Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Malatya Doğanşehir’de halk buluşmasına katıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Malatya Doğanşehir’de halk buluşmasına katıldı. Özel burada yaptığı konuşmada, “Biz siyaseti elimizdeki mikrofon ile yapıyoruz. Yüreğimizle yapıyoruz. Aklımızla yapıyoruz. Vicdanımızla yapıyoruz. Siyaseti sopa ile yapmaya çalışanları, siyasete kurşunu, kanı karıştırmaya çalışanları kınıyorum. Uymayacağım. Uymayacağız. Uymayacaksınız” ifadesini kullandı.Özel şöyle devam etti:
“6 Şubat depreminin akşamında buradaydım. Sabahında Malatya’daydım. Sonrasında buraya çok güvendiğimiz, inandığımız birisine Genel Başkan Yardımcımız Ulaş Karasu’ya bu bölgenin sorumluluğunu vermiştik. Köy köy gezdi. Belde belde gezdi. Tüm sorunları hızla tespit etti. CHP’li belediye başkanları onun koordinasyonunda ellerinden geldikçe, tabii devlet gücü elimizde değil belediye imkânlarını aşarak, büyük gayretle Doğanşehir’e sahip çıkmaya çalıştılar. Doğanşehir’e kim katkı sağladıysa, kim buraya bir bardak su, bir somun ekmek yolladıysa, hepsine Ulaş Karasu’nun şahsında teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.”
“MALATYA DOĞANŞEHİR DEMEK VELİ AĞBABA DEMEK”
“Türkiye deprem deyince, Malatya deyince bir kişiyi hatırlıyor. Deprem sabahı Pertek’teki fırınları açtırıp, feribotu çalıştırıp, Malatya’ya ilk 60 bin somun ekmeği getiren, Türkiye’nin dört bir yanını seferber eden, bir milletvekilinin bırakın muhalefette, iktidardaki bir milletvekilinin yapabileceklerinin çok fevkinde işler yapan, gönülleri fetheden ve son belediye seçiminde anlaşıldı ki Malatya’da bırakın CHP’lileri, bir önceki seçim altı parti, beş parti yüzde 23 oy aldığımız yerde, tek başına yüzde 38’lik inanılmaz bir teveccühe layık görülen Veli Ağbaba’yı kutluyorum. Alkışlıyorum. Üzerimize emeği çok ama Veli Ağbaba kimdir, milletten aldığı oyun hakkını vermek nedir derseniz, Veli Ağbaba’ya bakın. Maaşı alayım, Ankara’da oturayım. Meclis kapanınca geleyim değil. Meclis kapandığında memleketine koşturan, kayısının, tütünün, Malatya’nın herhangi bir köyünün sorununu Türkiye’ye duyuran, Doğanşehir’i en çok konuşan isim hep Veli Ağbaba oldu. O demek Malatya demek. Malatya Doğanşehir demek Veli Ağbaba demek.”
“GELİN DOĞANŞEHİR’İ HEP BİRLİKTE AYAĞA KALDIRALIM”
“Tabii genç il başkanımız Barış benim kardeşim. Depremi ilk ondan duydum. Büyük emekler gösterdiler. Doğanşehir Belediyesi’nin gücü Doğanşehir’i ayağa kaldırmaktan çok uzakta. Bunun için Malatya’nın bütün milletvekillerinin seferber olması lazım. İktidar, muhalefet ayrımının ortadan kalkması lazım. Doğanşehir Belediyesi’nin imkânları ile Doğanşehir ayağa kalkmaz. Ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin imkanları ile Doğanşehir de ayağa kalkar, Malatya da ayağa kalkar. Yeter ki siz kimden yana olduğunuzu gösterin. Siyaset taraf olma işidir. Siyaset öncelik belirleme işidir. Sen eğer zengin müteahhitlerden yanaysan, sen yandaşlardan, beşli çetelerden yanaysan, işte Doğanşehir viran şehir olur ve kalır. Ama sen gerçekten bu insanları seviyorsan biz elimizi uzatıyoruz. Gelin Doğanşehir’i hep birlikte ayağa kaldıralım.”
