“Büyük Sıfırlama”: “2030’da Hiçbir Şeye Sahip Olmayacak ve Mutlu Olacaksınız”

Dünya Sosyalizm Mi Planlıyor? Bu makalede, Dünya Ekonomi Forumun başlangıcını, arka planını ve Çin Komünist Partisi ile ilişkisini ele alacağız.

Geleneksel olarak Ocak ayı sonunda İsviçre’nin Davos kentinde toplanan Dünya Ekonomik Forumu, bu yıl sadece sanal ekran üzerinden gerçekleşti. Aslında 25-29 Ocak tarihleri ​​arasında, yüzlerce siyasi ve ticari küresel elit temsilcinin katıldığı Dünya Ekonomi Forumu, ekonomik ve sosyal gelişmeler hakkında önemli tartışmalara yol açtı.

Bu kez Forum’un ana temasına, “Büyük Sıfırlama”ya değinmek gerekirse, şu anda herkesin ağzında olan “Yeni Büyük Başlangıç”ın tartışıldığı söylenebilir.

Kurucusu Klaus Schwab’a göre; Dünya Ekonomik Forumu, “Büyük Sıfırlama” ile “dördüncü sanayi devrimi”ni başlatmak ve “dünyayı daha iyi bir duruma getirmek” istiyor. Bu, ID2020 adı verilen bir dijital kimlik ve buna dayalı “Nesnelerin İnterneti” olarak planlanıyor. Ayrıca buna, küresel COVID aşıları ve merkez bankasının dijital parası da eklenecek.

Burada, Dünya Ekonomik Forumu’nun başlangıcını ve arka planını ve Çin’deki komünist rejimle olan ilişkisini ele alacağız.

Dünyanın En Güçlü Şirketlerinin Çıkarlarını Temsil Etmek

WEF (Dünya Ekonomik Forumu), İsviçre merkezli bir vakıftır ve korona pandemisinden öncesine kadar, her yıl WEF adıyla İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen yıllık toplantısıyla bilinen bir organizasyondur.

Önde gelen uluslararası ekonomi uzmanları, politikacılar, bilim adamları, sosyal aktörler ve gazeteciler vs. burada güncel küresel sorunları tartışmak için bir araya geliyor. Ekonomik ve sosyal politikaya ek olarak, sağlık ve çevre politikaları da burada ele alınıyor.

Forum, 1971 yılında Alman işadamı Klaus Schwab tarafından kuruldu.

2011 yılında, Zürih Teknik Üniversitesi, ETH, “Küresel Kurumsal Kontrol Ağı” veya “Uluslararası Kurumsal Kontrol Ağı” başlıklı bir çalışma yayınladı. Bu yayına göre, sadece 147 uluslararası şirket, hissedarlıklar yoluyla neredeyse tüm dünya ekonomisini kontrol ediyordu. Bunların çoğu finans sektöründeki şirketlerdi.

Dünya Ekonomik Forumu, çalışmada adı geçen 147 şirketin çoğunluğu da dahil olmak üzere yaklaşık 1000 şirket tarafından finanse edilmektedir. Dünya Ekonomik Forumu, dünyanın bu en güçlü şirketleri için önde gelen düşünce kuruluşu ve en önemli savunuculuk grubu olarak tanımlanabilir.

Güç Mekanizmaları

Gelişme, finans endüstrisinin gücünü gösteriyor: 1971’den 2016’ya kadar, dünyada gerçek sermayenin finansal sermayeye oranı, finansal sermaye lehine, yaklaşık 71 trilyondan 276 trilyon ABD dolarına kaydı.

Dünya Ekonomik Forumu’nun ve arkasındaki şirketlerin rolünü anlamak için, iktidar mekanizmalarını ve gücün genişlemesini anlamak önemlidir.

