berzain, “İran, dünya barışını ve güvenliğini tehdit eden teokratik bir diktatörlüktür ve bu rejimle yapılacak herhangi bir anlaşma, organize suçla yapılan bir anlaşmadır.” dedi. “Benim görüşüme göre bu anlaşma metni, Bolivya’yı uluslararası barış ve güvenliğe yönelik resmi bir tehdit üssü haline getirme amacını gizliyor” diye ekledi.
Yazan: The Epoch Times Personeli
Çeviren: Hatice Atmaca, The Epoch Times Türkiye
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.