“EVLER TESLİM EDİLENE KADAR KİRA YARDIMI DEVAM ETMEK ZORUNDA”
“Ama burada umudum biraz kırık. Geçen sene deprem oldu 650 bin konut sözü verdiler. Malatya’ya verdikleri konut sözü 103 bin. Bir yılda yapıp vereceğiz dediler. Doğru mu? Ama maalesef, bir yıl değil 1,5 yıl neredeyse oluyor, 103 bin konuttan Malatya’da sadece 7 bin 881. Yüzde 7,5. 100 kişiden 93’ü çadırda. 93’ü maalesef konteynerde ya da baş edemedi çıktı ve gitti. Bir akrabasının yanında, bir başka şehirde. Gurbet ellerde. Türkiye’de oran yüzde 12. Malatya’da da yüzde 7,5. Yani Malatya diğer illerin de gerisinde. Ama hepsi birlikte verilen sözün 10’da biri bile tutulmamış. Biz CHP olarak, iktidara diyoruz ki. Bu ay kira yardımı bitiyor. Evler bitmediğine göre kira yardımı da bitemez. Ama Mehmet Şimşek diyor ki ‘Para yok’. Recep Tayyip Erdoğan diyor ki ‘Para yok’. Buradan sesleniyoruz. Para var, kaynak var. Yeter ki doğru yere harcayın. Doğanşehir’den bir kez daha çağrı yapıyoruz. Evler teslim edilene kadar kira yardımı devam etmek zorundadır. Tabii bir taraftan biz hem depremzedenin sorunlarını, özellikle en büyük sorun belirsizlik. Efendim az hasarlı bina. Yap geç. Yapıyor, geçemezsin, rezerv alan oldu ve yıkacağız. Zaten para yok, pul yok. Borçla, harçla, krediyle almış. Orta hasarlı bina. Yıkılacak, yıkılacaksa kapılarını söktüm. Mutfağını söktüm. İçindeki varsa kaloriferini söktüm. Param yoktu sattım. Şimdi, yok yıkılmayacak. Güçlendireceksin, geçip oturacaksın. Bu belirsizlik büyük sıkıntılar yarattı. Gerçekten depremin öncesi, sırasında, sonrasında bu iktidarın yaptıkları, son derece hazırlıksız. Son derece yetersiz. Son derece üzüntü verici işlerdi. Yakından takip ediyoruz. İl il, ilçe ilçe takip ediyorum. Verilen sözleri unutturmalarına izin vermeyeceğiz. Sizin hakkınızı sonuna kadar arayacağız. Bundan emin olun.”
“KAYISI ÜRETİCİSİNE YÜZDE 40 VERİYORLAR”
“Hem deprem için, hem 10 bin lira maaş alan emekliler için, hem Temmuz ayına kadar eridi, açlık sınırının altında kaldı tekrar iki aydır, asgari ücrete Temmuz ayında enflasyon zammı için. Rize’de 17 lira fiyat verdiler, 25 lira olması için çayın. Buğdaya geçen senenin bir lira üstünde fiyat verdiler, 15 lira fiyat olması için. Kayısı geçen sene 100 liraydı, kuru kayısı ama markette 175 liraya satılıyordu. Bugün kuru kayısı markette 370 lira ama burada 140 lira. Her şey iki kat artmış. Marketteki satışı iki kattan çok artmış ama üreticiye yüzde 40 veriyorlar. Gübreye mi yetecek, mazota mı yetecek, işçiliğe mi yetecek, hangi birine yetecek. O yüzden hem emekli için, hem emekçi için, hem çiftçi için bir tek ses duyuyorum. Hep beraber diyorlar ki geçinemiyoruz. Benim işim sizin sesinizi duymak ama yetmez. Sizin sesinizi duyurmak. 30 Haziran’da Kocaeli’nde emeğin başkenti Gebze’de hem asgari ücrete zam için, hem emekli maaşları için, hem de çiftçinin hak ettiği için hep birlikte geçinemiyoruz mitingi yapacağız. Sizin sesinizi Türkiye’ye duyuracağız.”