Tarihin başlangıcından bu yana, çeşitli düşünürler iktidar konusunu ele aldı. En önemlilerinden birkaçını saymak gerekirse:

* Thukydides, Machiavelli

* Thomas Hobbes, John Locke

* Montesquieu, Nietzsche, Max Weber ve

* Heinrich Popitz

Farklı nüanslara rağmen, üç yön tüm güç teorilerini kaplıyor: birincisi, insanlarda iktidara yönelik temel bir dürtü bulunur, ikincisi, güçlü olanlar, güçlerini daha da genişletmek için çaba sarf ederler ve üçüncüsü, gücü genişletme çabaları her zaman belirsiz ve ahlaki iyileştirme iddialarının arkasına gizlenir.

Klaus Schwab ve Thierry Malleret’in Haziran 2020 tarihli yeni kitabı “COVID-19 Büyük Sıfırlama”yı gözden geçirdiğimizde, özellikle üçüncü şık göze çarpıyor.

Önümüzdeki birkaç bölümde Schwab’ın kitabı ve  Great Reset (Büyük Sıfırlama)‘nın ardındaki gündemi daha ayrıntılı olarak ele alacağız. Ama önce Çin Komünist Partisi’nin Dünya Ekonomik Forumu ile ne kadar iç içe olduğuna bir bakalım.

WEF ve ÇKP

Dünya Ekonomik Forumu’nun Çin ile ilişkisi 1980 yılına dayanıyor. 2006 yılında, Cenevre ve New York ile birlikte, üçüncü faaliyet merkezi olarak Pekin’de Dünya Ekonomik Forumu’nun yerel bir ofisi kuruldu. Dünya Ekonomik Forumu’nun Çin ve Çin Komünist Partisi ile ilişkisi hakkında bilinenler nedir?

Klaus Schwab, Kasım 2011’de oğlu Olivier Schwab’ı forumun ana temsilcisi ve genel müdürü olarak Pekin’e gönderdi. Olivier Schwab, forumun Hong Kong ve Tayvan da dahil olmak üzere tüm Çin bölgesindeki işlerini denetliyordu. Görevi, Pekin’deki komünist Çin rejimi, iş adamları ve bilim adamları ile iyi ilişkiler kurmak ve ilişkileri daha da sağlamlaştırmak ve genişletmekti.

2016’da Cenevre’ye Dünya Ekonomik Forumu’nun genel merkezine döndü. Olivier Schwab Çinli bir kadınla evlendi ve çiftin iki çocuğu var.

Çin Komünist Partisi’nin WEF’yi kendi amaçları doğrultusunda araçsallaştırıp, forum aracılığıyla dünyaya hakim olmaya mı çalıştığı ya da Dünya Ekonomik Forumu’nun Çin’i etkilemeye ve değiştirmeye çalışıp çalışmadığı sorusu ancak bu noktada gündeme gelebilir, fakat henüz bunun cevabını bilmiyoruz.

Çin’den dönen Olivier Schwab, ayrıca Nisan 2020’de üst düzey üniversitelerin başkanlarıyla COVID-19 hakkında küresel bir video konferans düzenledi.

Üniversite Liderliği İçin Dünya Çapında Forum

Dünya Ekonomik Forumu’nun davetlisi olarak Pekin Üniversitesi Rektörü Klaus Schwab yanı sıra, Başkan Yardımcıları Zhan Qimin ve Wang Bo da konuşma yaptı. Diğer katılımcılar arasında ABD’den, Pennsylvania Üniversitesi’nin; Cape Town Üniversitesi’nin, Güney Afrika; Singapur Ulusal Üniversitesi’nin ve Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin başkanları da konuşmalar yaptılar.

Etkinlik, 2006 yılında Klaus Schwab tarafından başlatılan kentsel gelişimin geleceği konulu “Küresel Üniversite Liderleri Forumu”‘nun bir devamı olarak gerçekleşti. Şu anda dünyaca meşhur 29 üniversiteyi birleştiriyor.

Burada dünyanın en önemli üniversitelerinin başkanlarının bir araya gelmesi, küresel eğitim üzerinde çok büyük etki ve  önem arz ediyor. Bu kurum, dünya insanlarının gelecekteki eğitimi ve gelişimi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.

