CHP, iki kanundaki bazı hükümlerin iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, 7511 sayılı “Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 7512 sayılı “Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu”nun bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptı. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Anayasa Mahkemesi’ne yapacağı başvuru öncesinde açıklama yaptı.
29 Mayıs tarihinde Resmi Gazete’de Türk Ticaret Kanunu’nda bazı değişiklikler içeren düzenlemeler yapıldığını hatırlatan Gökhan Günaydın itiraz ettikleri hükümlere dair şu bilgileri verdi:
“Rekabet Kurumu’na kurumun personelinin özlük haklarını düzenleme yetkisi veriyorlar. Dilimizde tüy bitti. Bu ancak devlet memurlarını kanunu ile düzenleme ile yapılabilir. Rekabet Kurulu’nun böyle bir düzenlemeye yetkisi yoktur. Adil yargılama hakkının aksine Rekabet Kurulu’nun firmalara ilk savunma hakkını yeterince süre vermeden tanımasını Anayasa Mahkemesi’ne götürüyoruz.
Ürün, ihtisas borsalarında alınacak olan teminatların ve oluşturulacak garanti fonunun usul ve esaslarının belirleme yetkisinin, kanunu bir ölçüt belirtmeksizin idarenin takdir yetkisine bırakılması, yine Anayasa’ya aykırıdır. Reklam Kurulu’nun ifade hürriyetinin aksine, erişimin engellenmesi kararları verebilmesi elbette aykırıdır. Bunun için de düzenleme yapıyoruz.
Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk yapmak isteyenler vardır. Bunların mutlaka engellenmesi ve cezalandırılması gerekir. Stokçuluk ve fahiş fiyat artışını kanunda tanımlamazsanız, idareye ucu açık bir yetki ve keyfilik veriyorsunuz. Bu ticaret yaşamı açısından geri dönülmesi zor zararlar doğurabilir. Yeni ve uygun düzenlemelerin kanunda belirtilmesine olanak vermek üzere bunun da iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş bulunuyoruz.
Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Yasası da 6 Haziran tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu vakıf, bir özel hukuk tüzel kişisidir. Bu vakfın mütevelli heyetine sınırsız düzenlenmemiş hak tanıyorsunuz. Daha önemlisi, Dışişleri Bakanlığı’nın taşınır, taşınmaz sahip olduğu tüm mallarda bunları kanunen yetkili yapıyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Paralel bir Dışişleri Bakanlığı’dır.
Bu vakıf aynı zamanda Yükseköğretim Kanunu’nun aleyhine üniversite kurabilecek durumda. Vize aracılık hizmetlerinden elde ettiği geliri kendisine alabilecek durumda. Vergi muafiyeti, kamu yararını aşacak bir biçimde kendilerine tanımlanmış durumda. Emekli ve yaşlılık aylığı da sosyal güvenlik düzenlemelerinin aleyhine bunlardan alınmıyor. Bu iki hususun da bizim açımızdan kabul edilebilir tarafı yoktur ve Anayasa Mahkemesi’ne bunları taşıyoruz.
Plan ve Bütçe Komisyonu sabaha kadar Vergi Kanunu’nu çalıştı. Çalışma yaşamında yüzde 1’den fazla örgütlenme hakkına sahip olan sendikalara 707 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpılmasına yönelik bir ayrıcalıklı düzenleme getiriyorlar. Bu açıkça örgütlenme özgürlüğüne aykırı, yandaş sendikaları güçlendirici bir düzenlemedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiğini bir önerge ile yasaya sokmak, Anayasa tanımamazlıktır.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta olan kişilerin, bu aylığı kesilmeden başka bir yerde çalışmasına izin vermediğini biz biliyoruz. Oysa ki bunlar daha evvel Türkiye Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı, Türkiye Kızılay Derneği, Yeşilay Vakfı, Antalya Diplomasi Forumu Vakfı için bu rijit düzenlemenin dışına taşarak bunların hem emekli aylığı hem de buralardan ayrıca yararlanabilmesine olanak taşımıştı. Anayasa Mahkemesi bunları da iptal etmişti. Bu iptali hiçe sayarak Kızılay’da görev yapanların hem emeklilik aylığı hem de ayrıca özlük hakları alabilmek için düzenleme yapıyorlar. Bu da açıkça bir Anayasa tanımamazlıktır.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.