“BİR AVUÇ ZENGİNE VERDİKLERİNİN YARISI HEPİMİZE YETECEK”
“Bakın üç kuruş borcunuz olsa vergi, ödemeseniz, kapıya hemen sarı taksiyi dayıyorlar. Ya da şimdi beyaz minibüslere binip geliyorlar. Ama geçen yıl bazı şirketlerin toplam 660 milyar ödenmesi gereken, tahakkuku kesilmiş vergi borcunu Meclis’te affettiler. Yine geçen yıl zenginler parasını döviz yapmasın, TL’de tutsun, döviz fırlayıp hükümeti seçim üstü zor durumda bırakmasın diye Kur Korumalı Mevduat icat ettiler. Hepimizin cebinden 1,2 trilyon lira Kur Korumalı Mevduat’a para ödediler. Oysa sizin istediğiniz tarımdaki, yani Malatyalı kayısı üreticisinin, Manisalı üzümcünün, Ordu, Giresun, Sinop’taki fındıkçının, Rize’deki çaycının, Antalya’daki narenciye üreticisinin, Adana’daki pamuk üreticisinin sıkıntısını çözmek için bu paranın yarısı yetiyordu. Bakın bir avuç zengine verdiklerinin yarısı hepimize yetecek. Allah aşkına şu yalana inanmayın. Ekonomi zorda, paramız yok. Zordaysa senin yüzünden zorda. Para var ama verdiğin yer yanlış.”
“BİZ ADALET DEDİKÇE BUNLAR YİNE SİZE KEMER SIKTIRMAYA DEVAM EDİYORLAR”
“Biz CHP olarak milletin parasının millete harcanmasını, sizlere harcanmasını savunuyoruz. Onun için vergide adalet diyoruz. Vergide adalet dedik, hadi konuşalım dediler. Türkiye’de 100 lira vergi toplanıyor, 68 lirası dolaylı vergi. Nedir? Elektrik, su, telefon, çocuğunuza aldığınız sütten, çocuk bezinden, mazottan alınan vergi dolaylı vergi. Maaşlardan kesilen vergi, yüzde 21. Yaptı mı sana 89. Holdinglerin, patronların, müteahhitlerin, zenginlerin verdiği vergi 11. Siz 89’unuzu veriyorsunuz, onlar 11’ini veriyor. Vergide adalet istiyoruz dediğimiz budur. Biz gelirsek tersi olacak. Çok kazanan çok verecek, az kazanan az verecek. Sizin gibi hiç kazanmayan hiç vergi vermeyecek. Devlet gerçekten kime sahip çıkması gerekiyorsa onlara, sizlere sahip çıkacak. Bu iktidarı kuracağız. Şimdi çıkmışlar, diyor ki Mehmet Şimşek, yeni yeni vergiler. Hadi alalım zenginlerden, hayır yüzde 20 stopaj alacağım kiradan, bunu ev sahibi öder. Kardeşim Türkiye’de bunu ev sahibinin ödediği nerede görülmüş. Yine gariban öder. Bugün milletin barınma sorunu var. Kiraları yüzde 20 artırır. Kirayı kiracının sırtına yüzde 20 stopajı vurdurur. Biz adalet dedikçe bunlar yine kıvırmaya, gerçek vergi alınacak yerlerden almak yerine yine size kemer sıktırmaya, yine sizin sırtınıza binmeye devam ediyorlar. Ama buna kesinlikle izin vermeyeceğiz.”