Üniversite Başkanı Hao Ping, uluslararası işbirliğinin salgınla mücadelede önemli bir araç ve doğru yol olduğunu vurguladı. O, SARS-CoV-2’nin insan toplumunu etkileyen bir kriz olduğunu ve hiçbir ülkenin bununla tek başına baş edemeyeceğini ve kriz karşısında üniversitelerin salgın önleme ve kontrol alanındaki bilimsel araştırmaları güçlendirmek için gereken görev ve sorumlulukları üstlenmesi gerektiğini söyledi.

Pekin Üniversitesi, Küresel Üniversite Liderleri Forumu’nun kurucu üyesidir ve 2020 yılında forumun resmi organizatörü olarak College London Üniversitesi ile birlikte, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda “Yapay Zeka Geliştirme Planı” başlıklı bir forum düzenledi.

Çin’de WEF

Ancak Dünya Ekonomik Forumu’nun pek bilinmeyen Çin’deki çalışmaları ve dikkate alınması gereken gerçekler de bulunmaktadır.

2007’den beri Çin’de her yıl, “Çin-Avrupa İş Liderleri Semineri” ve “Yaz Davos” olarak adlandırılan küresel ekonomi konferansı düzenleniyor.  

Çin’in en önemli finans portalına göre, Dalian veya Tianjin’de dönüşümlü olarak düzenlenen “Yaz Davos”‘un odak noktası teknoloji ve yeniliklerdir.

2014 yılında, dünya çapında 90’dan fazla ülke ve bölgeden 1.600’ün üzerinde kayıtlı delege “Yaz Davos”‘a geldi.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Çin Genel Müdürü Shi Liwei bir röportajda, Dünya Ekonomik Forumu’nun Tianjin’i ana lokasyon olarak kullandığı ve burada “Kentsel Gelişimin Geleceği” girişimini başlattığını söyledi.

Bir yıl sonra, 12 Ağustos 2015’te, birkaç bin kişinin öldüğü devasa bir patlama, Çin’in gelecekteki Tianjin’ini yeni bir “Wall Street”  yapma planını yok etti.

“Serbest Dünya Ticaretinin Kurtarıcısı”

Dünya Ekonomik Forumu’nun Çin’deki iktidar ve Komünist Parti ile iyi ilişkileri bulunmaktadır. Bu, 2017’de Komünist Parti lideri Xi Jinping’e Davos’taki toplantıyı açma önceliği verildiğinde görülmekteydi. Gazeteci Aya Velázquez o sırada şunları söylemişti: “Klaus Schwab onu kelimenin tam anlamıyla serbest dünya ticaretinin kurtarıcısı olarak tanıttı.”

Schwab şunları söyledi: “Büyük belirsizlik ve karışıklığın olduğu bir dünyada, uluslararası toplum Çin’e bakıyor.” Xi Jinping forumda, bir zamanlar küreselleşen ABD’nin korumacılığa çekildiği dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın bakış açısına atıfta bulunarak “Çin’in kapıları sonuna kadar açık” dedi.

Dönemin Çin Başbakanı Wen Jiabao,  henüz 2009’da Dünya Ekonomik Forumu toplantısına katılmıştı. Li Keqiang, sonra 2010 yılında Başbakan Yardımcısı ve 2015 yılında Başbakan olarak gelmişti. Alibaba’nın kurucusu Jack Ma veya teknoloji devi Huawei’nin kurucusu Ren Zhengfei gibi yüzlerce Çinli girişimci ve “ağır top” düzenli olarak Dünya Ekonomik Forumu’na katılıyor.

Olivier Schwab, ekonomik odağın Asya’ya kayacağına ve Dünya Ekonomik Forumu’nun faaliyetlerinin Çin’de daha da genişletileceğine inanıyordu. Oliver Schawb: “Çin’in Batı’dan öğrenebileceği kadar, bizde Çin’den öğrenebiliriz” dedi.

Dünya Liderliği İddiasıyla Onur Konuğu

Xi Jinping, bu yıl Davos Forumu’nun 51. oturumunun onur konuğu oldu. Komünist Parti lideri, forumun açılışını, dünya liderliği ve muzaffer olma iddialarıyla süsleyerek açılış konuşmasını yaptı. Çin’in salgına rağmen büyüyen tek ekonomi olduğunu vurguladı ve “dünyanın artık eskisi gibi olmayacağı” kehanetinde bulundu.

Schwab, Xi Jinping’i ve korona virüsü yönetimini de ayrıca  övdü. “Yeni bir küresel çağ başlatmalıyız ve size güveniyoruz. Sayın Başkan, bu ilkeler beyanı ve aynı ortak geleceği paylaşan küresel bir toplumun parçası olduğumuzu hatırlattığınız için teşekkür ederiz.”

Donald Trump’ın ofisi terk etmesi ve Demokrat Joe Biden’ın ABD’de iktidara gelmesinden sonra, Çin’in artık önünde bir engel görünmüyor, en azından Komünist Parti liderliği olayı böyle değerlendiriyor.

Xi, “Çin, modern bir sosyalist ülke olma yolunda. Artık herkes için daha açık, kapsayıcı, dengeli ve faydalı olan küresel ekonomik küreselleşmeyi teşvik etmede daha aktif bir rol oynayacağız,” dedi.

Ayrıca Xi, hiçbir ülkenin, diğer ülkelerden üstün konumda olmaması gerektiğini de söyledi. Hiyerarşiye karşı olduğunu ve bir ülkenin diğerine kendi standartlarını dayatmasının da doğru olmadığını hatırlattı. Komünist lider aksi takdirde, “orman kanununa geri döneceğiz. Bizler sosyal ve kültürel sistemleri diğerlerinin üstün konumlandırmamalıyız,” dedi.

Çin’de Komünizmin Sonuçları

Bunlar elbette kulağa hoş gelen sözler ve her zamanki gibi Çin Komünist Partisi’nin mevcut,  insan hakları sicilini gizlemeyi amaçlamaktadır. Komünist Parti’nin 1949’da iktidara gelmesinden bu yana, yaklaşık 80 milyon Çinli, partinin sayısız kampanyası sırasında zorla hayatını kaybetti, öldürüldü ya da açlıktan öldü.

Ancak bugüne kadar, Çin’in siyasi ve ideolojik sistemi özünde değişmedi. Çin tarihte yapılan katliamlardan, buna Tiananmen Meydanı katliamları da dahil, hiçbir şekilde ders çıkartmadı.

Şu anda dünya Uygurlara yapılan soykırımı izliyor. Sincan’da yeniden eğitim kampları adı altında bir millet zulüm görüyor. Aynı zamanda kişisel bir gelişim uygulaması olan Falun Gong uygulayıcıları da 20 yılı aşkın süredir acımasızca zulüm görüyor. Çin bunu yanı sıra Hong Kong’u ilhak etmek isteğini ve Hong Kong içişlerine karışmayı sürdürüyor.

Ayrıca, Komünist Parti’nin her gün kendi halkına karşı işlediği sayısız belgelenmiş ve örtbas edilmiş insanlık suçları bulunmaktadır.

Hiçbir Şeye Sahip Olmamak ve Mutlu Olmak?

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2030 Gündemine de yansıyan, belki de Çin Komünist Partisi’nin liderliğinde bir gelecek bizi bekliyor olabilir. Bu, insanlık tarihi için bir felaket olabilir.

2030 Gündeminin sloganı bir kehanet niteliğinde: “2030’da hiçbir şeye sahip olmayacak ve mutlu olacaksınız.”

Büyük Sıfırlama’yı tasarlayanların kulağa hoş gelen sözler sarf ettiğini görüyoruz. Onlar akıllı şehir, dijital kimlik veya paydaş kapitalizmi gibi uydurma kelimeler ile gerçek niyetlerini gizliyorlar. Bizim için neler planladıklarına gelecek bölümlerde göz atacağız.

Umarız bizim için en hayırlısı olur, hoşça kalın ve gelecek sefere görüşmek üzere.

Epoch Times Almanca‘dan çevrilmiştir.

Çeviren: Evren Durmaz, Epoch Times Türkiye

*Bu makale sadece yazarın fikrini temsil etmekte ve Epoch Times’ın bakış açısını yansıtmamaktadır.

Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.