“TÜTÜN ÜRETİCİSİNİ HAPİSLE, PARA CEZASI İLE TEHDİT EDENLERE YAZIKLAR OLSUN”
“Ben çok mücadele gördüm. Ama en büyük mücadelelerden ve muhalefetin zorluklarına rağmen en başarılı mücadelelerden bir tanesini, sizin de ana geçim kaleminiz olan tütün üreticileri için verirken, Abdurrahman Tutdere ve Veli Ağbaba’da gördüm. Her gün konuştular. Dediler ki ekmek serbest, satmak yasak. Yolda yakalanınca ağır vergiler var. Dünyanın en güzel tütününün. karıştırmadan içilen, sarmalık tütünün, tek başına tüketilebilen bu tütünün düşmanı kim biliyor musunuz? Bu tütünün düşmanı dünya devi şirketler. Bu hükümet, karşısına sigara firmalarını almaya korkuyor. Bu hükümet karşısına çok uluslu tütün kartellerini almaya korkuyor. Onları almayınca Doğanşehirlileri, Adıyamanlıları, Besnilileri karşısına almaktan korkmuyor. Sizi küçük görüyor. Hor görüyor. Ezmeye çalışıyor. Ezdirmeyiz. Karıncanın kardeşi var o da CHP’dir kardeşim. Tütün üreticisine hapis getirenlere, tütün üreticisini ekmeğini kazanan, çocuğunu geçindiren tütün üreticisini hapisle tehdit edenlere, ağır para cezası ile tehdit edenlere yazıklar olsun. Onların sesini duyanlara, onların yanında olanlara, Ağbabalara, Tutderelere helal olsun. Bundan sonra söylüyorum. Daha önce geldiler. Birlikte direndiler. Tütün üreticisine, kötülük yapan, tütün üreticisini karşısına alan, onu hor gören, küçük gören şunu bilsin. Daha önce milletvekillerimiz geldi, sahip çıktı. Yine çıkar. Ama tütün üreticisinin ihtiyacı olursa Genel Başkan Özgür Özel gelir ve o yolu onlarla birlikte kapar. Hakkınızı onlarla bir arar. Bu kadar net söylüyorum.”
“BELEDİYE İMKÂNIYLA YAPILACAKLARIN ÇOK ÜSTÜNÜ YAPACAĞIZ”
“Şimdi bir başka derdimiz, bu ülkenin en önemli sorunlarından bir tanesi işsizlik. Belediyeyi kazandık. Hepinizin işsiz evlatları var. Yoksul evlatları var. Ama maalesef belediyeler büyük borçlarda. Şu arabanın arkasında göremediğiniz geçici hizmet binasında çalışan 38 bin nüfuslu Doğanşehir’in 50 milyon lira borcu var. Belediyeler eskisi gibi değil. Yetkilerini ellerinden aldılar. Borçlandırdılar. Yönetirken kötü yönettiler. Perişan halde kaldı ama elden geleni başkan yapacak. Doğanşehir Belediyesi’nin, Genel Başkan olarak arkasındayım. Türkiye Belediyeler Birliği’nde sosyal demokrat belediyelerin varlığında elimizden ne gelirse, bu belediye için yapacağız. Ama iki Mehmet var. Birisi Mehmet Koca. İlçe başkanımız. Öbür başkan Mehmet Bayram. Ne yaptı Mehmet Bayram, 31 Mart’ı adaşı Mehmet ile birlikte bayrama çevirdi. Kendisini kutluyor ve teşekkür ediyorum. İkisini birbirine, Doğanşehir’i de ikisine birden emanet ediyorum. Bundan sonra biri çalışacak, öbürü ona destek olacak, anlatacak ve sahip çıkacak. Bütün işsizliği biz çözemeyiz. Bütün sorunları biz çözemeyiz. Belediye imkânıyla yapılacakların çok üstünü yapacağız. Elden ne geliyorsa yapacağız. Ama unutmayın sizin desteğinizle, sabrınızla, sahip çıkmanızla yapacağız.”
“BUGÜN SİYASETTE GÜNDEMİ ARTIK CHP BELİRLİYOR”
“Bugün siyasette gündemi artık CHP belirliyor. Seçimlere 20 gün vardı, gündemi elimize aldık. Bir daha da bırakmadık. Niye, kimse ile kavga niyetinde değiliz. Kavga edenler oldu, canınız sağ olsun dedik. Küfür edenler oldu, duymazdan geldik. Ne derlerse desin gerçek sorunları konuştuk. Böyle de yapmaya devam edeceğiz. Adına normalleşme diyorlar. Normali bu. Elbette el sıkışacağız. Elbette konuşacağız. Elbette müzakere edeceğiz ama olmazsa ki olmuyor. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Dün Pınarbaşı’nda, Kayseri’de suçsuz, günahsız bir insanı ‘Efendim seçim gecesi sevindi’ diye, keşke olmasaymış, biz hep dedik, çok sevinmeye gerek yok. Evlere dönülsün, ertesi gün normal hayata dönülsün. Efendim günahsız bir insanı, beş kişi sopa ile küçük kızının ve değerli eşinin yanında öldüresiye dövdüler. Yere düşünce ayağına kurşun sıktılar. Buradan açıklıyorum, önce arkadaşımızın sağlığı ile ilgilendik. İl başkanımızı yolladık. Heyet gönderdik, yolladık. Gece 12’ydi, grup başkanvekilime dedim ki ‘Türkiye’yi bir çatışmaya, kavgaya sürüklemememiz lazım’. Evet, hedef gösterdiler, tehdit ettiler. Vatandaşın kararına saygısızlar. Kaba kuvvet gösteriyorlar. Normalleşmeden, bir partinin içindeki iki tane yönetici işi baltalamak istiyor, Sinan Ateş cinayeti konuşulmasın istiyorlar. CHP ile normal ilişkiler kurulmasın istiyorlar. Oradan besleniyorlar. Arayın dedim, MHP’nin grup başkanvekilini. Gece 12’de konuştuk. ‘İtidal telkin ediyoruz’ dedik. ‘Cevap vermeyeceğiz’ dedik. ‘İntikam almayacağız ama bu rezillere de sahip çıkmayın’ dedik. Ben inanıyorum. 1980 öncesi gibi kardeşi kardeşe kırdıranların, sağdan soldan insanların gözünün yaşını akıtanların, anaları endişeli yapanların, gözü yaşlı yapanların yaşadıklarından maalesef hepimiz ders aldık, alınmalıdır.”
“BİZ SİYASETE ŞİDDETİ, KAVGAYI, GÖZYAŞINI GERİ GETİRMEYECEĞİZ”
“Biz siyaseti elimizdeki mikrofon ile yapıyoruz. Yüreğimizle yapıyoruz. Aklımızla yapıyoruz. Vicdanımızla yapıyoruz. Siyaseti sopa ile yapmaya çalışanları, siyasete kurşunu, kanı karıştırmaya çalışanları kınıyorum. Uymayacağım. Uymayacağız. Uymayacaksınız. Millet normal olanı da anormal olanı da, barış isteyeni de kavga isteyeni de, anaların yüzü gülsün isteyeni de anaları ağlatmak isteyeni de görüyor. Buradan bütün örgütüme sesleniyorum. Sözüme kıymet veren CHP’lilere, Türkiye İttifakı’nda olanlara, bize oy veren 17,5 milyona, sözüme kıymet veren herkese sesleniyorum. Biz siyasete şiddeti, kavgayı, gözyaşını geri getirmeyeceğiz. Biz CHP’yiz. Yurtta barış, cihanda barış diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz. Hepinize teşekkür ediyorum. Ürünleriniz bol olsun. Keseniz dolu olsun. Kayısı para etsin diye, tütün para etsin diye, sizin yüzünüz gülsün diye ne yapmak gerekiyorsa biz onu yapacağız. Çünkü biz CHP’yiz. Halkın partisiyiz, sizin partisiyiz. Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”
Yorumlar kapalı, ancak trackbacks Ve pingback'ler açık.